-
51.
+8 -1PART 24
rüyalar, kabuslar. terler içinde uyanmama sebep olan şeyler. ölen kız arkadaşım geliyor gözümün önüne. rüyamda onu görüyorum. sanki onu öldüren canavar benmişim gibi. vicdan azabı. nefes alamıyorum. ağlamaktan. uyandığımda gözümün kenarından süzülen bir damla yaş vardı.. sildim.. kalktım kilerde bulduğum şeylerden atıştırdım.. çıkmalıydım. üs buradan çok uzak. yaya gidemem. ne yapmalıyım. araç kullanamıyorum. tüm yollar tıkalı. şehirde gruplarca ölü dolaşıyor. bense oturmuş bişeyler yiyor ve ölen arkadaşlarıma ağlıyorum.
kendimi toplamam lazım. yüzümü sildim. kilerden çıktım. bulduğum kırık bir ayna vardı üstü çamurla karışık kan içinde. temizledim. aynada kendime baktım. kızarmış gözlerim ve korku içindeki surat ifademe baktım...
evden çıkmalıyım. ön kapıdan çıkamam. arka kapıdan çıktım bahçedeyim. bahçe kapısını açtım. 20 metre uzakta bir şey var. 4 ayaklı. gözlerini bana dikmiş bakıyor... ama normal bir bakış değil. hiç hareket etmeden bakıyor. adetA uzun zamandır görüşmeyen iki arkadaş gibi bakışıyoruz. ağzından damlayan kanları gördüm. hayır.. üstüme koşmaya başladı. havlıyor.. ses.. hepsini buraya çekicek.. bahçeye kaçtım kapıyı kapatamadan girdi içeri. çantam.. açtığı ağzını vücuduma geçirmek üzereyken çantayla siper aldım. ısırdı. koparırcasına bir güçlü ısırdı çantayı. kenarındaki bıçağı çekip defalarca karnına sapladım. olağan gücümle savurdum çantayı. ağzı çantadan ayrıldı. ağacaa çarptı ve kemiklerinden gelen kırılma sesini duydum. hava hırlıyordu. bense ne yapmam gerektiğini zaten biliyordum... -
52.
+7PART 56
yanan zombiler teker teker yere düşmeye başladılar.. biz ise ayaktaydık. dükkandan çıkan siviller bize bakıyor.. yanlarına gitmeliyiz. ama hala yanarak üzerimize gelenler var.. onların da düşmelerini bekledik.. karşı kaldırıma koşarak yanlarına gittik.. ağlayan kadınlar vardı.. ama sadece 2 erkek.. 6 kadın..
iri adam baltayı bırakmış bir şekilde bizi bekliyordu.. yanına vardığımız an beni çok şaşırtan bir hareket yaptı.. sarıldı.. "hayatımızı kurtardınız".. hayat kurtarmak.. son günlerde çok sık yaptığım bir şey.. önceden biz kızla bile konuşmaya cesaretim yoktu.. şu an ise birilerinin hayatını kurtarıyorum.. garip..
gruptaki herkes bize teker teker teşekkür etti.. ama bir şey var.. doktor ve kız koşarak geliyorlar.. neden koşuyorlar.. kız bağırıyor ağlayarak koşuyor.. "geliyorlar.. çanta. aniden saldırdılar. kurtaramadık".. doktor.. gözyaşlarıyla bakıyor bana.. "yüzlerce zombi geliyor.. saklandığımız yerde aniden saldırıya uğradık.. çanta.. düştü.. orada "
tek umudumuz yüzlerce zombinin ayakları altında çiğneniyor.. onu almalıyım. ama nasıl.. bilmiyorum. ama burada kalamaz. kalamaz..
"kaçın.. buluşma yeri kültür park.. koşun.. ben kalmak zorundayım. çantayı almalıyım.. şanslıysam kaçabilirim. haritayı bana verin"..
bu sözlerim kimseyi memnun etmedi.. asker kalıyor.. benimle.. doktor ve kız.. kaçmalılar. iri adam. baltasını eline aldı.. "gidin".. grubundaki diğer adama gitmelerini söyledi.. doktor, kız, ve 7 kişi daha.. gidiyorlar.. biz kalıyoruz.. şimdi ne yapmalıyız.. caddenin uzaklarında bir kaç süliet görünmeye başladı bile.. -
53.
+7PART 22
yan binadayım.. balkon kapısı açık. içeride kan yok. şanslı mıyım. ses de yok. sessizce girdim eve.. dolaşıyorum odaları. her yer boş. önce bir çanta bulmalıyım. sonra evdeki eşyaları doldurmalıyım içine. özellikle su. hava çok sıcak.. çeşmelerde su akmıyor.. marketlere gidemiyorum. hala korkuyorum. henüz o kadın haricinde bir insan göremedim. insanlar.. korkuyla çarpan kalpler hala var mı.. acaba bu şey başka yerlere yayıldı mı ?
hızlıca boş araçlarla dolu yola girdim. saklanıyorum. etrafımda yanan araçlar zaman zaman patlıyorlar. uzak durmalıyım onlardan. hiç bir hareket yok. buradan bakınca evin önündeki zombileri hala görebiliyorum. beni bekliyorlar. ordan çıkmamı. ilerledim. anayoldaki araçları kendime siper yaparak ilerledim. alt geçide geldim. karşıya geçmem lazım. ortada hızlı tren yolu var. kenarında dikenli teller. alt geçit tek şansım. yavaşça merdivenlerden aşağı indim. karanlıktı. ancak görebiliyordum. duvarda bir yazı var. spreyle yazmışlar. "kaçabilenler askeri üsse gelin". yanında bir radyo yayın frekansı ve bir telsiz numarası var. ama bende hiç biri yok. üs. tek çarem orası. arkadaşıma ulaşıp gitmeliyim. -
54.
+7PART 50
hızlıca evden çıktık. köy meydanında tek tek de olsa zombiler var. başka bir yerden gitmeliyiz. köyün yanındaki tepeye tırmanmalıyız. asker ve kız kolumda.. tırmanırken bana yardım ediyorlar.. güç bela çıkıyoruz tepeye. ilerde tarlalara doğru gitmeliyiz. ilerledik. hava kararıncaya kadar ilerledik.. mısır tarlasının ortasındayız. bu gece burda geçmek zorunda..
hava serin. boğucu.. ilk defa dışarıda geceleyeceğim. sırayla nöbet tutmaya karar verdik.. uyuyamıyorum.. bu yüzden. ilk nöbet benim.. göz alabildiğine karanlık ve sessiz bir akşam.. ama boğucu.. yaşadığım olaylar yüzünden mi bilmiyorum. ama büyük bir sıkıntı peydah oluyor içimde.. sanki her an sürekli kaçtığımız ölüm bizi buluverecekmiş gibi.. ne güzel olurdu.. yaşlı bir şekilde yatağında ölmek.. parçalanmadan.. onunla beraber.. o.. gözlerimi her kapadığımda gözümün önüne gelen sevgilim..
güzel zamanlarımızı gözümün önüne getirmeye çalışıyorum.. ilk sarıldığımız, ilk öpüştüğümüz o anlar.. insan birisine hayata bağlandığından daha sıkı bağlanabiliyormuş.. ve onu kaybedince sert rüzgarlarda savrulan bir küçük gemi gibi kayboluyormuş derin okyanuslarda.. bunu kolay öğrenmedim.. kabuslar.. sürekli üzerime yürüyen ve ne yaparsam yapayım en sonunda beni parçalayan yaratıklar.. kabuslar içinde uyandım.. kızın dürtmesi ile.. "gitmeliyiz. sesler var." -
55.
+7PART 49
Evet tam vaktinde gelmişti. kalkmama yardım etti. evi dolaşmalıyız. üst kat. hala sesler var. merdivenlerden yukarı çıkıyoruz beraberce. fakat çok yavaş. çünkü ahşap merdivenler attığımız her adımla yüksek bir sesle gıcırdıyor.. dikkatli olmazsak ölürüz. silahımız yok. yukarda kaç tane var bilmiyoruz.
üst kattayız. berbat bir koku var. koridor boş. odalara bakmalıyız. sol oda.. anahtar deliğinden baktım. içeride 3 tane var. çürümüş bir cesedi kemiriyorlar. birisi ayakta yürüyor. kapıyı tuttum. sürgülemeliyim. dışa doğru açılması büyük şans. sağdaki odadan sandalyeyi aldım.. kapıya dayadım. çıkmaları zor olacak.. ilerde bir oda daha var.. evet tahmin ettiğim gibi. duvarda duruyor. bir tüfek. av tüfeği. sessizce indirdim. mermileri de olmalı..
yatağın yanındaki sandığı açtım. içinde eşyalar var. dağıtırcasına dışarı attım hepsini. işte orada. saçmalarla dolu bir kutu.. hızlıca aldım kutuyu. 2 saçmayı tüfeğe koydum. fakat sanki yıllardır kullanılmıyor gibiydi. umarım ateş alır. aşağı indim. sessizce. doktor ve asker hala orada bizi bekliyor.. evden çıkmalıyız.. -
56.
+8 -1PART 27
köşeyi 3 kişi döndü. arkalarına bakarak koşuyorlardı. bir anda durdular. karşılarında ellerinde silah ve sırtında çantalı bir adam gördüler. yaşayan birini. hırıltılar yaklaşıyor. 4 kişi birbirine bakıyor. beni süzüyorlar. kadın sordu. "ısırıldın mı". anlamadım. ama sanırım böyle bulaşıyor. "hayır manasında kafamı salladım. adam kızı uyardı. "gidelim hadi geliyolar".
yanlarına giderken nereye kaçabileceğimizi düşündüm. tek mantıklı yer aklıma geliyordu. geceyi geçirdiğim ev. "takip edin hızlı koşun" dedim ve arkama bakmadan koşmaya başladım..
koştuk.. arkamıza bakmadan koştuk. hiç birisi nereye koştuğunu bilmiyor, sadece bir yabancıya güveniyorlardı. ama koştuk.. anayola çıktık. evin arka kapısına kadar nerdeyse emekleyerek gittik. çünkü hala etrafta tek tek dolaşan zombiler vardı. eve girince arka kapıyı sürgüleme ihtiyacı duydum. kapıyı kapattım.. arkamı döndüğümde hepsi bana bakıyordu. hepsine sarılmamak için zor duruyordum. gözlerim dolu.. canlı bir insan görmek...
"bu şehirde canlı birisi kaldığını sanmıyordum" dedi adam. ismini bilmiyordum, kim olduğunu yaşını burcunu hiç birinin hiç bir özelliğini bilmiyordum. ama şu an dünyada bana en yakın insanlar onlardı. "uyandığımda herşey böyleydi. bilemiyorum" dedim. hala beni süzüyorlardı. güvenmedikleri belliydi fakat hayatlarını kurtarmıştım. "dinlenin.. askeri üsse ulaşmamız lazım... " -
57.
+7PART 47
"5 ya da 6 tane evin içinde.. çoğunu öldürdük. ama mermimiz kalmadı. ayrıca yoldaki peşimizde olan grup. yaklaşmış olmalılar." askerin sözlerini idrak etmeye çalışırken bacağımın ağrısıyla silkindim.. dikiş atılmıştı. ama hala deli gibi bir acı vardı. "şanslısın, uyanık olsaydın dikiş acıtacaktı" dedi doktor. şanslıydım.. peki bu şansım bizi bu evden çıkaracak mı ?
birşeyler yapmaya mecburduk. evin içinden sesler geliyordu ama şu anlık kapıya dayanan yoktu.. köy.. evlerinde silahlar olmalı.. av silahları. tüfek mesela. genelde olur.. dedeminde vardı.. çocukluğumda beni ava zütürdüğünü hatırlıyorum. duvarda asılı bir silah olmalı. yavaşça kapıyı açtım. ayağım ne kadar kötü olsa da üzerine basabiliyordum. önümde bir zombi var arkası bana dönük. çok sessiz bir şekilde bıçağı kafasına saplamalıyım. yere düşüşünün sesine bile gelebilirler..
ilerledim bıçağı son gücümle kafasına sapladım ve yere yığılmak üzere olan zombiyi arkadan kavradım.. yavaşça yere bıraktım..
sessiz olmalıyım.. evin içinden sesler geliyor. özellikle üst kattan.. atılan her adımla tam tepemdeki tahtalar gıcırdıyor.. üst katta birşeyler yürüyor.. koridordayım, odanın içine bakıyorum. boş gibi.. hızlıca gözümü duvarlara gezdirdim. silah falan yok. odada bir sandık da yok. onun içine de koyulabiliyor bazen.. yan odaya geçmeliyim. anahtar deliğinden içeri bakıyorum.. yerde bir ceset var. parçalanmış elbiseleri hala üzerinde. çoğu yenmiş bacak kemikleri bile seçiliyor.. yaşlı birisi.. -
58.
+8 -1PART 30
eski bir caminin yanına ilerledik. daha önceki günlerde buranın askeri bir sığınak olarak kullanıldığı belliydi. içeride cephane aramamız lazım olduğunu söylediler. girdik. genişçe bir camiydi. yerde kan izleri yer yer cesetler inanılmaz kokular yayıyordu. yemek borumun yer çekiminin kuvvetiyle yukarı çıkan şeylerle dolduğunu hissediyordum. parçalanmış askerler, çocuklar, cesetler, insanlar... dayanılması güç bir görüntü..
ama haklılardı. bir kaç mermi ve biraz da su bulmuştuk. camiden çıkınca karşımızda bir 6 7 kişilik bir grup zombi vardı. ama bizi görmüyorlardı. hemen ağildik, şadırvanın arkasında saklandık. grup sesleri işitmiş olmalı ki bu tarafa doğru geliyordu.. ama bizim yanımıza değil. camiye.. içeri girdiler. hemen arkalarından onlarcası daha akın etti. çevreye. burada mıydılar. onları neden görmedik. şimdilik saklanıyorduk. sessizce beklemeye devam ettik. allahtan dikkatlerini dağıtacak birşey oldu. başka bir yöne gitmeye başladılar. çoğu ayrıldı. biz hala korkuyla bekliyorduk. caminin arka kapısına ulaşıp var gücümüzle ordan kaçmamız lazımdı. hala çok kalabalıklardı. -
-
1.
+3yer çekimiyle nasıl yukarı çıkıyor amk
-
1.
-
59.
+7PART 45
silahım elimde.. ellerim terli bir şekilde titreyerek ateş ettim. 2 kere. sonra sustu.. tetiğe her basışımda bir çıt sesi geliyor. mermim bitmişti. ateş ettiğim mermilerden biri zombinin tam sırtına saplandı.. diğeri karavana.. ikisi de üzerimize geliyor.. son çare.. bıçağım elimde.. kızın da öyle.. tam üzerlerine gidiyorken 2 el silah sesi sağır edercesine duyuldu sağdaki çalılardan. bu da ne.. zombiler yıkılmıştı.. biri ölmemişti. icabına baktım.. kafamı kaldırdığımda askerlerden birisi bana bakıyordu.. ölmemiş. ama kan içinde.. yaralı..
araca koştum.. telsiz bulmam lazım.. insan parçalarının içinden telsiz ve silahı görüyordum. aldım.. hızlıca sekerek yanlarına gidiyorum.. arkamızda onlarca aç yaratık ziyafet bekliyor.. biz ise ertelediğimiz ölümlerimizden kaçıyoruz..
asker yolu bilmiyor.. neyse ki haritamız var.. bi kısmı kan olan haritayı uzattım ona.. baktı.. gitmemiz gerek yolu hesaplarken ben telsizin frekansını ayarlamaya çalışıyordum. dinlenmemiz gerek.. daha fazla devam edemiyeceğim.. artık hissetmediğim bir ayağım var.. sol diz kapağımdan aşağısı uyuşmuş ve kana bulanmış bir şekilde.. böyle devam edemez.. -
60.
+8 -1PART 28
ciddiyetle söylemiştim bu sözleri. ama adam gülmeye başladı. kahkahalarla güldü. manasız ve boş gözlerle izliyordum gülmesini. "askeri üs mü.. en son gördüğümde binlerce insan birbirini parçalıyordu, kaçabilenler kaçtık. ama orda kimse yok dostum.."
tüm ümitlerin bittiğinde bir boşlukta kalırsın. bu boşluk o kadar derindir ki asla bitmez düşüşün. ben o düşüşü her saniye yaşadım. içimdeki tek umudun birbirini parçaladığını idrak etmek zorunda kaldım. ancak asker olduğunu anladığım adamın sözleri bitmemişti. "ordu yeni bir yerleşkede.. şehrin dışında. ama oraya ulaşmamız imkansız. Aracın var mı ?"
aracın var mı... su toplamış ayaklarımın yeterli cevap olmasını umuyordum...
yediler, dinlendiler.. kadın sivildi ancak 2 adam askerdi. 20 kişilik bir ekipten 3 kişi hayatta kalmıştı. şehirde kalan ve kaçmaya çalışan belediye başkanını kurtarmaya gelen bir ekip. yanlarına kurtarabildikleri sivilleri de almışlar. ancak sonu malum. zombiler.. yüzlercesini öldürdüklerini anlattılar. şehirdeki güvenli evlerin nasıl istilaya uğradığını anlattılar. bana şanslı olduğumu söylediler..
hayatımı verdiğim kızı öldürmek.. işte şanslı olmak deyimini bunun için israf etmişlerdi. -
61.
+7PART 48
odadan çıkmak için kapıyı açtığım anda göz göze geldik. dondum. sadece bakıyorum.. çürümüş yüz etleri ve gri gözleriyle bana bakıyor. ağzından beyaz köpükle karışık kan akıyor.. boğazı çıkardığı her hırıltı ile aşağı yukarı hareket ediyor.. tüm bunları saniyenin çok daha azı olan bir sürede görüp idrak ettim.. sağ kolumu yakaladı. bıçağı savurmaya bile vaktim olmadı. geriye gidiyorum. kolumu çekmem lazım. üzerime geliyor.. ısırmak için..
odanın içine doğru geri gidiyorum.. sol kolum göğüs kafesinde. uzak tutmaya çalışıyorum. o ise ağzını son haddine kadar açmış akıttığı salyaları ve sivri dişleri ile etimden bir parça tatmak istiyor.. bir anda ayağım takıldı.. yerdeki ceset.. üzerine düştüm. kalkmama bile fırsat olmadan zombi üzerime çullandı.. diz kapaklarım göğüs kafesinde. inanılmaz güçlü bir şekilde üzerime kapanıyor. bıçağım düştü. uzakta. itlemeye çalışıyorum.. fakat sol bacağımda hiç güç yok.. hala fena halde acıyor.. itleyemiyorum..
tam o anda zombinin alnında çıkan bir bıçak gördüm. zombinin kanı üzerime akıyor. gözlerimi kapadım. tüm ağırlığıyla üzerime düştü.. hırıltı kesildi.. kafamı kaldırabildiğimde kızı gördüm.. "tam vaktinde geldim desene"... -
62.
+9 -2Okudum bunu sonunda zombi komşumuzu gibiyoruz
-
63.
+6PART 57
diğerlerinin güvende olmalarını umuyordum.. umarım başlarına bir şey gelmeden parka ulaşırlar.. uzak değiliz.. bulunduğumuz cadde tamamen mağazalarla ve dükkanlarla dolu.. az önceki içki dükkanındayız.. zombileri yakmak eğlenceliydi.. ama bu büyük grup kaçanların arkasından gitmemeli..
dükkanda bulduğumuz tüm şişeleri yanımıza aldık.. onlarca şişe.. hepsini içki dükkanının üzerindeki kafeye taşıdık.. kafe caddeye bakıyor.. balkondayız. onlarca molotof elimizde bekliyoruz.. ve yaklaşıyorlar.. zombiler.. geçmemeliler.. çantanın yerini kestirebiliyorum.. yanıma 10 kadar şişe alıp ayrıldım.. ve 20 metre ilerideki bir apartmanın 2. katına çıktım. bekliyorum...
kafamı balkondan çıkarıp baktığımda tam altımdan geçmekte olduklarını gördüm.. 20 metre ilerimdeki balkonda asker ve adam ayağa kalkmışlardı.. zombilerin 10 metre önüne molotofları atmaya başladılar.. cadde boydan boya yanıyor.. durmadan atıyorlar.. altımdan sonuncusu da geçince bu sefer bu rolü ben üstlendim.. tam arkalarını alevden bir şeritle kapattım. iki ateş arasında kalmak deyiminin canlı hali önümdeydi.. zombilerden geçenler genelde alevler içindeydiler. tam ortalarına elimizde ne kadar kokteyl varsa attık. yüzlercesi yanıyor.. 20 metrelik bir ölüm çukuru.. alev çukuru.. -
64.
+6PART 58
zaman kaybetmeden apartmandan aşağı indim. çantanın bulunduğu yere doğru koşuyorum.. sırtımda tüfek var onu elime aldım.. işimi şansa bırakamam.. doktorun ve kızın saklandığı mağazaya girdim. tüfeği yanıma aldığıma işte o an şükrettim. hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkan bir zombinin kafasını ya da arta kalanları mağazadaki "indirim" yazısının üzerinde görebiliyordum..
dükkanın içindeki giyinme kabinine baktım.. çanta yok.. nereye düşmüş olmalı.. işte orada.. yerde duruyor.. hızla çantayı aldım.. alevden şerite doğru koşmaya başladım.. asker ve iri adamla aramda 20 metrelik bir alev ordusu var.. aralarından geçmem imkansız.. tekrar aynı binaya çıktım.. balkondan yan binanın balkonuna geçtim.. silahımı tek alimle taşımak zorunda kalıyorum.. diğer elimde çanta.. tüfek çok ağır.. omzuma astım.. aşağı inince pasaja koştum.. ilerde beni bekliyorlar..
koştum.. alevler içinde yürüyen zombiler peşimde.. ayağımın acısını unutmuş bir şekilde koşuyorum.. çanta elimde.. gülerek koşuyorum.. günlerden sonra ilk defa güldüğümü farkettim.. karşımdakiler de bana gülüyorlardı.. "iyi plandı"...
şimdi sırada ne var ? bu çok basit.. düşünmeyecek kadar basit.. ayaklarımız bizi otomatik olarak kaçan grubumuzun peşinden zütürüyordu.. -
65.
+7 -1PART 52
hızlıca yola çıktık.. yanmamış veya kaza yapmamış bir araç bulmamız gerekiyor.. ilerledikçe öğle sıcağı ensemizde daha çok hissediliyor.. elbiselerim terden üzerime yapıştılar.. berbat kokuyorum.. fakat şu an bunu pek umursadığım söylenemez.. her birimiz 3 4 metre arayla 2 şeritte de yürüyerek koca yolda araç arıyoruz.. askerin sesi kulaklarımda.. "bunu kullanabiliriz, sağlam.. ve görünüşe göre anahtarlar üzerinde."
bindik.. aracın çalışmasıyla ilerlemeye başladık. her saniye fazlalaşan araçların arasından bulduğumuz boşluklardan ilerliyoruz. pek hızlı olduğumuz söylenemez fakat yürümekten iyi olduğu kesin..
ilerledik. saatlerdir yoldayız. asker aracı sürüyor. yanında ben oturuyorum. doktor ve kız arkadalar.. hepimiz şehre yaklaşmayı bekliyoruz. sağda bir tabela.. "45 km."...
niyahet şehirdeyiz.. ama arabadan inmek zorunda kalıyoruz. çünkü şehrin girişindeki yol tamamen kapalı. yaklaşıyoruz. yaklaştıkça çok uzaklardan sesler geliyor. silah sesleri.. hızlanmalıyız.. sese doğru mu gitmeliyiz.. fakat ses onları oraya toplar.. 4 kişinin intihar yolculuğu olabilir. şehir çok büyük.. on binlerce zombi olmalı..
ilerledik. sokaklara girdikçe şehrin içinde kayboluyorduk. sesler.. yaklaştıkça silah seslerinde artık oluyor.. kültür parkı bulmalıyız.. telsiz anasondan bu yana tam 7 saat geçti.. 5 saatimiz var.. -
66.
+6PART 59
hızla ilerliyorduk.. yanan zombiler ve kızaran iğrenç etlerinin kokularından uzaklaşmıştık.. ama çok zaman kaybettik. buluşma yerine hızlıca gitmeliyiz.. hız.. çok önemli.. siviller.. bir müddet daha koştuk.. inanılmaz bir sessizlik var.. silah seslerinden eser yok. ordu.. park temiz mi ? bu düşüncelerle ilerliyoruz.. bir anda bozuldu düşüncelerimiz ve sessizliğimiz.. doktor bağırıyor "buradayız".. ilerlediğimiz sokakta ileride duruyor. hızlıca yanına gittik.. bizi gördüğü için çıkmıştı tüm sivillerle beraber saklandıkları yerden.. yolda 3 kişi daha bulmuşlardı.. kalabalık bir grup olarak ilerliyoruz..
evet.. dakikalarca daha ilerledik.. sonunda parktayız.. etraf sessiz.. büyük bir park.. ortada bir göl var.. ama suyundan içmememiz gerekiyor.. parkın merkezine doğru ilerledik.. askerler yok.. etrafımız ağaçlarla çevrili.. burada bir buluşma yok.. geç mi kalmıştık ? hayır telsizde söylenene göre daha yarım saatimiz vardı.. belki de erken gittiler..
biz bunları düşünürken irkilmeme sebep olan bir ses duydum.. tek bir ateş sesi.. parkın güneyinden geliyor.. kimse kimseye ne yapacağını sormadı.. ne yapmamız gerekiyor hepimiz biliyorduk.. adeta programlanmış gibi koşmaya başladık güneye doğru..
evet ileride ateş edeni gördük. yan yana park etmiş 2 askeri araç vardı. ve önünde kanlar içinde bir asker. ama dik duruşundan bu kanın ona ait olmadığını anlayabiliyordum.. bizi görünce silahını doğrulttu "durunn !!".. durduk. "kaç kişisiniz".. sorularına cevap vererek yanına gittik. araçların arkasında küçük bir birlik asker vardı. hepsi de silahlarını doğrultmuş bize bakıyorlardı..
"burası buluşma yeri değil mi ? telsizden duyduk 3. tümen şehri.." sözümün bitmesine bile müsaade etmeden eliyle kuzeyde gökyüzünü gösterdi. hepimiz baktık.. yukarıya doğru çıkan siyah duman..
"işte 3. tümen.. kimse başaramadı.. tüm siviller yanlarındaydı. sanırım hepsi öldü telsiz cevaplanmıyor". -
67.
+7 -1PART 20
nasıl öldürdüğümü anlatmayacağım. çünkü bu içimde bıraktığım ikinci büyük yara oldu. ellerim soğuk. sıcacık kana bulanmış şekildeler. ama soğuk. aynı kalbim gibi. insanlara bile saygısızlık etmezken şu an hiç tanımadığım şeyleri öldürüyorum. içimde kaybolan şeyler var. bazı duygular. ama bunun yerine yaşamak duygusu ön planda. her şey mübah diyor bana. sen yaşa.. başkaları yaşamasa da olur. çok bencilce !
aşağıda hala hırıltı ordusu görevini yapıyor. balkondan baktım. çok daha kalabalık olmuşlar. bu binadan uzaklaşmalıyım. çatı.. tek mantıklı yer orası. merdivenlerden çıkıyorum. bir kaç mermisi olan silahım elime artık ağır gelmeye başladı. dinlenmeliyim. yoruldum. saatlerdir kaçıyorum. nereye kaçtığımı bilmiyorum.. sadece kaçıyorum yaşamayan şeylerden.
çatıya çıktım. ama lanet olsun ki diğer binalara geçemiyorum. çevresi çok boşluk. en az 3 metre. atlayamam. çantamın tek kolu koptu tırmanırken. tek kolla takıyorum. o omzum ağrıyor. adrenalinin sıcaklığı geçtikçe hissediyorum.. -
-
1.
+1 -1Devam et bin
-
1.
-
68.
+6PART 61
arkadaşları ölen birisinin acısını anlayabiliyordum.. gerçi hangimizin şu an bir arkadaşı ölmemişti ki ? kamyonun yollardan geçerken girdiği çukurlar irkilmeme sebep oluyordu. hızlı gidiyorduk.. 140 km yol.. şehirden çıkmamız lazım. ilerledik. ana caddelerden gidiyoruz.. dumanın kaynağına gidiyoruz.. bir süre ilerleyince sağ yolda gördük.. vahşet.. onlarca askeri araç. 2 de tank var. ama hiç canlı yok. zombiler hala askerleri kemiriyor.. bir kaç asker dönüşmüş. ortalıkta gezen serseriler gibiler. yüzlercesinin cesetleri metrelerce alana yayılmış bir şekilde.. ve bahsedilen yer.. sivillerin saklandığı. geniş kapısı kırık.. içeride bi kan gölü parlıyor.. ve bu gölü bozan zombilerin ayaklarıyla bastığı kanlardaki titreşimler..
o kadar insanın ölümü.. içim acımıştı.. oradan uzaklaşırken yanan cesetlerden gelen kokuyu hala duyabiliyordum.. şehrin arka mahallerini de geride bırakıp uzaklaşıyoruz. yavaş yavaş yürüyen zombilerle beraber.. yanımdaki asker ana üsle telsiz bağlantısı kurmaya çalışıyor.. ama cevap alamıyordu.. içimden sürekli olarak geçirdiğim bir şey var.. yeter artık.. orası ele geçirirlmemiş olsun.. lütfen güvenli bir yer olsun.. ama sessizlik içindeki kamyonda duyulan tek şey boş bir hışırtıydı..
ilerlemeye devam ettik... ana üssün taşınmış ya da saldırıya uğramış olma ihtimali her dakika kuvvetleniyordu.. bu hepimizin sinirlerini bozan gergin bir bekleyişti.. en sonunda telsizden iletişim kurmaya çalışıldı. ana üs.. o an hala güvende olduğunu düşündüm.. gelen sesler bunu doğruluyordu. yanımdaki asker konuşmasını bitirince bana döndü.. askerler hala orda.. genelkurmaydan açıklama geldi. tüm şehirler temizlenmeli. tampon bir şehir kurulmuş. siviller oraya taşınıyor diğer illerden. bunu zaten biliyorduk. oraya gideceğiz.. ama önce üsse gitmeliyiz.. -
69.
+6PART 63
devam ediyorum..
şırınganın içindeki tüm sıvı uyuşturulmuş bir halde baygın olarak yatan zombinin damarlarında geziniyordu.. şimdi bekleme zamanı.. gözümüz ekranlarda.. zombinin göğüs kafesine takılıp ekrana yansıtılan kalp atış grafiğinde.. henüz bir hareket yok.. ince ve tiz bir "dıt" sesi dolduruyor kulaklarımızı.. saniyeler adeta saatler, günler gibi zor geçiyor..
o ince ses. gözümüz ekranda bekliyoruz.. ve işte beklenen.. ekrandaki tek bir kalp atışı hareketinin odadaki herkesin kalp atış hızını değiştirebileceğini görmüş olduk.. bir tane daha.. ardından bir kaç tane daha.. gittikçe çoğalıyor ve bir düzen içerisine girmeye başlıyor.. doktor sevinçten neredeyse zombiye sarılacak.. ancak beklemeliyiz.. uyuşturucunun etkisinin geçmesi için bir sıvı enjekte edildi genç zombiye..
beklemek.. saatlerce beklemeye alışık olan ben şu bir kaç saniyenin geçmesi için dua ediyorum.. hadi uyan.. dur bi saniye.. gözünü açıyor. doktor baş ucunda. "uyan.. bizimle misin".. etrafa meraklı gözlerle bakıyor. hala etkisinde..
"ne..neredeyim ben." öksürmeye başladı.. aman tanrım. oldu. dakikalar öncesine kadar bizi parçalamak isteyen bir canavarken şu an bir insan.. oldu. gerçek..
doktor: "bizimlesin evlat.. ölen hücrelerini canlandıran virüse bir kaç ekleme yaptım.. virüs seni sadece ayakta tutmaya yetecek hücreyi ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olanları canlandırıyordu.. ben ise biraz daha fazlasının canlanmasını istedim."
hala şaşkın şaşkın bakıyor.. ben ise inanamıyorum.. eğer bu mümkünse. hepsini eski haline çevirebiliriz.. komutan, ben, askerler ve doktor.. keşke o yüz ifadelerini tarif edebilsem.. -
70.
+6PART 44 SON CUMLESi
aracın yanında iki zombi dışarı fırlamış hemşireyi kemirmekle meşguldüler.
başlık yok! burası bom boş!