/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 326.
    +8
    PART 46

    ilk bulduğumuz fırsatta oturduk.. doktor pantolonumu sıyırdı.. "dikiş atmamız lazım. yoksa kanama durmaz".. iyi de malzemeleri nereden bulacağız ? benzinliğe ya da araçlara dönmek intihar demek.. haritaya bakan asker "şanslısın. ilerde bir köy var. yarım saatlik yürüyüş mesafesinde.. sık dişimi..".. sık dişini.. demesi ne kadar kolay.. oysa içime işleyen acılar.. sadece fiziksel değil.. ruhsal.. gözlerime dolan resimler var.. en belirgini o.. her gözümü kapadığımda önüme gelen o.. asla unutamadığım..

    bana bakan gözleri bir ölünün gözleriydi.. fakat hala önümdeler.. terler içinde uyandım.. bir evin içindeyiz.. kız ve asker kapılara destek koyuyorlar.. neler oldu. inanılmaz rüyalarımın arasından gerçek olduğunu anladığım bir kaç saniyeyi çıkardım.. yere düşüşümü hatırlıyorum. sonra iki kişinin beni sürükleyerek taşıdığını.. peşimizdeki zombileri.. bir kaç el silah sesi.. şu an burdayız.. neler oldu ?

    doktor kendime gelmem için tokat atıyordu.. "bayıldın.. köyün girişinde. başlarda taşıdık seni ama köyde zombiler vardı. şu an bu bodrum kattayız. bulunduğumuz evin içindeler." ne zamandır baygın yatıyorum. buradan nasıl çıkacağız ? resimler ve anılarla beraber sorular da hücum ediyordu iyice dolmaya başlayan beynime.. odaklan.. hatırla.. nefes al ve sakin ol.. içimden geçirdiklerim pek bir işe yaramasa da en azından düşünebiliyordum.. kaç taneler ?
    ···
  2. 327.
    0
    rezerve
    ···
  3. 328.
    0
    Rez lan rez
    ···
  4. 329.
    0
    Guzelmis devam edicem part10
    ···
  5. 330.
    +7
    PART 47

    "5 ya da 6 tane evin içinde.. çoğunu öldürdük. ama mermimiz kalmadı. ayrıca yoldaki peşimizde olan grup. yaklaşmış olmalılar." askerin sözlerini idrak etmeye çalışırken bacağımın ağrısıyla silkindim.. dikiş atılmıştı. ama hala deli gibi bir acı vardı. "şanslısın, uyanık olsaydın dikiş acıtacaktı" dedi doktor. şanslıydım.. peki bu şansım bizi bu evden çıkaracak mı ?

    birşeyler yapmaya mecburduk. evin içinden sesler geliyordu ama şu anlık kapıya dayanan yoktu.. köy.. evlerinde silahlar olmalı.. av silahları. tüfek mesela. genelde olur.. dedeminde vardı.. çocukluğumda beni ava zütürdüğünü hatırlıyorum. duvarda asılı bir silah olmalı. yavaşça kapıyı açtım. ayağım ne kadar kötü olsa da üzerine basabiliyordum. önümde bir zombi var arkası bana dönük. çok sessiz bir şekilde bıçağı kafasına saplamalıyım. yere düşüşünün sesine bile gelebilirler..

    ilerledim bıçağı son gücümle kafasına sapladım ve yere yığılmak üzere olan zombiyi arkadan kavradım.. yavaşça yere bıraktım..

    sessiz olmalıyım.. evin içinden sesler geliyor. özellikle üst kattan.. atılan her adımla tam tepemdeki tahtalar gıcırdıyor.. üst katta birşeyler yürüyor.. koridordayım, odanın içine bakıyorum. boş gibi.. hızlıca gözümü duvarlara gezdirdim. silah falan yok. odada bir sandık da yok. onun içine de koyulabiliyor bazen.. yan odaya geçmeliyim. anahtar deliğinden içeri bakıyorum.. yerde bir ceset var. parçalanmış elbiseleri hala üzerinde. çoğu yenmiş bacak kemikleri bile seçiliyor.. yaşlı birisi..
    ···
  6. 331.
    +7
    PART 48

    odadan çıkmak için kapıyı açtığım anda göz göze geldik. dondum. sadece bakıyorum.. çürümüş yüz etleri ve gri gözleriyle bana bakıyor. ağzından beyaz köpükle karışık kan akıyor.. boğazı çıkardığı her hırıltı ile aşağı yukarı hareket ediyor.. tüm bunları saniyenin çok daha azı olan bir sürede görüp idrak ettim.. sağ kolumu yakaladı. bıçağı savurmaya bile vaktim olmadı. geriye gidiyorum. kolumu çekmem lazım. üzerime geliyor.. ısırmak için..

    odanın içine doğru geri gidiyorum.. sol kolum göğüs kafesinde. uzak tutmaya çalışıyorum. o ise ağzını son haddine kadar açmış akıttığı salyaları ve sivri dişleri ile etimden bir parça tatmak istiyor.. bir anda ayağım takıldı.. yerdeki ceset.. üzerine düştüm. kalkmama bile fırsat olmadan zombi üzerime çullandı.. diz kapaklarım göğüs kafesinde. inanılmaz güçlü bir şekilde üzerime kapanıyor. bıçağım düştü. uzakta. itlemeye çalışıyorum.. fakat sol bacağımda hiç güç yok.. hala fena halde acıyor.. itleyemiyorum..

    tam o anda zombinin alnında çıkan bir bıçak gördüm. zombinin kanı üzerime akıyor. gözlerimi kapadım. tüm ağırlığıyla üzerime düştü.. hırıltı kesildi.. kafamı kaldırabildiğimde kızı gördüm.. "tam vaktinde geldim desene"...
    ···
  7. 332.
    +7
    PART 49

    Evet tam vaktinde gelmişti. kalkmama yardım etti. evi dolaşmalıyız. üst kat. hala sesler var. merdivenlerden yukarı çıkıyoruz beraberce. fakat çok yavaş. çünkü ahşap merdivenler attığımız her adımla yüksek bir sesle gıcırdıyor.. dikkatli olmazsak ölürüz. silahımız yok. yukarda kaç tane var bilmiyoruz.

    üst kattayız. berbat bir koku var. koridor boş. odalara bakmalıyız. sol oda.. anahtar deliğinden baktım. içeride 3 tane var. çürümüş bir cesedi kemiriyorlar. birisi ayakta yürüyor. kapıyı tuttum. sürgülemeliyim. dışa doğru açılması büyük şans. sağdaki odadan sandalyeyi aldım.. kapıya dayadım. çıkmaları zor olacak.. ilerde bir oda daha var.. evet tahmin ettiğim gibi. duvarda duruyor. bir tüfek. av tüfeği. sessizce indirdim. mermileri de olmalı..

    yatağın yanındaki sandığı açtım. içinde eşyalar var. dağıtırcasına dışarı attım hepsini. işte orada. saçmalarla dolu bir kutu.. hızlıca aldım kutuyu. 2 saçmayı tüfeğe koydum. fakat sanki yıllardır kullanılmıyor gibiydi. umarım ateş alır. aşağı indim. sessizce. doktor ve asker hala orada bizi bekliyor.. evden çıkmalıyız..
    ···
  8. 333.
    +7
    PART 50

    hızlıca evden çıktık. köy meydanında tek tek de olsa zombiler var. başka bir yerden gitmeliyiz. köyün yanındaki tepeye tırmanmalıyız. asker ve kız kolumda.. tırmanırken bana yardım ediyorlar.. güç bela çıkıyoruz tepeye. ilerde tarlalara doğru gitmeliyiz. ilerledik. hava kararıncaya kadar ilerledik.. mısır tarlasının ortasındayız. bu gece burda geçmek zorunda..

    hava serin. boğucu.. ilk defa dışarıda geceleyeceğim. sırayla nöbet tutmaya karar verdik.. uyuyamıyorum.. bu yüzden. ilk nöbet benim.. göz alabildiğine karanlık ve sessiz bir akşam.. ama boğucu.. yaşadığım olaylar yüzünden mi bilmiyorum. ama büyük bir sıkıntı peydah oluyor içimde.. sanki her an sürekli kaçtığımız ölüm bizi buluverecekmiş gibi.. ne güzel olurdu.. yaşlı bir şekilde yatağında ölmek.. parçalanmadan.. onunla beraber.. o.. gözlerimi her kapadığımda gözümün önüne gelen sevgilim..

    güzel zamanlarımızı gözümün önüne getirmeye çalışıyorum.. ilk sarıldığımız, ilk öpüştüğümüz o anlar.. insan birisine hayata bağlandığından daha sıkı bağlanabiliyormuş.. ve onu kaybedince sert rüzgarlarda savrulan bir küçük gemi gibi kayboluyormuş derin okyanuslarda.. bunu kolay öğrenmedim.. kabuslar.. sürekli üzerime yürüyen ve ne yaparsam yapayım en sonunda beni parçalayan yaratıklar.. kabuslar içinde uyandım.. kızın dürtmesi ile.. "gitmeliyiz. sesler var."
    ···
  9. 334.
    +8
    PART 51

    yatağımda sessiz sedasız kendiliğimden uyanmayı özledim.. ama kalkmalıyız.. etrafa baktım. mısır koçanlarından pek bir yeri görebildiğim söylenemezdi.. ama gerçekten sesler vardı. duyabildiğimiz sesler.. hızlıca tarladan çıktık. ilerideki patika yola ulaşmalıyız.. oradan da askerin dediğine göre şehre varıyoruz..

    yine şehir.. içinden geçmek zorundayız.. aksi halde günlerce yolumuzu uzatacağız.. herhangi bir araç bulmamız lazım.. patika yoldan ilerliyoruz. o anda telsizden belli belirsiz hışırtılar duyulmaya başlandı.. bir frekans yakalanmıştı.. anlaşılamayan kelimeler arasından bir kaçını çekip çıkardık.. "şehirde siviller kapana... 3. tümen şehirin dış mahallelerinde merkeze doğru ilerlemeye ça... şıyor.. ama çok kalaba.. fazla hareket var.. ilerlemede güçlük çekil... buluşma yeri kültür park.. tüm siviller ve askerler 12 saat sonra ... askeri üsse harekat için ora.. olmalı... "

    buluşma yeri.. kültür park.. 3. tümen.. her dakika daha da yaklaştığımız şehirde hala kaçan insanlar ve askerler var.. onlara katılmalıyız.. adımlarımızla beraber ürkekçe çarpan yüreklerimiz de hızlandı.. yol ileride.. ve araçlar var.. boşlar.. birini almalıyız..
    ···
  10. 335.
    +7 -1
    PART 52

    hızlıca yola çıktık.. yanmamış veya kaza yapmamış bir araç bulmamız gerekiyor.. ilerledikçe öğle sıcağı ensemizde daha çok hissediliyor.. elbiselerim terden üzerime yapıştılar.. berbat kokuyorum.. fakat şu an bunu pek umursadığım söylenemez.. her birimiz 3 4 metre arayla 2 şeritte de yürüyerek koca yolda araç arıyoruz.. askerin sesi kulaklarımda.. "bunu kullanabiliriz, sağlam.. ve görünüşe göre anahtarlar üzerinde."

    bindik.. aracın çalışmasıyla ilerlemeye başladık. her saniye fazlalaşan araçların arasından bulduğumuz boşluklardan ilerliyoruz. pek hızlı olduğumuz söylenemez fakat yürümekten iyi olduğu kesin..

    ilerledik. saatlerdir yoldayız. asker aracı sürüyor. yanında ben oturuyorum. doktor ve kız arkadalar.. hepimiz şehre yaklaşmayı bekliyoruz. sağda bir tabela.. "45 km."...

    niyahet şehirdeyiz.. ama arabadan inmek zorunda kalıyoruz. çünkü şehrin girişindeki yol tamamen kapalı. yaklaşıyoruz. yaklaştıkça çok uzaklardan sesler geliyor. silah sesleri.. hızlanmalıyız.. sese doğru mu gitmeliyiz.. fakat ses onları oraya toplar.. 4 kişinin intihar yolculuğu olabilir. şehir çok büyük.. on binlerce zombi olmalı..

    ilerledik. sokaklara girdikçe şehrin içinde kayboluyorduk. sesler.. yaklaştıkça silah seslerinde artık oluyor.. kültür parkı bulmalıyız.. telsiz anasondan bu yana tam 7 saat geçti.. 5 saatimiz var..
    ···
  11. 336.
    +8
    PART 53

    askerdeki haritayı açıp kaldırıma oturduk.. hem dinlenip hem kültürparkın yerine bakmamız gerekiyordu.. lanet harita şehrin içini ayrıntılı göstermiyor.. fakat parkın yerini görüyoruz.. şehrin batısında yer alıyor.. yanılmıyorsam askeri birlikler tarafından temizlenmiş bir bölge olmalı.. bizim olduğumuz yer ise... evet.. burası olmalı.. çünkü o caddeden az önce geçtik.. evet. aramızda mesafe var.. ama gidebiliriz.. tekrar araç bulmamız lazım... yaya gitmek intihar olur..

    ilerdeki caddede zombiler var.. oraya gidemiyoruz.. hepsi bir yere ilerliyor gibi.. normalden hızlılar.. arkalarında mı gitmeli ? bir seferinde işe yaramıştı.. canlı birileri varsa bizden daha iyi buldukları kesin.. oldukça uzaktan da olsa arkalarından gitmeye ikna ettim. yavaşça, sessizce ilerliyoruz.. görünmeden.. zobiler çoğalıyorlar.. geride kalmak zorundayız.. bi yere doğru ilerliyorlar..

    peşlerindeyiz.. yanılmadık.. yaklaştıkça silah sesleri duyuyoruz.. fakat azalıyor.. çığlıklar.. insan çığlıkları.. hızlanmalıyız. neler oluyor orada..

    zombilerin tam paralelindeki yan sokakta ilerliyoruz.. ilerdeki köşeden çığlıklar duyuluyor.. sessizce bakmamız gerek.. askerle ben öndeyiz.. doktor ve kız saklandı.. bakmaya gidiyoruz.. ilerledik.. park halindeki arabaların arkasından ilerleyerek köşeyi dönüyoruz.. manzara korkunç.. askeri bir araç var.. yerde yatan askerler.. 10 kadar asker. bir barikat kurmuşlar.. fakat dayanmamış. her birinin üzerinde en az 5 zombi.. diğerleri tam köşedeki demir sürgülü dükkanın kapısına vuruyorlar. camdan görünüyorlar.. çığlıkların kaynağı.. içeride insanlar var. ordan çıkmaları imkansız.
    ···
    1. 1.
      0
      Üstünüzü onlarin etlerine falan bulayin kokunuzu alamazlar rick reise selamlar
      ···
    2. 2.
      0
      Üstünüzü onlarin etlerine falan bulayin kokunuzu alamazlar rick reise selamlar
      ···
  12. 337.
    +4
    PART 54

    bir şeyler yapmalıyız.. çok fazla dayanamaz.. zombiler her vurduğunda demir sürgünün esnediğini görüyorum.. yakında kırılacaktır.. ne yapmalıyım ? dikkatlerini dağıtamam.. çok kalabalıklar. hem hepsi üzerime gelmez. askerle beraber izliyoruz.. ama sadece izliyoruz. ikimiz de çaresiz bir şekilde konuşmadan izliyoruz olanları... bir ara arkama baktım. nerenin önündeyiz.. bir içki dükkanı. kapısı açık. yer kırık şişelerle dolu.. ama hala raflarda ve dolaplarda sağlam şişeler var.. asker ne yapmak istediğimi anlamış gibi süzdü beni.. "bende çakmak var"...

    içeri girdik sessizce.. nerdeyse emekleyerek yere 15 kadar şişe indirdik.. ve her birini molotof kokteyli şeklinde hazırladık.. ben bilmiyordum. asker öğretti.. "kumaşları alkole bulayıp şişeye sıkıştırıyoruz. yakıp atıyoruz. basit"

    tekrar arabaların yanında eğilmiş bekliyoruz. bu sefer bir farkla.. ne yapmamız gerektiğini biliyoruz..

    "çok yakına atma. çok da uzağa.. tam ortalarına atmamız gerek. dükkana yakın atarsak içerdekiler de yanar. unutma".. askerin sözlerini dinleyip kafamı sallıyorum. ben ateş edeceğim. sen ilk ateşle beraber atacaksın. önce üzerimize çekmeliyiz.. 30 metre uzağımıza yaklaşık 60 zombi..

    silahını kaldırdı.. "son mermilerim.. umarım bir işe yararlar".. kulağımı sAĞIR EDEN Bir ateş sesi ve ışık huzmesi.. bir zombi düştü.. dikkatlerini çekmeyi başardık.. geliyorlar.. "bekle.. bekle.. bekle..".."yak".. terlemiş ellerimle çakmağı yaktık iki şişenin üzerindeki kumaşları ateşe verdim. şişeleri elimize aldık.. attık..
    ···
  13. 338.
    +3
    PART 55

    2 şişe de birbirine çok yakın yerlere düştü.. tam ortalarına.. karşımızda alevler içinde yürüyen ölüler var.. durmadık. diğerlerini de ateşledik ve attık. her birinin önümüzde kızarışını izliyorduk.. aslında bundan zevk aldığımız bile söylenebilirdi.. içerdeki siviller şaşırmış bir şekilde neler olduğuna bakmaya çalışıyorlardı. çığlıklar kesilmişti. önünde zombi kalmayan dükkandan bir adam çıktı. iri bir adam. elinde baltasıyla alev topunun dışında kalan 2 zombiyi adeta parçaladı..

    yanan zombiler teker teker yere düşmeye başladılar.. biz ise ayaktaydık. dükkandan çıkan siviller bize bakıyor.. yanlarına gitmeliyiz. ama hala yanarak üzerimize gelenler var.. onların da düşmelerini bekledik.. karşı kaldırıma koşarak yanlarına gittik.. ağlayan kadınlar vardı.. ama sadece 2 erkek.. 6 kadın..

    iri adam baltayı bırakmış bir şekilde bizi bekliyordu.. yanına vardığımız an beni çok şaşırtan bir hareket yaptı.. sarıldı.. "hayatımızı kurtardınız".. hayat kurtarmak.. son günlerde çok sık yaptığım bir şey.. önceden biz kızla bile konuşmaya cesaretim yoktu.. şu an ise birilerinin hayatını kurtarıyorum.. garip..

    -1

    2 şişe de birbirine çok yakın yerlere düştü.. tam ortalarına.. karşımızda alevler içinde yürüyen ölüler var.. durmadık. diğerlerini de ateşledik ve attık. her birinin önümüzde kızarışını izliyorduk.. aslında bundan zevk aldığımız bile söylenebilirdi.. içerdeki siviller şaşırmış bir şekilde neler olduğuna bakmaya çalışıyorlardı. çığlıklar kesilmişti. önünde zombi kalmayan dükkandan bir adam çıktı. iri bir adam. elinde baltasıyla alev topunun dışında kalan 2 zombiyi adeta parçaladı..
    ···
  14. 339.
    +7
    PART 56

    yanan zombiler teker teker yere düşmeye başladılar.. biz ise ayaktaydık. dükkandan çıkan siviller bize bakıyor.. yanlarına gitmeliyiz. ama hala yanarak üzerimize gelenler var.. onların da düşmelerini bekledik.. karşı kaldırıma koşarak yanlarına gittik.. ağlayan kadınlar vardı.. ama sadece 2 erkek.. 6 kadın..

    iri adam baltayı bırakmış bir şekilde bizi bekliyordu.. yanına vardığımız an beni çok şaşırtan bir hareket yaptı.. sarıldı.. "hayatımızı kurtardınız".. hayat kurtarmak.. son günlerde çok sık yaptığım bir şey.. önceden biz kızla bile konuşmaya cesaretim yoktu.. şu an ise birilerinin hayatını kurtarıyorum.. garip..

    gruptaki herkes bize teker teker teşekkür etti.. ama bir şey var.. doktor ve kız koşarak geliyorlar.. neden koşuyorlar.. kız bağırıyor ağlayarak koşuyor.. "geliyorlar.. çanta. aniden saldırdılar. kurtaramadık".. doktor.. gözyaşlarıyla bakıyor bana.. "yüzlerce zombi geliyor.. saklandığımız yerde aniden saldırıya uğradık.. çanta.. düştü.. orada "

    tek umudumuz yüzlerce zombinin ayakları altında çiğneniyor.. onu almalıyım. ama nasıl.. bilmiyorum. ama burada kalamaz. kalamaz..

    "kaçın.. buluşma yeri kültür park.. koşun.. ben kalmak zorundayım. çantayı almalıyım.. şanslıysam kaçabilirim. haritayı bana verin"..
    bu sözlerim kimseyi memnun etmedi.. asker kalıyor.. benimle.. doktor ve kız.. kaçmalılar. iri adam. baltasını eline aldı.. "gidin".. grubundaki diğer adama gitmelerini söyledi.. doktor, kız, ve 7 kişi daha.. gidiyorlar.. biz kalıyoruz.. şimdi ne yapmalıyız.. caddenin uzaklarında bir kaç süliet görünmeye başladı bile..
    ···
  15. 340.
    +6
    PART 57

    diğerlerinin güvende olmalarını umuyordum.. umarım başlarına bir şey gelmeden parka ulaşırlar.. uzak değiliz.. bulunduğumuz cadde tamamen mağazalarla ve dükkanlarla dolu.. az önceki içki dükkanındayız.. zombileri yakmak eğlenceliydi.. ama bu büyük grup kaçanların arkasından gitmemeli..

    dükkanda bulduğumuz tüm şişeleri yanımıza aldık.. onlarca şişe.. hepsini içki dükkanının üzerindeki kafeye taşıdık.. kafe caddeye bakıyor.. balkondayız. onlarca molotof elimizde bekliyoruz.. ve yaklaşıyorlar.. zombiler.. geçmemeliler.. çantanın yerini kestirebiliyorum.. yanıma 10 kadar şişe alıp ayrıldım.. ve 20 metre ilerideki bir apartmanın 2. katına çıktım. bekliyorum...

    kafamı balkondan çıkarıp baktığımda tam altımdan geçmekte olduklarını gördüm.. 20 metre ilerimdeki balkonda asker ve adam ayağa kalkmışlardı.. zombilerin 10 metre önüne molotofları atmaya başladılar.. cadde boydan boya yanıyor.. durmadan atıyorlar.. altımdan sonuncusu da geçince bu sefer bu rolü ben üstlendim.. tam arkalarını alevden bir şeritle kapattım. iki ateş arasında kalmak deyiminin canlı hali önümdeydi.. zombilerden geçenler genelde alevler içindeydiler. tam ortalarına elimizde ne kadar kokteyl varsa attık. yüzlercesi yanıyor.. 20 metrelik bir ölüm çukuru.. alev çukuru..
    ···
  16. 341.
    +6
    PART 58

    zaman kaybetmeden apartmandan aşağı indim. çantanın bulunduğu yere doğru koşuyorum.. sırtımda tüfek var onu elime aldım.. işimi şansa bırakamam.. doktorun ve kızın saklandığı mağazaya girdim. tüfeği yanıma aldığıma işte o an şükrettim. hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkan bir zombinin kafasını ya da arta kalanları mağazadaki "indirim" yazısının üzerinde görebiliyordum..

    dükkanın içindeki giyinme kabinine baktım.. çanta yok.. nereye düşmüş olmalı.. işte orada.. yerde duruyor.. hızla çantayı aldım.. alevden şerite doğru koşmaya başladım.. asker ve iri adamla aramda 20 metrelik bir alev ordusu var.. aralarından geçmem imkansız.. tekrar aynı binaya çıktım.. balkondan yan binanın balkonuna geçtim.. silahımı tek alimle taşımak zorunda kalıyorum.. diğer elimde çanta.. tüfek çok ağır.. omzuma astım.. aşağı inince pasaja koştum.. ilerde beni bekliyorlar..

    koştum.. alevler içinde yürüyen zombiler peşimde.. ayağımın acısını unutmuş bir şekilde koşuyorum.. çanta elimde.. gülerek koşuyorum.. günlerden sonra ilk defa güldüğümü farkettim.. karşımdakiler de bana gülüyorlardı.. "iyi plandı"...

    şimdi sırada ne var ? bu çok basit.. düşünmeyecek kadar basit.. ayaklarımız bizi otomatik olarak kaçan grubumuzun peşinden zütürüyordu..
    ···
  17. 342.
    +6
    PART 59

    hızla ilerliyorduk.. yanan zombiler ve kızaran iğrenç etlerinin kokularından uzaklaşmıştık.. ama çok zaman kaybettik. buluşma yerine hızlıca gitmeliyiz.. hız.. çok önemli.. siviller.. bir müddet daha koştuk.. inanılmaz bir sessizlik var.. silah seslerinden eser yok. ordu.. park temiz mi ? bu düşüncelerle ilerliyoruz.. bir anda bozuldu düşüncelerimiz ve sessizliğimiz.. doktor bağırıyor "buradayız".. ilerlediğimiz sokakta ileride duruyor. hızlıca yanına gittik.. bizi gördüğü için çıkmıştı tüm sivillerle beraber saklandıkları yerden.. yolda 3 kişi daha bulmuşlardı.. kalabalık bir grup olarak ilerliyoruz..

    evet.. dakikalarca daha ilerledik.. sonunda parktayız.. etraf sessiz.. büyük bir park.. ortada bir göl var.. ama suyundan içmememiz gerekiyor.. parkın merkezine doğru ilerledik.. askerler yok.. etrafımız ağaçlarla çevrili.. burada bir buluşma yok.. geç mi kalmıştık ? hayır telsizde söylenene göre daha yarım saatimiz vardı.. belki de erken gittiler..

    biz bunları düşünürken irkilmeme sebep olan bir ses duydum.. tek bir ateş sesi.. parkın güneyinden geliyor.. kimse kimseye ne yapacağını sormadı.. ne yapmamız gerekiyor hepimiz biliyorduk.. adeta programlanmış gibi koşmaya başladık güneye doğru..

    evet ileride ateş edeni gördük. yan yana park etmiş 2 askeri araç vardı. ve önünde kanlar içinde bir asker. ama dik duruşundan bu kanın ona ait olmadığını anlayabiliyordum.. bizi görünce silahını doğrulttu "durunn !!".. durduk. "kaç kişisiniz".. sorularına cevap vererek yanına gittik. araçların arkasında küçük bir birlik asker vardı. hepsi de silahlarını doğrultmuş bize bakıyorlardı..

    "burası buluşma yeri değil mi ? telsizden duyduk 3. tümen şehri.." sözümün bitmesine bile müsaade etmeden eliyle kuzeyde gökyüzünü gösterdi. hepimiz baktık.. yukarıya doğru çıkan siyah duman..

    "işte 3. tümen.. kimse başaramadı.. tüm siviller yanlarındaydı. sanırım hepsi öldü telsiz cevaplanmıyor".
    ···
  18. 343.
    +5
    PART 60

    "buradan gitmemiz gerek. şehrin 140 km batısında askeri üs var. 3. tümenle beraber oraya intikal edecektik fakat kimse gelmedi. 10 dakika sonra gidiyoruz.. acele edin.".. hızlıca teçhizatlarını askeri kamyona yüklediler. tüm siviller kamyonun kasasına bindik.. dakikalar geçmek bilmiyor. etrafı inceleme fırsatı buluyorum. yerde binlerce mermi kovanı var. ilerde ağaçların arasında belki de binlerce leş yığılı yatıyor.. burası temizlenmiş. ama asker cesetlerinden anladığım kadarıyla.. biraz pahalıyla mal olmuş..

    hareket saati geldi.. elime tutuşturulan bir silah.. lanet olası tüfeği artık bırakabilirim. biraz da mermi aldım.. araçlar hareket halinde.. kamyonun arkasındayız.. az önceki asker de yanımızda. "ne oldu. 3. tümene ?" sorumu duyunca kafasını kaldırdı. mavi gözlerinin altında yorgunluk ve kin vardı.. fakat bana karşı değil..

    "3. tümen şehirdeki sivilleri kurtarmaya geldi.. intikal bölgesine zütürecektik biliyosun işte. biz de o tümendeydik. tüm tümeni şehre dağıttılar.. biz 250 kişiyle bu parkı temizleyecektik.. ama teker teker tüm bölükler düştü.. çok kalabalıklardı. zombiler.. nefes alamadık. buraya yaklaşık 2000 zombi saldırdı.. çoğunu ormanda temizledik ama içimize kadar girdiler.. kala kala 8 kişi kaldık.. tüm tümenden cevap veren sadece 2 bölük kalmıştı.. en sonunda onlar da sustu. ana bölük.. son sözleri şunlardı. çok kalabalıklar. bölükler ele geçti.. sivillerin saklandığı mekan ele geçti.. çok kalabalıklar.. sonra telsizden cevap alamadık.."
    ···
  19. 344.
    +6
    PART 61

    arkadaşları ölen birisinin acısını anlayabiliyordum.. gerçi hangimizin şu an bir arkadaşı ölmemişti ki ? kamyonun yollardan geçerken girdiği çukurlar irkilmeme sebep oluyordu. hızlı gidiyorduk.. 140 km yol.. şehirden çıkmamız lazım. ilerledik. ana caddelerden gidiyoruz.. dumanın kaynağına gidiyoruz.. bir süre ilerleyince sağ yolda gördük.. vahşet.. onlarca askeri araç. 2 de tank var. ama hiç canlı yok. zombiler hala askerleri kemiriyor.. bir kaç asker dönüşmüş. ortalıkta gezen serseriler gibiler. yüzlercesinin cesetleri metrelerce alana yayılmış bir şekilde.. ve bahsedilen yer.. sivillerin saklandığı. geniş kapısı kırık.. içeride bi kan gölü parlıyor.. ve bu gölü bozan zombilerin ayaklarıyla bastığı kanlardaki titreşimler..

    o kadar insanın ölümü.. içim acımıştı.. oradan uzaklaşırken yanan cesetlerden gelen kokuyu hala duyabiliyordum.. şehrin arka mahallerini de geride bırakıp uzaklaşıyoruz. yavaş yavaş yürüyen zombilerle beraber.. yanımdaki asker ana üsle telsiz bağlantısı kurmaya çalışıyor.. ama cevap alamıyordu.. içimden sürekli olarak geçirdiğim bir şey var.. yeter artık.. orası ele geçirirlmemiş olsun.. lütfen güvenli bir yer olsun.. ama sessizlik içindeki kamyonda duyulan tek şey boş bir hışırtıydı..

    ilerlemeye devam ettik... ana üssün taşınmış ya da saldırıya uğramış olma ihtimali her dakika kuvvetleniyordu.. bu hepimizin sinirlerini bozan gergin bir bekleyişti.. en sonunda telsizden iletişim kurmaya çalışıldı. ana üs.. o an hala güvende olduğunu düşündüm.. gelen sesler bunu doğruluyordu. yanımdaki asker konuşmasını bitirince bana döndü.. askerler hala orda.. genelkurmaydan açıklama geldi. tüm şehirler temizlenmeli. tampon bir şehir kurulmuş. siviller oraya taşınıyor diğer illerden. bunu zaten biliyorduk. oraya gideceğiz.. ama önce üsse gitmeliyiz..
    ···
  20. 345.
    +4
    PART 62

    yarım saat süren bir yolculuk.. üsse ulaştık. şükürler olsun. askerlerin oluşturduğu bir bölge. temiz.. enfeksiyon yok. biribirini parçalayan insanlar yok.. bekliyoruz.. yanımdaki askerle doktor ve ilacı hakkında konuştum yolda.. şu an az önce yok olan tümenin komutanının yanına gidiyoruz..

    komutanın odasının önündeyiz. gergin bir bekleyiş. kapıyı açan asker "içeride sizi bekliyor" dedi.. yavaşça girdik yaşlı bir adam.. ayakta.. bu tümen komutanı.. önündeki masada ise oturan daha yaşlı biri var.. bu da onun komutanı olmalı. "hoşgeldiniz".

    doktor ilacın etkilerini ve kullanılması gerektiğini anlattıkça benim de konuya olan ilgim artıyordu. dakikalarca konuştular. en sonunda vardıkları karar şu oldu.. ilacı denemek..

    doktorla beraber bize verilen bir odada bekliyoruz. yatılacak bir yatak yok daha çok laboratuvar gibi bir yer. neyse en azından temiz bir şeyler giymiştim. uzun bekleyişimizin sonunda odaya 2 asker ve az önceki yaşlı komutan girdi.. "beni izleyin".. yürüdük. bir laboratuvardayız. camla kapalı bir alan var. içinde bir zombi baygın halde yatıyor. genç bir erkek. dönüşeli çok olmamış. doktor kıyafetlerini giydi.. kapıyı açıp yanına girdi.. elindeki tüpteki kanın bir miktarını bir karışıma ekledi.. bunu şırıngayla alarak zombiye enjekte etti.
    ···