/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +4 -1
    Bilenler sussun bilmeyenler okusun bi hayat hikayesi nasıl olurmuş öğrenin.

    Mrb ben Ömer, boncuk Ömer.
    taksici bir babanın, emektar bi ananın sondan 2. mamülüyüm.
    evlerden ırak bir abim, üzerimde anam kadar emeği olan bir ablam ve bir de bin bir kardeşim var.
    çok sivri bi çocukluğum yoktu aslında,
    kimse beni ne parmakla gösteriyor ne de itin zütüne sokuyordu.
    aile içinde de pek bi forsum vardı denemez,
    ne en büyük olup sorumluluk aldım ne de en küçük olup şebeklikler yaptım,
    gib kafalı vasıfsız ortanca çocuklardan biriydim işte.
    yaşıtlarımdan tek farkım küçük yaştan itibaren çalışıyor olmamdı.
    ilk okulda bi kaç defa sene sonunda eve zayıf karneyle döndüğümde babam şakayla karışık seni sanayiye vericem, okuyacağın yok senin diyordu.
    başlarda gülüyor, gibime takmıyor, öyle bişey yapacak olsa benden önce abimi verirdi diyordum
    ···
  2. 2.
    +1
    *
    Dolandırıldığını henüz söylememiştim.
    Şüpheleniyordu ama hala "acaba çocuk adresi mi bulamadı diyordu"
    Planımı uygulamaya koymuştum bile.
    -Büyük ihtimalle çocuk adresi bulamadı. diyerek onayladım.
    -Bak şöyle yapalım, siz boşuna burda beklemeyin, eve çıkın, ben zaten şu karşı duraktayım daha benim sırama da çok var. dedim.
    (Yine yalan söylemiştim beyler, sıra belki 2. kez yine bendeydi)
    Boş gözlerle mal mal bana bakıyordu, ne yapacağını bilemiyordu.Ben sessizlikten istifade ekledim;
    -Eşyalarınıza göz kulak olurum, muhtemelen şu 2. kattaki perdesiz eve taşındınız, camı açık bırakın çocuk gelirse ben aşağıdan sesleneyim size, gelmezse başka bir çaresine bakarız. dedim
    -Haklısın galiba, boşuna beklemenin gereği yok. dedi
    Ve çantasındaki anahtarla binanın giriş kapısını açtı, içeri girdi.
    Tam kapanacaktı ki kapıyı tuttum ve...
    ···
    1. 1.
      0
      Yazsana be muallak
      ···
  3. 3.
    +1
    *
    -Ya galiba dolandırıldım. dedi
    Aslında kız anlatırken bu benim de aklıma gelmişti, çünkü çocukluğum Şirintepe'de geçtiği için her sokakta kaç tane sokak lambası var ona kadar biliyordum ama bu civarda 1 tane ikinci elci vardı. O da muhtemelen hatunun bunları aldığı yerdi zaten. Buralarda "evim" diye bi yer hiç yoktu, olmamıştı ve yıllar sonra da olmayacaktı beyler.
    -Nasıl yani. dedim
    -Ya nakliyeci eşyaları taşırım ama eve çıkartamam belim sakat, diğer arkadaşın da başka yere yetişmesi lazım, iş aldık. Kabul ediyorsan evin önüne kadar zütürürüz dedi. dedi
    -Eeee? dedim.
    -Ben de mecbur kabul ettim, sonra bu anlaştığım çocuk bizi duyup ben şu kadar paraya taşırım abla dedi, ben de kabul ettim, sonra çocuk "ama bana parayı şimdi vermen lazım", çünkü ben burda dükkandan alınan malzemeleri arabalara yükleyip bahşiş alıyorum, ekmeğimizin peşindeyiz abla, yanlış anlama ama işimiz garanti olsun" dedi.
    Giderek "vay mal" dercesine yüzümde bi gülümseme beliriyordu ki tuttum kendimi beyler.
    Hayatımın aşkını incitmek istememiştim.
    -Eeee.? dedim tekrar, iyice meraklanmıştım.
    -Sonra ben parayı verdikten sonra çocuğun numarasını aldım, tamam "abla siz eşyaları zütürün, ben de bizim dükkandan sırtlığımı alayım geleyim, buzdolabı falan var çünkü, lazım olacak" dedi. Tamam dedim, adresi istedi, tam adresi bilmediğim için tarif ettim, biliyor musun orayı dedim "tamam abla bilirim bilmez olur muyum?" dedi. Nakliyeci ile 1 saat sonrasına anlaştığımız için ben de çocuğa 1 saat sonra gelmesini söyledim, tamam dedi. Sonra ben arkadaşımı çağırdım, buraya geldik. Nakliyeci geldi ama çocuk gelmedi işte, acaba adresi mi bulamadı. dedi hala mal mal.
    Ne adresi, ne bulamaması "this is Şirintepe"ydi amk bildiğin dolandırmışlardı.
    Demin benle yaptığı makaradan ötürü çok pis dalga geçesim geldiyse de tuttum kendimi beyler.
    Çok zor oldu ama tuttum.
    Aklıma bi fikir gelmişti...
    ···
  4. 4.
    +1
    *
    babam beni o sabah tüm yaz boyu olacağı gibi dükkana bıraktı ve durağa geçti.
    Vicdansız babam beni dükkanın önüne bıraktı ve durağa geç kaldım diyerek beni orda bin gibi bırakıp gitti.
    sabah saat 7:30 du ve cemil oto henüz kapalıydı beyler.
    o gün ilk defa aniden büyüdüğümü hissettim binler, yalnızlığın ne kadar zor olduğunu, yeri geldiği zaman sırtını anana babana bile dayayamayacağını öğrendim.
    hala önce babama sonra da anneme çok kızgındım.
    aradan 20 dk falan geçmişti ki çırak geldi, küçücük kafasıyla koca adam gibi kahve selamı verekek cebinden çıkarttığı anahtarla darabanın kilidini açtı ve yukarı kaldırdı.
    bileğine astığı poşeti sallayarak hadi usta uyan bak simitleri bu sefer sıcak aldım diye seslendi.
    cemil ustanın dükkanda yattığını o an öğrendim.
    "ooo beyler erkenciyiz" diye seslendi cemil usta yattığı yerden doğrularak
    o kalkana kadar çırak çayı koymuştu bile.
    küçücük masaya 3. bardak konmuştu beyler.
    çırak bana bakarak
    -yoksa sana oralet mi söyliyim. dedi sırıtarak
    çok pis taşak geçmişti ama kızamadım amk beyler, güldüm öylece mal gibi.
    cemil usta dükkanın tabelasının gölge yaptığı yere oturduğunda çırak çayları koyuyordu.
    hepimize demi aynı koydu çırak.
    cemil usta şakayla karışık çırağın kafasına vurarak.
    -ulan Emrah amk sana karter düzmeyi öğrettik bi çay koymayı öğretemedik ya ben daha bişey demiyorum sana diyerek güldü.
    öyle tatlı sert vurmuş ve öyle babacan gülmüştü ki resmen bana niye vurmadı diye kıskanmıştım.
    En kral panpamla adam gibi tanışamamış adını bu şekilde öğrenmiştim. O benimkini biliyordu, muhtemelen biz babamla ilk gün gittikten sonra Cemil ustaya beni kim bu mal" diye sormuştu belki de, bilmiyorum.
    Kısa zaman sonra öğrendim ki ufaklık dediğim çırak benden 3 yaş büyüktü.
    vay amk boyu omzuma gelen çocuğa neredeyse abi diyecektim.
    neyse ki boy ve yaş farklarını dengeleyerek sadece Emrah dedim.
    ···
  5. 5.
    +1
    *
    arabaya bindik ve eve doğru gidiyorduk. hiç konuşmadık yol boyunca babamla.
    çok kızgındım çünkü ona.
    11 yaşındaki çocuğu işe sokmak ne demekti amk, hem de bana sormamıştı bile, 2-3 şakayla karışık lafını etmişti sadece.
    eve girdiğimizde evde sadece annem vardı. hoşgeldiniz dedikten sonra kurduğu ilk cümle yeni işin hayırlı olsun oldu. vay amk ana dediğimiz, bağrımıza bastığımız kadın da onlardan çıkmıştı. bunlar resmen çete kurmuşlar üzerimden prim yapacaklardı. o an sığınacak kimsem yoktu ve çaresizce;
    -ama baba okul? diye sordum
    -okul sanki çok gibinde. diyip kestirip attı
    ama ana yüreği işte o daha fazla dayanamamış olacak ki merak etme bu yaz normal çalışırsın, seneye zaten sabahçısın okul bitince işe gidersin dedi.
    oh amk ne güzel her şey planlanmıştı. içimi rahatlatan tek şey çırağın o sıcacık gülümsemesi ve cemil ustanın o babacan tavırları olmuştu.
    o gece neredeyse sabaha kadar uyumadım beyler, yatakta döndüm durdum.
    kardeşimle aynı yatakta ay uçlu baş uçlu yattığımız için onu da uyutmadım haliyle.
    ama üzgün olduğumu bildiği için arada uflayıp puflamaktan başka bir şey de yapmadı.
    ertesi sabah cumartesi günü olmasına rağmen işe gidecektim.
    bari pazartesi gitseydim, cumartesi ilk iş günü mü olurdu vicdanını gibtiklerim.
    sabah olmuştu.
    annem bize kahvaltı yaptıktan sonra babam anneme hanım, ömere eskilerinden çıkar da onlardan giydir dedi.
    sanki normalde giydiklerim çok yeniydi ya amk. neyse dedik bunu da sineye çektik.
    olsun lan dedim kendi kendime en azından çoğu insanın yapamadığı şeyi yapıyordum.
    işe taksiyle gidiyordum şekle bak dıbına koyim.
    babamın taksisiydi ama olsun taksiydi işte amk.
    ···
  6. 6.
    +1
    *
    Öyle hazır cevap biri değilimdir ama hiç bi lafın altında da kalmazdım.
    Aklıma hiç mi bişey gelmedi mi en azından küfür eder kaçardım. (çocukken çok yaptım)
    O an hiç bişey diyemedim beyler.
    Eşyaları taşımaya gelen elemanın benden iri olmaması için dua ediyordum sadece.
    Ben kafamda bunları kurarken hatun telefonuyla uğraşıyor, arada kulağına zütürüp bi süre sonra offlayarak geri indiriyordu.
    Aradan yaklaşık yarım saat geçmişti.
    Bu süre içinde Rüstem Amca 2-3 defa bizim duraktan bana "gel" dercesine el kol yapsa da anında görmezden geliyordum.
    Müşteri falan düşünecek durumda değildim o an.
    Ben öyle hiç bir şey yapmadan bir ömür boyu durabilirdim ama kız sıkılmışa benziyordu.
    Bunu fırsat bilerek;
    -Arkadaş gelmeyecek herhalde. dedim
    -Bilmiyorum ki telefonuna da bakmıyor. dedi
    -Yerini biliyor musunuz peki. dedim
    -Yok, eşyaları aldığımız yerde karşılaştık, "evim" diye bi dükkan varmış burda, ev eşyaları satan, orda çalıştığını, eğer istersem eşyalarımı taşıyabileceğini söyledi. dedi
    Eeee dercesine bi kafa işareti yaptım mal gibi tepkisiz durmamak için ve kız devam etti.
    -Uff ya galiba... dedi
    -Galiba ne? dedim
    ···
  7. 7.
    +1
    *
    cemil usta 50’li yaşlarda, orta boylu, hafif sakallı, gözlüklü, temiz yüzlü bi adamdı.
    ben babamın beni buraya işe sokmak için getirdiğini biliyor ama bi ümit sanki arabayı yaptırmaya gelmiş gibi cool takılmaya çalışıyor, cemil usta ve diğer çocuğa hiç pas vermiyordum.
    (spoiler vermek gibi olmasın ama şimdiki aklım olsa cemil ustanın taşşağını yer öbür çırağa da sımsıkı sarılırdım.)
    O gün pek giblemesem de aralarında neredeyse yarım asır olan bu iki insan babamdan da öte hayatımda tanıdığım en kıyak iki insan olarak kalacaktı beyler. (bu lafımı unutmayın).
    babamla cemil usta kenara geçip ayak üstü konuşurken çırak beni kesiyordu.
    fakir bi ailenin çocuğuydum ama o an kendimi zengin hissettim be binler.
    utandım, hatta çaktırmadan yan tarafımda kapısı sökülmüş siyah murat 131in kapı menteşesine sürtünüp ona benzemeye çalışıyordum fındık kadar beynimle.
    babamla cemil usta lafı uzattıkça uzatıyor, benim oralet gelmiş masanın üzerinde buz olmuşken onlar diyafondan 2. çayı söylüyorlardı.
    derken çırak
    -pantolonun yağ olmuş. diye eliyle üzerimi gösterdi.
    -ne var yani seninki de olmuş. dedim pantolonuma hiç bakmadan
    öyle sıcak güldü ki beyler o dostane gülüşü ömrüm boyunca unutmayacaktım.
    zalim babam cemil ustayla pazarlığını bitirmiş yanıma doğru geliyordu.
    aslında çalışmaktan korkmuyordum ama cahil bi bin olarak kalmak en son istediğim şeydi.
    dükkandan çıkarken o saçma film repliğine şahit oldum beyler.
    babam cemil ustaya bakıp pis pis gülerek
    -eti senin kemiği benim cemil usta. dedi.
    -merak etme evlat bana emanet. dedi cemil usta babacan bi tavırla babamı züt ederek.
    ···
  8. 8.
    +1
    *
    -Aslında 1 dk ya, yardımcı olmak istiyor musun cidden. dedi
    dıbını yolunu gibeyim, istemez olur muyum hiç demek istesem de içimdeki beyefendiye engel olamadım.
    -Tabi ki de. dedim en kibar ses tonumla.
    -Hadi o zaman delikanlı başla bakalım, bunlar 2. kata taşınacak, 5 dakikan var. dedi
    Allah belamı versin, çüküm içine kaçsın ki 1 sn bile düşünmedim beyler.
    Gözüme en hafif olduğunu düşündüğüm 57 ekran tüplü televizyonu kestirdim.
    Şöyle bi ufaktan yokladıktan sonra tam "yallah" diyerek kaldıracaktım ki.
    -Dur be sersem napıyorsun. dedi gülerek.
    O "sersem" lafı bana o kadar iyi gelmişti ki anlayamazsınız binler.
    Ben televizyonu kucaklamış ama henüz yerden kaldırmamış domalık pozisyonda beklerken kıza baktım "ne gülüyon lan aşkım" dercesine.
    Bozulduğumu anlamıştı ve hemen ciddileşti.
    -Ya tamam bırak bırak. dedi.
    Bırakır mıyım amk hiç, canım aşkım ilk defa benden bi şey istemişti.
    Televizyona ölümüne sarılmıştım.
    -Birazdan gelicek biri zaten, anlaştım bi çocukla uğraşma boşuna. dedi
    Hatun besbelli ayak üstü benle taşak geçmişti.
    Bozulmuştum ama üzülmemiştim lan beyler.
    Garip bi şekilde hoşuma bile gitmişti.
    Ve o sersem lafını hiç unutmayacaktım.
    Daha fazla uzatmayıp televizyonu bırakıp doğruldum.
    -Neyse gelsin de en azından ona yardım edeyim, tek başına taşıyamaz çünkü. dedim
    -Herkes sen mi.dedi
    Bu sefer gülmemişti beyler.
    ikinci gol de gelmişti, hatun beni oracığa acımadan gömüyordu.
    ···
  9. 9.
    0
    okudum ağladım
    ···
  10. 10.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 11.
    0
    Sonra okurum ak kalsij burda
    ···
  12. 12.
    0
    Rez okurum
    ···
  13. 13.
    0
    Okurum sonra
    ···
  14. 14.
    0
    Rezervation
    ···
  15. 15.
    0
    Helal kardes
    ···
  16. 16.
    0
    özet geç amk insan okucak bunu
    ···
  17. 17.
    0
    Aglattin pic
    ···
  18. 18.
    0
    La sokuk en hecanli yerde biraktin bin devam Rez
    ···
  19. 19.
    0
    reserved
    ···
  20. 20.
    0
    *
    giderken ne yapacağım hakkında en ufak bi fikrim bile yoktu.
    karşıdan karşıya geçerken ya kızın güzelliğinden etkilenip, saçmalarsam diye düşünüyordum.
    kendimi sapık gibi tanıtmak, istediğim son şeydi.
    kendimden beklenmeyecek bir özgüvenle
    -mrb. dedim
    hatun beni farkedip yaklaşık 2 sn kadar suratıma ifadesizce baktı ve kafasını geri çevirdi.
    o 2 sn bile o okyanus mavisi gözlerde kaybolmama yetmişti beyler.
    bi göz ancak bu kadar mavi olabilirdi.
    onlar maviyse benimkiler neydi,
    sevgi neydi, sevgi emekti.
    kafayı yemek üzereydim. kalbim deli gibi çarpıyordu.
    babamın beni cemil oto'nun önüne bırakıp gittiği ilk günkü gibi çaresiz hissettim o gözler karşısında kendimi.
    hatun sağa sola bakıyor, birini bekliyor gibi gözüküyordu.
    tekrar cesaretimi toplayıp;
    -beni yanlış anlamayın ama yardıma ihtiyacınız var gibi gördüm sizi, şu karşı durakta taksiciyim ben. diyerek elimle bizim durağı gösterdiğimde o an o durağı gösteren elimin, parmaklarımın, ona o komutu veren beynimin her bir hücresini tek tek gibesim geldi.
    durağı gösterdiğimde en yaşlımız rüstem amca dahil herkes bize bakıyordu.
    utancımdan kıpkırmızı olmuştum beyler.
    allahtan hatun lafa girdi ve;
    -sağolun taksi istemiyordum, iyi günler. diyip kafasını geri çevirdi.
    -peki, size de. diyip geri dönmüştüm ki...
    ···