/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    +18
    Her şeyi yavaş yavaş anlamaya başlıyordum işte. Bankı, O'nu, klişeyi, Zemheri'yi, istenileni. Kişilik bölünmesi yaşıyordum ve bunu kabullenmem 3 ay sürmüştü. 3 ay çok saniye ederdi. Hepsi birer birer ölüyordu şehirde. O ? dedim klişeye.

    O da öldümü ?

    O kim tombul ? dedi.

    O dedim, dans ederdi, binaların altında ? Bankta otururken onu izlerdim ? Hep şiir yazmak isterdim onu gördüğümde ? O öldümü o ?

    Tombul, yavaş yavaş iyileşiyorsun aslında, sana bunu söylememin bir zararının olacağını sanmıyorum, öyle birisi aslında hiç olmadı, sen zaten hep şiir yazmak istiyordun. Her şeye şiir yazmak istiyordun sen tombul.

    Bankta oturup izlediğin boş bir duvardı sadece tombul, o bankta bir tek sen ve zihnine çakılıp kalmış klişeler oturuyordu aşk, dostluk, sevgi, şiddet, ölüm, kızgınlık.. Bu dünyaya ait bütün klişeler seninle birlikte o bankta oturuyordu tombul.
    ···
  2. 177.
    +21 -1
    Seni hiç dövmedim ben, kronik olarak üzülüyordun sen ve bundan o kadar nefret ediyordun ki, dayanamayıp kendini dövüyordun, ellerini bu yüzden bağlıyordum tombul, sana bunu defalarca anlattım, yalan dedin.

    Şimdi demeyeceksin, çünkü zihnin tedaviye cevap verdi tombul. Dur ve düşün, seni dövdüğümü düşündüğün zamanları düşün, hepsi de üzüldüğün zamanlardı tombul ? Hangisinde mutluydun ?
    ···
  3. 178.
    +25
    Kimi boğmak istesem ağızlarında bozuk bir teslimiyet aksanı beliriyor, bundan memnun olduklarını gözleriyle ve sözleriyle dile getiriyorlardı. Klişeyi de öldürmüştüm sonunda, o kadar dayağı hak edecek hiç bir şey yapmamıştım, klişe bunu hak etmişti. Klişede adından anlayacağını üzere bir klişeydi. Böyle bir şehirde, öyle bir karakter olması gerekiyordu ve olmuştu. Artık yoktu. Gülümseyerek ölmüştü klişe.

    Üşüyordum, iliklerime kadar üşüyordum ve 3 aydır iliklerimde hissettiğim bu sanrı da defolup gidiyordu işte.

    Toprak ? Toprak kalmıştı geriye. Bu piskolojik koğuşlarda 3 ay geçirmiştim ben, 3 ay çok saniye ederdi. Toprağı bulmam gerekiyordu, odasına gidecektim.

    Ona neden istenilen demediğimi düşünüyorum şu anda, bu şehirdeki tek gerçek o olabilir miydi ?
    ···
  4. 179.
    +12
    Final Part yazısını görene kadar okumaya devam.
    ···
  5. 180.
    +10 -1
    Devam.
    ···
  6. 181.
    +26 -1
    Değildi, bu şehirde gerçek olan tek şey bendim. Geriye kalan her şey yalandı, hayaldi. Sürekli hayaller görüp kendimi mutlu etmiştim işte, artık yapamıyordum bunu.

    Tedavi edilmiş bir zihne sahiptim. Her şey günyüzüne çıkıyor, bütün olanlar karşısında sakinliğimi korumaya çalışıyordum, babam da gelmemişti zaten, heyecanlanmak için bir nedenim mi vardı sanki ?

    Toprağın odasına girdim, toprak yoktu, istenilende yoktu, geriye dönüp baktığımda ne istenilenle ilgili nede toprakla ilgili bir anı çarpmıyordu yüzüme. Eğer sahte olsalardı, şu anda burada olurlardı ve ellerimde gülümseyerek ölürlerdi.

    Bankta istenilenle oturduğumuz gün geldi aklıma, neler konuşmuştuk onunla, neler konuştuğumuzu hayal etmiştim ? Toprak istenilen miydi ? Yanan zihin parçası kabarmaya devam ediyordu. Gerçeklerle çok hızlı bir şekilde yüzleşiyordum.
    ···
  7. 182.
    +9
    Devam mı şair ? Devam.
    ···
  8. 183.
    +21
    Bu pgibolojik koğuştan nasıl kaçacağımı biliyordum artık, benliğime saplanıp kalmış bütün klişelerden kurtularak yapacaktım bunu. Zemheriyle başlamıştım, geriye yalnızca Toprak kalmıştı, yada ben öyle olduğunu düşünüyordum.

    Aklıma toprakla konuştuğumuzu hayal ettiğim gün geldi birden. Ne konuştuğumuz, toprağa sorduğum sorular, aldığım cevaplar.

    Her şey. Neler düşündüysem o gün, hepsini bir bütün olarak karşımda görebiliyordum artık.

    Peki toprak damarlarımızdan akabilir mi ?

    Bir gün hepimiz toprak olacağız zaten tombul.

    Hani hepimiz topraktan geldik ya, doktorsun sen biliyosundur ?

    Toprağın bir odası yoktu anlayacağınız, klişenin beni dövdüğünü düşündüğüm zamanlarda aslında kendimi dövüyordum ben, vücudumda yaralar oluşuyordu, bu yaralar basit yaralar değildi işte, kanıyordu sürekli, istenilen damarlarımdaki kana verdiğim isimdi.

    Toprak ta bu kanın döküleceği yerdi, ona istenilen diyordum çünkü kim kendisine zarar verirse, onun kanı akıyordu, kan istenilen bir şeydi, en azından benim için.

    Çünkü ben ölmek istiyordum.
    ···
  9. 184.
    +10 -1
    Final Part'ı görene kadar okumaya devam.
    ···
  10. 185.
    +24 -1
    Müptezel bir paradoksun içindeydim ve bu paradoksu çözebilmek için kafa patlatmak gerekiyordu, ölmeden.

    Buradan kaçabilmek için önce bütün klişeleri yıkmam gerekiyordu. En büyük klişe damarlarımda dolaşıyordu, kendi kanım yani istenilen.

    Kaçabilmek için, onun vücudumu terketmesini sağlayacaktım, ama bunu yaparsam ölecektim. Ölmek istemiyordum ilk defa, 21 yıl devirdim ben, 21 yıldır ölmek istiyordum, şu son saniye hariç.

    Korktuğum için değil, önce buradan kaçmak istiyordum, sonrasında yine öldürecektim kendimi, ama şimdi değil.

    Adamın dinlediği şarkının sesi yükselmeye başladı gittikçe, adamı unutmuştum.

    Eğer önce istenilenden kurtulursam adam hala bu şehirde yalnız, kimseye görünmeyen, kimsenin tanımadığı, hiç kimsenin ismini bile bilmediği bir klişe olarak varlığına devam edecekti.

    Bütün klişeleri yıkmadan buradan kurtuluş yoktu.

    Sustum ve gülümsedim kendi kendime.

    Kurtuluş, Ankarada bir mahalle, daha fazlası değil.
    ···
    1. 1.
      0
      hakan günday-bin *
      ···
      1. 1.
        0
        hakan günday'la ilgili bölümleri görünce benimde gözlerim yaşardı. Okuyan insan sayısı cok az ve bu aralar coluk cocugun elinde dolaşmakta kitaplarının hepsi birbirinden güzel tabii ama dediğin gibi hiç biri bir kinyas ve kayra tadını ver(e)medi bana
        ···
  11. 186.
    +22 -1
    Adamın yanına gidebilmek için istenilenin odasından çıkmam gerekiyordu, yukarı çıkıp odamın olduğu kata gitmem gerekiyordu.

    Istenilenin bir odası olmadığı gibi şu anda onun olmayan odasında da değildim, odamdaydım. Kendi odamda, duvarlarında süngerler olduğunu düşündüğüm odamda, bu da bir klişeydi, kimse kendini duvarlara vurarak öldürmezdi zaten.

    Filmlerde böyle izletmişlerdi bize, bir delinin odasında sert cisimler olmaz, duvarlar süngerlerle kaplı olur ve kesici aletler bulunmaz.

    Elimde bir insanın kaburga kemiklerini tek hamlede kesebilecek kadar ince uçlu bir bistüri tutuyordum. Odamda kesici bir alet vardı, süngerler yoktu..

    Geçen yarım saat içinde tamamlana tek şey süreydi, klişe beni almaya geliyordu. Klişeler severdi beni.
    ···
  12. 187.
    +12
    Ready ? Go go go go .

    rapido rapido bassss basss bassssss

    Devam mı şair ? Devam .
    ···
  13. 188.
    +22 -2
    Bir odam var mıydı bu şehirde ? Adamın babam olma ihtimali yüzde kaçtı ? Sürekli odamın önünde bana bir şey olmasın diye nöbet tutan, geceleri hiç uyumadan volta atan adam babam mıydı ? Babam hala gelmemişti çünkü ? Hep burada mıydı ? Birazdan babamı mı öldürecektim ?

    Kış bütün soğukluğuyla üzerime esiyordu yine odamın penceresinden. Odamın bir penceresi vardı elbette, sormadınız, bende anlatmadım.

    Klişe diye birisi olsaydı eğer, eldivenlerimi getirmediği için kızardım ona, ama yoktu. Bu şehirde tanıdığım hiç kimse yoktu, delilerle arkadaşlık yapan hasta bakıcıları yoktu, delilerle aynı bankta sohbet eden doktorlar yoktu, bunların hepsi zihnimdeydi, bu şehirde dahil.

    Yatağımda oturuyordum, ayağa kalkmaya çalıştım fakat bunu yapamadım, ayaklarım soğuktan donmuştu.

    Sonuma yaklaşıyordum artık, ne pahasına olursa olsun o adamı öldürecektim. Babam bile olsa.
    ···
  14. 189.
    +11 -1
    Devam mı şair ?
    ···
  15. 190.
    +7
    Devam o zaman .
    ···
  16. 191.
    +22 -1
    Odadan sürünerek çıkıyordum, kapıya geldiğimde kilidini nasıl açacağımı düşünecektim, ama bunun şimdilik bir önemi yoktu. Yavaş yavaş ilerliyordum kapıya doğru.

    Kapıya geldiğimde kapının zaten hiç kilitli olmadığını hatırladım, kapının kilitli olduğundan bahsetmiş miydim hiç ? Bahsetmemiştim. Bu şehirde görmek istediğim şeyleri görüyor, istemediklerimi görmüyordum.

    Asıl sorun gördüğümü yada duyduğumu sandığım şeylere inanıyor oluşumdu. Odadan çıktığımda adamı göremedim, ama ayak seslerini hala duyabiliyordum. Dinlediği şarkının sesi yükselmeye başlıyordu.

    Ne içersiniz diye sordu istenilen.
    ···
  17. 192.
    +10
    KALAN PART SAYISI : 2 (iki)
    ···
  18. 193.
    +15 -1
    Heycanlı mıyız ?
    ···
  19. 194.
    +19
    -- 3 Gün Önce --

    Şu anda Ankarada 3. parti bir kafede, taktan çok az daha lezzetli bir kahve içmek için oturuyorum. Babamı bekliyorum, gözlerim bu notu telefonuma yazarken bile bileklerimdeki sayısız dikiş izine kayıyor. Yaşam şarhoşluğuna kapılmış bir gencin dramı diyebilirsiniz buna. Bunu neden yaptığımı yada neler hissettiğimi sizlere anlatmam zor ve imkansız. Olsun. Ben yinede deneyeceğim.

    Şu anda garson tepemde dikilmiş bir şekilde duruyor, ne içersiniz diye sordu en son. Çay dedim. Mekanda çalan şarkı kulaklarımda yankılanıyor, bir şeylere ihtiyacım var, hayatım o kadar düzensiz ve boşluklarla dolu ki, tamamlayıcı bir unsura ihtiyacım var, sizlere uzay boşluğunu andıran bir şeyler anlatmaktansa, hayatıma hiçbir zaman dahil edemediğim ama bu dünya oluştu oluşalı var olan kavramları oturtmam gereken bir düzleme ihtiyaç duyuyorum.

    Sıkı durun geliyorum.

    ŞARKI : https://soundcloud.com/ke...um-bozuk-aksan-k-r-k-plak

    ( O şarkıyı dinleyin beyler. )
    ···
    1. 1.
      +1
      Bittimi reyiz
      ···
    2. 2.
      +1
      lan şarkının sözlerini dinleyin... tombul yazmış ulan
      ···
  20. 195.
    +17
    bistüriyle kes aklını kan damlat öyle gel!
    arkanda hayallerin, nefes keser matem
    mademistenilen hiç yanında olmadı
    müptezel paradoksa kafa patlat ölmeden

    sorma, cam kırılır can yongasında
    bilinç yolu tozlu olur aşk içine girmeden
    seviş yolcu şarkıları şiar edin kendine
    kıyamda kalan şaşırırdı gözlerimin rengine

    pek diri rey etiketli bir beyne
    şiir yazsan; koyun güder boyun büker leylek
    benim cinlerim tanrılar liginde oynamıyor
    perşembe vernik kokan odamda cinayet

    sabret klişenin kollarında asalet kalmadı
    tombul çocuk hiç böyle yazmadı
    üzgünüm, ses tellerim asırlardır kördüğüm
    budur ismimdeki ketumiyetin anlamı

    ---
    Nakarat
    ---

    hatırla toprak damarlarımdan akarken
    bir daha birlikte oturamayacağımız bankları
    üç ay boyu iliklerimde hissettiğim sanrı
    şimdi bitti ruhumdan defoldu da gitti

    kaç gez izledim seni binaların ardında
    tamamlanmamış şiirler peyda oldu aklımda
    ayaz var, konuşmuyordum sen izledin
    klişenin ipliğiyle mosmor olan elleri

    zehmeri nedir sanki bedenimin yanında?
    irademi kemiren kadın durmaz akar kanımda
    yanan zihin parçası kabardıkça kabardı
    hayal kırıklıkları beden buldu çöktü omzuma

    güneş öldü, gün döndü, gül soldu, haram
    adımlarıyla geceyi arşınlıyordu adam
    şehirde kimsenin içinde heves kalmadı
    boğulan herkesin dilinde teslimiyet aksanı
    ···
    1. 1.
      +2
      heves kalmadı kısmının akoru çok tatlı lan...
      oha ulan sona dikkat...
      harika olmuşşş arkadaşım gerçekten...
      ···