1. 1.
    0
    kasîde der na't-i hazret-i̇ nebevî (su kasidesi)
    saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su

    kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

    (ey göz! gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.)

    âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem

    yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

    (şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi
    kaplamıştır, bilemem..)

    zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk

    kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su

    (senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. nitekim akarsu da
    zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana getirir.)

    vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin

    ıhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su

    (yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin
    sözünü korka korka söyler.)

    suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün

    bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su

    (bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin
    yüzün gibi bir gül açılmaz.)

    ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna

    hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su

    (hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de)
    gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki tüylere benzetemez. )

    ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n’ola

    zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su

    (senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? zira gül elde etmek dileği ile dikene
    verilen su boşa gitmez.)

    gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ

    hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su

    (gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı
    bir iştir.)

    ıste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it

    susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su

    (gönül! onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. susuzum
    bu defa da benim için su ara.)

    men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi

    nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su

    (nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, sofular da
    kevser istiyorlar.)

    ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr

    âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su

    (su, her zaman senin cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar. galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı; serviyi
    andıran sevgiliye aşık olmuş.)

    su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek

    çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su

    (topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere bırakamam.)

    dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar

    kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su

    (dostlarım! şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla sevgiliye su
    sunun.)

    serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger

    dâmenin duta ayağına düşe yalvara su

    (servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık ediyor. onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi (yalvarıp aracı
    olması bu dikbaşlılığından) kurtarabilir.)

    ıçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile

    gül budağınun mizâcına gire kurtara su

    (gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek istiyor; bunu
    engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.)

    tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme

    ıktidâ kılmış târîk-i ahmed-i muhtâr’a su

    (su hz. muhafazid’in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.)

    seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ

    kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su

    (ınsanların efendisi, seçme inci denizi (olan hz. muhafazid’in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.)

    kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın

    mu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su

    (katı taş, peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su meydana
    çıkarmıştır.)

    mu’cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim

    yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su

    (hz. peygamberimiz’in mûcizeleri dünyada uçsuz bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o mucizelerden), ateşe tapan
    kâfirlerin binlerce mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)

    hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ

    barmağından virdügin şiddet günü ensâr’a su

    (mihnet günü ensâr’a parmağından su verdiğini (bir mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse hayret ile (şaşa
    kalarak) parmağını ısırır.)

    dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât

    hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su

    (dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-ı hayat olur. aksine düşmanı da su içse (o su, düşmanına) elbette
    yılan zehrine döner.)

    eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz

    el sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su

    (abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su damlasından binlerce rahmet
    denizi dalgalanmıştır.)

    hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl

    başını daşdan daşa urup gezer âvâre su

    (su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)

    zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr

    dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

    (su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak (orayı aydınlatmak) ister. eğer parça parça da olsa o
    eşikten dönmez.)

    zikr-i na’tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ

    eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su

    (sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na’tının zikrini
    dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilirler.)

    yâ habîballah yâ hayre’l beşer müştakunam

    eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su

    (ey allah'ın sevgilisi! ey insanların en hayırlısı! susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp dâimâ su
    diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)

    sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i mi'râc’da

    şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su

    (sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)

    çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner

    hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su

    (kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner.)

    bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma

    var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su

    (cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, (ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim.)

    yümn-i na’tünden güher olmış fuzûlî sözleri

    ebr-i nîsândan dönen tek lü’lü şeh-vâra su

    (seni övmenin bereketinden dolayı fuzûlî’nin (alelâde) sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su (damlası)
    gibi birer inci olmuştur.)

    hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr

    eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su

    (kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su (gözyaşı)
    döktüğü zaman,)

    umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam

    çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su

    (o mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.)
    ···
  1. 2.
    0
    up up up up
    ···
  2. 3.
    -3
    fuziliyi su gibmiş lan belli
    ···
  3. 4.
    +1
    inançlı olmamama rağmen çok çok beğendiğim kasidedir.ilk 16 yaşındayken okumuştum hey gidi
    ···
  4. 5.
    0
    türkçeye çevirmesi falan çok hoş lan
    ···
  5. 6.
    0
    saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
    kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
    ···
  6. 7.
    0
    bu başlık hakkında bu kadar yorum. çok enteresan
    ···
  7. 8.
    -2
    yannan gibi kasidedir.
    dıbına kodumun montofonları lisede bunları gösteriyolar işte çocuklara. ondan sonra millet şiiri gibtiri taktan bişey sanıyo.
    oysaki göstersene orhan veli, nazım hikmet, can yücel, attila ilhan vs...

    şiir güzel olabilir ama artık bize hitap etmiyo
    ···
  8. 9.
    +1
    @8 yarak gibi felan değil amk. oç.

    bunları öğretmelerinde ki amaç edebiyat sanatını aruz söz sanatları vb. gibi şeyleri öğretmek.

    genelde anlaşılmadığı için bunlar üzerinden edebiyat öğretiliyor.

    nazım gibi yazarlar üzerinden öğretselerdi eğer çoktan devrim olmuştu zaten. bu da onların sonlarını getirirdi.

    edit. şiire laf edersen taş olursun.
    ···
  9. 10.
    +1
    dıbınıza koyum hepinizin sene 2014 bu baslıağa 10 entry giriom. fuzulinin sadece su kasidesi türk bir yazarın yazdığı en güzel şiirdir amk.
    ···
  10. 11.
    -2
    arap saçması bir şiir
    ···
  11. 12.
    0
    Ne bilmiyorum
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      anlatabilirim, ezberimde şerhi falan var, ama kime tek tek açıklamak istesem beyitleti benden kaçıyor
      ···
      1. 1.
        +1
        bi kere bile okumadın bana
        ···
      2. 2.
        +1
        Divan edebiyatı falan şaapıyorduk su kasidesi falan dedim hocamsevindi biliyom sandı
        ···
      3. 3.
        -1
        dün senle yare su muhabbeti yapmıştık her beytin son mısrası su diye bitiyor, su kafiyesi var. bi de pertev senle böyle hayırlı yararlı işler yapmak istemiyorum ki sen zaten okuyunca anlıyom demiştin
        ···
      4. diğerleri 1
  12. 13.
    0
    okumayın su oldum
    ···
  13. 14.
    0
    Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su.
    ···