-1
Cool olmanın kökeninde, egemen gücün baskısına kayıtsız kalarak direnme vardır. Cool olan, egemen olanın baskısını, "tavır koyarak" yok sayar.
Kökeninde isyan olan bu tavır, daha sonraları her türlü ayrıcalığa sahip insanlar tarafından da saygı gördü ve önce bohemler tarafından benimsendi. Zenci kültürünün bu tavrı giderek Batı Kültürü’nde yaygınlaştı. Cool tavır, günümüze gelene kadar her kuşak tarafından yeniden yorumlandı ve içeriği sürekli değişti. Kökenindeki “isyan” anldıbını korudu ama zamanla bu anlama bir de “statü” anlamı eklendi. Pountain ve Robins’in dedikleri gibi “cool, sadece isyanı değil aynı zamanda üst sosyo ekonomik gruplardaki insanların “kendini beğenen (narsist) bir kayıtsız kalma tavrına” doğru evrim geçirdi ve bir statü simgesine dönüştü.
Bugün cool olmak; güzel ya da yakışıklı olmaktan hatta zengin ya da güçlü olmaktan bile çok daha çekici bir özellik. Cool kişiler, cool yerler, cool markalar, cool kentler, insanları kendilerine çekiyor.
Cool olanlar “kendilerine has tarzları olan, kendilerince yaşayan, başkaları ne der diye düşünmeden davranan kişiler” olarak tarif ediliyor. Olaylar karşısında hiç istifini bozmayan, heyecanlanmayan, kendi bildikleri gibi davranan bu insanlar, başkalarını umursamadıkları için cool bulunuyorlar.
Cool olmak ve popüler olmak birbirini dışlayan tavırlardır. Aslına bakarsanız “popülerlik için taviz vermeyenler” cool bulunuyor. Sanki “kimse kendilerini seyretmiyormuş gibi” davranan insanlar cool oluyorlar.
Cool olmak sadece kişilerle ilgili bir kavram değil. Her sene çok farklı kuruluş en cool otelleri, kentleri, arabaları, mekânları, moda markalarını açıklayan listeler yayınlıyor.
Cool kentler, kendilerine has otantik karakterleri sayesinde enerjisi yüksek yerler olarak tarif ediliyor. Örneğin birçok fikir ve stil lideri, Viyana’yı ya da Paris’i değil ama istanbul’u cool yerler arasında gösteriyorlar. Benzer şekilde Casablanca ve Cape Town’ı cool yerler arasında gösteriliyor.
Uluslararası otel zincirleri, beş yıldızlı lükse ve şöhrete sahip olmasına rağmen "cool" bulunmuyor; ama özgün tasarımı olan butik oteller, hiç popüler olmadan cool olabiliyor. Bu tarz HIP (highly individual place) yerler yeni bir seyahat deneyimi sunuyor. Cool olanı arayan müşteriler, sadece konforlu bir konaklama değil, iyi tasarlanmış, bir tarza göre dekore edilmiş, daha genç ve aykırı özellikleri olan, çoğunlukla kentlerin daha bohem yerlerinde konumlanmış bu otelleri tercih ediyorlar.
Cool olan her şey bugün kendi başına bir iş alanıdır. Çünkü sadece cool olanlar değil, onları takip edenler de cool yerlerde takılmak, cool kişilerle tanışmak, cool markaları kullanmak ve cool görünmek isterler.
Cool fikirleri markalarla birleştirmek, markaların cazibesini artırır.
Yenilik de önemlidir; ama bazen cool olmak yenilikten bile önemlidir. ilk olmaktansa “cool olmanın” çok daha önemli olduğunun en önemli kanıtı I-pod markasıdır. I-pod, ilk mp3 çalar değildir, en mükemmel cihaz da değildir hatta uzmanlara göre, I-pod’un birçok kusuru vardır. Ama ne derseniz deyin I-pod o kadar cool bir markadır ki, neredeyse kendisi için söylenen her kusuru örter.
ingiltere’deki Cool markalar sıralamasında, I-phone ve I-pod, Aston Martin’den hemen sonra yer alıyor. I-pod o kadar cool bir marka ki, Levi’s ve Nike gibi markalar I-pod’a uygun ürün tasarımı yapıyor. Benzer şekilde birçok araba markası, ürettiği araçlara I-pod’a uyumlu müzik sistemi koyuyor.
içine yaşadığımız bolluk çağında, cool olan her şey farklılık yaratıyor, rekabet üstünlüğü sağlıyor. ingiltere’de yapılan, “Cool brands UK” araştırmasına bakacak olursak, bir markanın stil sahibi olması, inovatif olması, orijinal olması, otantik olması, çekici ve benzersiz olması onun cool yapan unsurlar. Ancak bu kriterleri hakkıyla yerine getirebilmesi için markanın yerleşik bakış açılarını (paradigmaları) değiştiren bir tarzı da olması gerekiyor.
Tümünü Göster