soğuk bir gecede titreyen balicileri sikmek

birbirlerine sokulmuşlar soğuk havada, ısınmaya çalışıyorlar sessizce. eski bir binadayız terk edilmiş kaderine. aç karınları, üşüyorlar da. bugün soydukları o çocuktan aldıkları parayla almışlar küçük bir teneke tiner. 3 kişi ateşin etrafındalar, gölgeleri yansıyor duvarlara titrek titrek. yaklaşıyorum usulca yanlarına doğru. birden panikleyip bakakalıyorlar suratıma. bir şey demiyor hiçbiri, kafaları çoktan uçmuş, bedenleri burada ruhları gezintide. merhaba diyerek yaklaşıyorum yanlarına. buradan geçiyordum ateş gördüm biraz ısınabilir miyim kardeşlerim diye soruyorum. gel abicim otur diyorlar. eyvallahımı çekip oturuyorum, oturur oturmaz da 3 yarım ekmek döner ve 1 lt ayranı çıkarıp, gelirken bir şeyler de almıştım açsınızdır belki deyip teker teker veriyorum. allah razı olsun abi'ler kulaklarıma ve egoma ninni gibi geliyor. afiyetle yiyorlar döneri ve içiyorlar milli içkimizi. ah bilmiyorlar ki yedikleri cennetten bir elma, içtikleri zehirli ballı bir şarap adeta. biraz muhabbetten sonra uyuya kalıyorlar usulca teker teker. yavaşça yerimden kalkıyor ve çöpe atılsa çöp tenekesinin bile bağrına basmayacağı pantolonunu çıkarıyorum sağımdakinin. o kılsız, tüysüz, bir iki sivilceli zütünü görünce tahrik oluyorum adeta. hemen alevleniyor içimde bir şeyler, hemen dışarı tepkisini gösteriyor küçük ağacım. bastıra bastıra zorlaya zorlaya kayganlaştırmadan giriyorum o dar züt deliğine. uyuyor, karnı tok üşümüyor da. ama her şeyin bir bedeli vardır bu hayatta. o bedeli de ödüyor işte. merhametliyimdir ben, en azından o bedeli öderken bilinci yerinde değil. şefkatimi esirgemediğim bu küçük insanın içine boşalıyor ve iki elimi arkaya koyarak gerilip oturuyorum. nefes alışverişlerim normale dönene kadar bekliyorum biraz. 5 dk bile geçmiyor, küçük yaşam ağacım tekrardan kök salıyor ve büyüyor. bu sefer solumdakine yaklaşıyorum, ince uzun bir oğlan bu. esmer esmer olmasına biraz da yüzü kirli. tüm beyazlığımı boşaltıyorum onun da daracak anüsüne. yine biraz mola veriyorum. sigara yakmıyorum henüz. işim tamamen bittiğinde yakacağım sigaramı, ancak öyle alırım keyfini. tam karşımdakine de yaklaşıyorum. biraz yaşı küçük gözüküyor gözüme. önce biraz düşünüyorum yenilmesem mi nefsime diye. daha küçücük bir çocuk o. hayatın yarağıyla tanışalı çok olmamış. sonra bir an bakakalıyorum suratına. donuk gözlerim çocuğu görmeye başladığında tekrardan, ağacımın yeşerdiğini görüyorum. o çocuğun da içine giriyorum zorlayarak, önce yavaşça sonra hızlanarak. saçını çekip yumruk atıyorum gözleri kapalı bedenine. en çok zevki o çocuktan alıyorum. haykırıyorum boşaltırken içimdeki iyiliği en güzel vücut deliğine. kalkıyorum ayağa topluyorum pantolonumu. ıslak mendilimi çıkarıp siliyorum ellerimi sonra da ağacımı. hepsine tek tek bakıyorum gülümseyerek gözlerim. paltomu ve yakamı düzeltiyor, bir nefes verdikten sonra yürümeye başlıyorum sokağa çıkıp, dilimde bir şarkı mırıldanıyorum sigaramı yakarken, aylak aylak yürüyorum geceye doğru başka yaşamlar akıtabileceğim birini ararken...