0
üyeleri̇n yorum alani 2001’den beri̇ daraldi
- bu sadece bir yorum mu yoksa maddi dayanağı da var mı?
var tabii, anayasa’da ölçülülük ilkesi esastır ve sizin deyiminizle “gri” ölçülülüktür. ayrıca bu ölçülülük kuralı da şununla desteklenmiş oluyor; bütün hak ve özgürlükler için çerçeve ve genel nitelikte bir madde olan anayasa’nın 13’üncü maddesine 2001’de şu üç önemli kriter getirildi: 1- demokratik toplum düzeni, hem hak ve özgürlüklerin güvencesidir hem de hak ve özgürlüklerin sınırlama nedenidir; 2- uygulanan yaptırımda hakkın özüne dokunulmayacak; 3- ölçülülük olacak. şimdi bu gri alan yaratılmasına 2001’de bir öğe daha eklenmiş bulunuyor: anayasa’nın 69’uncu maddesinde yapılan odak tanımı. 2001 değişikliği sırasında bu odak tanımı siyasal partiler kanunu’ndan alınarak anayasa maddesi haline getirildi.
- bununla ne yapılmış oldu?
yani anayasa’yı değiştiren türev kurucu iktidar, anayasa mahkemesi’ne “bu tanımı sen yapamazsın, bu tanımı anayasa yaptı” demiş oldu. dolayısıyla anayasa mahkemesi’nin takdir alanını daralttı.
- 2001’den önce ne diyordu yasa?
2001’den önce “… karşıtı eylemlerin odağı olma” hali siyasal partiler yasası’nın 103’üncü maddesinde tarif ediliyordu. anayasa mahkemesi, rp davasında bu düzenlemeyi bir “ön sorun” yaparak, anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptal etti. aynı madde sonra odak tanımını zorlaştırıcı yönde değiştirildi. anayasa mahkemesi bu kez fp davasında yeni düzenlemeyi de aynı yöntemle iptal etti ve her ikisinde de, odak haline gelmekten ne anlaşılması gerektiğini anayasa mahkemesi doğrudan –kendi yetkisi olarak- belirledi.
bunun üzerine, 2001 anayasa değişikliyle madde 69’da ayrıntılı bir tanım yapıldı ve bu tanım doğrudan -anayasa mahkemesi için de bağlayıcı olan- anayasa metnine konmak suretiyle, mahkeme’nin takdir yetkisi daraltılmış oldu. yani bu durumda anayasa mahkemesi artık sadece madde 69’da tanımı yapılan “odak haline gelme” koşullarının olup olmadığını saptamakla yetinece