sönük hayatımın pek sönük hikayesi beyler

rezerved

celladıma aşık olmuşum da farkına varamamışım

öylece bekledim 25-30 dakika boyunca. odası karanlık olurdu. gözüm karanlığa alışsa da pek bir şey görünmüyordu. bekledim sebepsizce kalçasıyla aynı havayı teneffüs ediyordum o yeterdi bana. bir ara uyanır gibi oldu. hemen olduğum yere çöktüm. sonra geldiğim gibi usulca çıktım odadan. odama geçtim bütün gece uyku girmemişti. gözüme o geceyi bir türlü aklımdan çıkartamıyordum. sabah olsun, teyzem uyansın kahvaltı hazırlarken yine seyredeyim diye planlar yapıyordum. bütün gece yine hülyalar hülyalar. sabah oldu teyzem uyanmıştı yine erkenden. bütün gece hiç uyumamıştım. uyandığını fark edince yanına gittim yine o pembe çiçekli külodu ve turkuaz donu vardı üzerinde. neden bu saatte uyanıksın diye sordu. uykum kaçtı dedim. bugün kahvaltıyı erken yapalım madem uyanıksın dedi. olur dedim tebessümlü bir yüz ifadem vardı. sonsuza dek izleyebilirdim onu, o bir şeyler hazırlarken masayı hazırlama bahanesiyle onu izliyordum. bu sefer pek çevirmiyordum kafamı, uzun uzun bakıyordum kalçasına her fısatta. bugün turkuaz donu biraz daha içine girmişti kalçasının. kendime karşı koyamıyordum artık, ne olacaksa olsundu.

bugün temizlik yapacağını söyledi. işimin olmadığını diğer günlerde olduğu gibi. birlikte yapalım yardım edeyim sana dedim. memnun oldu öptü alnımdan. temizliğe başladık. ben elektrikli süpürgeyle yerleri temizliyordum o da koltukların tozunu alıyordu ve sıklıkla eğiliyordu. o anlarda delirecek gibi oluyordum. her eğilip doğrulduğunda turkuaz donu biraz daha içine giriyordu kalçasının ve ben biraz daha kendimi kaybediyordum. bu şekilde devam ettik baktım baktım baktım. temizlik bitmişti yorgunluk kahvesi içtik birlikte. kahvelerden sonra teyzem duşa girdi. aklıma şeytani düşünceler geliyordu, yapmaya cesaret edemeyeceğim düşünceler. bornozuyla çıktı odasından. o an üzerindeki bornozu sıyırıp kalçasına sarılmak geçti içimden ama yapamayacağımı biliyordum, girdi duşa. banyonun kapısında su seslerini dinledim. o su sesleri bile azdırıyordu beni. bazen eliyle vücudunu okşadığını hissediyordum seslerden. deliriyordum. duş bitene kadar o şekilde bekledim. su sesi kesilince banyoya koşup mastürbasyon yaptım ama ateşim sönecek gibi değildi, mastürbasyonla. o odasına geçmişti giyinmek için ben de salonda yanıma gelmesini bekledim. geldiğinde üzerinde farklı bir don vardı. lacivert bir dondu, iç çamaşırı belli olmuyordu. bu benim için büyük bir hüsrandı.

su içmek için mutfağa yöneldiğinde. arkasından baktım umutsuzca, lacivert bir don giymişti bir şey belli olmazdı ancak iç çamaşırının ıslaklığı donunun üzerinden ıslak üçgen bir iz bırakmıştı. ıslak çamaşırı ve donu kalçasının içine öylesine giriyordu ki gözümün önüne ıslak bikininin kalçanın arasına girmesini anımsatıyordu. tekrar aldı eline tarağı saçlarını taramaya koyuldu. hem onun saçlarını tarayışını izliyor hem de bu bu marazi düşüncelerden nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. teyzemin sorusuyla irkildim, gece korkup korkmadığımı sordu. bir süre öylece yüzüne baktım. hiç beklemediğim bir soru idi ne cevap vereceğimi bilemedim. kem küm ettim korkmadım dedim ilk sonra biraz korktuğumu söyledim. korktuğun zaman gel yanıma odanda yatma tek başına dedi. son söyledikleri beni sevince boğdu. bütün gün ağzım kulaklarımda idi. bir an önce gece olsun istiyordum. o kalçaları tekrar hissedebilecektim. kalbim çok fena çarpıyordu. teyzem saçını taradıktan sonra akşam yemeği için mutfağa yöneldi. ben de tuvalete koştum. gece kalçasını hissettiğimde boşalmamak için mastürbasyon yapacaktım 1 saat içinde 4 kez boşaldım. teyzem neden sürekli tuvalete gittiğimi sordu ishalim dedim, güldü. o yemek yaparken onu izledim ama donu ne kalçasının içine giriyordu ne de ıslaklık kalmıştı. eğildiğinde bir nebze izleyecek bir şeyler çıkıyordu.

kahvaltıdan sonra işlerim olduğunu söyleyip dışarı çıktım. bütün gün evde duramazdım, içim rahatlamış olsa da hala çok utanıyordum. dışarı çıkmayı pek sevmememe karışın o gün için mecburdum. biraz dolaştıktan sonra bir internet kafeye girdim orda 3-4 saat kadar vakit geçirdim ama fazlasına hem param yetmezdi hem de çok sıkıcı idi. ordan çıkıp bir atari salonuna girdim daha önce arkadaşlarım birkaç defa zütürmüştü hepsi o kadar. hiçbir oyunda ikinci adamı, takımı, bölümü ve yarışı göremedim. sürekli yenilmek iyice sıkmıştı canımı salondan da çıkıp gençlik parkına gittim. adrenalini yüksek aletler daha dışarıdan baktığımda içimi ürpertiyordu. en fazla gondola binebilirdim ya da dönme dolaba. dönme dolaba binmeye karar verdim, biraz oksijen iyi gelebilirdi bana. gişeye doğru yöneldiğimde birden çok az param kaldığını hatırladım eğer gondola binersem eve kadar yürüyerek gidecektim. bu da yaklaşık 30 km yürümek demekti. hemen çıktım biraz daha vakit geçsin diye oradan kızılay'a kadar yürüdüm akşam olmuştu artık. atladım otobüse doğru eve. otobüste evde ne yapacağıma karar verdim, eve gideceğim akşam yemeğinden sonra hemen odama çekilip uyuyacağımı söyleyecektim. kapıyı açıp eve girdim teyzem mutfakta yemek hazırlığı yapıyordu, geldiğimi fark etmemişti. mutfağın kapısından baktım kendini yemeğe vermişti çok titiz çalışırdı yemek yaparken. sessizce odama geçtim. üstüme eşofmanlarımı giydim radyoyu açıp yatağa uzandım. teyzemin duyacağı oranda açtım radyonun sesini. teyzem de duymuş olacak ki hemen geldi odama. ne zaman geldiğimi sordu. çok oldu uzanmıştım dedim. duymadım geldiğini dedi. cevap vermedim. hadi bana yardım et de masayı hazırlayalım dedi. tamam deyip mutfağa geçtim arkasından.

devam panpa sardı hadi hızlı

Dur bakalim reserved

reserved

ortaokul da benzer bir şekilde geçmişti, bu kez abilerimden farklı bir okulda okuyordum, ama ruhuma kazıdıkları aşağılık duygusu peşimi bırakmıyordu bir türlü. teyzemden bahsedeyim biraz kahverengi gözleri buğday tenli balık etliye yakın bir vücudu vardı. güzel bir kadın sayılabilirdi. gerçi benim gözümde her şeyden herkesten iyi ve güzeldi. sürekli bir şeyler örerdi bana hem sevdiğinden beni hem de vakit geçirmek için. elinin lezzetine de diyecek yoktu ne yaparsa yapsın doyamazdım yemeye. günlerimiz bu şekilde geçerdi. ben pek dışarı çıkmazdım. arada eniştem gelir 1 hafta gelir geri dönerdi almanya'ya onun gelmesini hiç istemiyordum. o gelince teyzemle uyuyamazdım. korkak bir çocuktum karanlıktan aklım çıkardı ev de iki kişi için biraz genişti. bu yüzden arada teyzemle birlikte yatardım. arkamı dönerdim ona o da kollarının arasına alırdı en huzurlu olduğum an işte o andı. bir hafta boyunca teyzemin bütün ilgisi onun üstüne kayardı o da teyzeme kayardı. bana muhtelif hediyeler getirirdi. kimsede olmayan oyuncaklar çikolatalar falan. evde oynardım dışarı çıkartamazdım abilerimin korkusundan. eniştemi yolcu ettiğimizde teyzem hüzünlü olur ben ise mutluluktan havaya uçardım ama bunu gizlerdim.

reserved

@10 ozaman hızlı yaz
seni ne gibime verdiler aq teyzene
fakirmiydiniz?

reserved

@14 fakir sayılırdık dedim ya beni pek sahiplenmedi gerçek ailem bin gibiydim amk kaza sonucu oldum ya o yüzden galiba

@17 panpa bazen seri bazen çok yavaş olabilirim sadece buna odaklanmak istemiyorum arada sözlükte takılır sıkılınca yazarım buraya

ulan ilk entry e baktım başlığı takibemi alsam diyordum ki 'teyzemin kıçını gibime doğru bastırdım' cümlesini gördükden sonra bu hikayenin içinde edebiyatın anlatımın dilbilgisinin kırıntısı bile kalmamıştır kanımca

reserved.. enteresan hikaye dinlenir.

@19 öyle bir cümle bulamadım panpa la
bir de be dilbigisini ne de imlayı bu sözlükte kullanmıyorum ben

@22 alıp zütürmedi amk hemen üst kattaydım zaten giblerinde değildim ben amk görmeye gelmiyorlardı lan beni amık

rezerved