Ben özel bir üniversitede yarı burslu olarak pgiboloji okuyorum. Bilenler bilir pgiboloji bölümü Türkiye'de erkek başına en çok kızın düştüğü bölüm. 95 kişilik sınıfta 80 kız 15 erkek varız. Haliyle güzel kızda oluyor. Özel üniversite olduğu için zengin kızlarda var. Hatta bir çoğun da tak gibi para var.

Sabah dersim yoktu. Ben biraz erken gelmiştim. Derse daha 1 saat vardı. Girdim bi kafeye oturdum, şekersiz bi türk kahvesi aldım. Bu ders pgiboloji dersiydi sınıfın dolduğu ender derslerden biri. insanları seyretmeyi, onlar hakkında düşünmeyi çok severim ben. Kahvemi yudumlarken seyrettim milleti. Öyle ki kimsenin derdi yok gibiydi ama hepsi ayrı dünya hepsi ayrı dert taşıyordu. Sonra ben onların hayatlarını düşünmeyi de çok severim. Düşündüm bende şu önümden geçen sarışın kızı mesela. Kız grubunun lideri gibi. Otoriter güç o, belki sözde arkadaşları, daha doğrusu yancıları bile bilmiyor dertlerini, gülüyor mutlu gibi ama belki her gece ağlayarak uyuyor. Belki belkide bunların hiç biri olmuyor gerçekten mutlu.

Daha fazla düşünmeye tahmin yürütmeye ne hacet dedim. He bu arada kusuruma bakmayın ben kendimden bahsetmeyi unuttum, 1 88 boylarında standart bir tipi olan sözlükteki bir çok kişinin aksine hiçte kaslı bir vücudu olmayan bir dostunuzum. Durun hemen kızmayın nereden dostum oluyorsun diye. Beni tanımasanız da olur. Zaten öyle çok baskın bir karakter de değilim. Yalnız kalabilirim ayrıca, yalnızlık bir çoğunuzun aksine bana güç veriyor. Eğer isterseniz sizinle yalnızlığımı paylaşabilirim.

Ah kusura bakmayın lütfen yine çok gevezelik ettim. Mazur görün lütfen. Neyse kahvemi çoktan bitirmiştim ve artık ders vakti yaklaşıyordu. Geçtim sınıfa en ön oturdum. Aslında hep arkada otururum ama bazı şeyler değişmeli dedim hayatımda. Sınıfa ilk girdiğim andan itibaren yoğun parfüm kokusu vardı. Ne fayda ederdi ki çürümüş ruhlara pahalı parfümler.

Dinlemek isteyenler rezlerini alsınlar günlük kontrol etsinler. Asla trend gibi bir amacım yok eğer amacım trend olsa 3 4 partlık bi gibiş hikayesi yazar trende girerim. Yazdıklarıma boş diyenler, eyvallah o da sizi yorumunuz saygı duyarım.

Ders başlamıştı pgibolojik hastalıklar, belkide ilgilendiğim tek ders, bu derste de en sevdiğim konu. Bipolar hastaları manik dönemlerine girdikleri zaman enerjileri çok yüksek olur... Ama sorun şu ki ona bakmaktan gözlerimi alamıyordum. Upuzun dümdüz altın sarısı saçlarıyla adeta masal dünyasından gelmiş gibiydi, kırmızı pançosunun üstüne dokülen altın sarısı saçları ve o masum yeşil gözleriyle dünyanın en huzur veren metasıydı.

... bu dönemde libido artar her önüne gelenle sevişmek gibi bi durum olabilir, ama unutmayın bunlar kitabi bilgiler. hoca cümlesini tamamladığında sınıfta gülüşmeler oldu, hala lise kafasından çıkamamış insanlar vardı. O da güldü, kırmızı giyen kadın. O gülünce sanki bahar yeniden geliyordu. Hayır hayır size onu daha fazla anlatmayacağım, onu tahayyül etmenizi dahi kaldıramam.

Belki sıkılıp okumayacaksınız ama olsun, boşluğa anlatmak gibi de olsa anlatacağım. Çünkü böyle taktan hayatlarında olduğunu bilmenizi istiyorum. Belki yaşadıklarım bir çoğunuzun hayal ettiği yaşam ama benim için koca pişmanlık. Neyse, ders nihayet bitmişti. Ben kalkmadım yerimden onu seyrettim, kırmızı giyen kadını, kalktı, kitaplarını topladı ve sınıftan çıktı. O gidene kadar arkasından baktım, belkide gidişi bile bu kadar güzel olan başka insan yoktur bu dünyada.

Ben onun gidişine bile şiirler yazabilecekken, sayfalar süren yazılarla onun gidişini anlatacakken bir anda irkildim. Bir kız sesi, game, hey ?! daldığım seraplardan uyandım adeta, karşımda Buse vardı, hemen buseyi de anlatayım sizlere, Buse bildiğiniz gibiydi, ortalama boylarda, izmirliydi işte, bir izmirli kız nasılsa O'da öyleydi. Güzeldi Buse, hatta cüretkar da giyiniyordu. Doğru söylemek gerekirse fiziği de güzeldi.

B: Buse G: Ben
G: Efendim Buse ?
B: Ne yapıyorsun Game, hayırdır o günden beri seni ilk defa görüyorum okulda.
G: Evden çıkmak istemedim, o geceyle pek ilgisi yok.
B: Öyle diyorsan öyle olsun, ee bana ders anlatacak mısın ?
G: Bakarız.
B: Senden haber bekliyorum.

En son cümleyi söylerken gidiyordu. O gece sınıfça bara gitmiştik, aslında takılmam sınıfımla ama O'da gelecekti, kırmızı giyen kadın, gittim bir köşede sakin sakin milleti izlerken Ahmet geldi, Hadi game bira içme yarışı, kusan kaybeder tüm yarışmadaki biraların hesabını öder normalde kabul etmezdim ama o, kırmızı giyen kadın, çocuk gözleriyle gözlerime bakınca bende çocuklaştım galiba. E haliyle özel günlerden özel günlere içen ben kaybettim. Millete rezil olmak yada hesabın bana kalması umurumda değildi. Sadece, O'nun gözlerindeki o bakış...

sağlık olsun be.

Buse'den bahsetmek istiyorum biraz daha size. Buse 1 ay önce bana beni sevdiğini söylemişti onu kibarca reddetmiştim. Hayır hayır, kırmızı giyen kadını sevdiğim için değil, Buse benim yalnızlığımı kaldıramaz. Evet, ben sevdiğim insanı bekleyecek kadar sabırlı değilim. Neyse ben eve gittim, telefonumun sarjı bitmişti şarja taktım, yatağıma geçip kitap okumaya başladım. Emrah Serbes Erken Kaybedenler. Sizde okuyun arkadaşlar.

https://www.youtube.com/watch?v=d8ekz_CSBVg okurken dinleyin ben yazarken dinliyorum.

1 saat sonra yataktan kalktım, şarj da olan telefonumu açtım. Buse'den cevapsız arama vardı. Bir de mesaj atmıştı Sana geliyorum telefonun kapalıydı, gelince ne olduğunu anlatırım Ben evde tek kalıyordum ailem başka şehirdeydi. Maddi durumumuz orta halliydi ama bende part time çalışıyordum. Para sıkıntısı çekmiyordum yani, evde de tek kalıyordum.

Buse mesajı yarım saat önce atmıştı, birazdan gelir diye düşündüm. Çay suyu koydum biraz etrafı düzelttim.

Okan izliyorum bitsin yazacağım.

Su kaynamaya yakın kapı çaldı gelen Buseydi. Kapıyı açtım yanında bavulu vardı, sırtında sırt çantası.

G: Hayırdır ?
B: Anlatacağım.
G: Geç içeri bakalım.

Buse içeri geçti, kapıyı kapattım arkasından ben gittim. ilk defa gelmiyordu evime ama hiç içeri girmemişti, sadece kapıya kadar gelip gitmişti. Salonun ortasında durdu etrafı süzdü. Sonra koltuğa oturdu.

B: içecek bir şey var mı ?
G: Çay koydum.
B: Tamam, bir soluklanayım her şeyi anlatacağım sana.

Kumraldı Buse. Dedim ya size bir izmirli nasılsa Buse de öyleydi. Sahi ya bir izmirli nasıl olmalı. Ne kadar da önyargılıyız şehirlere karşı. Neyse 1 70 ile 1 80 arasında arasında boyu olan, hemen hemen bir çok erkeğin beraber olmak isteyeceği bir kızdı. O da evde kalıyordu, kız arkadaşları ile. Hakkını yemek istemem 7 aydır aynı okuldayız o kadar teklif geldi o kadar çocuk aşındırdı bunun kapısını ama hiçbirine tamam demedi. Zaten hiç kimseyle de görmedim onu, buna şaşırıyordum her seferinde ama ta ki bir ay öncesine kadar. Gelip bana Seni çok seviyorum, şu amfiye ilk girdiğin andan itibaren sadece seni seviyorum. Kaç kişi benle sevgili olmak isterse istesin. Ben sadece seni seviyorum. deyince neden o kadar erkeği reddettiğini anladım.

Şimdi o Buse, elinde bavul evimde, koltuğumda oturmuş hararetli hararetli konuşuyordu.

B: Hayır anlamıyorum ki bunlara ne oluyor. Yeter artık game gerçekten yeter. Ben daha o evde kalmam. 3 kişi diye çıktık eve ben daha 3 kişi yattığımızı hatırlamıyorum. Her gece sevgilileri geliyor. Bizle yaşıyorlar adeta, sevgilileri yetmezmiş gibi birde her akşam sevgililerin arkadaşları geliyorlar sohbet muhabbet yemek. Ee bunların yediği yemekler ıvır zıvır her şey para onu da geçtim evde sanki ben yokmuşum gibi davranmalar falan, en son dayanamadım kavga ettik. Bir de bana utanmadan diyor ki istemiyorsan gidersin biz seni zorla mı tutuyoruz Topladım eşyalarımı game tam çıkıyorum, arkamdan seslendi huur 2 gün sonra kira vereceğiz kendi paranı ver de öyle git Sinirlendim parayı fırlattım yere vurdum kapıyı çıktım. Aptal aptal gezdim böyle sokakta. Sinirim geçince durdum, düşündüm nerede kalacağım ben diye. Biliyorsun game benim öyle pek arkadaşım yok. Ya yurtta kalıyorlar onlarda ya da aileleri ile beraberler. Güvenebileceğim ve evine gidebileceğim tek erkek sen varsın. Bende buraya geldim , eğer izin verirsen burada kalacağım.

Tek solukta anlatmıştı tüm olanları, anlatırken tekrar yaşamıştı adeta. Baktım gözlerine gerçekten çaresizdi.

G: Tamam, kal bende önce bir otur , karnın aç mı ? Ben acıktım gel beraber yemek yiyelim ondan sonra detaylı konuşuruz.
B: Şeyy, game, bende hiç para da kalmadı, o yüzden bir otele, pansiyona da gidemedim.
G: Şuan saçmalıyorsun, ben sana para lafı yaptım mı ?
B: Yapmadın ama ben kendimi kötü hissediyorum böyle hiç para falan vermeden.
G: Bir dur sakin ol eve geleli 10 dakika olmadı, daha sana bende kalabilirsin diyeli 2 dakika olmadı bir dur bir sakin ol. Bunlar konuşulacak konular.

Ben kalktım sofrayı hazırladım çayın demledim. Yemek yoktu evde bende kahvaltılıkları çıkardım. Dün tavuksote yapmıştım, tavuğun yarısı dolapta duruyordu. Onu çıkardım yine tavuksote yaptım. Buse de beni izliyordu. Yaşadığı olaylar onu üzmüştü, sofraya oturduk, bu ilk başta çekingen davrandı yok işte ben o kadar aç değilim falan. Daha sonra tavuksote o kadar hoşuna gitti ki sadece onu yedi diyebilirim. O rahat rahat yesin diye ben pek yemiyordum tavuksoteden. Çoğunu kendi yediğini fark edince mahcup oldu.

G: Bak Buse çok zor durumdasın bunun farkına varabiliyorum. Bende istediğin kadar kalabilirsin. Ailen müsaade ederse hep burada kal benim için sorun değil. Senden öyle para falan da istemiyorum. Sen gelmeden önce de tek başıma kiramı ödüyor alışverişimi yapıyordum. He sen arada alışveriş yaparsın yeter.
B: Bir dakika. Ben burada kalabilir miyim ?? Sürekli yani ?
G: Benim için bir sıkıntı yok .
B: Tamam o zaman, benim içinde yok . Hatta çok iyi olur benim için ama bir şartım var.
G: Neymiş o şart ?
B: Faturalara da ortak olacağım.
G: Ahaha tamam.

Biraz açılmış gibiydi ama hala çok mahcup duruyordu. Eğer ben hiç para almazsam, kendini ezik hissedecekti, bu bariz belliydi. O yüzden faturaları da beraber ödemeyi kabul ettim. Ama mahcubiyet işine bir son vermem gerekiyordu.

G: Tek senin şartın yok benimde şartım var.
B: Peki, ne o şart ? Her halükarda kabulüm zaten.
G: Kendini mahcup hissetmeyeceksin. Geldiğinden beri bu ne hal böyle ya. Ben böyle bir ev arkadaşıyla yapamam.

Buse kahkaha atmıştı. Bu onun gerçekten mutlu olduğunda attığı kahkahalardandı. Hani öyle samimiyetsiz gülüşler olur ya. işte öyle değildi. Gülerken gözleri kapanıyordu. Kumraldı Buse, düz saçları vardı, minik burnu. Güzel kızdı aslında Buse ve şimdi fark ettim çok güzel gülüyordu.