Çabalarımız meyvelerini vermeye başlamıştı. Hem malı daha sağlam yerden alacaktık, hemde daha çok para kalacaktı bize. Kontağı kurduğumuza göre artık Funda'ya da ihtiyaç kalmamıştı. Onu da bir şekilde aradan çıkarmalıydık. Cefasını biz çekiyorduk sefasını o sürüyordu. Ama bu sevkiyatta çıkaramazdık çünkü Funda şeytan bir kadındı. Ne yapacağı belli olmazdı. O gün Ömer abiyle karar vermiştik bu son işimiz olacaktı Funda'yla. ilk sevkiyat tamamen enayiliğimize gelmişti. Maymun gözünü açmıştı artık. Funda'da olayın farkındaydı ama bir şey çaktırmıyordu.

Adamlar sadece birimizi Suriye'ye zütürecekti. Bunun nedenini ise hala anlayabilmiş değilim. Yaş olarak büyük olduğu için tabi ki Ömer abiyi gözlerine kestirmişler. O ısrarla beni söylese de kabul etmemişler. Bu haberi duyunca çocuğu olmuş bir baba gibi sevindim. Nasıl sevinmem her yer mayın. Ölüm korkusunu yendim de, mayın korkusunu yenemedim. Ölür kurtulursun ya ayağın koparsa? Hemde tak yoluna barut kaçırırken. Koparsa Ömür abinin ayağı kopsun ne yapalım önce can. Zaten o hayvan gibi bir mayında falan kopmaz. Ayağı belim gibi namussuzun.

Yine bir kaç Funda'nın evinde bekledik. Bu süre zarfında kayda değer bir olay yaşamadık. Bense hayatta olmadığım kadar huzurluydum. içim de kelebekler uçuşuyordu sanki. Mahmut Tuncer'in progrdıbına katılan halaycılar kadar gamsızdım. Bir liseli umursamazlığıyla gülücükler saçıyordum etrafa. Ömer abide kurbanlık koyun gibiydi. Gören idama zütürecekler sanacak. Adamın üç gün boyunca yüzü gülmedi.

Bir sabah ezanı vakti idamlık mahkum gibi Ömer abiyi zütürdüler. Giderken öyle bir bakışı vardı ki kesin ölecek bu dedim. Fundayla ikimiz kalmıştık evde başbaşa, beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.

Funda'yı her gördüğümde aklımdan on bün beş yüz tane fantazi geçiyordu. Ben kaçakçı katırları gibi boş gözlerle ve hayranlıkla Funda'ya bakıyordum. Bu hayranlığım Funda'nın hoşuna gitse de yüz vermiyordu bir türlü. Kadının vücut hatlarını geç benlerini ezberlemiştim artık. Gösteren oydu ki ezberlediğimle kalacaktım. Ondan edindiğim en büyük tecrübe, kendinizden yaşça büyük bir karıyla uğraşmayın. Ben bunu bilir bunu söylerim.

Ömer abi gideli 2 gün olmuştu ama aramamıştı bizi. Kafamda deli sorular vardı. Lan diyordum acaba mayına falan mı bastı bu, yoksa vurdular mı? Anlaştığımız adamlar belki de devletin adamıydı bilen yoktu. Ama devletin adamı olsa Funda'yı ikimizi de tutuklatırdı. Bunu düşünerek o ihtimali eledim.

Üçüncü günde haber gelmeyince Ömer abiyi gözden çıkardım artık. Köyde bizi birlikte gören oldu mu onu düşünüyordum. Acaba başına bir hal gelse benim üstüme kalır mıydı? Devlet ne yaptın bu vatandaşa diye bana sorar mıydı? Karısı gelip sen öldürdün diye ağlar mıydı? Bu adam benim komşumdu kimsenin haberi olmasa bile çocuklarının yüzüne nasıl bakardım yıllarca. Çok dürüst bir adam değildi ama ölünce kıymete binecekti muhtemelen. Bu ve bunun gibi yüzlerce sorunun canlandırmasını yaptım kafamda. Kendi diyaloglarımda bile ben haksız çıkıyordum. Yemin ettim o gün adak adadım bu adam sağ salim dönerse kurban keseceğim dedim.

Funda bile çıkmıştı aklımdan o gün Ömer abiye üzülüyordum. Ömer abi çok patavatsız gelir. Kesin yanlış bir şey söylemişti ve vurmuşlardı onu. Suriye'de zaten insan canının kıymeti yok. Kaçakçılar kolay kolay adam vurmaz da belki örgütçüler vurmuştur. Yada bu Ömer abi tam karı kız düşkünüdür acaba kaçakçıların kızlarına falan mı baktı. Yada karılarına mı sarktı. Neyse ne kesin vurulmuştu. Sözde vardığı gün arayacaktı. Tamam ilk gün arayamaya bilir ikinci günde hadi neyse eeeee üç gün oldu. Gerçekten ümidi kestim ondan içime de bir hüzün oturdu. Bu kadar sevdiğimi bilmiyordum.

Dördüncü gün bana teselliler veren Funda'da olayın ciddiyetine vardı. Vardı varmasına ama elimizde yapacak bir şey yoktu. Bununla mutfak da çay sigara eşliğinde akşama kadar felekat senaryoları üzerine konuştuk. Tarlası yanmış köylü gibi oturuyordum masanın başında. Üç yüz kere kontrol etmeme rağmen arayan soran yoktu beni. Aynı şekilde Funda'yı da.

Biz Fundayla otururken kapıya biri geldi alacaklı gibi vurmaya başladı orosbu çocuğu. Dedim kesin baskın yedik bir daha gün ışığı göremeyeceğiz. Fundayla mal mal birbirimizin yüzüne baktıktan sonra Funda'ya ev sahibi sensin sen bak dedim. Daha aşığıymışım gibi bir de beni sakladı banyoya. Kimdi lan bu dostu falan mı vardı acaba bunun. Kardeşi de olabilir. Sakladığımdan yerden dinliyordum ama bir şey duyamıyordum. Dostu falansa beni deşerdi zaten korkudan nefesimi bile veremiyordum. Kapının kapanma sesi geldi ben yine de çıkamadım. Yaaa içeri girdiyse?

Funda'nın gel buraya demesiyle mutfağa doğru yöneldim. Korktuğumu belli etmemek için daha dik ve daha ciddi yürüdüm.(Sahte kabadayı filminde ki Kemal Sunal gibi olmuşum) Tam kolpalar gibi olmuştum. Funda'nın elinde bardak varmış çay yada su içiyordu tam hatırlamıyorum beni görünce püskürdü zaten ağzında ne varsa. Gülmekten bardağı da fırlattı. Arka arkaya seri kahkahalar atıyordu. Nefesi mefesi kesildi gülerken amk ıııı ıııı diye sesler çıkarıyordu. Tam huur gülüşüydü amk. Gözlerinden yaş geldi gülerken makyajı falan aktı yüzü gözü satanistler gibi simsiyah oldu. Korktun mu dedi? Kendi yanıtladı korkma ablan var burada sana kimse bir şey yapamaz dedi. Kafamdan aşağı sıcak bir şeyler aktı sanki. ibo bile benim gibi vurulmamıştır. Hayatımda o günkü kadar mahcup olmamıştım. Kendimi şaklaban gibi şebek gibi hissettim. Siz siz olun bir huurya kendinizi güldürmeyin.

Benimde ayarlarım bozuldu o kadar gülünce bunun tipine bende gülmeye başladım. Gülmekten yarım saat falan konuşamadık. Eeee ne oldu o adam kimmiş ne dedi diyorum. Tam anlatacak gibi oluyor. Pufffffhh diye düşüyor gülmeye başlıyor amk. Ben ısrar ettikçe bu daha da gülüyor. En son biraz küfrettim yeter giberim çeneni dedim de durdu amk. Başladı anlatmaya...

Gelen adamı Funda'da tanımıyormuş. Ömer abiden haber getirmiş. Bizim barut aldığımız adamlarla birlikte çalışıyormuş. Ömer abi iyiymiş sırf bizi merak etmesin diye haber göndermiş. Takibe düşeriz diye telefon ettirmemişler Ömer abiye.

Ankaralılar gibi zil takıp oynayasım geldi. O gün kulaklarım da sabaha kadar oyun havaları çaldı. Artık Funda'yı da sallamıyordum sabaha kadar gülse de umurumda değildi. Edit: imla, ufak tefek eklemeler, çıkarmalar.

Kapıya dayanan adam ne zaman döneceği hakkında en ufak bir ip ucu vermemiş. Çalışma sistemlerini beğendim adamların, olayın içinde olduğumuz halde bizle bile bilgi paylaşımı yapmıyorlardı. Sonradan anladığım kadarıyla buda bir önlemmiş, eğer birimiz yakalanırsa geri de kalanları ispiyonlamasın diye.

Düşününce çok mantıklıydı Ömer abi ve Funda'dan başka hiç kimseyi tanımıyordum. Karşı taraftan da ismini bilmediğim bir adamla görüşmüştük. Satsam bile kimseyi satamazdım yani. Belki de Ömer abiyi onun için tek zütürmüşlerdi. Tabi kafamdan geçenlerin hepsi birer varsayımdı.

Bir kaç gün sonra yine aynı adam kapımıza dayandı. Sabah sevkiyat var, bu gece bende sizinle kalacağım, sevkiyat yerine birlikte gideceğiz dedi. Adamı içeri aldık, kısır bir muhabbet döngüsü başladı. Ne sorduysak yanıt tekti gidince görürsünüz diyordu. Sabaha kadar üçümüz bön bön birbirimizin yüzüne baktık. Can sıkıntısından dakikaları sayıyordum o uğursuz adamla sabahı ettik ama benim hayatımdan bir ay gitti.

Sabah oldu, bindik bizim getirdiğimiz Transporter'a. Gelen adam kullanacaktı arabayı bana sormadı bile demek ki araba kullanmayı bilmediğimi biliyordu. Funda'yı yanımıza aile görüntüsü oluştursun diye aldık. Adam baba, Funda anne, bende çocuktum amk ilk bakışta o izlenimi veriyorduk:( Adamda da Funda'da da bayağı yaş vardı zaten hiç sırıtmıyorduk.

Adam ben Funda, düştük yola. Tozun toprağın içine soktuk arabayı. Bizim minibüsü kullanan mal yolun ortasında ki koca kayayı görmedi üstüne çıktı. Sert vurduk indi baktı. Karteli deldirdik herhalde dedi. Sert vurmuştu huur çocuğu arabayı bizim sanıyor tabi umurunda değil. Yol boyunca bu huur çocuğuna küfrettim. Amk neydi bu başımıza gelenler biri kartelimizi parçalar biri koltuğumuza kırar bu Hatay'da ne çok orosbu çocuğu varmış.

Karteli marteli geçtim de bre amk çocuğu biz bu arabaya barut yükleyeceğiz. Ya yolda bir sorun çıkarırsa. Barut yüklü arabayla bir de sanayide mi dolaşacağız. Sanayide ki adam arabaya spiral vuracak olursa ne diyeceğiz. Bir kıvılcım sanayiyi havaya uçurur. Tabi içimden diyorum bunları. Adama bir şey diyemiyorum, atarlı orosbuçocuğu. Gözümle görmedim ama üzerinde de kesinlikle emanet vardır. Tartışılmaz bu huur çocuklarıyla.

Aynı gün içinde aldığımız barutu karteli delik arabayla zütürdük. Yeni ortaklarımız çok sağlammış eski ortaklarımız ise bizden de çapulcuymuş onu anladım o gün. Çünkü adamlar yakalanmamız için hem yanımıza adam verdiler hem eskort araba ayarladılar. Bu sevkiyatta Funda bizimle birlikte gelmedi. Malı çek karşılığı verdik yine bu sefer gününü bekledik kırdırtmadık. Benim okul açıldı zaten o yazı o şekilde tamamladık.

Ömer abi benden sonra seriye bağladı. Bayağı bir gitti geldi Hatay’a Ama her gittiğinde sınırı geçmiyordu. Barutu hep aynı yöntemlerle getirdi. Bir sevkiyatta kazandığının onda biri olmasa da beni de gördü. Öğrenciyim diye birlikte çalışalım, çalışmayalım beni gördükçe bir şeyler ateşliyordu. Ben bir kere Konya Merkezde gözcülük ettim. Bir kere okuduğum şehirden geçti orada yanımda kaldı. Bir iki kere barut gelince memlekette indir bindir yaptık ara tatillerde. Ben okuduğum için çok bulaşamasam da Ömer Abi resmen piyasayı ele geçirdi. Köyden, benden bir kaç yaş büyük üç beş kişiyi daha zütürmüş Hatay'a. Önceden it yerine konulmayan adam cebinde para olunca itibar görmeye başladı.

Başka şirketlerle irtibata geçmiş bizim patronu da aradan çıkartmış. Piyasa da aranan adamlardık artık. Bende değil de daha doğrusu o. Son sevkiyatlarda Funda'yı aradan çıkartmış. Hatta bir ara doğudan özel hastane ambulansıyla falan getirmiş barutu. En son konuştuğumuzda kamyon yada kamyonet tarzı bir şeyle getirmeyi planlıyordu malı. (daha sonraki sevkiyatlarda)

Ömer abi tüm bunları bir yıl içinde gerçekleştirdi. Bense onun yan çarıydım. Bir sonra ki yaz tekrar birlikte sevkiyata gittik. O yine tek geçti sınırı daha benle buluşamadan da yakalandı zaten. Ben haberini alır almaz Adana Kiremithane'ye kaçtım. Bir tanıdığımın yanında saklandım bir hafta kadar. Oradan'da Antalya üstünden Konya'ya döndüm

Ömer abi askerden bir temiz dayak yemiş sınırda. Yüzünü gözünü morartmışlar hatta karartmışlar. Suçüstü yakalandığından tutuklu yargılandı. Nöbetçi mahkeme aynı gece tutuklamış bunları. Beş, altı yıl hapis yedi ama 3 küsur sene de çıktı. Daha doğrusu yaklaşık dört yıl. Yakalandığı kaçakçılarla birlikte yattı içerde. Avukatı falan da onlar ayarladı hepsini aynı avukat savunmuş anladığım kadarıyla. içerden çıkınca da mal verdiğimiz patronlar dövmüş bunu. Niye dövdüler orasını bende bilmiyorum.

Ömer Abinin söylediğine göre bizi, Funda şikâyet etmiş çekemediği için. Aradan çıkardığımızı yedirememiş kendine, eee tabi para da tatlı geliyordu. Bense hiçbir zaman emin olamadım. Şimdi Ömer abiyle çok aramız yok, yolda belde denk gelirsek selamlaşırız sadece. Ben hapisteyken arayıp sormadım, araya da birkaç farklı olay girdi o yüzden. Funda’yı da bir daha görmedim. Maalesef hikâyenin bazı kısımlarını anlatamıyorum burada, çok tanıyan çıktı bizi yazıp duruyorlar özelden. Bir şeyler merak eden olursa dm’den sorsun. Hikâye bu kadar doğrudur ya da yalandır demiyorum. Okuyup kararınızı verin. Bir de wordde yazıp atıp inşallah karışmamıştır birbirine.

Ha birde o aralar, Uludere olayı olmuştu nam-ı diğer Roboski. Kaçakçıları F-16’lar bombalamıştı. O gece sabaha kadar Allah’a şükretmiştim. Ölmek falan koymazdı da kendi askerimizin bombalaması koyardı.

Kaçakçılık köçekçilik bizim gibi insanların işi değil. Vatanını seven insan kaçakçılık yapmaz. Biz olayların nereye varacağını bilemeden bir cahillik ettik, şimdi yirmi katı para verseler yine gitmem. Anlattım bir rahatlama geldi. Zaten sözlük harici hiçbir yerde anlatamam böyle bir şeyi. Anlatsam da tanımayan inanmaz zaten. Olayın içinde daha yüzbin tane konu var ama neyse hikaye dallandı budaklandı zaten. Okuyan arkadaşlalara teşekkür ederim. Siz siz olun kaçak çay bile içmeyin. Kaçak mı Allah belasını versin. Onların nasıl eller dokunduğunu görseniz zaten içmezsiniz.