carsamba günü aradım... aksamleyin telefonu kapalıydı... sabaha kadar yüzlerce kez aradım ulasamadım kafayı yedim...

persembe günü sabah saat 7 de o aradı beni...

uykumdan uyanmıs ve gecenin gerginliği üzerimden gram eksilmemisti...

agresif sinirli atarlı bi sekilde bir daha hayatın boyunca telefonun kapalı olmayacak cümlesini söyledim ilk olarak alo dan bile önce..!

kem küm etti... birsey söyleyemedi benden böyle bir tepkiyi beklemiyordu ağzından sadece

ben otogardayım cümleleri döküldü...

içimden tuttu panpalar... meğer otobüse binmis ve telefonu kapatmıs... ararsam anlarım diye

evden yaklasık 1 dakika 35 saniyede cıktım ve 14 km lik yolu herhalde 5 dakika da falan gittim...

yanında minik bir valiz vardı...

telefonda verdiğim gereksiz tepkiden dolayı biraz soğuk durdu uzaktan... yanına gittim ve özür diledim

gönülsüzce sarıldık öpüstük ve bindik arabaya...

ortamı biraz yumusatmak icin hafiften tebessüm ederek ben biraz yorgunum istersen otele bırak beni biraz uyuduktan sonra sende islerini halleder gelir beni alırsın dedi ki o an arabanın dibi olsa herhalde girerdim...

hicbirsey söylemedim ve doğruca eve gittim... iki tane anahtarı vardı evin ve bir tanesini kapının önüne geldiğimizde ona verdim...

yüzüme anlamsız bir bakıs fırlattı ve kapıyı actı...

bir insanın gözlerinde belirebilecek tüm hayret ünlemleri aynı anda saniye de bir spot spot gecti...

yıllarca babamın yanında hazır giyimle uğrastığım icin ona yaklasık bir dolap dolusu kıyafetler almıstım... hepsi de en manyak markalar... fetis falan değilim ayakkabı numarasına bakmıstım ve yaklasık 20 cift kadar gözüme hos gelen ne kadar ayakkabı varsa almıstım... o odanın ise ayrı bi kilidi vardı ve kilidi actığında saskınlığı herhalde bir milyon kat falan arttı...

bazen hic stratejik davranamam... istemem daha doğrusu küt diye lafımı söylerim... hicte r falan yapmam...

yine böyle bir durum gelişti...

dedim ki ben böyle birseye dahil olmana kesinlikle karsıyım...

cünkü benim de 4 yıllık bir üniversite hayatım oldu ve bu kluplerin gercekte ne ise yaradığını senden daha iyi bilirim

yani o yollardan bende gectim dedim...

masalar sandalye bilgisayar siparisleri verildi...

murat izmirde arsaya bakmaya basladı ve daha önce bildiği bir arsanın pazarlığını ettik...

satın aldık, start verildi...

memlekette de bir sürü is var, bir sürü proje teslim edilmesi gereken,

orada da isler birikti ve huzursuzlanmaya baslamıstım...

hayatın her gününü bi tatil tadında yasamak benim gibi bir insana cok uzaktır beyler...

ortaokul birinci sınıftan baslayarak hayatım boyunca bi zengin pici bile olsam okul da okusam her zaman babamın isyerine gitmisimdir.

aradan 4 gün gecti...

4 gün değil 4 saat 4 dakika gibi...

persembe gününün sabahında aksam yola cıkmam gerektiğini anlattım. cumaya islerim vardı hafta sonu gelmeden bitmesi gereken.

onları teslim etmeliydim... ve aksam saat 10 da onu yurduna bıraktıktan sonra yola cıktım... sabah 6 da ise memlekete varmıstım...

rez okurum bi ara

yaz bakam

Bwkliyorum seri

Al işte bitane daha

günler gelip gecti... şarkılar türküler içkiler alemler geceler... resmen koskoca bi yaz tatilini mala bağlayarak geçirmeye başladım... aşığım ölüyorum bitiyorum modunda gece gündüz içerek kendimi rezil ederek ...

günler gelippp gecti ve gitme vakti yaklaştı...

Rezervasyon amk

bununla birlikte iş hayatımda da yıldızlaşmaya başlamıştım... üst üste 1 hafta içerisinde günde 3-4 proje alıp yanıma elemanlar almıştım...

ve her Türk erkeğinin en önce yaptığı şeyi yaptım, kendime sıfır bi bmw 320d aldım...

yeni arabamla gidecektim izmire...

torpilli de bi plaka caktım ki dillere destan oldu ismimizin bas harfleriyle birlikte 001 serili

içim içime sığmadı... pazartesiyi zor ettim, geceden valizimi hazırladım, sabaha kadar gözüme uyku girmedi...

ilk kez gitmiyordum izmire ama izmire aslında ilk gidişimdi, çünkü benim için en yakın arkadaşımı ziyaret etmekten daha başka bir anlamı daha vardı izmirin.

sabah 5 te uyandım mazotumu aldım, ve 8 saatlik yolu 4.5 saat gibi rekor bi zamanda katettim.

izmire girene kadar aramamıstım onu.

bornovaya geldiğimde aradım.

ege üni. kampüsünün içerisinde ki yurtlarda kalıyordu...

neredesin diye sorduğumda yurttayım yarım saate bornovaya gitmem lazım bir işim var dedi... tamam dedim ve kapattım telefonu

yani istesen böyle bisey denk gelemez...

15 dakika kadar sonra ege kampüsünün icerisine giris yaptım arabayla yurdun kapısının önüne kadar gidip beklemeye basladım...

ve derken kapıda o mahmur bakışlarıyla bir anda beliriverdi...

yanında iki arkadaşı daha vardı... uykudan uyanalı çok uzun zaman olmadığı belliydi...

kapıyı actım ve adımımı atmamla elleriyle yüzünü kapatması bir oldu...

15 dakikaya burdayım beyler ben yokken ilk entryi şukulayıp rezlerinizi alırsanız sevinirim *

Pc ye geçiyorum hızlı yazmak için beyler 1 dk

Okuyun pic kuzenim dogdu

15 dakika kesin bir işi çıktı klagib

3 nokta koyup durma giberim seni

Eeee kanka kesin sevgili oldun

rezerve

aşk yok sevgi yalan !!

aşk denilen şey sadece hormonların oyunudur. ürediğimizde en verimli dölleri vereceğimiz genetik yapıdaki karşı cinse karşı salgıladığımız adrenalin ve vazopressin hormonlarının bize yaşattıklarıdır. heyecanlanma, mide krampları, ne yapacağını bilemeyen haller... ancak önemli bir nokta da şudur; adrenalin ve vazopressin seviyeleri bir süre sonra düşmeye başlar, bunların yerine oksitosin salgılanır vücuttan. işte ağzımıza sıçan asıl bu hormondur. bağlılık hormonu. annenin çocuğuna karşı, ilişkilerde bir süre sonra sevgililerin birbirine karşı salgıladığı hormon. ayrılınca da eroin bağımlısı gibi olur bünye, onu arar, onu ister, onsuz mutsuzdur, ekgibtir, yalnızdır, ağlar, susar, içe kapanır.

yeter artık kandırmayalım kendimizi gençler 2016 dayız.
türün devamlılığını zevkli hale getirmek için; insanoğlunun adlandırıp niteliklendirdiği bir hormon illüzyonu sadece. evet bu gerçek benim de kalbimi kırıyor, fakat kendimizi kandırmaya devam edemeyiz.