/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +14
    En son müridlerin "leyse hunaa leyse huna" dediğini duydum. Arapçada burada değil demekti. Sonrasında tak çukuruna atlamıştım. Bütün sarayda beni arıyorlardı ben ise taklar içinde yüzüyordum. Dünyanın en büyük acısını tatmamıştım belki ama neden mutsuz olduğumu ve beni neyin mutlu ettiğini yavaş yavaş anlamaya başlıyordum. Kaçmak veya kovalamak, yenmek veya yenilmek, bunlar benim gündelik mükemmel hayatımda karşılaşamayacağım kadar basit ve küçük şeylerdi. Mükemmel bir hayatı terkedip bu tak çukuruna düşmüş ve aradığım şeyi bulmuştum. Mutluluk, damarlarımdaydı, her kalp atışımda onu yıllar sonra yeniden hissediyordum.
    ···
  2. 27.
    +14
    Afganistana gidiyorduk. Yolumuz uzundu. Hayatın meyvelerinin tadını sordum, benden nefret etmeye başlamıştı, sonuna kadar hissediyordum bunu. Artık bir parmağı ve yıllardır emek verdiği kariyeri yoktu. Berabereydik. 1-1 ikimizinde geride bıraktığı şeyler çok büyüktü ve bu onun çok fazla zoruna gitmişti. Bütün hayatının yerle bir olduğunu, artık bir işe yaramayacağını söyledi uçakta ağlarken, "üzülme, sonuçta senin masanda her şey var kavunda, karpuzda, rakıda peynir de, benim sadece kavunum var" dedim iğneleyici bir şekilde. Ağlaması şiddetlenmişti. Uçaktakilere babasının vefatı için olduğunu anlattım kırık arapçamla, ona karşı kazanmıştım ve bu beni yavaş yavaş mutlu etmeye başlıyordu.
    ···
  3. 28.
    +14
    Aklımdan geçen her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım. Afganistana köle olarak giriş yapacağımızı, bir ailenin evine köle olarak gireceğimizi ve bu evin kadınlarını gibeceğimiz fikrini fazla abartmıştı ve çok korkuyordu. Her seferinde bu yola ölmeye çıktık, bakarsın belki yolumuz erken biter değil mi ? diyordum. Asıl bizi ilgilendiren kısım kadınları gibtikten sonra başlıyordu, en büyük acıya kadar çekeceğimiz küçük acıları erteleme kararı almıştım.

    Afganistan'da hadımlar evin içinde kölelik yapabilir, ve hadımların serçe parmağı'da kesilir. Ve bir kölenin hadım olup olmadığı elinden anlaşılır. Hiç bir zenci çete parmak kesmek gibi mali getirisi olmayan bir iş için 100lerce gram kokain vermez, Tokyo, sadece afganistan için bir hazırlıktı. Gerçek yaşam meyvesi oradaydı ve bu yolda para harcamaktan çekinemezdim. Zencilere para verdiğimi itiraf etmek zorundayım. Hatta kokaini satamayıp kendim içtiğimide, yanımda 2000 dolara yakın para vardı ve bir koltuk yanımda oturan adam sadece parmaklarımızı kestirdiğimiz için biraz kokain alabildiğimizi düşünüyordu.
    ···
  4. 29.
    +13
    Devam edeceğim beyler biraz soluklanayım. Basit temeller üzerine kurulu bir hikaye değil maalesef karakter olay yer ve zaman kurgusu uzun sürüyor. Okuyanlara teşekkür ederim.
    ···
    1. 1.
      0
      Verdim şukunu bekliyorum
      ···
  5. 30.
    +13
    En büyük acıları tatmak için çıktığım bu yolculukta defalarca mutlu olmuştum, çektiğim acıları kaydetmek için tuttuğum not defterinin sadece ilk sayfasında belirli belirsiz şeyler yazıyordu. Kendimi acı çektiğime inandırmak için karaladığım şekillerdi. Doğru düzgün acı bile çekememiştim. Emin olduğum bir şey vardı, acı yoktu, ölüm var ise eğer acı diye bir şey yoktu. Olmayan bir şeyden beni mutlu etmesini istemiştim, başından beri salak bir yolculuk olduğunun farkındaydım ve bu yolculuğun şu anda olduğu gibi geri dönüşü yoktu. Buradan çıkmam gerek diye düşündüm. Evet bu tak çukurundan çıkmam gerekiyordu. Planım başarısız olmuştu ve bir yolunu bulup bu çukurdan çıkmalıydım.
    ···
  6. 31.
    +13
    Tam o sırada dünyanın en şiddetli ağrısı beynime saplanmakla uğraşıyordu. Her şeyin farkına varmaya başlıyordum. Bu satırlara, bir odada uyanarak başlamıştım, yanımda kahve ve yanan bir sigara vardı. Bir süre sonra kapı çalmaya başlamıştı, şimdi ise kapıyı çalıyordum. Kad-ri diye bir şeyh'in evine köle olarak alınmıştım, ama yanımda 20 yaşında bir kızım vardı, ve bana baba diyordu. Tokyo'da parmağımı kestirdiğimde acı defterimin ilk sayfaları kan olduğu için 4. Sayfaya yazmayı başarabilmiştim, kanalizasyonda baktığımda ise ilk sayfada belirli belirsiz şeyler yazıyordu, vr defterde kan izi yoktu. Ellerime baktığımda parmaklarımın tam olduğunu gördüm, köle pazarında kad-ri'nin bana elini gösterdiğini hatırladım. Buraya tek mi gelmiştim, yoksa 2 kişi mi gelmiştik ? En başından beri burada mıydım, buraya hiç gelmemiş miydim ? Kad-ri'nin masasında bulduğum notları incelemeye başladım.

    "
    Saat 09.00

    Uyandım. Yanıbaşımda duran kahve fincanında sıcak kahve ve küllükte yanmakta olan bir winston soft vardı. Eve benden başka kimin girmiş olabileceğini düşündüm. Hiç bir ses yoktu, saat bile tik-tak yapmıyordu, evin içindeki her şey benim cevabımı bekliyordu. Bunu yapmak zordu ama zorund... "

    Bunlar benim cümlelerimdi. Saat 9.00 da yazmaya başlamıştı, yani tam 37 SAAT ÖNCE. Midem bulanıyordu, gerçeklerle yüzleşmenin verdiği bir bulantıydı bu. Kaybolmuştum yine ve hiç bir coğrafyada kendimi bulamıyor, kim olduğuma emin olamıyordum.
    ···
  7. 32.
    +13
    "Beni mi öldüreceksin ? Beni öldürebilecek olsaydın 3 gün önce kendini öldürürdün" dedi. Kulağının yarısıyla beraber uçup giden mermi kovanının yerde çıkardığı ses, onun sesinden önce kesilmişti.

    Korkudan titriyor gözümdeki hayat meyvesini görüyordu, yapacağı tek yanlış harekette beyninin milyon parçaya bölüneceğinden emindi. Tamam yapacağım dedi. Ama bil ki ben bir müzisyenim, şimdiye kadar geri dönüş şansımız vardı ve ben birazdan herşeyimi kaybedeceğim, bu yolun sonu yok, ölene kadar acı çekeceğiz buna hazır olsan iyi edersin dedi.

    Ceplerimizde artık 2 adet kegib serçe parmak ve 100 grama yakın kokain vardı, ilerleyen saatlerde kokaini satmak için güzel bir muhit bulduk, artık ceplerimizde sıcaktan kokmuş her tarafı kanlı taktan parmak parçaları yoktu. 1000 dolarımız vardı ve kokainin grdıbının 10 dolar olduğu bir ülkede yaşam meyvesi aramak pek mantıklı değildi, giyin dedim, bu ülkeyi terkediyoruz.
    ···
  8. 33.
    +13
    Ne yanımda oturan adam, ne de ben bu aptal oyunu devam ettirmek istiyoruz. Ama yaşadığımıza dair bir kanıt yaratmak adına girişilmiş bu yolculuk gittiği yere kadar gidecek.
    ···
    1. 1.
      0
      Sen de haklısın panpa kısa yaz soluklan
      ···
  9. 34.
    +12
    Kad-ri'nin hanımlarının odasına girip birisini gibip dünyanın en büyük acısını çekmek istiyordum. Hemen. Gece yarısı tünellerdeydim. Talibandaki örgütlerden yakın zamanda saldırı gerçekleşmiş kad-ri'ye bu yüzden tünellerin çoğu kapalı veya çökmüş. Bunu geceleri müridler uyuduktan sonra tünelleri gezerek öğrenebildim. Kadınların bulunduğu odanın kapısında gece 2 tane muhafız duruyor, ve sadece kad-ri içeri girebiliyor. Kusursuz bir planım vardı Tokyo'dayken, şimdi ise taklu bir kanalizasyon çukurunda kad-ri'nin karılarının olduğu odanın tuvaletine tırmanmaya çalışıyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa kad-ri hadım edildiyse oda önceden köleydiyse nası cocukları oluyor mantık hatası var
      ···
  10. 35.
    +12
    Afganistana varmadan önce onunla konuşmak istiyordum, afganistanı seçmemin bir nedeni vardı, her türden acının olduğu bir yerdi. Planlarımdan bahsetmem gerekiyordu ona, bir diğer parmağımı kaybetmeden önce.

    "Bana bak, hayatımızın en büyük acısını çekmek için ilerliyoruz bu yolda ve biliyorsun ben her şeyin en iyisini seviyorum. Gerçekten çok büyük bir acı çekmeden doğru bir şeyler yaptığımıza inanmam imkansız. Bak şimdi sadece dinle tamam mı, ben her şeyi planladım " dedim.

    Çok büyük bir şeyler planladığımı anlamıştı. Korktu, gözlerinden belliydi.
    ···
  11. 36.
    +12
    Kad-ri'nin sarayındaydık. Hiç zaman kaybetmeye niyetim yoktu, yanımdaki adama baktım, dedim şimdi başlıyoruz. Herşeyi kabul edecek durumdaydı. Çünkü kaybedecek hiçbir şey bırakmamıştık geride.

    Parmağı kesilen kölelerin bazı odalarda bulunmasına izin veriliyordu. Ama kad-ri'nin hanımlarına ve kızlarına yaklaşabilenler belirli kişilerdi. Kad-ri'nin 20 ye yakın hanımı ve sadece 2 tane kızı vardı. Muhtemelem kad-ri kız çocuklarını ergenlik yaşına gelmeden gömüyordu. Bir tanesi 20 li yaşlarda olmasına rağmen yaşamaya hak kazanmıştı.

    Sarayın her odası birbiriyle bağlantılıydı, ayrıca sarayın altında sığınak ve tüneller vardı. Tüneller köleler içindi, köleler odalar arasında dolaşamıyor, hizmet edeceği odaya tünellerden ulaşıyordu.
    ···
    1. 1.
      -2
      Gömmeyi okuduktan sonra okumayi bırakıyorum.
      ···
    2. 2.
      -3
      Gömmeyi okuduktan sonra okumayi bırakıyorum.
      ···
  12. 37.
    +11
    Ama tatmıştım bir kere yaşam suyunun tadını. Elbiselerimi çıkardım kanalizasyonun kapağına sıkıştırdım ve müridlerin nehre geldiğinde kaçmayı başardığımı düşünmelerini istedim.

    Kad-ri ve bütün müridleri beni aramak için nehre geleceklerdi. Dönüş yolu uzundu ama bu önemsizdi, bu kadar kolay kurtulmak hoşuma gitmemişti, kaçmanın ne kadar muazzam bir hisler bütünü olduğunu anlamıştım. Dönüyordum, Saray'a. Bu sefer acı çekmek için değil zevk almak için kad-ri'nin sarayına, kızını gibmeye gidiyordum.
    ···
  13. 38.
    +11
    Sonuç olarak X planıda taktan bir şekilde bitiyordu ve herşeyin sorumlusu olan kişi tarafından yazılmıştı. Bu plana güvenmiyordum, bir takluk olmalıydı bir yerinde, ama şu anda bunu düşünecek vaktim yoktu, nehre inmem plan Q daki gibi 73 dakika mı yoksa X planındaki gibi 37 dakika mı sürecekti ? X planında kad-ri'nin ben nehre vardığımda evden yeni çıkacağını belirtmişti. Kendimi tanıyordum, her şeyden vazgeçmiştim, bilincimi kaybetmiştim. Hiç bir şey düşünemiyordum, kendime geldiğimde taklar içinde nehre doğru yüzüyordum. Kaç dakikam kaldığını bilmiyordum, kaç dakikadır yüzüyordum hiç bir fikrim yoktu. Gözlerimi kamaştıran bir ışığa doğru yüzüyordum. Tek bildiğim kurtuluş yolu bu ışıkla ilgili bir şeylerdi. Düşünemiyor ve beynimi kullanamıyordum, çaresizliğin bir yan etkisiydi bu.
    ···
  14. 39.
    +11
    Hiç kimse suratına doğrultulmuş ve kulağının yarısını kaybetmesine neden olan bir silahı affedemez. O silahı tetikleyene ise savaş açardı, bu çok netti.

    Müridlere herşeyi anlatmıştı. Kad-ri'nin öfkesini damarlarımda hissediyordum. Yukarı odanın kapısı açıldı, içeriye birisi girdi. Giren kad-ri olmalıydı, 'katelehuuu' diye bağırıyordu, arapçada öldürün onu demek, ölümün en taktanını tatmak üzereydim. 2 seçeneğim ve tek bir sonum vardı :

    1- Ya o tak çukuruna atlayıp kayıplara karışacaktım.
    2- Ya da cesedim o tak çukuruna düşüp kayıplara karışacaktı.

    17 milisaniye düşündüm ve ben yaşamayı seçtim. Bence meyvelerin bir önemi yoktu, önemli olan hayatı yaşayabilmekti. Ölüm varsa yarar yok diye tekrarladım kendime.
    ···
  15. 40.
    +11
    Normal hayatta herkesin bir B planı vardır, Türkiye'den Tokyo'ya, Tokyo'dan Afganistan'a bir ölüm yolculuğuna başlamıştım ve bu normal değildi. O yüzden bir sürü B planım vardı. Alfabedeki harfler yetmeyince X ve Q planlarını bile hazırlamıştım. Q planına göre kanalizasyon Helmand Nehrine dökülüyordu ve kanalizasyondan nehire çıkabilmek 73 dakika sürüyordu. Kad-ri'nin beni sarayda araması 28 dk sürüyor ve müridlerin nehre çıkacağımı yarım kulak+bir serçe parmak pahasına öğrenip pikapla nehre kadar gelmesi 26 dk sürüyordu. Nehire benden önce varabileceklerini bilen kad-ri ve bütün müridleri benden 19 dakika önce nehre varıp beni bekliyor olacaklardı.
    ···
  16. 41.
    +10
    tak çukurundaydım, hayatın meyveleri bu değildi, kurduğum en mükemmel plan tak çukurunda sonlanmıştı ve yapılabilecek en küçük hata tak çukurunun bir parçası haline gelmemi sağlayacaktı. Ben bu hatayı yapmıştım. Daha en başında, iki kişi çıktığımız bu yolda tek başımaydım, neden yanımda değildi ? Ben o odaya çıkarsam beni bir sürpriz bekliyor olacak mıydı ? Her şeyi anlatmıştım ona, daha adını sormaya bile fırsatım olmamıştı, neydi adı Furkan mı ? Hiç bir tak bilmiyordum, bütün her şeyden vazgeçip geldiğim bu tak çukurunda vazgeçecek bir şeyim yoktu. Sadece bir kaç santim daha tırmanıp odaya çıkacaktım. Eğer planı müridlerden birine anlattıysa 15 santim sonra ölmüş olacaktım. Şimdi soruyorum size, hayatın meyveleri miydi, yoksa hayatın kendisi miydi önemli ve yaşamaya değecek olan ?
    ···
  17. 42.
    +10
    Birden buraya beraber geldiğimiz adam aklıma gelmişti neredeydi o, uyuyor muydu ? Öldürülmüş müydü ? Yoksa nehirde o da mı beni arıyordu. Köleyken kaldığımız odaya geldim, içeriden kahve kokusu geliyordu, ölüm kadar sessizdi her şey, kapıyı çaldım, defalarca, yumruklamaya başlamıştım, içerdeydi, karşısına çıkıp buradayım, ölmedim demek istemiştim. Arkadan birileri gelmişti, kızımdı, "madya tafaell yaabi" dedi. Korkuyordu, ağlayarak kolumu tuttu. Arapçada "baba ne yapıyorsun" demekti.
    ···
  18. 43.
    +10
    Hamamdaydım, sonuca gidiyordum. Her tarafımı yıkadım, taka batmış olan omzuma kadar uzamış saçlarımı, yüzümün görünmesini imkansızlaştıran sakallarımı kesmiştim. Tırnaklarımı kesmiştim, tertemizdim. Hiç olmadığım kadar temizdim. Kad-ri'nin odasına girdim ve kadrinin masasını kurcaladım, altın parçası falan bulmayı ümit ediyordum, masasında yazmış olduğu notlar vardı, incelemek istiyordum ama şimdi sırası değildi. Kağıtları katlayıp cebime koymak için hazırladım. Kad-ri'nin dolabını açtım ve bir şeyler geçirdim üstüme, tam üstüme oturmuştu, kad-ri'nin odasında bür sürü sigara paketi vardı, afganistandan kaçak geçirilen sigaralar olmalıydı bunlar, Winston soft var mıydı acaba ? Elbette vardı. Kad-ri'nin çekmecesinde bulduğum bir çakmakla sigarayı yaktım, her nefes benden biraz daha zütürüyordu. Havaya karışıyordum.
    ···
  19. 44.
    +10
    Saatler önce ölüm ve yaşam arasında sıkışıp kaldığım tak çukuruna geri dönmüştüm. Ne yapacağımı ve nelerle karşılaşabileceğimi bildiğimden çok kısa sürede Saray'a ulaşmıştım. ilk bulduğum kanalizasyon kapağından dışarı çıkmıştım. Sarayın büyük tuvaletindeydim. Her tarafım tak içindeydi. Hamam'a doğru gidiyordum. Sarayda sadece kad-ri'nin hanımları ve kızı vardı. Onların nerede olduğunu biliyordum ve hızlı olmam için hiçbir sebep yoktu.
    ···
  20. 45.
    +10
    Düşünerek ilerleyebileceğim bir yol değildi bu, herşeyi hatırlayabildiğim en ince ayrıntısına kadar yazmaya karar verdim. Zamam kaybetmeden başlamak istiyordum yeni uyanmıştım, kad-ri'nin sarayından kaçalı 37 saat oluyordu, dinlenmiştim ve başlıyordum.

    "Uyandım. Yanıbaşımda duran kahve fincanında sıcak kahve ve küllükte yanmakta olan bir winston soft vardı. Eve benden başka kimin girmiş olabileceğini düşündüm. Hiç bir ses yoktu, saat bile tik-tak yapmıyordu, evin içindeki her şey benim cevabımı bekliyordu. Bunu yapmak zordu ama zorundaydım, yoksa bu sessizlik beni 37 saat boyunca öldürebilir... "
    ···