Selam dostlar sözlükteki ilk cin içermeyen korku hikayesini yazmaktan gurur duyarım. Yazar olduğum sürece cin içermeyen bi korku hikayesi okumadım varsa bkz atın. iyi okumalar...

Sonunda üniversite bitmiş, yaşam kalitesinin düştüğünü farkedip Kanada dan iş bulmuştum. Hem ingilizcem hem de fransızcam vardı. Şahsen hiç gitmesem de refah seviyesinin yüksek olduğu bi yere gidiyordum. En azından gittiğimi zannediyordum.

Gitmeden önce iş yerime arabayla 20 dakika uzak olan evimin bölgesini internetten araştırdım. Ormanlık bi bölgeye kurulmuş kalabalık olmayan bi nüfusa sahip bi bölgeydi. Daha derinlemesine girdiğim zaman Kanada nın haber sayfalarında burayla ilgili esrarengiz ölümler olduğunu okudum. Bu konuda Türkiye den farksız olduğunu düşündüm. Küçük yerdi sonuçta böyle efsaneler çıkabilir diye düşündüm.

Keşke orda yazanları kaale alsaydım...

Ya kuzenimi gibsem anında trendin 1.sırasına yerleştiririm anca eli gibinizde bekleyin amk ergenleri sizi

Devam

Uçakta uyuduğum için uykum yoktu. Beyaz çarşafları kaldırırken öyle bi toz kalktı ki alerjim olmamasına rağmen baya bi öksürdüm. Koştum tüm camları açtım hemen anca havalandı.

Yağmur durmuştu. Yatak odasına giderek attım kendimi yatağa ama sonra daha eşyalarımı yerleştirmediğimi farkettim. Tam valizleri açtım ki kıyafet dolaplarının içinin katman katman toz olduğunu farkettim. Yarın ilk işim elektrik süpürgesi ve temizlik malzemeleri almak olacaktı.

Saat farkından ve uçakta uyumamdan dolayı uykum yoktu. Rafların birinde ingilizce bi kital buldum bi süre onu okudum.

Hava aydınlanmaya başlamıştı. Kol saatimin ve telefonumun saatini Kanadaya göre ayarladım. Saat sabahın 10u olmuştu. O gün yemeği dışardan yedim. Burger Kinge gittim fakat yanlışlıkla domuz etli olandan yemişim çok sonra farkettim. Allah affetsin ne diyim.

Neyse allahtan trende yerleşmeyi başardık partı atıyorum şimdi.

Akşama kadar çok eğlendik. Bowling bilardo falan oynadık akşam yemeğini beraber yedik. Sonra evlere dağıldık.

Eve gittiğimde temizlik yeni bitmişti adanlar eşyalarını topluyordu. (TA-Temizlikçi adam)

B: Teşekkür ederim ev çok temizlenmiş.

Harbiden bal dök yala olmuştu dostlar

TA: Bidaha geliriz evlat, dedi.

Adam benim yaşlarıma yakındı ama bana evlat dedi. Teşekkürüme cevap vermedi. Anlamadım pekte sallamadım. Arabadan aldığım biraları çıkardım birde şarap vardı. Aklıma Jane geldi.

Jane i aradım güzel bi şarabım olduğunu söyledim ve evime davet ettim. Arabayla aramız 5 dakika bile değildi.

J: Hadi ama toy yeni ayrıldık, dedi gülerek

Gülmesinden gaz alarak:

B: Ben bidaha buluşmam istiyorum, dedim

J: Okkey Ookey, dedi 4-5 dakika sonra kapı çaldı.

Uçak rötar yaptı gece 4te küfür ede ede saat 5te bindim uçağa. Sabahın ilk ışıklarıyla kalkışımız gerçekleşti.

Kulağıma önceden yaptığım müzik playlistini taktım. Gözüme koltuğun filesinde bulunan göz bandını taktık ve uyku moduna geçtim.

Uyandığımda inmemize daha 5 saat vardı ve tüm uykumu aldım. Kulaklıkta müzik yoktu. Tekrarlamaya ayarlamıştım durmaması gerekti. Cebimdeki telefonu yokladım. Yoktu. Arka cebindeydi gerizekalı.

Küçük bi aksiyonla uykum açılmış oldu. Uzun uçuş olduğu için yemek servisi vardı. Ben uyurken hostes önümdeki açılır masaya koymuştu tepsiyi. Onu gömdüm.

Bi yemek arkası sigara için neler vermezdim ama uçaktan balkon yoktu maalesef : )

Kanada ya taşınmama son 1 hafta kala bizim tayfayla geçirdim çoğunlukla. Meyhaneye falan gittik son kez beraber olalım dedik. Son bikaç günde mesafe olarak uzak akrabalar geldi. Kuzenler falan onlarla geçirdim.

Son akşam uyumadım uçağım gece 4teydi ve 12 saatin üstünde sürüyordu yolculuk. Çabuk geçsin diye uçakta uyuyacaktım.

Geçmesini istemiyorum ya sanki 10 dakikada gece 4 oldu saat ve beni zütürecek olan bizim tayfadakiler toplanmış beni istanbula kadar havaalanına zütürecekler. Bursada yaşıyordum bu arada.

Arabalı vapurla indik istanbula beni sadece yolcuların girebileceği kapıya kadar uğurladılar.

Eşyalarımı önceden yollamıştım kanada daki ev adresime ben oraya gittikten kısa bi süre sonra yanımda olurdu.

Sigara ihtiyacımı unutmaya çalışırken inişimize 4 saat kaldı. TVden 2 film izledim zaman çabum geçti.

indiğimizde hava hafif yağmurluydu ve geceydi. Bu saatte nasıl giderim diye düşünürken alkıma taksi geldi. Havaalanı taksisine bindim ve adresimi tarif ettim. Adam ilk başta bana bi bakış atsa da zütürmeyi kabul etti.

Bizim sokağın başında bıraktı beni. Ben elimde 2 mega valizle o yağmurda sırıl sıklam oldum. Evi aldığım adam anahtarın paspasın altında olduğunu söylemişti. Gerçekten de ordaydı. Hayatımda ilk defa paspasın altından anahtar almıştım filmlerdeki gibi.

Eve girdiğimde eşyaların üstü beyaz örtüyle kaplıydı. Evin bayadır kullanılmadığı belliydi.

Beyler ben oturup üşenmeden film senaryosu yazıyorum sizin verdiğiniz değere bak illa siyaset mi yapalım? ferre arşivimi yapalım? Kuzen mi gibelim napalım size yaranmak için?

Az destek verin şu başlığa

Allahtan evde internet bağlantısı vardı laptopumdan film açmak aklıma geldi. Ne izlesek diye düşünürken Recep ivedik aklı buda şakaydı.

Sonra film izlemeyelim dedi Jane müzik aç dedi. Şarap, mumlar, şık kıyafetler bu ortama sadece dans müziği yakışırdı. Türkçe, dans müziği yazdım ilk çıkana girdim. Klagib dans pozisyonunda dans etmeye başladık. O gece bişey yaşanmadı.

Yaklaşık 1 ay flörtleşmeden sonra Jane ile çıkmaya başladık. Benimle yaşıttı. 7 8 ay çıktıktan sonra bana evlenelim dedi. Kabul ettim ve birlikte yaşamaya başladık. ilk önce Türkiyeye bizimkilere göstermem lazımdı öyle pat diye olmaz diye düşündüm. Jane in ailesiyle çoktan tanışmıştım.

O arada ben işe başlayıp güzel paralar kazanmaya başlamıştım. Gittikçe ekonomik açıdan büyüyorduk hemde Jane ile aynı işte çalışıyorduk. ilk 1 sene anormallik olmadan yaşadım Kanada da.

Devam

Ambulansla vakit geçiremezdim. Silah satıcısına evin anahtarını bıraktıp ve hemen Camaroya atlayıp hastaneye gittik. Jane öldü. Kurtarılamadı.

Eve döndüğümde silah satıcısı hala evdeydi. Gidip dükkanı kapatıp geri gelmişti buraya göz kulak olmak için. Polisler çoktan evdeydi. Jane morgdaydı. Ben burdaydım. Polisler burdaydı. Olayları idrak etmeye çalışıyordum.

Polis adamı alıp hastaneye zütürdü sonrada hapse tıkacaklardı.

Silah satıcısı ve benim ifaden alındıktan sonra herkes gittikten sonra tekrar yalnız kaldım. O katili her ne kadar mahfetsemde onun hissettiklerini anlayabiliyordum artık.

Okuyan panpalarım başlığa şuku atıp rezlerinizi alın taktan bi lise hikayesi 1.sırada dalga geçer gibi

Girdim elektrik süpürgesi aldım deterjan, çamaşır suyu falan aldım marketten eve doğru gidiyorum. Evim yakındaydı ama çok eşya vardı. Telefon numarası bırakma şartıyla market arabasını evine kadar zütürmene izin veriyorlardı. Bikaç saat süresi vardı getirmen için yoksa arıyorlardı telefonda.

Eve geldiğimde kapıda neredeyse kapının yarısı kadar bir afiş vardı. Gece geldiğimde yoktu bu eminim. Diğer evlerin kapılarına baktım sokaktaki hiçbirinde yoktu afiş sadece benim evime asmışlardı. Temizlik şirketi afişiydi bu. Kanada da öyle gündelik kadın bulamazsınız çeşitli temizlik şirketleri var parayı ödüyorsunuz 2 3 kişi gelip evinize detaylı bir temizlik yapıyor. Güvenip güvenmeme size bağlı.

işe yarayacağını düşündüm ve afişi çıkarıp evin içine aldım. Yarın ilk işim arayıp temizlik şirketini çağırmaktı. Tamam malzeme almıştım ama bu kadar işin üzerinden tek başıma kalkamazdım. Zaten eşyalarımıda yerleştirmedim bişey çalmalarıda zordu valizler şifreliydi.

Sabah seri yazıcam dostlar iyi geceler öpüldünüz

Gelen Janedi ne çabuk gelmişti öyle. Film izleyelim diyecektim tv yoktu daha. ikimizde öğleden beri bişey yemedik karnımız acıkmıştı. Yemek yapalım dedim kabul etti. Geçtik mutfağa 2 şer dana t-bone(kemiksiz gramla satılan et) yaptık.

O yemekle uğraşırken ben çaktırmadan sıvıştım masayı hazırladım. Aybı filmlerdeki gibi oldu 2 tane mum tabaklar ve 2 kadeh. Doldurdum şarabı kadehlere sonra döndüm mutfağa. Farketmemiş bile gittiğimi.

Yemekleri hazırladığımızda salona koymaya gidince farketti, teşekkür etti ve yanağıma bi öpücük kondurdu.

Yemekler bittikten sonra tavlaya geçeli... Şaka Kanadalı kıza ne tavlası.

Sabah ilk işim yeni evime taşınmaktı. Yerdeki ve etraftaki kan lekelerini temizledim. Sabaha kadar tüm eşyalarımı koliledim. Mobilyaların üstüne aynı geldiğimdeki gibi beyaz çarşaf geçirdim.

Sabaha kadar uyumadım. Eşyaları taşımak için bi kamyon geldi ve yüklendi hepsi. Anahtarı paspasın altına bırakıp yeni evime gittim.

Evi emlakçıya onun istediği fiyata sattım çünkü bu evden bir an önce kurtulmam gerekiyordu.

Yeni evime yerleştim. Jane in cenazesinden sonra yeni evime döndüm.

içim dehşet bir intikam duygusuyla kaplıydı.

Alışverişe çıktım. Spor marketinden beyzbol sopası, bahçe marketinden kamuflaj tulum ve çivi aldım.

Artık ben oyum, o ben...

Okuduğunuz için teşekkürler. Hikaye her zaman olduğu gibi iplenmedi. Duvara yazmak istemediğim devam etmiyorum.(Hikaye burda bitti sadece katil olduktan sonrasını kurgulamadım. iplenmeyen bi hikaye içinde kafamı yormak istemiyorum)

-=SON=-

Hikayeyi güzel bulup girmek isteyenler için: (bkz: toymachine22)

→ Diğer Hikayelerim;

(bkz: ilkokul aşkımla 11 yıl sonra tekrar)

(bkz: ilkokul aşkımla 11 yıl sonra tekrar part 2)

(bkz: counter strike evreni)

Uyudunuz mu belli edin kendinizi duvara yazmiyim panpalar

Gece olunca yattım bikaç saat uyuyamadım şu an Türkiyede gündüzdü çünkü vücut saatim oraya göre adapte olmuştu ama naptım ettim uyudum gece. Sabah uyandığımda annemleri ariyim dedim sonra orda gece olduğu aklıma geldi vazgeçtim.

Temizlik şirketini aradım ertesi gün için randevu aldım. Sabahtan geleceklerdi. Bari bu gün burda kalan işlerimi halledeyim dedim ve evden çıktım. Türkiye hattım dışında yeni bir Kanada hattı çıkarttım ordaki operatörlerden birinde.

Marketten yemeklik malzeme aldım. Domuz etlerinin neyr benzediğini çözmüştüm artık tavuk aldım. 2 bira aldım ve evin yolunu tuttum.

Kanada ya gitmeden önce babam araba almam için para vermişti. Türkiye fiyatlarına göre vermişti tabi burda çok daha ucuzdu verdiği parayla Türkiyede 100bin TL olan bi arabayı burda neredeyse 50 bine alabiliyordum. Alışveriş malzemelerini bıraktım eve ve oto galerileri dolaşmaya başladım. Kanadanın içinde ulaşım kolaydı metro tarzı sistemler kuruluydu.

Neyse hava kararmasına doğru gezim bitti ve aklımda kalan beyaz kırmızı detaylı Camaro da karar kıldım. Tam bütçeme göreydi. Aldım arabayı yarın da devir işlemleri vardı.

Evime Camaroyla geldim garajı ilk defa kullandım ve içeri soktum arabayı.

Müzik eşliğinde yemek bira yaparken kapı çaldı.

Bi adam(Türkçesini yazıyorum):

"Temizlik şirketinden geliyoruz. imzalamanız gerek birkaç yer var da " dedi

imzaladım ve kamyonetine binip gitti adam. Bu saatte ne evrakı?

Daha sonra yine yağmurlu bi gecede Jane ile yatarken uykumdan Jane tarafından uyandırıldım. Evin içinden tıkırtılar geldiğini söyledi. Havanın yağmurlu ve rüzgarlı olduğunu normal olduğunu söyleyip dudağına öpücük kondurup koydum kafayı.

Jane de uyuyabilmiş olacak ki bidaha uyandırmadı. Sabah yalınayak mutfağa doğru giderken ayağımı vıcık vıcık bişeyin üstüne bastım. Yerde benim ayağımın 2 katı kadar olan bi botun çamur izi vardı. Jane i uyandırdım evden çıktık polisi aradım. Evin içinde akşama kadar araştırma yaptılar ama hırsızı bulmaya yetecek kadar iz bulamadılar.

Herkes gittiğinde çamur izlerini temizlehip tv karşısına geçtik.

Eve gittim üzerime güzel bir t shirt güzel bi pantolon üstünede kabanımı geçirerek çıktım. Burda daha kar yağmamıştı ama epey soğuktu. Bu arada evde temizlikçiler salonu bitirmişti bile.

Söylediği restoranta gittim Jane yeni gelmiş montunu sandalyeye asıyordu.

B: Merhaba

J: Oo toy merhaba

B: Nasılsın Jane? Çok şıksın bakıyorum.

J: Ah teşekkürler sende beklediğimden daha iyisin. Tanıştığıma memnun oldum tekrar, dedi

Yemeklerin siparişini verdik. Ben insanı çaktırmadan incelemezdim. incelediğimi bilsin isterdim hatta. Baya bi süzdüm farkına vardı:

J: Ne oldu kıyafetime bişey mi dökülmüş?

B: Ah hayır seni süzüyordum.

Birşey demedi kızardı biraz yanakları.