/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +13 -1
    PART 18

    bacaklarım artık beni taşıyamayacak gibiydiler. korkudan titreyen ellerim tutmuyor gibiydi. ölmek en basiti miydi ? kendimi mi vurmalıydım ? kurtulmak için bir yol.. göremiyordum. etrafım kapalı binalarla çevrilmiş. yolun iki tarafından üzerime doğru yürüyen ve hırıldayan zombiler bir ziyafete hazırlanır gibiydiler.

    çocukluğum.. mahallede yaptığım en iyi şey bir yerlere tırmanmaktı. ağaç.. yok.. etrafta tırmanmaya çalışabileceğim tek şey yanımdaki 2. kat balkonu.. beklemeye zamanım yok.

    demirli pencereler hayatımı kurtardı. 1. katın demirlerine basıp 2. kata çıktım. balkona tırmanmaya çalışıyorum. sırt çantam çok ağır. zombiler tam altımda kanlı ellerini yukarı uzatıp beni istiyolar. onlara göre sadece yemeğim. yapacağım bir hata onlarcasının saniyede beni parçalamasına sebep olacak... tırmandım. ellerim yara bere içinde. balkon kapısı kilitli. camdan içeriye bakıyorum. oda boş gibi gözüküyor. camı kırdım. içerdeyim..
    ···
  2. 27.
    +8
    PART 19

    çocuk odasındayım. duvarda tatlı sarışın bir kız çocuğunun resimleri var. kendi çizdiği resimler de var. ne kadar mutlu bir dünya çizmiş. ama o mutluluğun hemen altında duvarda kan var. kan artık bir vazgeçilmez gibi. her yerde. ama bu kan taze. hala akıyor. evde yalnız değil miyim ? bu soru duyduğum seslerle cevap buluyor. kapı açık. karşımda duvarda resmini gördüğüm kız çocuğu. bana bakıyor. ama ölü gözlerle..

    daha önce düşünmediğim birşey bu. küçücük bir çocuk. belki 10 yaşında. ama ölü. yürüyor, yiyor, parçalıyor.. ama ölü.. üzerime geliyor. ne yapmam gerek. küçücük bir kızı vuramam ya. annesi ne kadar sevmiştir bu kızı. saçı bile yeni örülü. ama yapmam gereken şey belli. yaşamam gerek. bu küçük kızın ise ölmesi.
    ···
  3. 28.
    +7 -1
    PART 20

    nasıl öldürdüğümü anlatmayacağım. çünkü bu içimde bıraktığım ikinci büyük yara oldu. ellerim soğuk. sıcacık kana bulanmış şekildeler. ama soğuk. aynı kalbim gibi. insanlara bile saygısızlık etmezken şu an hiç tanımadığım şeyleri öldürüyorum. içimde kaybolan şeyler var. bazı duygular. ama bunun yerine yaşamak duygusu ön planda. her şey mübah diyor bana. sen yaşa.. başkaları yaşamasa da olur. çok bencilce !

    aşağıda hala hırıltı ordusu görevini yapıyor. balkondan baktım. çok daha kalabalık olmuşlar. bu binadan uzaklaşmalıyım. çatı.. tek mantıklı yer orası. merdivenlerden çıkıyorum. bir kaç mermisi olan silahım elime artık ağır gelmeye başladı. dinlenmeliyim. yoruldum. saatlerdir kaçıyorum. nereye kaçtığımı bilmiyorum.. sadece kaçıyorum yaşamayan şeylerden.

    çatıya çıktım. ama lanet olsun ki diğer binalara geçemiyorum. çevresi çok boşluk. en az 3 metre. atlayamam. çantamın tek kolu koptu tırmanırken. tek kolla takıyorum. o omzum ağrıyor. adrenalinin sıcaklığı geçtikçe hissediyorum..
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Devam et bin
      ···
  4. 29.
    +8
    PART 21

    durdum. binanın sağında 3 metre ara var. sol bina bitişik ama çok yüksekte kalıyor çatısı. tırmanamam. yapabileceğim tel şey balkondan yan binanın balkonuna geçmek.. 2. kata indim. öldürdüğüm sarışın kız yerde.. saçları kana bulanmış bir şekilde yatıyor.. gözlerim dolu dolu. balkona çıkınca hırıltılar artıyor. sayıları nerdeyse 2 katı olmuş. toplanıyolar. yan balkona geçmem lazım. korkuluktayım..

    ellerim terli.. demiri zor tutuyorum. ayağımı yan balkonun demirine attım, sonra da kolumla tutundum... diğer elimle de yakaladım demiri.. ama ayağımı atamıyorum. çünkü kaymaktan korkuyorum.. cesaretimi topladım.. aşağıdaki grup beni izliyor. aşağıya düşmemi bekliyorlar.. yan balkona geçerken çantanın diğer kolu koptu. çanta aşağı düştü.. suyum yiyeceğim herşeyim aşağı düştü.. az daha beni de zütürüyordu yanına..

    yan binadayım.. balkon kapısı açık. içeride kan yok. şanslı mıyım. ses de yok. sessizce girdim eve.. dolaşıyorum odaları. her yer boş. önce bir çanta bulmalıyım. sonra evdeki eşyaları doldurmalıyım içine. özellikle su. hava çok sıcak.. çeşmelerde su akmıyor.. marketlere gidemiyorum. hala korkuyorum. henüz o kadın haricinde bir insan göremedim. insanlar.. korkuyla çarpan kalpler hala var mı.. acaba bu şey başka yerlere yayıldı mı ?
    ···
  5. 30.
    +7
    PART 22

    yan binadayım.. balkon kapısı açık. içeride kan yok. şanslı mıyım. ses de yok. sessizce girdim eve.. dolaşıyorum odaları. her yer boş. önce bir çanta bulmalıyım. sonra evdeki eşyaları doldurmalıyım içine. özellikle su. hava çok sıcak.. çeşmelerde su akmıyor.. marketlere gidemiyorum. hala korkuyorum. henüz o kadın haricinde bir insan göremedim. insanlar.. korkuyla çarpan kalpler hala var mı.. acaba bu şey başka yerlere yayıldı mı ?

    hızlıca boş araçlarla dolu yola girdim. saklanıyorum. etrafımda yanan araçlar zaman zaman patlıyorlar. uzak durmalıyım onlardan. hiç bir hareket yok. buradan bakınca evin önündeki zombileri hala görebiliyorum. beni bekliyorlar. ordan çıkmamı. ilerledim. anayoldaki araçları kendime siper yaparak ilerledim. alt geçide geldim. karşıya geçmem lazım. ortada hızlı tren yolu var. kenarında dikenli teller. alt geçit tek şansım. yavaşça merdivenlerden aşağı indim. karanlıktı. ancak görebiliyordum. duvarda bir yazı var. spreyle yazmışlar. "kaçabilenler askeri üsse gelin". yanında bir radyo yayın frekansı ve bir telsiz numarası var. ama bende hiç biri yok. üs. tek çarem orası. arkadaşıma ulaşıp gitmeliyim.
    ···
  6. 31.
    +10 -1
    PART 23

    hızlıca boş araçlarla dolu yola girdim. saklanıyorum. etrafımda yanan araçlar zaman zaman patlıyorlar. uzak durmalıyım onlardan. hiç bir hareket yok. buradan bakınca evin önündeki zombileri hala görebiliyorum. beni bekliyorlar. ordan çıkmamı. ilerledim. anayoldaki araçları kendime siper yaparak ilerledim. alt geçide geldim. karşıya geçmem lazım. ortada hızlı tren yolu var. kenarında dikenli teller. alt geçit tek şansım. yavaşça merdivenlerden aşağı indim. karanlıktı. ancak görebiliyordum. duvarda bir yazı var. spreyle yazmışlar. "kaçabilenler askeri üsse gelin". yanında bir radyo yayın frekansı ve bir telsiz numarası var. ama bende hiç biri yok. üs. tek çarem orası. arkadaşıma ulaşıp gitmeliyim.

    arkadaşımın evinin önündeyim. bahçeli bir evde. bahçedeyim. köpek klübesinde kan var. kopmuş zincir var, fakat köpek yok.. evin kapısı kanlı el izleriyle dolu. ancak sürgülenmiş. yani birisi bişeyleri dışarıda tutmak istemiş. içimde yeşeren bir umut var. ya hayattaysa. o zaman , işte o zaman çok iyi olur. yalnız olmak büyük dezavantaj. nasıl ve nerede uyuyacağımı bile bilmiyorum..

    evin arkasına dolaştım. arka kapı açık. olamaz ! kapı açık.. içeri girdim. tek katlı evi dolaşmaya başladım. ses yok. kalbimin çarpmasından başka nefes alışımı bile duymuyorum. ev boş. hayallerim gibi bomboş ! arka kapıyı kapattım. burada kalmalıyım bu gece. çok yorgunum.. kilerde bulduklarımı bir çantaya doldurdum. içeride değil kilerde kendime yatacak bir yer hazırladım. bu gece buraa geçecek..
    ···
  7. 32.
    +8 -1
    PART 24

    rüyalar, kabuslar. terler içinde uyanmama sebep olan şeyler. ölen kız arkadaşım geliyor gözümün önüne. rüyamda onu görüyorum. sanki onu öldüren canavar benmişim gibi. vicdan azabı. nefes alamıyorum. ağlamaktan. uyandığımda gözümün kenarından süzülen bir damla yaş vardı.. sildim.. kalktım kilerde bulduğum şeylerden atıştırdım.. çıkmalıydım. üs buradan çok uzak. yaya gidemem. ne yapmalıyım. araç kullanamıyorum. tüm yollar tıkalı. şehirde gruplarca ölü dolaşıyor. bense oturmuş bişeyler yiyor ve ölen arkadaşlarıma ağlıyorum.

    kendimi toplamam lazım. yüzümü sildim. kilerden çıktım. bulduğum kırık bir ayna vardı üstü çamurla karışık kan içinde. temizledim. aynada kendime baktım. kızarmış gözlerim ve korku içindeki surat ifademe baktım...

    evden çıkmalıyım. ön kapıdan çıkamam. arka kapıdan çıktım bahçedeyim. bahçe kapısını açtım. 20 metre uzakta bir şey var. 4 ayaklı. gözlerini bana dikmiş bakıyor... ama normal bir bakış değil. hiç hareket etmeden bakıyor. adetA uzun zamandır görüşmeyen iki arkadaş gibi bakışıyoruz. ağzından damlayan kanları gördüm. hayır.. üstüme koşmaya başladı. havlıyor.. ses.. hepsini buraya çekicek.. bahçeye kaçtım kapıyı kapatamadan girdi içeri. çantam.. açtığı ağzını vücuduma geçirmek üzereyken çantayla siper aldım. ısırdı. koparırcasına bir güçlü ısırdı çantayı. kenarındaki bıçağı çekip defalarca karnına sapladım. olağan gücümle savurdum çantayı. ağzı çantadan ayrıldı. ağacaa çarptı ve kemiklerinden gelen kırılma sesini duydum. hava hırlıyordu. bense ne yapmam gerektiğini zaten biliyordum...
    ···
  8. 33.
    +6
    PART 25

    daha böyle bir dünyaya uyanalı 24 saat olmamıştı.. ama her yer bana yabancı geliyordu. az önce havlayan köpeğin sesine toplanmadan uzaklaştım oradan. askeri üsse doğru ilerlemeliyim. acaba orası güvenli mi ? tek başıma sıcakta ilerliyorum.. yine gizlenerek ilerliyorum. şehir merkezinden uzak durmalıyım.

    şu an bulunduğum yerden şehrin bir kısmı gözüküyor. biraz yüksekte.. herhangi bir hareket var mı diye bakıyorum. çevre yolunda dikkatimi birşey çekti.. ilerleyen araçlar var. aman allahım. gerçekten hareket eden araçlar var. yaklaşıyolar. çevre yoluna indim. terkedilmiş araçların birinin içindeyim. arka koltuğa yattım saklanıyorum. araçların sesleri yaklaşıyor duymaya başlıyorum.

    ama garip birşey var. korku içinde sesler duyuyorum. "geliyorlar daha hızlı" . 2 araç yan şeridimden geçti. arkada koşan insanlar var. gerçekten insanlar. aman allahım hemen arabanın dışına çıkmalıyım. ama durdum. çıkmadım. kötü bir his var içimde. berbat bir his. arkalarında birileri var. "geliyorlar" diye bağırıyolarlar. "daha hızlı". çığlıklar var. koşan adımlar. ön camdan baktığımda yüzlerce zombinin geldiğini gördüm. işte o an gerçekten herşeyin biteceğini düşünmüştüm. ama benim için değil.
    ···
  9. 34.
    +5 -1
    PART 26

    ileride yol tamamen tıkandı. araçlar ilerleyemiyorlar. silah sesleri. onlarca el silah sesi. yaklaşan zombilerden kaçan insanların rastgele açtıkları ateşler. benim olduğum arabaya da çarpan mermiler. araçlardan indiler. kaçıyorlar. zombiler arabamın yanında geçiyorlar. hiç bitmeyecekmiş gibi geçtiler. bense sadece kafamı eğdim ve sessizce arka koltuğa uzandım. korkuyordum. bunu damarlarımda hissediyordum. kalbimde, beynimde.. çoğu öldü.. bir kaçı kaçabildi sadece. bir kaçının koşarak uzaklaşmasını izledim.

    kaçtıkları yeri biliyorum. son zombi de yanımdan geçip gidince arabadan çıktım. şehrin ara sokaklarından gitmem gerek. yüzlerce zombiye arkadan bakıyorum. biri dönüp baksa belki de öleceğim. ama dedim ya çok iyi göremiyorlar. ama duyabiliyorlar.

    tahmin ettiğim istikamette koşmaya başladım. şu anlık sokaklar boştu. ayaklarım acımaya başlamıştı. ama koşmaya devam ettim. ileride hala silah sesleri vardı. oraya doğru koştum. bir kadın sesi var. "acele et,hadi geliyorlar"..
    ···
  10. 35.
    +8 -1
    PART 27

    köşeyi 3 kişi döndü. arkalarına bakarak koşuyorlardı. bir anda durdular. karşılarında ellerinde silah ve sırtında çantalı bir adam gördüler. yaşayan birini. hırıltılar yaklaşıyor. 4 kişi birbirine bakıyor. beni süzüyorlar. kadın sordu. "ısırıldın mı". anlamadım. ama sanırım böyle bulaşıyor. "hayır manasında kafamı salladım. adam kızı uyardı. "gidelim hadi geliyolar".

    yanlarına giderken nereye kaçabileceğimizi düşündüm. tek mantıklı yer aklıma geliyordu. geceyi geçirdiğim ev. "takip edin hızlı koşun" dedim ve arkama bakmadan koşmaya başladım..

    koştuk.. arkamıza bakmadan koştuk. hiç birisi nereye koştuğunu bilmiyor, sadece bir yabancıya güveniyorlardı. ama koştuk.. anayola çıktık. evin arka kapısına kadar nerdeyse emekleyerek gittik. çünkü hala etrafta tek tek dolaşan zombiler vardı. eve girince arka kapıyı sürgüleme ihtiyacı duydum. kapıyı kapattım.. arkamı döndüğümde hepsi bana bakıyordu. hepsine sarılmamak için zor duruyordum. gözlerim dolu.. canlı bir insan görmek...

    "bu şehirde canlı birisi kaldığını sanmıyordum" dedi adam. ismini bilmiyordum, kim olduğunu yaşını burcunu hiç birinin hiç bir özelliğini bilmiyordum. ama şu an dünyada bana en yakın insanlar onlardı. "uyandığımda herşey böyleydi. bilemiyorum" dedim. hala beni süzüyorlardı. güvenmedikleri belliydi fakat hayatlarını kurtarmıştım. "dinlenin.. askeri üsse ulaşmamız lazım... "
    ···
  11. 36.
    +8 -1
    PART 28

    ciddiyetle söylemiştim bu sözleri. ama adam gülmeye başladı. kahkahalarla güldü. manasız ve boş gözlerle izliyordum gülmesini. "askeri üs mü.. en son gördüğümde binlerce insan birbirini parçalıyordu, kaçabilenler kaçtık. ama orda kimse yok dostum.."

    tüm ümitlerin bittiğinde bir boşlukta kalırsın. bu boşluk o kadar derindir ki asla bitmez düşüşün. ben o düşüşü her saniye yaşadım. içimdeki tek umudun birbirini parçaladığını idrak etmek zorunda kaldım. ancak asker olduğunu anladığım adamın sözleri bitmemişti. "ordu yeni bir yerleşkede.. şehrin dışında. ama oraya ulaşmamız imkansız. Aracın var mı ?"

    aracın var mı... su toplamış ayaklarımın yeterli cevap olmasını umuyordum...

    yediler, dinlendiler.. kadın sivildi ancak 2 adam askerdi. 20 kişilik bir ekipten 3 kişi hayatta kalmıştı. şehirde kalan ve kaçmaya çalışan belediye başkanını kurtarmaya gelen bir ekip. yanlarına kurtarabildikleri sivilleri de almışlar. ancak sonu malum. zombiler.. yüzlercesini öldürdüklerini anlattılar. şehirdeki güvenli evlerin nasıl istilaya uğradığını anlattılar. bana şanslı olduğumu söylediler..

    hayatımı verdiğim kızı öldürmek.. işte şanslı olmak deyimini bunun için israf etmişlerdi.
    ···
  12. 37.
    +9
    PART 29

    geceyi evde geçirdik. bana bir silah verdiler. adı uziymiş. ağırdı. istemedim. ama almanın en mantıklısı olacağını düşündüm. sabah olunca ne yapmamız gerektiğini düşündük. nereye gitmeli.. ne yapmalı.. sonsuza kadar burada bekleyemezdik. zaten burada kalırsak sonsuzluk çok yakında başlayabilirdi. çünkü pencereden bakınca evin önünden geçen yaratıklar sanki her geçen sakika daha da artıyordu. sanki bizi bekliyorlardı. bizimle oynuyorlardı.

    " gitmemiz gerek. ". en çok duyduğum söz buydu. çıktık. 4 kişi elimizden geldiğince sessiz bir şekilde ilerliyorduk. alt geçitte gördüğüm telsiz numarasını askerin telsizinden deniyorduk. ama boş bir hışırtıdan başka bir şey bulamıyorduk. sanki bize pes etmemizi söyleyen boş bir hışırtı.
    ···
  13. 38.
    +8 -1
    PART 30

    eski bir caminin yanına ilerledik. daha önceki günlerde buranın askeri bir sığınak olarak kullanıldığı belliydi. içeride cephane aramamız lazım olduğunu söylediler. girdik. genişçe bir camiydi. yerde kan izleri yer yer cesetler inanılmaz kokular yayıyordu. yemek borumun yer çekiminin kuvvetiyle yukarı çıkan şeylerle dolduğunu hissediyordum. parçalanmış askerler, çocuklar, cesetler, insanlar... dayanılması güç bir görüntü..

    ama haklılardı. bir kaç mermi ve biraz da su bulmuştuk. camiden çıkınca karşımızda bir 6 7 kişilik bir grup zombi vardı. ama bizi görmüyorlardı. hemen ağildik, şadırvanın arkasında saklandık. grup sesleri işitmiş olmalı ki bu tarafa doğru geliyordu.. ama bizim yanımıza değil. camiye.. içeri girdiler. hemen arkalarından onlarcası daha akın etti. çevreye. burada mıydılar. onları neden görmedik. şimdilik saklanıyorduk. sessizce beklemeye devam ettik. allahtan dikkatlerini dağıtacak birşey oldu. başka bir yöne gitmeye başladılar. çoğu ayrıldı. biz hala korkuyla bekliyorduk. caminin arka kapısına ulaşıp var gücümüzle ordan kaçmamız lazımdı. hala çok kalabalıklardı.
    ···
    1. 1.
      +3
      yer çekimiyle nasıl yukarı çıkıyor amk
      ···
  14. 39.
    +8
    PART 31

    ama kaçamıyorduk. hala çok fazlalar. durduk. askerlerden birisi bana döndü.. dikkatlerini dağıtmamız lazım o zaman kaçabiliriz dedi. beynime hücum eden kan yüzünden başım ağrıdı.. benden onların dikkatlerini dağıtmamı mı istiyordu ? yanılmıştım.. kendisi bunu yapacaktı. yanımızdaki duvardan atladı. silahıyla kapıdaki 2 zombiyi vurdu. yere düştüler. ancak hala sürünüyorlardı. bir anda onlarcası üstüne gelmeye başladı. o bağırdı. "kaçsanıza".. ben donmuş onu izliyordum. kız elimden tutarak kaldırdı beni ve arka kapıdan hızla koşmaya başladık. onun kaçtığı yön tam ters istikametimizdeydi. aklımda tutmaya çalışıyordum. onu öylece geride bırakamazdık.

    sokaktayız.. koşmaktan ayaklarım kanıyor.. artık yürümeye dermanım yok. nolursa olsun şuraya oturup ölmek istiyorum.. bu düşüncelerimi bozan bir şey var.. bir yer bulmalıyız. sığınak, bodrum ve ya bir çatı.. ne olursa..

    açık bir kapı var.. koşarken gördüm. içeri girdk. evlere girmiyoruz. tehlikeli. direk çatıya çıktık. yapabileceğimiz tek şey beklemek.. yüksek bir bina olduğu için bazı yerler görünüyor. asker ! orada hala koşuyor. onu görüyorum. arkasında onlarca zombi. bir işaret fişeği yükseldi havaya. yardım etmemizi bekliyor. duramadım. ayaklarım beni aşağı indirdi. onlara beklemelerini söyledim ve koştum o istikamete doğru..
    ···
  15. 40.
    +7 -1
    PART 32

    var gücümle koşuyorum. köşeyi dönünce tam önüne çıkmalıyım. yanılmadım. tam önüne çıktım. nefes nefese koşuyordu 100 metre ilerimde bana doğru. ona koştum. arkasında hala onlarcası vardı. çok yavaşlamıştık. koluna girdim. hızlandık. bir binanın yan tarafında demir çitlerle kapalı bir yere tırmanarak girdik. onlarcası demir çitlere yüklendi bir anda. 1 metre uzağımızda bizi parçalamak için durmaksızın çaba harcayan onlarca yaratık.. bekledim.. çitler dayanır.. dinlenmesini bekledim.. nefesini topladı. çitlerin arkasına, apartmanın arkasına yürüdük. duvarı tırmandık.. kömürlük olduğunu tahmin ettiğim bir çatıya çıktık ve aşağı atladık. karşımızda çatısında bizi bekleyenlerin olduğu bir bina vardı.

    çatıdayız. bekliyoruz. ne beklediğimizi bilmeden bekliyoruz.. koşmanın etkisiyle hızlıca aldığımız nefesler yankılanıyor kulağımda.. fakat nefes alışların yanında bir ses daha belirdi kulağımda. telsiz.. cızırtıların içinden çekip çıkarabildiğim bir kaç kelime.. "yaşayan var mı ? ... bölüğü.. yaşayan var mı. başkan emniyette mi ?"

    sadece benim değil 4 ümüzün de gözleri açıldı bir anda.. heyecandan elleri titreyen asker sarıldı telsize. "başkan ve birçok kişi kayıp. biz bir çatıdayız. yardım gerekiyor. 4 kişiyiz. 2 sivil. tamam".

    kulağım telsizin cızırtısından gelecek bir kaç kelimeye kilitlenmişti. bekliyorduk. "asker sizi almamız çok zor toplanma yerine ulaşmalısınız. tamam"... toplanma yeri... lanet yer şehrin dışında. biz şehirden çıkamıyoruz. çatıda bekliyoruz. neyi kimi beklediğimizi bilmeden. belki de ölümü erteliyoruz.

    -"komutanım imkansız etrafımızda yoğun hareket var burnumuzu çıkaramayız. tamam."
    +"tamam oğlum sıkın dişinizi. stadyuma 2 saat içerisinde harekat takımı gelecek onlara katılabilir misiniz ?"
    -"katılırız komutanım"
    +"Allah yardımcımız olsun asker"
    -"saolun komutanım"

    2 saat.. stadyum çok uzak sayılmaz.. 2 saatte ulaşabiliriz. işte yine içimizde pervanelenen bir umut var.
    ···
  16. 41.
    +10
    PART 33

    bir an önce gitmemiz gerekiyordu. binadan inmeden önce etrafa baktık. ortalık sakin.. stadyumu buradan görebiliyordum. uzak sayılırdı.. ama gitmeliydik..

    yola çıktık binanın önündeki araçlardan birine düzkontak yapmaya çalışıyorduk. çok ses çıkıyor.. bi an önce çalışsın.. toplanmasınlar. araba çalıştı.. derin bir oh çektik 2 asker öne ben ve kız arkaya oturduk. köşeden yavaş yavaş geliyorlardı. gaza bastı..

    kız korku içinde ellerimi tutuyor.. nolur bitsin artık bunlar.. ağlıyordu.. sevgilim.. gözümün önüne geliyor.. tetiği çekişim.. kendimi öldürüşüm..

    sokaklarda ilerledik. hızla.. yanımızda tek tük beliren zombilere aldırmadan.. ilerledik.. ta ki araba sert bir fren yapana kadar ilerlemeye devam ettik. karşımızda otoyoldaki olduğunu düşündüğümüz grup.. arabayla ortalarından geçemeyiz.. kalabalıklar.. geri vites.. geri gidiyoruz.. arabanın arkasına zombiler çarpıyorlar. araba üstlerinde sekiyor.. "anayola girmeliyiz" dedi diğer asker. tek çare buydu. ilerledik. boş arabaların arasından geçmeye çalışıyoruz. bzen yol kenarına çıkıyoruz.. ama ilerliyoruz.
    ···
  17. 42.
    +9
    PART 34

    fazla uzun sürmedi.. tamamen tıkanan yolda inmek zorunda kaldık.. yürüyerek devam ediyorduk yolumuza.. fakat içimde her dakika kötüleşen bir his vardı.. biz ilerledikçe sanki etrafımız çevriliyor gibiydi.. bir ilerledikçe çember daralıyor..

    çok vakit geçmemişti ki arabaların arasından ilerleyen onlarca süliet gördük. yaklaşıyorlar. sesimizi duyuyorlar. kokumuz alıyorlar.. peşimizi bırakmıyorlar.. tekrar ara sokaklara girmek zorunda kaldık. zaman daralıyor. stadyuma gitmek için dakikalarımız kalmıştı. ama hala uzaktık.. telsizde duyulan ses yine heyecanlanmamıza sebep oldu. "ben 3. harekat timi komutani. stadyuma gelebildiniz mi"...

    ilerleyemiyorduk.

    "hayır komutanım. etramızı sardılar ilerleyemiyoruz."

    belli belirsiz cızırtıların ardından şu sesi duyduk. "hastaneye yakın olmalısınız oraya intikal edeceğiz protokol değişti. doktoru bulmalıyız"..

    doktor.. kimdi bu adam. sordum. başkanla beraber kurtarılması gereken kişi.. bir çözümü olduğunu iddia ediyormuş.
    ···
  18. 43.
    +10 -1
    PART 35

    çözüm, tedavi.. adına her ne dersek diyelim diğer adı umut'tu.. umut herşeydi bizim için. yaşamak demekti. yolumuzu değiştirdik. hastaneye çok yakınız.. ilerledik. yüzlerce zombi olmalı.. burası bir hastahane..

    kocaman binalara bakıyoruz.. hastane karşımızda. harekat timi intikal etmek üzere. fakat bizim girip doktoru laboratuvarından çıkarmamız gerek. girdik. ön bahçedeyiz. birkaç zombi aylak aylak geziyor. saklandık.. ambulansın arkasına geçtik teker teker. acil girişinin önüne geldik.. tam karşımızda 2 tane var.. gördüler bizi.. geliyorlar.. bu aralar bunu çok sık yaşadım.. üzerime yürüyen ölüler.. bıçağımı çektim.. silah çok ses çıkarırdı. ölmeye pek niyetim yoktu..

    4 kişi bıçaklarla saldırdık üzerlerine.. onlardan daha saldırgandık.. artık bunu anlamalı mıydılar ? yaşamak için onlardan daha saldırgan olabileceğimizi.. fazla zorlanmadık.. yerde ölü yatıyorlardı. acilden içeri girdik. hastaneye girmek için sol koridoru geçmeliyiz.. 4 zombi geliyor.. fazla zorlanmamalıyız.. zaman kaybetmeden icaplarına bakmalıyız.. ikisini rahatça hakladık fakat askerlerden birine 2 zombi saldırdı.. kız korkuyordu. müdahale edemedi. koluyla kendini korumak istiyordu.. ısırılmak üzereydi. yapabileceğim tek şey vardı.. yaptım.. ateş ettim. ses vücuduma yayılan korku dalgası gibi hızlı yayıldı hastanede.

    dikkatleri üzerime çekmekte benim gibisi yok sanırım..
    ···
  19. 44.
    +8
    PART 36

    sağ koridordan hırıltılar duyulmaya başladı bile.. dakika öncesine kadar emekleyerek ilerleyen biz artık koşuyorduk koridorlarda.. kat planının olduğu yerde durdum. "laboratuvarlar : 3. kat". merdivenler. 2 şer 3 er atlayarak tırmandık merdivenleri. koşarak koridorları geçiyorduk, laboratuvarların isimlerine bakıyorduk koşarken. bir anda durdum.. ayaklarım kaydı, dengede durmakta zorlandım.. hızla doktorun adının yazılı olduğu kapıyı açıp gideri girmeye çalıştıysam da yapamadım.. kilitliydi..

    kilide ateş ettim.. kapıyı açtım. içeride 3 kişi vardı. 2 kadın ve doktor.. geçilmez bir camın arkasındaydılar.. silah seslerini duyunca kapıyı açtılar.. bir nebze güvendeydik..
    ···
  20. 45.
    +8
    PART 37

    işte.. çözümü bulduğunu iddia eden adam.. doktor.. elinde bir kan tüpü tutuyor ve şaşkın şaşkın bize bakıyordu. askerleri görünce "sizin öldüğünüzü sanıyordum". bu aralar bunu sık duyuyorum.. konuştular.. telsizden gelen seslere göre harekat timi hastanenin önündeydi.. şimdi bi sorunumuz vardı. dışarı nasıl çıkacağız ?

    girdiğimiz kapının önünde gölgeler görünmeye başlamışlardı bile.. silahlarımızda az mermi var.. bıçaklarımız ellerimizde. 7 kişi bu cehennemden çıkmak zorundayız.. doktor çalışmalarını topladı.. aşağıdan silah sesleri geliyor.. harekat timi hastaneyi temizleyerek ilerliyor.. fakat bekleyemeyiz.. daha fazlası gelebilir. kapıdan çıktık.. kulakları sağır edici şekilde sağımdaki ve solumdaki askerler silahlarını ateşliyorlardı. her ateş sesinde saplanan bir kurşun ve yere düşen bire silüet görüyordum.. berbat bir manzara !

    elimdeki yarı otomatik silahı her ateşlediğimde kolumun kaslarında bir uyuşma oluyor, silah geri tepiyordu. yorgunluk ve korku.. birbirinin tam zitti bu iki öge benim asla güçsüz kalmamamı sağlıyordu. adrenalin... askerin silahında mermi kalmadı.. çektiği kasaturasıyla gelen zombileri öldürmeye çalışıyordu. diğeri de ona yardım etmek için sola geçti. ben silahımla sağ taraftan önümüze çıkanları vurmaya çalışıyordum. fakat bazen silahımdan çıkan kurşunlar ateş böceklerinden daha etkisiz olabiliyorlardı.

    koşarak uzaklaşmaya devam ettik. döndüğümüz her köşede gölgeler büyüyor sanki her an arkamızdaki köşeyi dönecekler gibi hissediyorduk..
    ···