sozluk formati

hikaye cırt'a bağladı, üvey anneyi dürttün zaten mevzu orda bitti ama yok hikayenin devamında yine dürteceksen okumaya devam edicem.

Gözünü seveyim söz sanatı laf cambazlığı yapma hikayeyi anlat bitir biz de gibtirip gidelim

Başlık tutunca hayat hikayesine döndü oğlan..

Saat iyice geç olunca vedalaşıp ayrıldık. Jülidenin numarasını aldım. Zaten onunla artık iletişim içinde olacaktık. Suzana da iyi geceler dedim o da aynı şekilde karşılık verdi yüzüme bile bakmadan.

eve gittiğimde ferhat ölü gibi yatıyordu. Telaşlandım bir an ve nabzını kontrol ettim. Neyse ki boşa kuruntu yapmıştım. Yerden kaldırıp odasına taşıdım onu. Bende salona geçip bilgisayarı açtım.
açık lise olaylarına baktım. Kayıt yenilemeden bahsediyordu. Önceki sınavdan da tüm dersleri geçmiştim. Çok basitti açık lise. Sınava kimse çalışmazdı ama birazcık kafanız çalışsa geçerdiniz. Hatta mal olsaydınız da geçerdiniz. Ayrıca sınav testmiş beyler, atın atabildiğiniz kadar.

sabahın köründe uyanıp biraları almak için dışarı çıktım. Sabah akşam demeden antalya sokaklarında mayoyla dolaşan kadın erkek grupları vardı. Kadınların kalçalarına bakıp pis pis sıratarak biraları aldım ve eve geldim. Araba kullanmayı bilmediğim için markette çıraklık yapan benimle aynı yaşlarda birine şoförlük yaptırıyordum. Karşılığında da birkaç bira veriyordum ona.

eve geldiğimde ferhat duvarlara çarpa çarpa yürür vaziyette dışarı gideceğini söylüyordu. Oturttum bir koltuğa:
-nereye gidiyorsun ferhat ne halde olduğundan haberin var mı?
+gitmem lazım arjantinli. Vücudum dayanamıyor artık. Lütfen bırak gideceğim.
-ya nasıl geçer bu meretin etkisi söylesene geçirtelim şunu.
kahkaha attı ferhat atabildiği kadar.
+geçmez bu şey. Ancak kullanırsam kendime gelirim.
-nasıl geçmez, herşey geçer. Söyle hadi ne yapacağım, ilacı milacı yok mu veya birşeyle oyalansan vakit geçirtsek?
+oyalanmak mı.? Oyalandığın şeyde bile o tozu görmeye başlarsın.

seri amk seri

adamı rahat bırakın amk anlatsın işte. devam etsin.

ferhat ölmediyse bende bişey bilmiyorum

ferhat’ın bahsettiği adam bir kafenin sözde muhsabecisiydi. O tiple muhasebeciden başka herşeye benziyordu. Ona kimin gönderdiğini vs anlattım. Ferhat’ın kendini aradığını söyleyip küçük bir plastik naylonun içinde tozu verdi. Bende karşılığında ebesinin amı gibi parayı vermek zorunda kaldım.

eve dönüp ferhat’a verdim Tozu. Boş boş ona bakıyordum. Ferhat yanımda yapmaktan utanıp banyoya gitti. 15 dakika kadar sonra kapıyı açtığımda yüzünde gülümsemeyle yatar vaziyetteydi. Onu daha fazla bu şekilde görmeye dayanamayacaktım. Hastane ye gidip onu bir yere yatırtmamız gerektiğinden bahsettim. Kadın bana burasının uygun olmadığını söyledi. Ben de ne yapabileceğimizi sordum.

konuşmadan sonra eve gittim. Ferhat kendine gelmişti. Bana bakıp herşey daha güzel olacak diyip duruyordu. Ben de onu onaylıyordum. “tamam artık bırakıyorum bugün işe gideriz senle” diyordu. Bir süre sonra kapı çaldı. içeriye hastane görevlileri geldi. “ferhat ne için olduğunu sordu?
-senin için ferhat, tedavi görmelisin.
+ne? Lütfen arjantinli yardım et bak işe gideceğiz düzeleceğim işte.
ağlıyordu bir yandan.
+hadi arjantinli lütfen burada iyileşirim ben orada iyileştiremezler.
-hayır ferhat burada madde kullanıyorsun sadece, gitmelisin oraya. ;
ferhat ağlaya ağlaya beni ikna etmeye çalışırken görevli ferhata iğneyi batırdı. iğnenin etkisiyle bayıldı ferhat. Onu evden zütürürlerken ferhatın bana doğru dönük olan baygın suratına bakıyordum.

Tamam a.q hikayen serin hâl almaya başladı. He TC de gelip bağımlılık tedavisi için bayıltıp hastaneye zütürüyorlar, ebenin şeysi diyorum.

ayraç

ayraç...

ferhat gittikten sonra evde oturup beklemeye başladım. tek başımaydım yine. adam gibi ne dostum ne de düşmanım vardı. iyi bir düşman kötü bir dosttan daha iyidir. bende iyi bir düşman da yoktu. içimden hiç işe gitmek gelmiyordu. bende vazgeçtim o gün işe gitmekten. başkasının acısını yaşayacak biri de olamadım hiç en yakınımda ki adam tedavi merkezine gidiyordu ben ise akşama doğru suzan'ın çalıştığı mekana gitmeyi planlıyordum.

akşama doğru adam gibi giysilerimi giyip dışarı çıktım. ferhatın arabasına baktım budala gibi. ardından hüzünlenememenin verdiği hüzünle gibtirip gittim mekana.

güzel bir yerdi çalıştıkları. yakın değilseniz birine onun sesini duyamazdınız. müzik uzaktan konuşmayı engelliyordu. bir masaya oturdum tek başıma. mekanın ışıkları her yana vuruyordu. bu yüzden gözlerimi ışıktan çekmekten suzan'ı seçemiyordum. daha sonra jülide geldi yanıma.

(arkadaş tedavi merkezine zütürülen biri elbette bayıltılarak zütürülür. çünkü ney apacağı belli olmaz. onun dışında ben deli gömleği takıldığını hiç görmedim filmler dışında)

(bkz: şampiyonlar ligi gol kralı burak yılmaz)

@1650 , Oha süpersin panpa, aynen öyle yazmıştı "ve hiç bir zamanda haberi olmadı" demişti. Bu adam bizi yiyor zaten de, göz göre göre yapıyor.

arkadaşlar düzgün okuduğunuzdan emin misiniz bilmiyorum ama bir partta msni açtığımda esra'nın olayını mutlu ve sınıftan birkaç kişinin öğrendiğini söylüyordum. bu yüzden de msnde yediğim küfürlerden de bahsetmiştim. sanırım kaçırdınız.

@1654 olay bu değil. olay önceden mutlu bunu hiç bi zaman öğrenmedi demen

arjantiliyi sinirlendirmeyelim arkadaşlar bırakın yazsın

@1651, kardeş staj dr'um, Hiç bir tedavi merkezi bir hastayı tehlike yaratabilir veya başka bir nedenden bayıltıp zütüremez, Dünya da başka bir yerde de böyle bir şey olamaz. Tehlike yaratan birisi öncelikle polis kontrolüne alınır. Oradan hastaneye getirilir. Tamamen atıyorsun. Filmde bile yok böyle bir şey. Uyutmak için kullanılan anestezikte zaten propofol'dür ve Bu ilacın solunumu durdurma riski oldugundan hastane dışında insanlara uygulanmaz.

-ayrıca mutlunun esrayı şeyettiğini hiç öğrenmediğini söylediğin yeri bulcam birazdan

edit: buldum ;
"-biliyor musun esra ile birlikteyiz.
belli etmesem de çok şaşırmıştım.
+güzelmiş. mutlu olursun umarım.
-ilk defa mutluyum. ama kendi adıma. çünkü herkes ona sırt çevirdi. sadece ben sahip çıktım. belki de bu yüzden benimle.
+yine de güvendiği biri olmalısın.
-bence de. neden hiç beni aramadın. dost değil miyiz?
+öyleyiz ama yapmam gerekenler vardı. hem çalışıyorum.
-anladım. hocaya küfretmişsin keşke kendini kontrol etseydin.
+oldu işte.
-ben kalkayım. geçerken uğradım öyle. ne zaman istersen görüşürüz.
+tamam.
ardından uğurladım onu. bilseydi en çok değer verdiği varlığı lime lime ettiğimi ne yapardı acaba? ama hiç bilemedi. herkes için böylesi iyiydi"

10 dakika oldu lan efbeş-refreş yapmaktan ebem gibildi. yaz işte.

Jülide yanıma gelince beni gördüğüne şaşırdı. Uzaktan benzettiğini ama tam olarak tanıyamadığını söyledi. Ne içersin diye sordu. Her zaman ki gibi portakal suyu dedim. Ciddi olup olmadığımı anlamadı başta ,ardından kararlı olduğumu görünce portakal suyunu getirdi. Yanında da suzan’la gelmişti. Suzan yanıma oturdu.
-ne oldu bir sorun mu var, neden gitmedin plaja?
+ferhatı tedavi için zütürdüler.
-anladım.
+ee sen nasılsın? Nasıl gidiyor o çocukla.
- iyi fena değil. portakal suyu mu içiyorsun cidden.
+evet. Ben alkol sevmem.
-ne biçim birisin sen herşeyin ters. Neyse ben kalkıyorum. Sonra görüşürüz.
suzan kalkıp gitti. Bende etraftaki paralı insanları izliyordum. Çoğunluk gençti. Kimse kendi parasını kazanmıyordu sanırım. Baba parası denen mirasın tadını çıkarıyorlardı.

4-5 portakal suyu için en az alkol kadar para verdim. Suzan’a ve jülide’ye görüşürüz dedim. Jülide beklememi istedi dışarıda.

dışarıda jülideyi bekledim. Yanıma gelip sigarasını çıkarıp yaktı. Bana da uzattı ama içmedim.
biraz bekleyip konuşmaya başladı:
-yarın buluşalım mı konuşuruz, pek arkadaşım yokta.
+tamam.
-kaldığın yerin adresi..
+suzan biliyor öğrenirsin ondan.
-tamam o zaman yarın görüşürüz. Öğlen gibi gelirim. Ya da daha erken.
anlaşıp ayrıldık. Bir kızın daha hayatını berbat etmeye çalışmasına şahit oluyordum.

(dostlar cümlelerimi ben kendimce yorumluyorum. o an için kurduğum bir cümle. evet haklısınız düşüncesizce ama böyle cümleler kuruyorum elimde değil. belki tekrar kuracağım. hata yaptığımı söyleyin kabulüm de şu bizi yiyor gibi şeyler demeyin. küfür falan ette bizi kekliyor deme, cidden moral bozucu oluyor)