Toplanın beyler anlatıyorum hadi yine iyisiniz. Yaşanmış bir olaydır ciddiyim, hikayenin sonlarına doğru çözersiniz zaten yavaş yavaş.

Uyarı: bu hikayede mübalağa(abartma sanatı) kullanılmıştır.

Şu resmi aklınızda tutun ahaha hikayeyle bağlantılı, görsellerde buldum ulan tam uymuş hikayeye: https://s.instela.com/m/k...igerim-soldu--i533112.jpg
________________________________________________

beyler Adana'da polislik yapıyorum komiser yardımcısıyım. Uyuşturucuyla mücadele kapsamında kurulan narkotim(narkotik değil) ekipleri var onlarla sokağa çıktık.
bilen bilir Adana cehennem gibi yerdir, conolar da buranın yaratıklarıdır(cehennem yaratıkları.) vatansız, terörist insanlardır.
polisin bile giremeyeceğini iddia ettikleri yerlerde yaşar bir kısmı.(harbiden giremiyormuş. ama giremeyen "polis." tabi maraz ali değilse. yoksa "polis-ler" anasını bile gibiyor.) narkotim de daha çok bunları temizlemekle uğraşıyor Adana'da.
şu ana kadar çok fazla kişi içeri alındı uyuşturucudan.

Ben ufak bir ekiple adını bilmediğim garip bir mahalleye girdim. Planlı bir hareket olsaydı adını bilirdim mahallenin, ama doğaçlama gelişti olaylar, bir nevi devriye
geziyorduk ama daha çok belirli "hedef bölgeler" üzerindeydik, conoların yaşam alanları. bu huur çocuklarının bazıları harbiden polisten bile kaçıp kaybolabiliyor,
yakalanmıyor. bizim ekipler çok profesyonel, ulan bende nasıl kaçıyorlar diyorum. muallakler hasan sabbah'ın haşhaşileri gibi strateji falan üretmiş,
kaçmak için özel bölgeler belirlemişler. selçuklu askerleri nasıl profesyonelse bunlar da selçuklunun başına bela olan haşhaşiler kadar varlar. motorlarla devriye geziyoruz normalde ama bazen gizlilik açısından arabalarla cono bölgelerine bırakıldıktan sonra
ekipçe yürüyoruz. motorların sesi fazla, duyan kaçıyor. mesela motor olsaydı altımda bu olayı asla yaşamayacaktım, bulduğum conolar sesi duyar duymaz topuklayacaktı.

başlık giblenmemiş bir kere uplayayim duruma göre uplamak için bir part daha atarım. kimse okumuyor galiba.

her türlü sokak arasını, inşaat kalıntısı gibi garip gurup yerleri inceliyoruz. 4 kişiydik 2'şer 2'şer ayrıldık farklı noktalara. benim yanımda memur rütbeli Kasım
vardı. neyse uzatmayayim bir sokak arasında aradığımızı bulduk. zaten dumanı, kokusu geliyordu yakınlaştıkça. 3 cono oturmuş kova yapıyor. "napıyosunuz lan burda?"
dememe kalmadan fırladılar biri bi tarafa ikisi öbür tarafa. ben ikiliyi kovaladım genç olanlar bunlar, diğer abilerinin peşine de Kasım düştü. yanımda tabanca var ama
çekip ateş etmiyorum aslında dur ihtarıma uymadıkları için sıkabilirdim. fakat çocuklar hem genç, hem de olurda ölümcül bölgelerine isabet ederse başıma bela alabilme
ihtimalim vardı. ayrıca bir polisin vatandaş vurması, arkası sağlam değilse kolay değil. silah bize en son seçenek olarak öğretildi. polis bi maraz ali değil de, daha
çok hukuk askeri olarak çalışıyor. silahlı hukukçu işte, delil falan topluyoruz yasaları uyguluyoruz. maraz ali olanı da vardır tabi onu bilemeyiz. aileleriyle de
uğraşmak istemedim tabi aileleri varsa. neyse, zaten yakalayacağım için ateş açmadım. bide silahı afedersiniz zütüme sokmuşum, koşarken çekmeye çalışsam hızımı
kesecekti. tam gaz koşuyorum yalnız bu huur çocukları çeteleşmişler. yamyamların arasına düşen beyaz gibi kendimi cono nüfusunun yoğun olduğu bir bölgede buldum.
forest diye bir oyun vardı o oyundan farkı yok amk ortamın, yamyamlar da var. ıssız ada kurmuş huur çocukları Adana'ya.

bu arada en başta silahımı kullanıp sıksaydım belki çocukları alıp giderdim, o kadar badire yaşamazdım. ki can güvenliğim bile tehlikeye girdi. ama öyle kolay değil adam vurmak. epey uzun bi koşuşturma oldu, çocukların beni bölgelerine sokabilecekleri kadar uzun.

sapanla taş atan çocuklar vardı en son
gördüğüm. orda silahlı adam da vardır, ama ben onları görecek kadar uzun durmadım. bir anda kovalarken kovalanan durumuna düştüm. huur çocukları fedailerin alamut
kalesinden selçuklu askerlerine taş yağdırdığı gibi taşlıyorlar beni. alamut kalesi gibi özel bir bölge yapmışlar, kaleden yukarı çıkamıyorsun ki adamları indireceksin.
tabi sonradan kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şubesiyle narkotim toplanarak bu bölgeye girip Hülagü Han'ın alamutu yakıp yıktığı gibi anasını gibti ortalığın.
detay veremem ama, o dönem baya bi eş zamanlı operasyon yapıldı cono bölgelerine. neyse. dıbına koyduğum haşhaşilerinden kaçamam fakat saklanabilirim. ulan nasıl kaçayim
nal sesi duyuyodum en son, galiba şu çingenelerin çöp toplamak için kullandığı atlara atlayıp peşime düştüler.

arkama bakmadan kaçtığım için hiçbir şeyin farkında
değildim sonic gibi yuvarlanarak ses hızını aştım. geçtiğim bölgelerdeki cam şişeler ve binaların camları patlıyordu yarattığım f16 etkisiyle, kırılma seslerinden
anladım. yoksa kaçma hızımdan bir şey görebildiğim yoktu. arabayla hız rekoru kıran metin şentürk'ten farksızdım. soluğum tükenmeye yakın labirent gibi sokakların
başka bi bölgesine giriş yaptım çünkü soluksuzluktan yavaşlamıştım ve sonunda yavaşlayabildiğim için arkamdaki eli taş ve sopalı 300 spartalı cosplayi yapan conoları
gözüme kestirmiştim. saniyenin binde biri hızla arkama dönüp huur çocuklarını görmemle birlikte bir kuytu köşeye giriş yapmam bir oldu ki çıkmaz sokak. ulan harbiden
de polis giremiyormuş sokaklarına, ama tek başına. yoksa kom şubesi seferber olunca anaları gibildi kekoların. benim gibi tek başına girme salaklığını gösteren polis
kim vurduya gider orda. duvarlar atlanılamayacak kadar yüksek, sokağın ucu kapalı ama sokağın tam ortasında bir kanalizasyon kapağı var.

300 spartalının savaş naralarını duyar duymaz kanalizasyondan içeri giriş yaptım. kanalizasyon kapağını da yanımdaki kasatura ve Canik TP9'la ateş ederek zor açtım vidası falan vardı amk.

kanalizasyonların bazı kısımlarında ışıklandırma olur tabi burda ne arar isviçre mi bura adana amünüyüm. neyseki telefonun feneri var. Bir elimde telefon diğerinde Canik TP9,
eski ordu marşını söylemeye başladım. Bir elde kalkan bir elde hançer serhadde doğru ey şanlı asker diyerek ilerliyordum çünkü yaşadığımız olayın Osmanlı ile ulahlar
arasında geçen Rovine Muharebesi'nden farkı yoktu. 10.000 kişilik ulahlar'ın 40.000 kişilik Osmanlı ordusuna ağır kayıplar verdirerek kazandığı savaştır.
Bizde güçlüyüz zannedip ava giderken avlandık. Neyse, dönemin padişahı Yıldırım Beyazıt'a hayıflanarak ilerliyordum ki garip bi kapıyla karşılaştım.

Altıma sıçmıştım çünkü burası kanalizasyonun sonuydu. iki ucu "harbiden taklu" değnek. Kanalizasyon kapağına dönüp geldiğim yerden çıksam cono ordusu, ilerlemeye çalışsam önümde çelik kapı. Artık sinirlenmiştim. ANANIZI AVRADINIZI gibEYiM ALAYINA iSYAN KRALINA TEK KURŞUN ULAN diye içimden bağırıp(dışımdan bağırıp conoların ses kasması riskini cs 1.6 geçmişimden yola çıkıp göze alamadım) telefonu ağzıma aldım. Resmen cs oynarcasına F'ye basıp feneri açmıştım. Canik TP9'u çektim ve bütün şarjörü kapının kilit
kısmına, bir kısmını da hışımla kapının üzerine boşalttım. şarjörün içindeki 15 kurşunu hışımla boşalttıktan sonra kapıyı açtım.

beyler bi kebap gömeyim devdıbını yazıcam, kısa bir ara.

şimdi anlatıyorum devdıbını, yazıyorum.

kapıyı açtıktan sonra önce içerdeki ışık gözümü aldı ve içerinin bu denli ışıklandırılmış olması beni şaşırttı. Kafamı tavandan yere indirdiğimdeyse üzerinde karate kıyafeti ve yanında kendi boyutlarında bir sopa bulunan kocaman, devasa bi fare gördüm. üzerinden kanlar akıyordu ve hırıltıları geliyordu. huur çocuğu bir anda yanındaki sopayı kavrayıp doğrulmaya çalıştı tam o anda panikle önce telefonu sonra da kurşunsuz canik tp9'u üzerine fırlattım. ikisi de kafasına isabet etmedi. dıbına koyduğum faresi huur çocuğu insan gibi eli ayağı var kalkıp bana saldırmaya çalıştı o yaralı haliyle. bunu görür görmez kasaturayı çektim Ezio'nun hidden blade ile düşmanlarının üzerine atlamasından esinlenip sıçrayarak şahdamarına sapladım emaneti. sonra requescat in pace diyip gözü açık giden hayvanın gözlerini kapadım ellerimle.

girdiğim garip ortama ve bu devasa fareye anlam
veremeden korkuya kapılmıştım. hemen şarjör torbasından başka bi 15'lik şarjör çıkarıp canik'e taktım. kanalizasyondan çıkıp kurtulmak için ayaklandım ki tam o anda
bi müzik sesi gelmeye başladı. çalan müzik buydu:
https://www.youtube.com/watch?v=bojx9BDpJks

bu müzikle birlikte kanalizasyon içindeki odanın farklı deliklerinden 4 tane devasa, eli silahlı kaplumbağa fırladı ki tam o anda polis refleksiyle dördünü de memur
silahıyla vurup geberttim. smaç yarışmasındaki michael jordan gibi üzerime sıçrayan huur çocuklarını yolun yarısında Hindenburg Zeplini gibi indirdim.
kaplumbağaları vurur vurmaz müzik yarıda kesildi. olan bitene anlam veremeden olay yerinden koşar adımlarla uzaklaştım ve başka bir kapı daha buldum.

bu seferki çelik kapı değildi ince demir bir kapıydı apartmanların dış kapısı gibi bir kilit sistemi vardı açıp girdim içeri. labirent gibi garip yollardan geçtim.
bir noktada ekipteki diğer 3 kişiyle karşılaştım. kasım, harun, süleyman. narkotimden arkadaşlar. onlar da kanalizasyona saklanıp birbirlerini bulmuşlar.
birlikte bi çıkış kapağı bulup dışarı çıktık. neyseki farklı bir bölgeden çıkmıştık ki burda conodan eser yoktu. Preveze Deniz Muharebesi'nde Andrea Doria'yı yenilgiye
uğratmış Barbaros Hayrettin gibi muzaffer hissediyordum ki Barbaros Marşı'nı söyleyerek merkeze gittim arkadaşlarla.

https://www.youtube.com/watch?v=bkhE1DKyBXY

Gittikten sonra önce üstümü değiştirip kanalizasyon kokusundan bir miktar kurtuldum sonra olan biteni amirlere anlattım. Conoların temizlendiği operasyonun ardından
olay yeri inceleme ekipleriyle birlikte kanalizasyona indik. inceleme ekiplerinin verdiği bilgilere göre kapıyı açmak için ateş ederken Splinter Usta'yı
cs_assault'taki yeşil kapıdan teröristleri deagle'la vurur gibi kurşunlamışım. koskoca ninja kaplumbağalar efsanesini bi canik tp9, bi kasatura bide telefonla
bitirdim. rivayetlere göre bu olaydan sonra Kaplumbağa işçi Partisi adlı terörist grubun kanalizasyon duvarlarına şöyle bir yazı yazılmaya başlanmış:

1-eğer bir insan sizi gördüğü zaman durmadan ateş ediyorsa bilin ki o acemidir kurşununun bitmesini bekleyin, bittiği zaman gidin öldürün.

2-eğer sadece sizi gördüğü zaman ateş ediyor saklandığınız zaman duruyorsa o bir komandodur, kaçın ve canınızı kurtarın.

3-eğer daha sizi görmeden kapı ve duvar arkasından kurşunluyorsa ve etraf sessizse bilin ki o bordo berelidir, merak etmeyin o sizi bulur...

• **
SON

bu başlık niye yeterince tutmadı lan? uplayın