1. 76.
    0
    olmayan suzanı gibiyim...
    suzan taklidi yapan gavatın zütünü gibiyim...
    suzana inananların zütünü gibiyim...
    ···
  2. 75.
    0
    ···
  3. 74.
    0
    ···
  4. 73.
    0
    ···
  5. 72.
    0
    ···
  6. 71.
    0
    ···
  7. 70.
    0
    ···
  8. 69.
    0
    ···
  9. 68.
    0
    ···
  10. 67.
    0
    ···
  11. 66.
    0
    ···
  12. 65.
    0
    ···
  13. 64.
    0
    upupuupupupupup
    ···
  14. 63.
    0
    ···
  15. 62.
    0
    ···
  16. 61.
    0
    ···
  17. 60.
    0
    ölü diri farketmez inci giber affetmez.

    @1 ayrıca şutlanmalıdır pm capsi paylaşmış. ya da bu duruma göre banlı görünmeli ama yaşamalı felan filan.
    ···
  18. 59.
    0
    vali tahsin soylu: solcular sağcılara saldırabilir!

    aynı akşam vali tahsin soylu nasıl olduysa gaziantep zırhlı birlik komutanına yazdığı yazıda “k.maraş’ta cenaze törenini bahane eden solcular, çok kuvvetli yandaşlarıyla, sağ görüşlü kişi ve kuruluşlara saldırabilirler. bu yüzden olaya müdahale edebilmek için kuvvet bulundurulmasını istiyorum” diyordu.

    bütün bunlar olurken aynı vali tahsin soylu bu sefer “içişleri bakanlığı, şereflerine lâyık bir tören yapılmasını istiyor” diyerek herkesin cenazeye katılmasını teşvik ediyor, okullar ve devlet daireleri tatil ediliyordu. daha önce töb-der ve yürükselim mahallesinde beş örgüt tarafından (töb-der, tkp/ml-dhb, tdkp/hk, dev-savaş ve tikp) alınan karar gereğince plan uygulanıyor, iki öğretmeni öldüren dev-savaş cenaze töreninin hazırlıklarında da başı çekiyordu.” marksist-leninist bölücü terör örgütleriyle marksist-maoist bölücü terör örgütleri kendi yandaşlarınca öldürülen öğretmenlere görkemli (!) bir cenaze töreni düzenlemek için aralarındaki çekişmeyi bir süreliğine rafa kaldırmışlardı. yıllardır milliyetçi muhafazakâr yapısı nedeni ile bir türlü sızamadıkları maraş’ta kendilerinin ispatını ancak bu yolla yapabileceklerine inanıyorlardı. üstelik kan içicilerin kanla yazılır dedikleri devrimin ilk ayağını da burası oluşturuyordu.

    okulların ve devlet dairelerinin tatil edilmesinin ardından komünist katiller çarşıları dolaşarak bütün esnafı dükkân kapatmaya zorluyorlardı. bundaki amaç mümkün olabildiğince kalabalık toplamaktı. böyle gergin bir ortamda morgdan alınan cenazeler, cenaze namazı (!) için ulu cami’ye doğru yola çıkarılmışlardı. tarihler 22 aralık 1978 cuma gününü işaret ediyordu!

    adı geçen öğretmenlerin cenazesinin kalkacağı gün çeşitli yollarla halkı ulu cami’ye toplamayı sürdüren komünistler, tahriklerine olanca hızı ile devam ediyorlardı. hatta o kadar ileri gidiyorlardı ki, duyan kulaklarına inanamıyordu. ama ne yazık ki komünistler “maraş müftüsünün resmî araçla kentte dolaşıp halkı (alevilere karşı) kışkırttığı” (nedim şahhüseyinoğlu, yakın tarihimizde kitlesel katliamlar, sh, 97) dedikodusunu yayarak ulu cami etrafında binlerce kişinin toplanmasını sağlıyorlardı. bu söylentileri hürriyet gazetesi okuyucularına şöyle duyuruyordu: “saldırganlara dinamit lokumu ve silah dağıtıldı. adını açıklamayı sakıncalı bulan bir yetkili, maraş müftüsünün resmi araçlarla kenti dolaştığını ve halkı kışkırtıcı konuşmalar yaptığını, olayların bundan sonra başladığını öne sürdü” (hürriyet gazetesi, 26.12.1978)

    bir alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sayılır… (!)

    bu arada akıllara durgunluk veren bir iddia daha ortaya atılıyordu. aynı gün “bağlarbaşı imamı mustafa yıldız cuma namazında (22.12.1978) oruç ve namazla hacı olunmaz, bir alevî öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır diye vaaz verdiği” (nedim şahhüseyinoğlu, yakın tarihimizde kitlesel katliamlar, sh, 150) dedikodusu yayılır. artık ok yaydan çıkmış, herkes her söylenene inanır hale gelmişti… zaten istenilen de buydu...

    ulu cami maraş tarihinde çok önemli bir yer işgal etmektedir. ayrıca maraş’ın en büyük camisidir. işte komünist militanlar yapacakları katliamın mümkün olduğunca büyük olması için özellikle cuma günleri tıklım tıklım olan ulu cami’ye bu yüzden cenazelerini getirmek istemişlerdir. aslında maksat tabii ki cenaze namazı kılarak dini vecibelerini yerine getirmek değildi. bu arada yeri gelmişken şunu da belirtmekte fayda var: türk solu tıpkı ağa babaları lenin. stalin. mao. rusya, çin, enver hoca, tito v.s. gibi din düşmanıdır. üstelik “…sünni islâm düşmanı” (mahmut çetin, perinçek ve aydınlık hareketi, sh, 268)

    oradaki hain ve sinsi plan cuma namazını kılanları tahrik ederek öldürebildiklerini hemen orada katletmekti. bu arada cenazeleri alan topluluk önlerine çıkan her şeyi tahrip ederek ulu cami önüne geldiler. bütün bu azgınlığın arkasından gelecekleri sezen maraşlılar da cuma namazından çıkanlarla beraber ulu cami önünde toplanmaya başladılar. karşılıklı slogan atmalar ve komünistlerin peygamberimize (s.a.v) hakaret etmeleri ise sinirleri iyice gerdi. işte “bu anda polisten (pol-der) ve kortejde bulunan militanlardan topluluğun üzerine ateş edenler oluyordu.” tabii provokatörler de (kışkırtıcı) boş durmayarak halkın galeyana gelmesine yardım ediyorlardı.

    cenazeleri bırakıp kaçıyorlar.

    kan temeline oturtulan devrimin ilk kıvılcımı sayılabilecek maraş olaylarının patlak verdiği gün bir başka kıvılcım da elbistan’da çakılmıştı. bir chp senatörü olan hilmi soydan o tarihlerde ülkenin istikbalini mhp’de gördüğünden partisi chp’den ayrılıp mhp yetkililerine “artık mhp’de siyaset yapacağını” söylemişti. senatör hilmi soydan töb-der’de yapılan hain plan sonrasında dev-sol militanı ali sarıaslan tarafından katlediliyordu. bu cinayetle olayların boyutunu ve alanını genişletmeyi uman katiller hilmi soydan’dan başka mhp ilçe başkanı, üod başkanı ve ülkü-bir başkanını da öldürmeyi planladıklarını daha sonra itiraf edeceklerdi.

    ulu cami’de karşılıklı slogan ve taş atmalardan sonra maraşlıların kararlı tutumları karşısında militanlar cenazelerini de bırakarak burayı terk etmek zorunda kalmışlardır. bu konuyla ilgili avukat selahattin aydın 30.06.1980 tarihinde adana 1 nolu sıkıyönetim mahkemesinde şöyle demiştir.(kaçan teröristleri kastederek) “bir kısmı da askerî araçlarla olay yerinden uzaklaştırılmış... hastane civarında askeri bir cemseden militanlarca açılan ateş sonucu cemil karadutlu adında sağ görüşlü bir genç vurularak öldürülmüş... bu grup içinde bulunan disk bölge temsilcisi solcu mehmet taşkesen topluluğu silahla tarıyor ve bir vatandaşı ağır yaralıyor... aynı gün akşam, yürükselim mahallesinde memili bakıca ve hamza yıldız isimli sağ görüşlü gençleri öldürüyorlar... ”

    22 aralık cuma günü ve akşam öldürülen üç kişinin cenazeleri 23 aralık günü defnedilecektir. cenazeye bütün maraşlı katılarak bir kez daha sola geçit ve taviz vermeyeceğini gösteriyordu. geceden yürükselim mahallesinde askerlerin tedbir aldığını gören maraş sakinleri hiçbir şeyden habersiz hastanenin olduğu yere doğru ilerliyordu. bu duygu ve düşüncelerle öldürülen gençlere duyulan acılar ve katillere duyulan kin ile yoğrulan bedenlerin üzerine bir anda mermi yağıyordu. geceden kurulduğu belli olan bu tuzağın içine düşenlerden ilk anda 30 kişi hayatını kaybediyordu. ilk tetiğin çekilmesinden hemen sonra diğer mahallelerde de katliam başlıyordu. komünist teröristlerin daha önce seyyar satıcı ve milli piyango satıcısı kılığında maraş'a soktuğu katiller yine daha önce hazırladıkları silâhlarla sağcı-solcu, alevi-sünni ayrımı yapmadan katliamı sürdürdüler. bastıkları evlerde hiçbir ayrım yapmadan çocukları, kadınları, yaşlıları bile öldürdüler. üstelik bununla da yetinmeyip evleri ateşe verdiler. savunmasız gördükleri her şeyi leş yiyici sırtlan sürüsü gibi talan ediyorlardı. katliamlar yapan komünistlerin bu görevi 25 aralık 1978 tarihine kadar sürüyordu. 26 aralık günü olayın gerçekleri herkes tarafından görülüyordu. resmî açıklamalara göre 111 ölü ve yüzlerce yaralı vardı.

    sivil otoritenin kasıtlı tutumları sonucu askerî birlikler olaya çok geç müdahale etmiş ve cinayetlerin artmasına neden olmuştur. güvenlik güçlerinin geç gelişi komünistlerin işine yaramıştır. bu konuda “olayları solcular başlattı” dediği için istifa ettirilen içişleri bakanı irfan özaydınlı’nın yerine gelen hasan fehmi güneş bakın ne diyor!

    bundan iki yıl önce “78’liler federasyonu” tarafından düzenlenen “maraş katliamı ve gerçekler” konulu panelde konuşan hasan fehmi güneş, “dönemin hükümetinin katliamı önleyebilecek güce sahip olduğunu” iddia etti. güneş, “ciddi bir devlette böylesi katliamların engellenmesinin mümkün olduğunu, hükümetin ‘kötü yönetimi nedeniyle’ katliamın durdurulamadığını” söyledi. “ben de hükümetin üyesiydim. maraş’ta bu tür hareketlerin olacağı sinyalleri geliyordu” diyen güneş, olaylarda hükümetin sorumluluğu olduğunu itiraf ediyordu.

    sadece maraş’ta çıkan olaylarda birkaç gün içinde yüzden fazla insanın ölümüne rağmen ecevit, kendi dönemlerinin barış ve kardeşlik dönemi olduğunu iddia etmiştir.

    “yapılan yargılamalar neticesinde mhp ve diğer ülkücü kuruluşlar hakkında suç duyuruları reddedildi.” (nedim şahhüseyinoğlu, yakın tarihimizde kitlesel katliamlar, sh, 156) ancak ecevit hükümetinin ve pol-der’li polislerin bütün oyunlarına rağmen adalet karşında hesap veren mhp ve ülkücü kuruluşların beraat etmesine karşılık, başta garbis altınoğlu olmak üzere pek çok komünist yargılanmış ve suçlu bulunmuşlardır. adı geçen ermeni garbis altınoğlu türk milletine yaptığı bütün kötülüklerin cezasını maraş katlidıbının bir numaralı sanığı, tertipçisi, teşvikçisi ve uygulayıcısı olduğu gerekçesiyle yargılandığı mahkemece suçlu bulunmuş ve
    Tümünü Göster
    ···
  19. 58.
    0
    http://www.incicaps.com/resimler/1-462.jpg
    ···
  20. 57.
    0
    güldüm lan
    ···