1. 68.
    0
    caps http://www.bobiler.org/monte.asp?fb=yek&m=40300
    ···
  2. 67.
    0
    nitro denen huur çocuğu bi gibtir git
    capsleri görelim kızlar
    ···
  3. 66.
    0
    ha bir de ceyda çıktı. keps verin amcıklılar
    ···
  4. 65.
    0
    yok bu kaşarlar caps vermez daĞIlın beyler
    ···
  5. 64.
    0
    ccc ceyda giber ccc
    ···
  6. 63.
    0
    yelda ismi adamı boşaltmak için başlı başına bi sebep amk
    ···
  7. 62.
    0
    başşşşş jüri olarak yelda91 i destekliyorum
    ···
  8. 61.
    -3
    TÜREV ÜRÜNLER VE ALMANYA'DA BĐREYSEL
    YATIRIMCILARIN TÜREV ÜRÜNLERDEN ELDE ETTĐKLERĐ
    KAZANÇLARIN VERGĐLENDĐRĐLMESĐ
    Filiz EKĐNCĐ*
    ÖZET
    Günümüzde türev ürünlerin islem gördüğü türev piyasalar dünya
    çapında büyük tutarlarda islem hacimlerine ulasarak ,dünya finans
    piyasalarında önemli ölçüde belirleyici olma özelliğini elde etmislerdir.
    Ancak türev ürünlerin vergilendirme prensipleri ülkeler arasında farklılık
    göstermektedir. Bu çalısmada, Almanya'da Alman Gelir Vergisi Kanununda
    yapılan değigiblikler sonrasında ,bireysel yatırımcıların türev ürünlerden elde
    ettikleri kazançların vergilendirilmesi prensipleri genel hatları ile
    açıklanmıstır.
    ABSTRACT
    Today derivative markets in which derivative products are transacted have
    reached great amount of operations and have played a significant role in
    global financial markets. However, the principles of taxation for derivatives
    vary among countries. In this study, considering the changes in German
    Income Taxation Law, the taxation principles for private investors’ incomes
    from derivatives will be explained.
    GĐRĐS
    Son yıllarda türev ürünler ve bu ürünlerin islem gördüğü piyasalar
    giderek yaygınlasmaktadır. Bunun sonucu olarak, forward, futures,opsiyon
    ve swap olarak adlandırılan türev ürünlerden elde edilen kazançların
    vergilendirilmesi konusu önem kazanmıstır. Ancak bu ürünler sonucu elde
    edilen kazançların vergilendirilmesi konusunda tam bir birlik sözkonusu
    olmayıp, belirsizlikler halen bir çok ülke açısından devam etmektedir.
    Ülkemizde de vergi kanunlarımızda türev ürünler için özel olarak getirilmis
    kurallar bulunmamaktadır. Türev ürünlerin kullanımı sonucunda vergiyi
    doğuran olay gerçeklestiği takdirde vergi kanunlarımızdaki düzenlemeler
    çerçevesinde vergilendirme yapılması sözkonusudur. Bu noktada gerçek
    • Öğr. Gör. Dumlupınar Üniversitesi Bilecik Đ.Đ.B.F. ,Kamu Yönetimi Bölümü.
    2
    kisilerin bireysel bazda gerçeklestirdikleri türev islemlerden elde edilen
    kazançların Gelir Vergisi Kanununda belirtilen kazanç unsurlarından
    hangisine girdiğinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Konuya bu açıdan
    yaklastığımızda Almanya'da bireysel yatırımcıların türev ürünlerden elde
    ettikleri kazançların vergilendirilmesi prensipleri göz önünde bulundurularak
    ,ülkemizde de bu konuda gereken düzenlemelerin yapılması uygun olacaktır.
    Bu amaçla çalısmamızda Almanya'daki bireysel yatırımcıların türev ürünler
    elde ettikleri kazançların vergilendirilmesi prensipleri ele alınmıstır.
    1. TÜREV ÜRÜNLERĐN TANIMI VE GELĐSĐMĐ
    1972 yılında Bretton Woods sistemi'nin1sona ermesiyle ,döviz
    kurlarının sürekli değigiblik göstermesi sonucu ,mali kuruluslar ciddi sekilde
    kur riski ile karsı karsıya kalmıslardır. Yine aynı dönemlerde uluslararası
    para piyasalarındaki faiz haddi dalgalanmaları faiz riski sorununu gündeme
    getirmistir. Özellikle sabit faizli borç verme eğiliminin giderek ortadan
    kalktığı 1980'li yıllarda risk yönetimi önem kazanmıstır. Türev ürünler bu
    riskleri ortadan kaldıracak ürünlere olan talep sonucunda ortaya çıkmıstır. 2
    Bu ürünlerin türev ürün olarak adlandırılmaları daha önce var olan
    finansal piyasa araçlarından doğrudan türetilmelerinden değil, piyasanın
    ihtiyaçları doğrultusunda yaratılmıs olmalarından kaynaklanmaktadır. Türev
    ürünlerden türetilen çesitli varyasyonlar ile bunların kombinasyonları da
    türev ürün olarak anılmaktadır.3
    Türev ürünler günümüzde çok kapsamlı bir çesitliliğe ulasmıstır.
    Ancak ,türev ürünleri genel olarak iki baslık altında ele alabiliriz.
    Birincisi, genellikle forward ve swap islemlerini kapsayan ve tezgah üstü
    islemler olarak adlandırılan ,düzenli piyasaları bulunmayan ,bir baska
    deyisle düzenli bir borsada islem görmeyen finansal ürünlerdir. Đkincisi ise
    futures ve opsiyon islemlerini kapsayan ,düzenli piyasaları bulunan ve
    borsada islem gören finansal ürünlerdir.4
    Bir forward sözlesmesi ,sözlesmenin taraflarından birine sözlesmeye
    konu olan belirli miktardaki varlığı sözlesmede belirlenen gelecekteki belirli
    bir tarihte ve belirli bir fiyattan satın alma ve diğer tarafa da satma
    mecburiyeti yükleyen bir anlasma olarak tanımlanmaktadır. Bir forward
    1 Bretton Woods sistemi; Amerikan dolarına ve onun aracılığıyla, dolaylı yoldan altına bağlı
    bir para sistemidir.Bu konuda bkz. Halil Seyidoğlu, Uluslararası Finans, Güzem Yayınları
    No:8,Đstanbul,1994,s.8
    2 A.Naci Arıkan ,Türev Ürünleri:Forward Piyasalar, Futures Piyasaları, Opsiyon Piyasaları Ve
    Swap Piyasaları,Bu Piyasadaki Đslemlerin Vergi Hukuki Yönünden Değerlendirilmesi,M.B.
    H.U.K. Yayınlanmamıs Bilim Raporu,Đstanbul,1999,s.9
    3 A.Naci Arıkan ,a.g.e , s.7
    4 F.Kemal Ebiçlioğlu, Abdülkadir Kahraman, Swap Đslemleri Đsleyisi ve Vergisel
    Boyutu,(Sirküler Rapor Seri No:23),TÜRMOB Yayınları -82,Ankara ,1999, s.5
    3
    sözlesmesine konu olan varlık,mal, para,döviz, faiz oranları vb. olabilir.
    Forward'ın en temel amacı ,fiyat değismelerinden kaynaklanan riske karsı
    korunmaktır.5
    Forward sözlesmeler önceden belirlenmis standart özellikleri olan
    sözlesmeler değildir. Bir forward sözlesmesinde , sözlesmeye konu olacak
    olan finansal varlığın özellikleri, teslim ve ödeme tarihi, teslim yeri ve
    yöntemi, miktarı ve fiyatı gibi özellikleri tarafların ihtiyaçları doğrultusunda
    serbestçe belirlenebilmektedir. Dolayısıyla, forward sözlesmelerinin alım
    satımının yapıldığı organize borsalar yoktur. Bu tür sözlesmeler tezgah üstü
    piyasalarsa(OTC)islem görmektedir.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 60.
    +1
    yeldanın gençliği heyecanı enerjisi, suzanın tecrübesi ateşi işbilirliği..of kararsız kaldım durumu caps ile çözecez artık :/
    ···
  10. 59.
    +1
    yelda91'den çarpıcı açıklamalar var.. benim kukum çok taze ve cillop gibi diyo..
    diyo diyo ama kim inanır ki caps görmeden?? dimi arkadaşlarım, sözlüktaşlarım..

    demi lan binler, yani dicem şu ki caps koyun biz karar verelim
    ···
  11. 58.
    0
    ccc suzan ccc suzanı destekliyorum jüri üyesi olarak
    ···
  12. 57.
    0
    @58 teen likes it big amk
    ···
  13. 56.
    0
    keps verin lan amcıklar
    ···
  14. 55.
    0
    pörsümüş mörsümüş suzan yeldayı halhal diye takar.
    ···
  15. 54.
    -2
    Kârlı bir hayvancılık için, öncelikle hayvancılık sevilerek yapılmalı ve ayrı bir iş olarak benimsenmelidir. Hayvancılıkta amaç para kazanmak ve kâr etmektir. Süt hayvancılığı doğası gereği her yönüyle uzun vadeli planlama, sabırlı ve düzenli çalışma isteyen zor ve bıktırıcı tarımsal bir faaliyettir. Hayvanlar doğumlarından itibaren tüm yaşamları boyunca titizlik gerektiren bakım ve ilgi isterler. Hayvanların bayramı, tatili, mesai saati ve ise ara vermeleri yoktur. Ancak, hayvanları seven ve hayvancılığı severek yapan insanlar, onların barınak, bakim ve besleme vb. her türlü isteklerini dikkate alarak basarili olurlar. Evinin ihtiyaçlarını karşılamak için 1-2 inek bulunduran ve ihtiyaç fazlası sütü satarak harçlık yapan ve diğer zirai islerle geçimini sağlayan üreticilerin, bitkisel üretimlerinin bir kısmini ve atıl işgüçlerini hayvanlarla değerlendirmeleri, dana-düve satarak sermaye sıkıntılarını asmaları için çok iyi bir yöntemdir. Ancak kârlı bir hayvancılık olduğunu söylemek zordur. hayvancılığı ayrı bir is olarak benimseyenler, günde en az 500 litre sütün pazarlanabildiği, 20 civarı sağılır inekle, yeterli isletme büyüklüğüne ulaşarak, verimliliği artırmak ve maliyeti düşürmek suretiyle kârlı bir süt sigirciligi yapabilirler. Ortalama (rantabl) isletme büyüklüğüne ulaşmış bir süt sıgırcılığı isletmesi, isletmecisine çok iyi bir refah düzeyi sağlayacaktır. Sanayi ile entegre olmuş, bilgiyi satın alabilen profesyonel hayvancıların, kendilerini ve isletmelerini sürekli geliştirerek, sürdürülebilir isletme yapısına ulaşmaları çok kolaydır. isletme kurulusunda yer tercihi ve planlama iyi yapılmalı, imar, sağlık ve çevre mevzuatı dikkate alınmalı, su, elektrik, yol, haberleşme ve pazar garanti edilmelidir. isletme kurmak için satın alınacak veya ayrılacak arazi, düşünülen ahir, sagimhane, depo, silaj yeri, bakici odası vb. yapılar için imar mevzuatına uygun seçilmeli, çevre ile hiçbir problem oluşturmamalıdır. Hayvanlara, yeteri miktarda ve insanlar tarafından da içilebilir özellikte, temiz su temin edilmeli, elektrik ulusal şebekeden alınmalı ve ayrıca jeneratörle yedeklenerek kesintisiz enerji sağlanmalıdır. isletmenin yaz ve kış her koşulda, her türlü vasıta (traktör, kamyon, taksi vb) ile ulaşabilecek yolu olmalı ve haberleşme imkanı sağlanmalıdır. Hatalı yer tercihi yapıldığında su temini, yol yapımı veya elektrik getirilmesi çok büyük masrafları gerektirmekte ve isletmenin ekonomik olmasını engellemektedir. Sütten iyi gelir sağlayabilmek için, üretilen sütün değer fiyatına satılması garanti edilmeli ve sütün mandıra, fabrika veya toplama merkezlerine taşınması ucuz, kolay ve güvenli olmalıdır. Hedeflenen isletme kapasitesi belirlenmeli, ise az hayvanla başlanmalı ancak, ekonomik isletme büyüklüğüne kısa sürede ulaşılmalıdır. Yurtiçi ve yurtdışındaki modern isletmeler ziyaret edilerek, etüde edilmeli ve danışmanlık hizmeti alınarak, ne kadar yatırımla ne yapmak istendiğine doğru karar verilmelidir. Bu safhada, öz kaynaklara güvenmelidir. Devletçe sağlanacağı vaat edilen imkanların hiç kullanılamayacağı veya çok gecikebileceği, derde derman olmayabileceği düşünülmelidir. Özkaynaklar barınağa harcanarak, hayvansız veya isletme sermayesiz kalmamalıdır. Süt sığırcılığı isletmelerinde inek adedinin belli bir sayının üzerinde olması arzu edilir. Ülkemizde de bu tür isletmelerin ticari isletmelere dönüştürülmesi, örneğin inek sayısının en az 20"ye çıkarılması hedeflenmelidir. Böylece isletmelerde modern sağım yerinin kurulması ve modern ahir sistemlerinin yapılması mümkün olacaktır. Başlangıçta inek sayısı az olsa bile ilerideki gelişmeler dikkate alınarak en az 20 sağılır ineğe göre ahırlar planlanmalı, böylece isletmelerin gelişmelerinde teknoloji kullanılmasına olanak verilmelidir. Süt hayvancılığında yoğun iç ve dış rekabet yaşanmakta olup, ekonomik bir büyüklüğe ulaşamayan isletmeler yasama şansı bulamaz. ingiltere'de 1933 yılında 17 bas olan ortalama hayvan sayısı 1994 yılında 74 hayvana yükselmiş olup, Hollanda'da ortalama isletme büyüklüğü ise 50 büyükbaş hayvanin üzerindedir. ise düşünülen kapasitenin ¼ kadar hayvanla başlanmalıdır. Kısa zamanda isi öğrenerek kendi tecrübesi ve diğer çalışanların tecrübesi artacaktır. Sürü yönetiminde karşılaşılan problemlerin aşılması öğrenildiğinde, diğer bir değişle 3-6 ay içinde sistem yerleştiğinde, kapasite artışlarına sıkıntısızca uyum sağlanabilir. Buzağı doğumlarının her aya dengeli dağıtılması, is verimliliği, muntazam süt geliri vb. bir çok yönden yarar sağlayacaktır. Mecbur kalmadıkça kredi kullanılmamalıdır. Özel hayvancılık proje kredileri dışında, normal faizli, orta vadeli kredi kullanarak hayvancılık isletmesini yürütmek mümkün olmaz. Hayvancılığa başlangıçta, ilk iki - iki buçuk yıl gelirler çok az olup giderleri karşılayamamaktadır. Ancak gebe düvelerle kurulan bir isletmede doğan dişi yavrular 20 aylık damızlık düve olarak satıldıklarında veya 24 aylık olup, doğurmak suretiyle buzağı ve süt geliri sağladığında veya erkek buzağılar besisini tamamlamış olarak satıldıklarında isletmede mali düzen kurulur. Üçüncü yıl isletme kâra geçer. O nedenle, süt sigirciligi isletmeleri kurulusunda ilk iki yılı faiz ödemeli 6-7 yıl vadeli özel krediler gerektirmektedir. Mecbur olmadıkça kredi kullanmamalıdır. isletme kısa zamanda büyüyecek, hedeflenen kapasiteye ulaşacaktır. 1 gebe düveden 6 yıl sonra 8 adet olacaktır. Bu nedenle kaliteli sperma kullanarak hayvanların genetik seviyesini, dolayısıyla verimlerini sürekli artırmak çok önemlidir. işletme bir bütün olarak ele alınmalıdır. Ahir, hayvanların sağlıklı ve yüksek verimi sağlayacağı, yem dağıtımı, gübre temizliği, sağım ve diğer bakim islerinin kolaylıkla yürütülebileceği bir mekan olup, süt sığırı isletmelerinin can damarıdır. Planlı ve sağlıklı barınak, üreticinin altyapısı, üretimin sigortasıdır. Bu nedenle ahir planlarına büyük özen gösterilmelidir. Hayvancılığa barınakların yapımı ile başlanır. Verimli ve sağlıklı hayvanların modern ahırlarda barınma zorunlulukları vardır. barınak sağlıklı olursa basari şansı artar. Hatalı barınakların sonradan düzeltilmesi çok zor ya da imkansızdır. Süt sığırları için planlı ve uygun ahir yapımı oldukça önemlidir. Çünkü isletmenin değerli ve hassas olan hayvanlarını belli bir disiplin altında uzun süreli barındırmak, gerekli olan bir çok işlemi belli bir düzen içerisinde gerçekleştirmek zorunluluğu vardır. işletme bir bütün olarak ele alınmalı, sağılır inek ahiri yanında, buzağı, dana, düve ve kuru ineklerin barınacağı ahırlar ile ot, silaj, kati-sıvı gübre depoları, çeşitli koruma yapıları isletme sahibi ya da çalışacak isçinin barınacağı evin de birlikte düşünülmesi gerekir. Başlangıçta planlanan sürü büyüklüğünün ilerde değişebileceği mutlaka ele alınmalıdır. Bu nedenle süt sığırı ahiri planlamasına başlanırken önce ölçekli bir yerleşim planı yapılmalı, bu plan üzerinde neyin nerede olacağına bu tesislerin ilerde nasıl büyüyebileceğine ve isletme için alt yapı ve ulaşımın nasıl karşılanacağına karar verilmelidir. yerleşim planı ve yerleşim planı üzerinde düşünülen yapılardan hangilerinin öncelikle yapılacağına ve nasıl bir ahir sistemi inşa edileceğine karar verilirken uzman kişilere danışılmalı, plan ve projelerinin özel özenle hazırlatılması sağlanmalıdır. Ahir tekniğine uygun olarak, inşa ettirilmelidir. Barınakta uygun şartlar sağlanmadan kârlı bir hayvancılık yapılamaz. Kapalı ve bağlı duraklı süt sığırı ahırlarında, yeteri kadar havalandırma ve aydınlatma sağlanamayıp, yem kısıtlı, yanlış ve besleme değeri yönünden yetersiz kalitede verildiğinde, hastalık riski artmakta, hayvanların verimi düşmekte ve yetiştirici kısa sürede zarar ederek, isletmesini tasfiye etmektedir. Süt sığırları için +5 ile +200C arası ısılar uygun olmakla birlikte, +10 ile +150C arası isi en normaldir. Alıştırmış olmak ve yeterli yem vermek şartıyla -25 dereceye kadar inen ısılarda bile süt sığırlarının verimlerinde önemli bir düşme olmaz, sağlıkları bozulmaz. +250C yi, bilhassa + 350C yi geçen sıcaklıklar hayvanları rahatsız etmekte, süt verimi ve sütün yağ oranı düşmektedir. Aşırı sıcaklarda hayvanları rahatlatıcı önlemler (gölgelik, fanlarla havanın sirkülasyonu, su püskürtme vb.) alınmalıdır. Çoğu yetiştiricinin ahırında olduğu gibi, havasız, pis kokulu, nemli ve aşırı sıcak ahırlarda hayvanları tutmak, onlara eziyet olup, sağlıklarını sürdürmelerine ve verimli olmalarına imkan yoktur
    Tümünü Göster
    ···
  16. 53.
    0
    beni arkasına alan kazanır kızlar
    ···
  17. 52.
    +1 -2
    BANKACILIK : KREDiLER

    PÜR REKABETÇi ORTAM VE BANKALAR

    Bankaların her biri piyasanın bütününe göre küçük ölçekte iseler, bu bankaların kredilere uygulayacakları faiz oranını etkileme güçleri yoktur. Bir diğer deyişle, bu bankalar fiyat üstlenici durumdadırlar. Eğer durum böyleyse bankalar arasında pür rekabetçi bir modelden söz edilebilir. Aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi durumunda banka kredileri piyasasının pür rekabetçi olduğundan söz etmek mümkündür :

    Ø Piyasada kredi açmak isteyen çok sayıda banka ve kredi almak isteyen çok sayıda müşteri vardır ve bunların her biri piyasanın bütününe göre küçük ölçeklidir.

    Ø Her banka benzer nitelikte kredi sağlamaktadır; yani, ürün farklılaştırması söz konusu değildir.

    Ø Banka hizmetlerini kullananlar ve bunları üretenler cari piyasa faiz oranları hakkında tam bilgiye sahiptirler.

    Ø Herhangi bir işlem maliyeti söz konusu değildir (yani kredi açmak ve bunu güvence altına almak herhangi bir maliyet getirmemektedir).

    Tam rekabet piyasasını hatırlarsanız, yukarıda pür rekabet olarak adlandırdığımız piyasa türü ile benzerlik ve farlılığını ortaya koyabiliriz. Tam rekabet piyasaları yukarıdaki dört özelliğe ilave olarak, “piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması” şeklinde ifade edilebilecek bir beşinci özelliğe daha sahiptir.

    Bir Banka için Kredi Talep Eğrisi ve Piyasa Kredi Talep Eğrisi

    Pür rekabetçi bir piyasada faiz oranı ödünç verilebilir fon (kredi) arzı ile ödünç verilebilir fon (kredi) talebine bağlı olarak, bu ikisinin eşitlendiği noktada belirlenir. Şeklin A bölümünde görüldüğü gibi, bankalar ödünç verilebilir fonları arz etmekte, işletmeler, devlet ve hane halkları da bu fonları talep etmektedirler. Şekle göre bu ikisinin eşitlendiği 0 noktasında denge faiz oranı %20, denge kredi miktarı ise 500 trilyon lira olarak belirlenmektedir.
    Bu piyasada bankalar fiyat kabullenici oldukları için, piyasada belirlenen faizi veri olarak kabul etmek zorundadırlar. Bu durum şeklin B bölümünde bir bankanın piyasada karşı karşıya kalacağı bireysel kredi talep eğrisinin yatay eksene paralel olarak çizilmesi ile gösterilmektedir.

    Dikkat ederseniz, piyasa bağlamında kredi talep eğrisi negatif eğimli iken, tek bir banka bağlamında kredi talep eğrisi yatay eksene paraleldir. Pür rekabetçi bir piyasada bir bankanın karşılaştığı kredi talep eğrisi tam esnektir. Zira, banka, kredilere uyguladığı faiz oranını piyasa faiz oranının biraz üzerine çıkarttığında tüm kredi müşterilerini kaybeder.

    Pür Rekabet Koşullarında Bir Bankanın Kredi Kararı

    Pür rekabet koşullarında çalışan banka piyasada belirlenen faiz oranını esas alarak ne kadar kredi açacağına karar vermek durumundadır ve bankanın amacı karını maksimize etmektir.

    Bankaya karını maksimize etme olanağı veren kredi miktarını belirleyebilmek için bankanın gelir ve maliyet yapısını bilmemiz gerekmektedir. Çünkü, bildiğiniz gibi, kar, gelir ve maliyet arsındaki olumlu farktır. Bir banka, L kadar kredi veriyorsa ve kredilere uygulanan faiz oranı iL ise, bankanın krediden elde edeceği gelir ( R),

    R = iL x L şeklinde yazılabilir.

    Şeklin A bölümünde, aynı faiz oranında bankanın açtığı kredi miktarı arttıkça faiz gelirinin de artacağını ifade eden R doğrusu ile bankanın gelir eğrisi gösterilmektedir. Gelir eğrisinin doğrusal olma nedeni kredilere uygulanan faiz oranının (iL) açılan tüm kredilerde aynı olmasıdır. Bunun dışında, açılan kredi miktarı arttıkça bankanın geliri de artmaktadır.

    Kredilerin maliyeti ise C ile gösterilmekte ve iki bileşenden oluşmaktadır.

    Ø Bankanın kredi vermek için kullandığı fonların bankaya olan maliyetidir. Mevduatlara ödenen faiz ile mevduat hacminin çarpımı mevduatların toplam maliyetini gösterecektir. (C=iD x D)

    Ø Kredilere ilişkin ikinci maliyet unsuru bankanın genel yönetim giderleridir. Bu giderler içerisinde şubede çalışan personele, uzmanlara yapılan ödemeler, bilgisayar sistemleri ve binalar için yapılan harcamalar gibi maliyet unsurları yer almaktadır.

    Gelir eğrisi doğrusal iken, bankanın maliyet eğrisinin eğri biçiminde çizilme nedeni, bankanın açtığı kredi miktarını artırması durumunda maliyetlerin önce azalan oranda (LA noktasına kadar), daha sonra artan oranda armasıdır. Bu durumun ortaya çıkma nedeni, azalan verim kanunudur.

    Optimal Kredi Miktarının Belirlenmesi

    Bir bankanın karının gelirleri ve maliyetleri arasındaki farkla ölçüleceğini ifade etmiştik. Yukarıdaki şeklin A bölümünde, bankanın karı gelir ve maliyet eğrileri arasındaki dikey uzaklıkla ölçülmektedir. Bankanın LA miktarından az ve LB miktarından fazla kredi açması durumunda maliyet eğrisi gelir eğrisinin üzerinde yer aldığı için (C>R olduğu için) zarar etmektedir. Şeklin B bölümünde ise, A bölümündeki gelir ve maliyet eğrileri arasındaki fark grafiğe aktarılmaktadır. Elde edilen kar eğrisi farklı miktarlardaki krediler için elde edilecek karı gösteren bir eğridir. Bu eğriye göre, LA ve LB kadarlık kredi hacminde bankanın karı sıfırdır. Nitekim, üstteki grafikten de takip edeceğiniz gibi bu miktarlarda kredi açıldığında gelir ve maliyet eşitlenmektedir (C=R). Bankanın karı E noktasında en yüksek düzeye çıkmaktadır.

    Bankaya bu miktar kar elde etme olanağı sağlayan LM kadarlık kredi ise bankaya kar maksimizasyonu sağlayan kredi hacmidir. Şeklin A bölümünde gelir ve maliyet eğrileri arasındaki dikey uzaklık da bu miktar kredi açıldığında en yüksek değere ulaşmaktadır. Bu noktada gelir eğrisini eğimi ile maliyet eğrisinin eğimi birbirine eşittir.

    Maliyet eğrisinin eğimi marjinal maliyet (MCL) olarak adlandırılmakta ve bankanın açtığı ilave 1 liralık kredinin maliyetini ifade etmektedir. Benzer şekilde, gelir eğrisinin eğimi faiz oranına (iL) eşittir ve marjinal gelir (MRL) olarak adlandırılmaktadır. Bu kavram da bankanın açtığı ilave 1 liralık krediden elde ettiği geliri ifade etmektedir.

    Özetlersek, pür rekabet koşulları altında faaliyet gösteren bir banka için kar maksimizasyonu koşulu kredilerin marjinal maliyetinin kredilere uygulanan faiz oranına eşitlendiği kredi hacmidir veya kısaca kar maksimizasyonu koşulu

    MCL< iL => Banka kredi hacmini artırarak karını artırır
    MCL= iL => Kar maksimizasyonu sağlanır
    MCL> iL => Banka kredi hacmini arttırdığı zaman karı azalacaktır

    Benzer sonucu bankaya ait marjinal gelir ve marjinal maliyet eğrilerini çizerek de elde edebiliriz. Aşağıdaki şekil pür rekabet koşullarında çalışan bir banka için söz konusu eğrileri göstermektedir. Piyasa koşullarında belirlenen %20’lik faiz oranı (iL) banka tarafından açılacak kredilere olan talebi ifade eder. MCL eğrisi ise bankaya ait marjinal maliyet eğrisidir. A noktasında marjinal maliyet faiz oranına eşittir. Bu noktaya karşılık gelen kredi miktarı LM = 100 trilyon liradır ve bu miktar bankaya kar maksimizasyonu sağlayan kredi miktarıdır. Şekilde yer alan ACL eğrisi, bu bankaya ait ortalama maliyet eğrisidir. L kadarlık kredi açmanın bankaya olan ortalama maliyeti

    TCL
    ACL = --- şeklinde hesaplanır.
    L

    Örneğin, banka 100 trilyon liralık kredi açtığında, bu fonun bankaya maliyeti 15 trilyon lira ise, ortalama maliyet 15/100 = 0,15 olarak bulunur. Dikkat ederseniz, bankanın açtığı kredilerin ortalama maliyeti TL cinsinden bir değer değil, oran olarak ifade edilen bir değerdir. Tıpkı faiz oranında olduğu gibi, kredilerin ortalama maliyeti verilen kredilerin yüzdesi olarak ölçülmektedir.




    Şekil kullanarak bankaların ne kadar kar elde ettiğini de belirleyebiliriz. Bankaya kar maksimizasyonunu sağlayan kredi hacmi LM = 100 trilyon liradır. Şekildeki A ve B noktaları arasındaki açıklık kredilerden elde edilen faiz oranı (%20) ile bu miktar kredinin bankaya olan ortalama maliyeti (%15) arasındaki farkı ifade eder. Buna göre söz konusu fark % 5’tir. Banka açtığı 100 trilyon liralık krediden 100 trilyon x 0,05 = 5 trilyon lira kar elde edecektir. Bu kar şekilde gösterilen taralı alana eşittir.

    BANKALARIN PiYASA GÜCÜNE SAHiP OLMASI

    Pür rekabet koşullarında çalışan bankaların aksine, piyasa gücüne sahip olan bankalar kredilere uyguladıkları faiz oranı üzerinde bir ölçüde kontrol gücüne sahiptirler. Piyasa gücüne sahip bir bankanın açacağı krediye uygulayacağı faiz oranı piyasa tarafından belirlenen faiz oranı değil, bankanın açmayı tercih ettiği kredi miktarına bağlı olarak belirlenen faiz oranıdır. Çünkü bu tür bir banka, aşağı doğru eğimli bir kredi talep eğrisi ile karşı karşıyadır. Negatif eğimli kredi talep eğrisi diğer bankalara göre daha yüksek faiz uygulasa da kredi almak isteyenlerden bazılarının yine de bu bankayı tercih edeceğini gösterir.

    Piyasa Gücünün Kaynakları

    Piyasa gücü doğuran en önemli faktör, ölçek ekonomileridir. Tekel konumunda olan bir banka, kredi piyasasının tamdıbını kontrolünde bulunduran tek bir bankanın bulunması durumunda ortaya çıkar. Örneğin küçük bir kasabada tek bir bankanın bulunması.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 51.
    0
    caps ver bin
    ···
  19. 50.
    0
    te dıbınıza koyim ya. alın lan ccc suzan ccc diyenler..

    25 06 suzan gibertmessi
    ···
  20. 49.
    +1
    kaşar var dediler geldik
    ···