Yazıyorum toplanın,

Hiç uğraştırmayacağım sizi 2-3 entryde bitiririm.

Dilerseniz başlıyorum.

1827’de Almanya da bir çocuk dünyaya gelir. Çocuğa Karl Detroit adını verirler. Babası müzik öğretmenidir. Aile içi bir anlaşmazlık sonucu, herkesin pek şairane bir isimle, Karl Detroit olarak andığı çocuk bir Fransız yetimhanesine bırakılır. Yetimhane de hergün işkence ve dayak gören 12 yaşındaki Karl Detroit, bir gece yarısı arkadaşları uyurken odasının yataklarında bulunan çarşafları birbirine düğümlemeye başlar. Ard arda birbirine dügümlediği çarşafları pencereden aşşağı atar ve yetimhaneden kaçar. Hamburga gider. Hamburg o zamanlar Almanya'nın en büyük liman kentlerinden biridir.
Hamburg Limanından kalkan ilk gemiye atlayarak Akdeniz'e doğru yola koyulur. Gemisi Akdeniz sularında yaklaşık 3-3.5 ay seyreder. Henüz 12 yaşındadır. Çalıştığı gemi Marmara'dan girip istanbul’a vardığında, Karl Detroit boğaza atlayıp yüzmeye başlar.

EDiT : Beyler yazdığım bu hikaye boş bir hikâye değil, yaşanmış bilgi ve kültür dolu bir hikayedir eğer şuku verir başlığı trende taşırsanız herkes faydalanır.

Alın rezleri devam ediyorum.

EDiT : Çalıntı diyenler olmuş ulan ben bana özel bir hikâye demedim zaten ben okudum çok beğendim sizinlede paylaşmak istedim ayrıca sözlükte ki en iyi hikayelerden biri olacağına eminim. Burda copy pasta o kadar fıkra yazılıyor binlerce şuku alıyor adam. Okuduğum gibi bir hikayeyi sizinle paylaşıyorum nankörlük etmeyin.

Hadi beyler doluşun

Ama akıntı onu kıyıya değil, Kız Kulesi yönüne sürükler. Ve dalgaların arasında çarpışırken ölümle burun buruna gelen Karl Detroit' i bir el yukarı çıkarır. Bu o yıl cüzzamhane olarak kullanılan kız kulesinin bekçisidir. Bekçiye bir daha gemiye dönmek istemediğini söyler. Olay istanbul' da çabuk yayılır ve dönemin en önemli adamlarından biri olan Osmanlı imparatorluğu' nun Sadrazamı Âli paşanın da kulağına gider.
Sadrazam Âli Paşa o çocuğun bir derdi bir sıkıntısı var ben onun derdini dinleyeceğim diyerek Karl Detroit' i yanına çağırır.

Evet beyler up up up devam ediyorum

Beyler ses verin okuyan yoksa devam etmeyeceğim

Beyler adam gibi hikâye yazıyoruz, kültür ve bilgi dolu boş bir hikâye değil bu

Evet beyler 2 kişi mi var sadece 3-5 kişi daha gelsin boşuna anlatmiyim

Rezleri alın sukular ekgib olmasın devam ediyorum..

12 yaşındaki Karl Detroit, Sadrazam Ali paşanın karşısında tir tir tityerek :

Sadrazam Âli Paşa : Ne oldu evlat, senin derdin nedir ?

Karl Detroit : Efendim lütfen beni o gemiye geri yollamayın, ben yetimhanedeydim dayak vardı işkence vardı ben kaçtım gemiye gittim ordada dayak vardı işkence vardı. Ne olur beni onlara geri vermeyin.

Sadrazam Âli Paşa : Peki evlat, peki ama gemin yaklaşık 4 aydır Akdeniz sularında seyretmiş bir çok kara görmüşsün neden suya şimdi atladın ?

12 yaşındaki Karl Detroit küçük işaret parmağı ile kız kulesini göstererek " ben onu çok sevdim" der.

Almanlar çocuğu geri ister,

+Onu bize geri verin !

Mehmet Ali Paşa'nın Almanya' ya cevabı serttir :

- Vermem !

+ Nasıl vermezsin o bir Alman vatandaşı.

- idi. Bundan sonra Karl Detroit benim oğlumdur. Sıkıyorsa gelin alın !

Ve Mehmet Ali Paşa Karl Detroit'i nüfusuna alır.

Daha sonra ona dönerek :

+ Evlat madem burada yaşayacaksın, bizim gibi olmalısın. Sana bundan sonra Mehmet Ali diyelim.

Harbiye de öğrenim görmeye başlar. Çok iyi bir eğitim alır ve mezun olduktan sonra da Kırım Seferi' ne Bosna ve Karadağ savaşlarına katılır.
Savaşlar da gösterdiği üstün başarıdan dolayı Mehmet Ali 'Paşa' olur.

O sığındığı ülkenin bir paşasıdır artık !

1878 Berlin Antlaşması' nı bilmeyen yoktur sanırım.

Mehmet Ali Paşa'da Berlin Antlaşması' nda bizi temsil eden 3 kişilik heyetin içindeydi !

Mehmet Ali Paşa doğduğu ülke olan Almanya' ya bu vesile ile geri dönmüştür ancak o artık bir Osmanlı Paşasıdır !