+458
-17
starbucks'a ilk gidişimde yalnızdım.. bi rezillik çıkarsa mal gibi kalmayayım, ben aslında bu ortamların adamıyım ama dalgınlığıma geldi mantığıyla sağ elime adidas poşeti (içinde posta gazetesi ),sırtıma da nike çanta aldım. (çakma). işportacıdan 2 tl'ye aldığım iphone benzeri beyaz kulaklığın teki kulağımda, diğeri ise sol göğsüm üzerinden sarkıyordu. sesi de sonuna kadar açmıştım ki züt olursam ya ses çok yüksekti anlayamadım moduna girebileyim diye.. çok yoğundu.. sıra bana geldiğinde kasiyer ne istersiniz dedi.. sırada bulunduğum yaklaşık 5 dakikalık süre zarfında kasiyerin arkasındaki duvarda bulunan içecek reklamlarındaki yabancı kelimelerin söylenişini kendimce düşünüp bulma gayretindeydim.. sırada önümdeki herkes moka moka diyordu.. ben de cool adamım lan ben, herkesin içtiğini içmem formatına girip elimdeki poşete, toplam değeri 10 tl bile olmayan sırtımdaki çantaya ve kulaklığa güvenip başka bir içecek söyleyecektim... 'frappicino' yazan ve ne gibim olduğunu bilmediğim içeceği söyleyecektim.
ve sıra bana geldi..
kasiyer: ne istersiniz?
ben: fırapi'k'ino
...
..
??
o an starbucks'taki kasiyer bana öyle baktı ki aha dedim yarraa yedim.. o 1 sn.lik bakışı bana 1 saat gibi geldi.. starbucks'un o kafa giben entel müziği ve kasanın fiş çıkarma sesi durdu ve herkes bana bakıyordu sanki.. ben ise bu en kötü senaryoya hazır olduğum için yüzümün kızarıklığını minimuma indirmek amacıyla 2 hafta sakal bırakmış ve o sırada güneş gözlüğü takıp, kafama şapkayı geçirmiştim.. gibi tuttuğumun diğer göstergesi olan yutkunma olayını da gizlemek için mayıs ayında boğazıma atkı dolamıştım..
..derken kasiyer ;
-frappi'ç'ino istiyorsunuz, isminiz neydi
dedi. ben de
-sorry?
dedim.
kasiyer tuhaf bi şekilde tekrar mimik modlarına girerek:
-your name pls
dedi.
ben de ufakken annemin zorula izlediğim maria mercedes'teki adamın ismini söyledim nedense. nasıl bir bilinç altıysa dıbına koyim..
-my name is leonardo..
kasiyer: seven lira seventy five pls. dedi..
ben de ödeme yapmak için kredi kartımı uzattım. tam kartı kasiyer aldığında o an kart üzerinde ismail yıkılmaz yazdığını gördüm.. ve bank asya karıtımı aldı kasiyer..
hem adım leonardoydu hem de üzerinde ismail yıkılmaz yazan bank asya kartı uzatmıştım kasiyere.. kasiyer tekrar bana tuhaf tuhaf baktı.. ben de durumu giblememek için kulaklığımdaki müziği dinleyip sakız çiğnemeye devam ediyordum.. çalan müzik de mp3 player'a nereden girdiyse mna koyim adaşım ismail yk'dan bas gaza aşkım bas gaza şarkısıydı..
şifreyi girip yan tarafa geçtim içeceği beklemek için..
ve 1 dakika sonra elemanların bulunduğu bölümden bir ses geldi..
- mr. leonardo...
evet bu bendim.. artık bambaşka biriydim. yabancı olmuştum. adım da leonardoydu.. her tarafından kıl fışkıran patates kafalı bir leonardo ile ilk kez karşılaşmışlardı buna eminim..
derken içeceği aldım ve dışarı doğru yol aldım. kapıdan tam çıktım ,kapı önünde şöyle bir yudum alayım dedim, o sırada yan taraftaki mağazadan yüksek bir düşme sesi geldi ve içeceği ağzıma yüzüme bulaştırdım.. acayip tırsmıştım sesten.. geri döndüm ve starbaucks'taki bana içeceği veren elemana;
afedersiniz peçete var mıydı dedim..
30 saniyede türkçeyi aksanıyla sökmüş bir leonardo olarak karşılarındaydım artık.. ve bana
tam yanınızda dedi...
peçeteyi alıp hızla uzaklaştım, sinirden bi gibime benzemeyen içeceği de en yakındaki çöpe attım..
eve gittim, çanta ve poşeti yere bıraktıktan sonra dolabı açıp bir su içtim.. hay mna koyim dedim su gibisi yokmuş..