Daha önce yazdığım ama sonrasında belirli sebeplerden dolayı bitiremediğim hikayemi yeniden yazıyorum. Uzun sürecek ama okuyanları sıkmayacak bir hikaye yazacağım...
Hikayedeki kişiler ve yaşananlar tamamen kurgulanmıştır ve hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır.

Çocukluğum hiçbir çocuğun hayallerine sığmayacak kadar muhteşem geçti... Maddi durumumuz çok iyiydi. Ailem çok mutlu ve huzurluydu. En güzel okullara gittim , herşeyin en iyisi ile karşılaştım. Ama ailem ben 13 yaşıma girdiğimde parçalanmıştı. Babam hastalığından dolayı öldü . O öldükten sonra onun ortağı bizim elimizden herşeyimizi aldı. Annem bu işlerden anlamadığı için oyuna getirildi ve bu hayatta bize ait ne varsa hepsi gitti. Annem babamın üzüntüsüne dayanamadı. Babamın vefatından 7 ay sonra o da öldü. Bana bakacak tek kişi anneannemdi bu hayatta. Onun dışında doğru düzgün akrabamız bile yoktu. Ben 16 yaşıma geldiğim zaman o eski hayatımın bir zerresi bile yoktu. Durumumuz inanılmaz derecede kötüydü. Anneannem de zaten yaşlı bir kadındı ne kadar bakabilirdi ki bana...

Onun yanında yaşamaya başlamıştım ama sağlık durumu hiç iyi değildi. Bu hayattaki tek akrabam olan anneannemi de kaybetmiştim artık. Hayatımda kimse kalmamıştı bana ait. Herkes birbir yok olmuştu, gitmişti. Bunların üzerine hiçbirşey olmamış gibi insanların benimle maddi durumum yüzünden dalga geçmesi de zoruma gidiyordu. Ama kimsenin çenesini kapatamazsın. Yapabildiğim tek şey, bana ve aileme bu hayatta kim yanlış yaptıysa hepsinden intikamımı alacaktım. Hepsini tek tek not aldım. 13 yaşımdan 19 yaşıma kadar tek tek yazdım hepsinin ismini. Gün gelecek hepsine hesabını soracaktım. Yemin etmiştim kendime ...

Üniversite sınavına girdim. Beklediğim gibi hiç bir yer tutmadı. Açık öğretime geçtim ve iş aramaya başladım. Hayatta yeteneğimin olduğu tek şey müzik. Durumumuzun iyi olduğu zamanlarda babam beni keman kursuna gönderdi ve ses eğitimi (şan eğitimi) aldırdı.
En azından şarkı söyleyerek, sanatımı icra ederek para kazanabilirdim. Elimden bir tek bu gelirdi. istiklal caddesinde keman çaldığım bir gün , bir kızla tanıştım. 1 hafta boyunca beni dinlemeye gelmiş . O gün tanıştım onunla. istanbulda bir özel üniversitede okuyormuş. ismi büşra. Biz konuşmaya başladık ama ben bu kıza deli gibi aşık olmuştumölüyordum aşkından. O da bana karşı boş değildi. Biz çıkmaya başladık. Birlikte küçük bir ev tuttuk. O mimari dekoratif okuyordu. Sürekli çizim falan yapıyordu. Tablolar yapıyordu. Onları satarak para kazanıyordu. Bende salaş bir kafeteryada canlı müziğe gidiyordum ve aynı zamanda sokakta çalmaya da devam ediyordum.
Evet biz bu kızla öyle böyle bir şekilde geçinip gidiyorduk ve hayatımız gerçekten çok güzeldi. Benliğimi onunla bulmuştum ben. Lise yıllarımdan tek bir dostum vardı adı burak. Adam gibi adamdı. Yediğim içtiğim ayrı gitmezdi, içine kapanık birisiydi o da , ama gerçekten iyi bir insandı. Yani ben öyle sanmıştım. Sevgilimi onunla tanıştırdım. Bu hayatta en önemli iki kişi onlardı benim için. Ailem yoktu ve onlardan başka hiç kimsem yoktu benim. Kardeşim dediğim adamla eşim dediğim kadını tanıştırdım. Belkide hayatım burdan sonra inanılmaz bir şekilde değişime uğramıştı.

Okuyan kendini belli etsin devam edicem

Tüm hayatım düzene girmeye başladı diye sevinirken başıma gelecek olanlardan habersiz bir şekilde tanıştırmıştım onları. Üçümüz bir araya geldiğimizde ikisi de sürekli olarak benim hakkımda iyi şeyler söylüyorlardı. Burak büşraya kardeşim diye hitap ediyordu ve bu bana her gün daha fazla güven kazandırıyordu. Gözümkapalı bir şekilde güveniyordum her ikisine de.
Bir gün il dışında çok güzel bir iş teklifi almıştım. Bir hotelde 5 gün sürecek olan bir organizasyondu bu iş. Valizimi topladım ve yola koyuldum. Burağa da , Büşranın bir ihtiyacı olursa telefon numarasının onda olduğunu ve ona göz kulak olmasını istedim. O da beni kırmadı ve , gözün arkada kalmasın kardeşim , gözüm gibi bakarım ben ona dedi ve bu benim içimi rahatlatmıştı. Gönlüm rahat bir şekilde gidiyordum oraya.

Gittiğim yerde Antalyaydı beyler , bunu da paylaşayım sizlerle. Oraya uçakla gittim. Otele giriş yaptım ve hemen işe koyuldum. Sahne düzenlemesi , sahnede yer alacağım diğer müzisyenler, provalar vs gibi şeylerle uğraştık. Akşam program başladı yaklaşık 3 saat sürdü ve program bitince hemen Büşrayı aradım.
Bir ihtiyacı olup olmadığını sordum ve o da gayet mutlu bir ses tonuyla ; hiçbir sıkıntım yok aşkım sadece seni çok özledim dedi. Benimde içim rahatlamıştı yine. Bu şekilde otelde günler geçerken , işin 1 gün erken biteceği haberini aldım. Ama yine aynı miktarda para alacaktık ve burada gerçekten çok iyi bir miktar kazanmıştım. Sevdiğim kadına sürpriz yapacaktım. Eve 1 gün erken gidecektim ve ona yüzük ve çiçek alıp evlilik teklifi etmeye karar verdim. Ama beyler bir bilseniz o an içimi , küçücük bir çocuğun şeker alınınca sevindiği mutlu olduğu gibi mutlu ve huzurluydum. içim içime sığmıyordu ve deliler gibi aşık olduğum kadına evlenme teklifi edecektim.

Beklettiğim için kusurabakmayın panpalarım önemli bir işim vardı devam ediyorum

O gece otelde kaldım yine. Ertesi gün sabah 9 da uçağa bindim. 1 buçuk saat bile sürmeyen uçak yolculuğu ömür gibi gelmişti bana. Çünkü bir an önce sevdiğim kadına evlenme teklifi etmek istiyordum. Atatürk Havalimanına iner inmez taksiye atladım ve Beşiktaşa gittim. Bilenler bilir kuyumcular çarşısı vardır orda çok meşhurdur. Güzel bir tek taş pırlanta seçtim ve yol üzerinde bir yerde de güzel bir çiçek yaptırdım ona. Ne bilirdim bunları bir zerre haketmediğini. Çocukluğundan itibaren acı çekmiş bir insanın duygularıyla oynamayacağını sandım ve güvendim ona ben. Herneyse beyler , eve doğru gitmeye başladım. Burağı aradım giderken , ama açmadı telefonumu. Belki telefonumu açsa hiçbirşeyi öğrenemeyecekti. Evin kapısının önüne geldim ve derin bir nefes çektim. Kapıyı anahtarımla açtım sürpriz olsun diye.

içeri girdim sessiz bir şekilde ve salona geldim , baktım büşra yoktu. Arka odaya doğru geçtim, ve kapı aralığından büşrayı gördüm yatıyordu ve konuşuyordu. Bir an kendi kendine bişeyler söylüyor sandım ve tam kapıyı açıp sürpriz diye seslenecektim ki , bir erkeğin ömründe yaşayabileceği en kötü an ile karşı karşıya kaldım. Burağı büşrayla aynı yatakda gördüm. Yapılır mı bu bir insan evladına ? Böyle tertemiz duygularla düşünen bir insana yapılır mı bu. Düşünemiyordum , yutkunamıyordum. Ya o an nefesim kesildi kalbim durdu. Kendimi toparladım. Onlar beni görmemişlerdi. Bir anda beynim bana onları öldür diyordu. istemiyordum bunu ben. Ama durduramadım beynimi. Ekmek bıçağını aldım mutfaktan ve onları salonda beklemeye başladım. Eninde sonunda geleceklerdi. Bu sırada göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Paramparça olmuştum ve hayatım yeniden perişan olmuştu. Beklemeye devam ettim ...

Burak içeriye geldi , altında üstünde hiçbirşey yok. Ayağa kalkar kalkmaz çok sağlam bir yumruk attım ve yere yapıştı. Bu dıbına koyduğum oğlunu ayağa kaldırdım ve her yerini iple bağladım. Büşra fahişesi beni gördü ve yalvarmaya başladı. Ne olur yapma çok hatalıyım beni affet falan tarzında. Son selzenişleriydi zaten. Büşra huursunun da ağzını bağladım. Sonrasında burak olacak huur çocuğuna büşranın gözleri önünde işkence etmeye başladım. Ama yapmadığım kalmamıştı. Saç diplerine bıçak soktum. Gırtlağının alt kısmından parça söktüm. Ve en sonunda bir gözünü çıkarttım. Ama o an herşeyden daha mutlu oldum. O kan kokusu bana o an bir vampirin hoşlanacağı kadar muhteşem gelmişti. Hoşuma gidiyordu bana yalvarması. Ölmek istememesi. ince uzun bir çubuğu ateşte yakıp vücudunun her yerine bastım. Acıdan geberiyordu. Öldür artık diyordu ve sırası gelmişti. Bıçağı gırtlağına getirdim ve tek hamlede boğazını paramparça ettim ve büşranın suratına kanların gelmesini sağladım. Her yeri kan içindeydi. O sırada korkudan ve ağlamaktan bayıldı. Burağı gebertmiştim. Ama hala intikamımı alamamıştım. Sırada bu huuryu kesmek vardı. Daha sonra onu kesmemeye ve boğarak öldürmeye karar verdim

Önce aldım karşıma bu fahişeyi. içimde kalan tüm sözleri söyledim ona ve kollarına bacaklarına her yerine bıçakla büyük ve derin yaralar açmaya başladım. Bileklerini kestim ve onu yastıkla boğmaya başladım. 15 saniye boğup öldürmeden geri çektim ve bunu rahat 20 kere yaptım. Ona işkence etmek beni mutlu etmemişti. Bir yandan hüngür hüngür ağlıyor bir yandanda kan kokusunu içime çekip onun boğuluşunu seyrediyordum ve en sonunda bıçağı kalbine 7 kere sapladım ve onu da geberttim. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Üstüm başım heryerim vıcık vıcık kan olmuştu ama benim hoşuma gitmişti bu kan kokusu..

Bu 2 huur çocuğunu ve evi temizlemem 3 saat kadar sürdü. ikisini de tamamen etlerinden ayıkladım. Her ikisini de kemik halinde bıraktım ve etleri güzel bir şekilde poşetledim. Ama bu katil havası bana geldiği andan itibaren kendimi durduramayacağımı bilemiyordum.
ikisini de uzaklarda bir ormana zütürdüm ve et parçalarıyla kemik parçalarını gömdüm. Evi yaklaşık 3 gün temizledim. Şimdi ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum. Ama babamın eski ortağı aklıma gelmişti. Artık katil olmuştum, en azından içer gireceksem de bu uğurda öleceksem de herşeyi hallettikten sonra başıma gelenleri kabullenecektim.

Babamın eski ortağının adı Hakandı. Rahmetli babamı dolandırıp hayatımı elimden alan huur çocuğunu görmeyeli 10 yıl olmuştu. Hakkında çok detaylı bir araştırma yaptım. Bir kızı varmış adı esra. Ben bu huur çocuğunun da bütün ailesini elinden almaya yemin etmiştim bir kere . Şirketin önüne gittim ve beklemeye başladım. Tam şirketin önünde o hakan şerefsizini gördüm ki ,benim yaşlarımda bir kızı öptü, ona para verdi ve arkasından da akşam erken gel kızım diye seslendi. Sonra adam arabasına bindi ve gitti. Ben ise kızını takip etmeye başladım. Aklıma şahane bir fikir gelmişti. Hem adamdan para koparacaktım hem de canlarını alacaktım. Tam olarak intikamımı almış olacaktım. Bu sırada burağın ve büşranın aileleride beni aramışlardı. Burağın annesi ondan 1 hafadır haber alamıyormuş. Demekki ben işe gider gitmez evime gelmiş huur çocuğu. Birkez daha kendimle gurur duydum.

Kızı bir arkadaşıyla kafede buluştu yaklaşık 2 saat oturdu ve kalktı o kafeden. Evinin önüne geldiğinde ben hala takipteydim. Arkasından yavaş adımlarla geldim ve boğazına bıçağı dayadım. Sesini çıkarttığı an şah damarını keseceğimi söyledim. Birlikte yavaş adımlarla eve doğru yürüdük. Kapıyı çaldık ve hakan kapıyı açtı. Eğer bağırırsa kızının boğazını keseceğimi söyledim. Eve girdik. Karısı da evdeydi ve bağırmaya başladı. Hemen susturdum karıyı da kızıyla tehdit ederek. Yanımda silahım yoktu. Karısıyla kızı esrayı bağladım. Hakanın evindeki kasaya doğru yöneldik. Yaklaşık olarak 700 bin tl nakiti vardı. Hepsini aldım ve internet bankacılığı üzerinden hesabıma 3 milyon tl geçirttim. Sonra hakanı da bağladım ve gözlerini iyice açmasını söyledim. Çünkü evde testere vardı ve karısının bütün parmaklarını ve en sonunda da boğazını keserek öldürdüm... Kızı hala hayattaydı ancak ona da sıra gelecekti. Acıdan ve gözyaşlarından öyle kötü duruma geldi ki ona merhamet edeceğimi sandı ama tabii ki etmeyecektim.

Kızına da türlü türlü işkenceler ettim ve sonunda hem kızının hem karısının ölümünü hakana seyrettirdim ve en sonunda hakanı da boğarak öldürdüm. Artık içim rahatlamıştı ve rahatlamış durumdaydım. Evi tamamı ile temizledim ve bahçe kapısının girişindeki güvenlik kamerasını aldım. Ayrıca laptoplarına giden kamera görüntülerini de yok ettim. Onları da ormanlık araziye gömdüm.
Onlara verdiğim bu acı eskiden olsa beni intihara sürükleyebilirdi ancak bir gram bile üzüntü yoktu içimde. Param vardı. Beni ve ailemi üzen ve ölümlerine yol açan tüm şerefsizleri birer birer yok etmiştim. Sonuç olarak dünya böyle bir yer. Bazen kendi adaletimizi kendimiz sağlamalıyız.