0
# olaylar hakkındaki bazı gerçekler veya en azından farklı bir bakış açısından görünüm için:
30.yilinda maraş katliami ve tersyüz edilen gerçekler!
birol cevizoğlu
şimdi birlikte bir zaman yolculuğuna çıkıp “keşke yaşanmasaydı” dediğimiz o günlere bir bakalım. unutulmamalıdır ki o günlerde sscb gizli servisi kgb başta olmak üzere çin, arnavutluk, bulgaristan ve diğer komünist blok ülkelerinin gizli servisleri ülkemizde cinayetler işleyip, büyük provokasyonlara imza atmaktaydılar.
bu büyük iç savaş provalarından ilki belki de “malatya olayları” diye bilinen, malatya’da chp’nin 52 yıllık iktidarını yıkarak 11 aralık 1977’de belediye başkanı seçilen hamit fendoğlu’nun, 17 nisan 1978’de gelini ve torunları bozkurt ve mehmet ile birlikte şehit edilmesi olayıdır. diğer olaylarda olduğu gibi “hamido”nun da şehit edilmesi olayına bir ülkücü fail bulunması gerekiyordu. aranan fail ülkü ocakları derneği (üod) eski genel başkanı muharrem şemsek’ti!
oysa bunların hepsi bir yalan ve büyük bir oyunun parçası idi. bugün olduğu gibi o günlerde de türkiye başta kgb olmak üzere cia ve mossad’ın eylem ve cinayet işleme alanı haline gelmişti. bu olay da bunların işiydi. bu servislerin satın aldığı hainler vasıtasıyla gerçekleştirilen katliamlar toplumsal hayatımızda derin yaraların açılmasına sebep oluyordu. muharrem şemsek’in suçsuzluğu kısa sürede anlaşılacaktı ama karanlık kişiler amaçlarına ulaşıp, çıkan olaylarda masum insanlar hayatlarını kaybettikten sonra...
malatya olaylarına gelinmesindeki en büyük nedenlerden biri de ülkücülerin yaptığı büyük mitingdir. 15 nisan 1978 tarihinde mhp’nin düzenlediği büyük mitinge iktidardaki chp’nin her türlü olumsuzluğa, tehdit ve bütün engellemelerine rağmen çok büyük bir katılım olmuş ve türkiye siyasi tarihindeki en büyük miting olarak tarihe geçmiştir. hiçbir taşkınlığın ve yasadışı olayın yaşanmadığı bu yürüyüş ve mitingde yaklaşık olarak yarım milyon insan toplanmıştı. yürüyüşe geçen kortej cemal gürsel meydanından tandoğan’a saatler sonra gelebilmişti. işte sscb, çin, abd ve mossad, cia, kgb bundan korkuyordu… bu kitlesel büyüme durdurulmalıydı!
hamido’ya gönderilen bombanın bir benzeri de üç gün evvel chp’den istifa eden (maraş) pazarcık eski ilçe başkanı memiş özdal’a gönderilmişti. ancak bu paket postanede patlamış ve iki posta görevlisi ölmüştü. yapılan araştırmalar sonucu türkiye büyük bir gerçekle yüzleşiyordu! içişleri bakanlığının 24 nisan 1978 tarihinde güvenlik dairesi yabancı faaliyetler bölümünün 10568 sayılı yazısına dayanılarak valiliklere gönderdiği yazıda hamit fendoğlu ve ptt memurlarının ölümüne sebep olan bombalar almanya’da faaliyet gösteren yasadışı “türkiye gizli ermenistan kurtuluş örgütü” tarafından imal edilerek amacına ulaşması sağlanmıştır. (hakkı öznur, ülkücü hareket, cilt 3, sh, 228)
bunlarla yetinmeyenler bu sefer gözlerini sivas’a çevirmişlerdi. sivas’ta ramazan’ın son günü (3 – 4 eylül 1978) patlak verip bayramın birinci günü de devam eden olaylarda 10 kişi ölmüş yüzlercesi de yaralanmıştı. burada da aynı oyun sahneye konmuş maalesef istediklerini almışlardı. bu olayda da diğerlerinde olduğu gibi bir ülkücü fail bulunmuştu. bu seferki fail ülkücü gençlik derneği (ügd) genel başkanı muhsin yazıcıoğlu olacaktı. ne var ki sonunda ügd genel başkanının suçsuzluğu anlaşılacak ve olayların arkasında igd, tikko, dev-yol, acilciler gibi komünist terör örgütleri çıkacaktı.
kısacası türkiye’nin her yerinde cinayetler işleniyor, kurtarılmış topraklar ilan ediliyor, kars kalesine rus, antep kalesine çin bayrağı çekiliyordu… odtü’de türk bayrağı indiriliyor, istiklal marşı söylenmiyordu…konya’da istiklal marşı okunurken yuhalanıyor, protesto etmek için bir grup yere oturuyor, meydanlarda karl marks, friedrik engels, lenin, stalin, mao ve bilumum komünistlerin posterleri dolaştırılıyordu…
işte türkiye’nin “manzarayı umumiyesi” buydu!
Tümünü Göster