-
776.
0seni cankiler listemden çıkarıyorum.
bir faşistle aynı ortamı değil aynı havayı soluduğuma utanıyorum.
elveda.
:/ -
777.
0Kostas Mourselas'ın 'Kızıla Boyalı Saçlar' adlı yapıtı okura meydan okuyan, okuru uyaran, kızdıran bir roman. Erotik, duygusal, bayağı, çirkin, dehşet verici... yalın anlatımı olan, mizah dolu, alaycı, sert eleştirilerle dolu bir kitap.Tümünü Göster
Asıl olarak da, egemen sisteme ve o sistemi bir nedenle içselleştirenlere karşı müthiş bir eleştiri. Çağdaş Hamletler, Zorbalar, kutsallaştırılan serseriler, fahişeler, genelevler, mahalleler, gecekondular, erkek delisi kadınlar, üçkağıtçılar, küçük burjuvalar, eski solcular, geçmişin idealistleri olan günümüzün 'başarlı' işadamları, dolandııcılar, rezil kişiler, insanlara değil aynadaki görüntülerine aşık olanlar, bir dönemin ve insanlarının resmi.
'... Sefil Düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı:
Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun? ... '(Arka Kapak)
'Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgüdür' diyor Kostas Mourselas. Belki de özgür olmak ve bağımsız kalabilmek gibi, çağdaş insanı etkileyen bir konunun altını çizdiği için Kızıla Boyalı Saçlar Yunanistan'da şimdiye kadar hiçbir romanın yakalayamadığı olağanüstü bir başarı kazanıp tam 260.000 adet sattı! Fransızca, ingilizce, Almanca ve ibranice'ye çevrildi.
Yunanistan nüfusunun yaklaşık on milyon olduğu göz önüne alındığında bu sayının ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Romandan uyarlanan ve birçok ülkede gösterime giren televizyon dizisi de çok başarılı oldu.
Televizyon dizisinin müziğini Yunanistan'ın en önemli ses sanatçısı Yorgo Dalaras seslendirdi ve kitapla aynı adı taşıyan albüm çok kısa sürede Altın Plak Ödülü'nü aldı. (Yayınevinin tanıtımından) Sarıoğlu - Luis adında biri gerçekten var mı? Mourselas - Belli bir oranda gerçek... Kitaptaki yaşamıysa hayal ürünü. isterseniz size kısaca Luis’ten sözedeyim.
Ben yirmi, yirmi beş yaşlarındayken, bizim mahalleden tanıdığımız bir arkadaşımızdı. Luis, kitapta olduğu gibi gerçekten de sadece ilkokulu bitirmiş, bir kitap pazarlamacısıydı. Bizden yaklaşık on beş yaş büyüktü, bize kitap satardı. Sıkı bir mizah anlayışı vardı. Bir gün gelip 'Ben evlendim' dedi. Nasıl olur Manolis diye sorduk... Sarıoğlu -
Gerçekten de romanda olduğu gibi adı Manolis miydi? Mourselas - Evet adı Manolis’ti. Luis başından geçenleri bize şöyle anlatmıştı: 'Taksitle kitap sattığım bir kız vardı. Ama bana tek kuruş bile vermiyordu.
Ona ha bire kitap zütürüyordum amabana hiç ödeme yapmıyordu. Sonunda bir gün, paramı vermeyecek misin diye sordum. Kız bana, benimle evlen, ödeşelim dedi. Ben de evlendim.' -
778.
0Belediye ve mücavir alanlar dışında köylerin köy yerleşik alanlarında, civarında ve mezralarda yapılacak konut,Tümünü Göster
entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ile köyde oturanların
ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, köy fırını, köy kahvesi, köy lokantası, tanıtım ve teşhir büfeleri ve köy halkı
tarafından kurulan ve işletilen kooperatiflerin işletme binası gibi yapılar için yapı ruhsatı aranmaz. Ancak etüt ve projelerinin
valilikçe incelenmesi, muhtarlıktan yazılı izin alınması ve bu yapıların yöresel doku ve mimari özelliklere, fen, sanat ve
sağlık kurallarına uygun olması zorunludur. Etüt ve projelerin sorumluluğu müellifi olan mimar ve mühendislere aittir. Bu
yapılar valilikçe ulusal adres bilgi sistemine ve kadastro planlarına işlenir. Köy yerleşik alan sınırları dışında kalan ve entegre
tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapıların yapı ruhsatı alınarak inşa
edilmesi zorunludur. Tarım ve hayvancılık amaçlı yapıların denetimine yönelik fennî mesuliyet 28 inci madde hükümlerine
göre mimar ve mühendislerce üstlenilir.
Onaylı üst kademe planlarda aksine hüküm bulunmadığı hâllerde köy yerleşik alan sınırları içinde, jeolojik açıdan
üzerinde yapı yapılmasında mahzur bulunan alanlar ile köyün ana yolları ve genişlikleri, hâlihazır harita veya kadastro
paftaları üzerinde il özel idarelerince belirlenir. Belirlenen yollar, ifraz ve tevhit suretiyle uygulama imar planı kararı
aranmaksızın kamu yararı kararı alınarak oluşturulur.
Köy yerleşik alan sınırı içerisinde, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
hükümleri uygulanmaz.
Köy yerleşik alan sınırlarının parselleri bölmesi durumunda yerleşik alan sınırı 5403 sayılı Kanun hükümlerine tabi
olmaksızın ifraz hattı olarak kabul edilir.
il çevre düzeni planında açıkça belirtilmediği takdirde, ihtiyaç duyulması hâlinde, köyün gelişme potansiyeli ve
gelişme düzeyi de dikkate alınarak köy yerleşik alan sınırları ve özel kanunlara ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu
alanlarda yapılaşma kararı ve ifraz şartları belediye sınırı il sınırı olan yerlerde büyükşehir belediye meclisi, diğer yerlerde il
genel meclisi kararı ile belirlenir. Tespitler kadastro paftasına işlenerek tapu sicilinde belirtilir. ihtiyaç duyulması hâlinde
mevcut köy yerleşik alan sınırları il genel meclislerince yeniden belirlenebilir.
imar planı olmayan köy yerleşik alanı sınırları içerisinde köyün ihtiyacına yönelik olarak ilk ve orta öğretim tesisi,
ibadet yeri, sağlık tesisi, güvenlik tesisi gibi yapılar için imar planı şartı aranmaz. Ancak yer seçimi, valilikçe oluşturulan bir
komisyonca hâlihazır harita veya kadastro paftaları üzerinde kesin sınırları ile belirlenir. Bu yapı ve tesislere uygulama
projelerine göre ilgili yatırımcı kamu kurum ve kuruluşu adına yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni verilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin hususlar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir -
779.
0Semavi dinlere göre dünya altı günde yaratıldı. Ortadoğu’nun kaderi de otuzbeş yıl önce, altı günde tamamıyla değişti. 6 Gün Savaşı’nın ardından Arap politikası da tamamıyla değişti. Artık israil’i yok edemeyeceğini anlayan Arap ülkeleri Pan-Arabizmi terk etti. Her ülke israil’e kaptırdıkları toprakları geri almanın ayrı ayrı peşine düştü. Filistin sorununun Pan-Arabizmle çözüleceği fikri tarihe karışırken, Yaser Arafat tarih sahnesine çıktı.Tümünü Göster
işte gün gün 6 Gün Savaşı:
Birinci gün
1967 yılının 5 Haziran sabahı saatler 7.10’u gösteriken israil’den kalkan savaş uçakları radarlara yakalanmamak için çok alçaktan uçtular. Mısır üzerine geldiklerinde de 17 kola ayrıldılar. Hedefleri 17 ayrı üsdeki Mısır uçaklarıydı. Bombardıman sırasında Mısır hava kuvvetlerinin beşte üçü yok oldu. Aynı gün Suriye ve Ürdün savaş uçakları da israil bombalarından nasibini aldı.
2. gün
israil, Mısır’ın elindeki Gazze’yi ve Sina yarımadasını ele geçirdi. Mısırlı 11 bin 500 askerin çoğu ilerleyen günlerde çölde susuzluktan öldü.
3. gün
Ürdün’e giren israil birlikleri Batı Şeria kentlerini teker teker ele geçirdi. Beytüllahim, El Halil, Jenin, Nablus ve... Doğu Kudüs...
israil Savunma Bakanı Moşhe Dayan ve Genel Kurmay Başkanı izak Rabin Doğu Kudüs’e Yahudi halkının sevinç çığlıkları içinde girdi. israil halkı önüne gelen askerleri öperken, Dayan, Kubettüs Sahra’nın tepesine çekilen israil bayrağının derhal kaldırılması emrini verdi. Ağlama duvarına hücum eden Yahudilere yer açılması için duvarın önündeki ve çoğu Müslümanlara ait evler bir gecede buldozerlerle yerle bir edildi.
Yok edilen evler arasında Arafat’ın çocukluğunu geçirdiği ev de vardı...
4. gün
Birleşmiş Milletler’in ön ayak olduğu ateşkes tanındı
5. gün
Ateşkesi bozan israil Suriye’ye ait olan Golan tepelerini ele geçirdi
6. gün
Yeni bir ateşkes yürülüğe girdi ve bugün de süren çatışmalar böylece başlamış oldu.
iSRAiL 2.5 KAT GENiŞLEDi
68 bin 300 kilometrekarelik bir alanı, Ürdün, Suriye ve Mısır topraklarını işgal eden israil sınırlarını altı günde ikibuçuk kat genişletmiş oldu... Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen de israil bu toprakları elinde tutmaya devam ediyor. Kudüs, hiç bir devlet tanımasa da sonsuza kadar ve bölünmez başkent ilan edildi.
Dindar Yahudiler bu toprakların ele geçirilmesiyle mesih çağının başladığını duyurdu. Eskiden Yahudilerin Kudüs’ten atılma günü oruç günüyken 1967’den sonra aynı gün şenliklerle kutlanan Kudüs gününe çevrildi.
Savaştan sonraki ilk haftada yaklaşık 200 bin Yahudi yani o zamanki nüfusun onda biri bu yeni ele geçirilmiş topraklara, özellikle de Doğu Kudüs’e hücum etti. Oysa bugün Batı Kudüs’ün taksi sürücüleri Doğu Kudüs’e gitmiyor.
Bölgeye barış gelebilmesi için israil’in 1967 öncesi sınırlarına çekilmesi de bütün dünyanın kabul ettiği bir görüş.
PAN-ARABiZM ÇÖKTÜ
1967 savaşı, Pan-Arabizmin önde gelen savunucularından o zamanki Mısır
Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’ın Tiran boğazını israil’e kapatmasıyla
başladı. Bugün bir çok tarihçi Nasır’ın asıl niyetinin savaş başlatmak olmadığı konusunda hem fikir. Nasır Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan’a Arap lideri olduğunu göstermek istemişti.
Bu savaştan sonra Arap politikası da tamamıyla değişti. Artık israil’i yok edemeyeceğini anlayan Arap ülkeleri Pan-Arabizmi terk etti. Her ülke israil’e kaptırdıkları toprakları geri almanın ayrı ayrı peşine düştü.
FiLiSTiNLiLER ‘BAŞLARININ ÇARESiNE BAKTI’
Filistin sorunun pan Arabizmle çözüleceği fikri de tarihe karışırken, kendi sorunlarını kendileri çözmeleri gerektiğini anlayan Filistinliler de taktik değiştirdi. 1967 savaşından hemen sonra özellikle Batı Şeria’daki israil hedeflerine yönelik vur-kaç eylemleri başladı. Bu eylemlerinin büyük bir çoğunluğunu o zamana kadar Mısır’ın denetimi altındaki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün çatısı altına girmeyi reddeden El Fetih Örgütü gerçekleştiriyordu.
ARAFAT iSMi DUYULDU
El Fetih’in başkanının adı 1967 savaşından önce hiç de duyulmayan bir isimdi: Yaser Arafat...
Savaştan bir yıl sonra, israil Batı Şeria ve Gazze’de Yahudi yerleşim birimlerinin inşaasına başlarken ve işgali kalıcı bir hale getiriken, Arafat da, bütün Filistinli örgütleri çatısı altında toplayan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün başkanlığına seçiliyordu.
Savaştan 35 yıl sonra bugün, israil, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına hala devam ediyor. Arafat’ın liderliğindeki Filistin de 1967 savaşında işgal edilen topraklarda kendi devletletini kurmak için mücadele etmeye. -
780.
0Judensau (Almanca "Yahudilerin domuzu" veya "Yahudi domuzu")[1] Yahudileri aşağılamak ve şahsiyetsizlendirmek için onların dişi domuzla müstehcen ilişkiye girdiklerini gösteren betimlemedir. Bu betimleme başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde 13.yy'dan başlayarak kullanılmıştır ve popülerliği 6 asır sürmüştür.[2]Tümünü Göster
Judensau tahtadan gravür, Münih, ~1470. Yahudiler domuzun sütünü emip dışkısını yerken.
Kaşerut kurallarınca domuzun Yahudiler için yasak oluşu Tora'nın Levililer kitabında (11:2-8) yazmaktadır. Yahudilerin, domuzun (bazen şeytan olarak da betimlenir) etrafını çevrelemesi, sütünü emmesi ve domuzla cinsel ilişkiye girmesini betimleyen bu imaj Yahudilikle dalga geçmek için yaratılmış antisemit bir propaganda örneğidir.
Bu resim Ortaçağ'da, çoğunlukla kilise ve katedral duvarlarının dış cephesine, sokaktan (örneğin, Wittenberg ve Regensburg) görülebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bunun tahta gravürden yapılmış ilk örneğine Köln Katedralinde rastlanır ve yapılış tarihi yaklaşık 1210'dur. ilk taş örnek ise 1230'larda yaratılıp Brandenburg Katedralinde kullanılmıştır. 1470'de yapılan gravür, başta antisemit yorumlar olmak üzere popüler basında kullanıldı. 1475 ila 1507 arasında dikilen ve 1801'de yıkılan Frankfurt am Main'daki Köprü Kulesi'nin Yahudi gettosuna bakan duvarındaki muazzam resimde Judensau ile birlikte dini cinayete kurban gittiği iddia edilen Trento'lu Simon'un betimlemesi vardı.[3]
Wittenberg'de Judensau
Wittenberg'deki Judensau.
Wittenberg'de, Martin Lutherin vaaz verdiği Stadtkirche kilisesinin cephesinde 1305'ten beri Judensau bulunmaktadır. Domuzun kuyruğunun altına bakan bir haham ve sütünü emen Yahudiler resmedilmiştir. Resimdeki yazıda, ibranice Tanrı'nın ismini simgeleyen söz çarpıtılarak "Rabini Shem hamphoras" yazılmıştır. Bu heykel, Almanya'da, Ortaçağ'dan beri ayakta kalmayı başaran son Yahudi aleyhtarı eserdir. 1988'de, Kristal Gece'nin 50. yıldönümü sebeiyle heykelin altına Holokost'ta 6 milyon Yahudi'nin öldürüldüğüne dair not düşüldü.[4]
Luther, Vom Schem Hamphoras (1543) kitabında Wittenberg'deki Judensau heykeli hakkında yorumda bulunarak antisemitizme devam etmiş ve Talmud'un domuzun arkasından geldiğini anlatmıştır:
Burada kilisemizde taştan (dişi) domuz heykeli vardır. Genç domuzlar ve Yahudiler altına yatmış meme emiyorlar. Domuzun arkasındaki haham çömelmiş ve sağ ayağını kaldırmış, (domuzun) kuyruğunu yukarda tutarak yoğun bir şekilde kuyruğunun altına ve onun Talmud'una bakıyor, sanki şiddetli ve sıradışı bir şey okur gibi, Shemhamphoralarını kesinlikle buradan alıyorlar.[1] -
781.
0Kavitasyonun zararları nelerdir
Kavitasyon yöntemi sırasında yüksek dozda uygulanan ultrason en başta cilt yanıkları olmak üzere vücudda oluşabilecek pek çok zarara zemin oluşturabilmektedir. Diğer yandan kavitasyon yönteminin yağ hücreleri dışında vücuttaki diğer hücrelere kesinlikle zarar vermediği de söylenmektedir. Kavitasyonun zararları ile ilglili henüz bilimsel bir araştırma gerçekleştirilmemiş olsa da, geniş çaplı yapılan araştırmamızda 3-4 seanstan sonra, bazı kişiler üzerinde oldukça tahribatlara ve zarara yol açtığı bu zararların mide bulantısı, baş dönmesi, titreme verilen kiloların hızlı bir şekilde geri alınması gibi tepkimeler gösterdiği belirtilirken, çoğu kişide de herhangi bir zarara ya da yan etkiye yol açmadığı tespit edilmiştir.
Tüm bunların yanısıra, Op.Dr. şaylan tarafından verilen bir röportajda, kavitasyona maruz kalan birçok hastasının cilt yanığı rahatsızlıklarıyla geldiğini ve oldukça zor zamanlar yaşadıklarını belirtmiştir. Dr. Kavitasyon ile verilen ultrason enerjisinin dokularda yaşlanmaya yol açan oksidan maddesinin açığa çıkmasına sebep olduğunu da önemle vurgulamıştır. Kavitasyonda şu an için bilimsel olarak kanıtlanan tek sonuç bu olmaktadır.
Ancak kavitasyon uygulamasında, majör sistemler yani sindiri, solunum, dolaşım, üreme gibi bölgelere uzak olan bölgelere uygulanması risk ve zararların varsayımlarını en aza indirgeyecektir. Kavitasyon cihazının mutlaka, troid, testis, yumurtalıklardan en az 10-15 cm uzakta tutulması gerekmektedir. Bu durumun aksi gerçekleştiğinde, hormon salgılayan bezlerde zararlı DNA bileşenlerinin meydana geldiği belirtilmektedir. Aynı zamanda kavitasyon yaptıran kişilerin oluşabilecek zararları önlemek amacıyla bir doktor muayenesinden sonra seanslarına başlaması çok daha doğru olacaktır. Tabiki kavitasyonu uygulayacak olan kişi ve kurumda mutlaka eğitimli ve sertifikalı olmalıdır.
Kavitasyona başlayan bireyler bol su içmelidir ve günlük egzersizlerini ihmal etmemelidirler. -
782.
0Beef WellingtonTümünü Göster
4 Kişilik
Malzemeler
8 yaprak milföy hamuru
1 adet 1200 gr bütün bonfile (dilimlenmemiş)
Tuz &karabiber
2 yemek kaşığı dijon hardalı
6 ince dilim füme dana eti
1 bardak un
2 adet yumurta (sarısı ayrılmış ve bir kaşık suyla inceltilmiş)
Garnütür :
Mini havuç (haşlanmış)
Mini taze patatesler (haşlanmış)
6 adet taze kuşkonmaz (haşlanmış)
2 dal taze Biberiye
1 tatlı kaşığı tereyağı
iç malzemesi
2 yemek kaşığı tereyağı
4 diş sarımsak (soyulmuş)
1 adet kuru soğan (soyulmuş)
250 gr istiridye mantarı (temizlenmiş)
250 gr kestane mantarı( temizlenmiş)
250 gr beyaz kültür mantarı (temizlenmiş)
200 gr tavuk ciğeri (temizlenmiş)
1 yemek kaşığı truf mantarı yağı
1 kahve fincanı kırmız şarap
Tuz
Karabiber
4 dal taze kekik (thyme)
1 adet defneyaprağı
Yeşilbiber sosu:
1 yemek kaşığı tereyağı
4 adet arpacık soğan( soyulmuş)
1 diş sarımsak (soyulmuş)
3 yemek kaşığı yeşil tane biber (Madagaskar biberi)
1 kahve fincanı kırmızı sarap
1 su bardağı dana kemik et suyu
1 su bardağı krema
1 adet taze kekik
1 tatlı kaşığı yeşil hardal
Hazırlanışı
Bütün olarak temizlenmiş bonfileyi tuz ve biberle lezzetlendirip büyük teflon tavada her tarafını güzelce kızartın ve 210 derecede ısıtılmış fırında 8 dakika pişirin ve fırından çıkartıp soğumaya bırakın. Et soğuyunca etrafına dijon hardalı sürün ve eti buzdolabına atıp soğutun.
iç malzemesi: Sarımsak ve soğanları ince bir şekilde doğrayıp tereyağında kavurun, temizlenmiş mantarları doğrayın ve tavada yağa binene kadar kavurun. Tavuk ciğerlerini temizleyip doğrayın, tavaya ekleyip kavurun. Şarabı ekleyip kaynatın. Kekik, defneyaprağı ve trüf mantarı yağını ekleyip karıştırın. Tuz ve biberini ayarlayıp ocaktan alın. Rondoda püre kıvamında parçalayın ve bir kaba alın.
Yeşilbiber sos: ince kıyılmış soğan ve sarımsağı kasorol tavada tereyağında kavurun, Madagaskar biberlerini hafifçe havanda kırılacak şekilde dövün ve tavaya ekleyip 20 saniye kavurun. Kırmızı şarabı ekleyip kaynatın. Et suyunu ve kremayı ekleyip ateşin altını kısıp sos koyulaşana kadar kaynatın. Kekik ve tuzunu ekleyin. Sos kıvama geldiğinde hardalı ekleyip ocaktan alın.
Wellingtonun hazırlanması: Milföy hamurlarını uçları birbirlerinin üzerine gelecek şekilde yan yana dizip bir dikdörtgen sekli verilecek şekilde dizin. Merdane yardımıyla birazcık uçlarını birleştirecek şekilde acın.
Acılan hamurun ortasına ince dilimlenmiş füme dana etlerini döşeyin.
Soğumuş bonfilenin her tarafını iç harçla kaplayın. Kaplanmış bonfileyi dana füme et döşenmiş milföy hamurunun ortasına koyun ve hamurla bonfileyi kaplayıp sarın. Uçlarını yumurta sarısıyla birleştirin. Fırın tepsisine koyun ve en üstüne fırçayla yumurta sarısı sürün. Hamura sarılmış eti önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin.
Servis şekli: Haşlanmış sebzeleri teflon tavada çok az tereyağında tuz ve biberle lezzetlendirin. Fırından çıkan wellington hamura sarılı bonfileyi birer porsiyon boyutunda dilimleyin. Servis tabağına bir dilim koyun. Yanında sebze garnitürlerini koyun. Üzerine ve yanına 2-3 yemek kasığı yeşilbiber sosu gezdirip servis ediniz. -
783.
0ANKARA iSTANBUL HIZLI TREN PROJESi15.04.2014Tümünü Göster
ANKARA-iSTANBUL HIZLI TREN HATTI
Ankara- istanbul Hızlı Tren Projesi, mevcut hattan bağımsız 533 km uzunluğunda 250 km/saat hıza uygun, tamamı elektrikli ve sinyalli yeni çift hatlı hızlı demiryolu yapımını içeriyor.
Projenin tamamlanmasıyla Ankara-istanbul arası üç saate inecek. Bu güzergahtaki yolcu taşımacılığında yüzde 10 olan demiryolu payının yüzde 78’e çıkması hedefleniyor. Ankara- istanbul Hızlı Tren Hattı, Marmaray ile bütünleşerek Avrupa’dan Asya’ya kesintisiz ulaşım sağlanacak. Ülkemizin en büyük iki şehrini birbirine bağlayan bu projeyle kentler arasında sosyal, ekonomik ve kültürel alışveriş artacak ve Avrupa Birliği üyelik sürecinde olan ülkemiz, ulaşım altyapısıyla da hazır hale gelecek.
Proje 10 ayrı bölümden oluşmakta;
Ankara-Sincan : 24 Km
Ankara-Hızlı Tren Garı
Sincan-Esenkent : 15 Km
Esenkent-Eskişehir : 206 Km
Eskişehir Gar geçişi: 2.679 m
Eskişehir-inönü : 30 Km
inönü-Vezirhan : 54 Km
Vezirhan-Köseköy : 104 Km
Köseköy-Gebze : 56 Km
Gebze-Haydarpaşa : 44 Km
Ankara - istanbul Hızlı Tren Projesi, iki etapta tamamlanacak. Projenin ilk etabı olan Ankara-Eskişehir Hızlı Tren hattı 2009 yılında hizmete açıldı. Projenin ikinci etabı olan Eskişehir istanbul hattının inşaatı devam ediyor. Köseköy-Gebze Etabının Temeli 28.03.2012 tarihinde atıldı.
Hattın 44 km'lik Gebze-Haydarpaşa kesimi Marmaray Projesi ile yüzeysel metroya dönüşeceğinden Marmaray Projesi kapsamında yapılacak.
Sincan-Esenkent ve Esenkent-Eskişehir Hatları işletmeye açıldı.
ANKARA - iSTANBUL HIZLI TREN PROJESiNDE SON DURUM
Esenkent- Eskişehir Hattı
Kazı ve dolgu çalışmalarında 25.000.000 m3 hafriyat yapıldı.
164.000 kamyon seferi ile 2.500.000 ton balast taşındı.
254 adet menfez inşası tamamlandı.
26 adet karayolu üst geçidi, 30 adet karayolu alt geçidi, 4 adet kanal geçişi, 13 Adet nehir köprüsü, 2 adet otoyol köprüsü, 7 adet tren köprüsü, Toplam 4120 m uzunluğunda 4 adet viyadük yapıldı.
Toplam uzunluğu 471 m olan 1 adet tünel bitirildi.
Toplam 412 km’lik üstyapı döşendi.
Esenkent-Eskişehir arasındaki hızlı tren hattı, mevcut hattan bağımsız, 250 km/saat hıza uygun çift hatlı ve yüksek standartlı olarak inşa edildi.
Hat işletmeye alındı.
Eskişehir Gar Geçişi
• Mevcut yük merkezi, depo ve atölyelerin Hasanbey’e taşınarak gardaki diğer alanların Eskişehir ile bütünleşen, kent dokusuna uygun bir cazibe merkezi haline getirilmesi ve şehrin her iki yakasında oluşan ulaşım problemlerinin çözümü amaçlandı.
• Eskişehir Gar’daki tesislerin Hasanbey’e taşınması ile birlikte yerel idarelerle koordineli çalışılarak, gar sahasının kent dokusuna uygun hale getirilmesi planlandı.
• Mevcut demiryolu hattının şehir merkezinden geçmesi, karayolu ulaşımını olumsuz yönde etkilemektedir. “Eskişehir Gar Geçişi” gerek hemzemin geçitlerde oluşan trafik yoğunluğunu, gerekse geçitlerde meydana gelebilecek kazaların önlenmesi ve de Eskişehir’in daha güzel ve yaşanılabilir bir şehir olması amacıyla özel olarak projelendirildi.
Eskişehir Gar Geçişi Son Durum
•Kapalı kesit tamamlanmıştır olup açılmıştır.
•Ankara cihetinden başlanılan projenin 1741 m. si tamamlandı.
• Alt geçit ve peron imalatlarına devam ediliyor.
• Gar sahasında L,U duvar imalatları tamamlanmıştır.
ilerleme Durumu (% olarak)
Eskişehir Gar Geçişi
ALTYAPI ÜSTYAPI ELEKTRiFiKASYON SiNYAL TELEKOM
90 7 7 0
Eskişehir-inönü Hattı
• Ahmet RASiM Caddesi ve Yeşilırmak Sokakta çelik konstrüksiyon Yaya Üst Geçitlerinin imalatları bitirilmiş, ancak üst geçitler yaya geçişlerine açılmamıştır.
• Ulusal Egemenlik Bulvarı Üst Geçidi ve devamındaki DSi Kanalı Geçişinde anayol ve bağlantı yollarının proje imalatları yalnızca oto korkuluk haricinde tamamlanmış, 29.09.2013 tarihinde fiilen trafiğe açılmıştır.
• Çilem Caddesi Üst Geçidinde P3-P4-P5-P6-P7 ayakları ve açıklıklarında tabliye betonları dökülmüştür. Kuzey yaklaşım yolundaki toprakarme duvarın bir kısmı kaldırılarak ilave ayaklarla geçilecek şekilde projesi revize edilmiştir. Büyükşehir Belediyesinin izni ile trafiğin kapatılması beklenmektedir.
• Güzergah üzerinde bulunan muhtelif betonarme sanat yapıları tamamlanmıştır. Km.266+420'de mevcut karayolu üst geçidine ilave yapılan Güney Bağlantı Yolunun iyileştirme kazısı ve geri dolguları Geçici Deplase Hattına kadar tamamlanmış, Toprakarme Duvar ve Dolgu işlerine devam edilmektedir.
• Çamlıca Mah.-Enveriye istasyonu Arası 3 Hatlı Güzergahta, mevcut hemzemin geçit trafiği ve mevcut hattın de montajı nedeniyle kısmi yer teslimleri yapılarak girilen altyapı işlerinde; ilk etapta Konvansiyonel (güney hat) güzergahı subbalast seviyesinde tamamlanarak üstyapıya teslim edilmiş, güney hat üstyapı ferşi 1. Bölge Md. tarafından yaptırılarak işletmeye açılmış olup, ikinci etapta Hızlı Tren (kuzey hat) güzergahındaki mevcut üstyapının de montajı 1. Bölge Md. tarafından yaptırılarak bu kısımdaki altyapı işleri de seçme malzeme kotunda üstyapıya teslim edilmiştir.
• Çamlıca - Enveriye arası yaklaşık 640 m güzergahta konvansiyonel hat alt ve üst yapısı tamamlandı.
• ihata işleri devam etmekte olup, Hızlı Tren hattı kuzey ve güneyinde toplam 58.165,00 mt ihata yapılmıştır. Çamlıca-Enveriye Güzergahında beton duvarlı (Manisa tipi) ihata yapımına devam edilmektedir.
• Satılmışoğlu mahallesi konvansiyonel hat düşey deplasesi tamamlandı.
• Yarmalarda hücresel dolgu imalatı tamamlandı.
• 2. Bölge Müdürlüğü tarafından yol üst yapısı tamamlandı.
• Üstyapı: Piri Reis Treni ile ölçüm yapıldı. Sonuçlar bekleniyor
Eskişehir-inönü
ilerleme Durumu (% olarak)
ALTYAPI ÜSTYAPI ELEKTRiFiKASYON SiNYAL TELEKOM
97 100 98 95
inönü- Vezirhan Hattı
• 17 adet Alt geçit, 3 adet üst geçit, 29 adet kutu menfez imalatları tamamlanmıştır.
• Toplam (26.993 m) 19 adet tünelden 18'i bitirildi. Toplam 28.000 m. tüm tünellerin kazıları tamamlandı.
• Biten tünellerle birlikte 19,8 kilometresi üstyapıya teslim edildi.
•Elektrifikasyon: Yer teslimi yapılan kesimde çalışmalar devam etmektedir.
•Sinyalizasyon: 7 adet Teknik Bina inşaatı eşzamanlı olarak devam edilmektedir. Yol boyu ve Dahili Ekipman Montajlarına devam edilmektedir.
ilerleme Durumu (% olarak)
inönü –Vezirhan
ALTYAPI ÜSTYAPI ELEKTRiFiKASYON SiNYAL VE TELEKOM
100 55 53 40
Vezirhan-Köseköy Hattı:
• 8 adet tünel ve viyadüğün tamamı bitirildi. ( 11.342 metre tünel – 4.188 metre viyadük)
• 151 adet menfez, 33 adet altgeçit bitirildi.
• Geyve- Vezirhan (VK12- T17 Giriş) arası 48 kilometre teslim edildi. Üstyapı çalışmaları devam ediyor.
•Elektrifikasyon: Yer teslimi yapılan kesim ve tünellerde çalışmalar devam etmektedir.
•Sinyalizasyon: 8 adet Teknik Bina yapımı çalışmaları eşzamanlı olarak devam etmektedir. Yaklaşık 690.000 m kablo serimi gerçekleştirilmiştir. Yol boyu ve Dahili Ekipman Montajlarına devam edilmektedir.
ilerleme Durumu (% olarak)
Vezirhan-Köseköy
ALTYAPI ÜSTYAPI ELEKTRiFiKASYON SiNYAL TELEKOM
99 65 28 48
Köseköy- Gebze Hattı
•Altyapı imalatları devam ediyor.
• Balast ve travers serme çalışmaları devam etmektedir.
• Direk temel çalışmaları devam ediyor.
• Altyapı deplaseleri yapılmaya başlandı.
•Sinyalizasyon ve telekomünikasyon sistemleri tasarımı ile arayüz çalışmaları devam etmektedir.
• Kablo kanal inşası devam etmektedir.
ilerleme Durumu (% olarak)
Köseköy- Gebze
ALTYAPI ÜSTYAPI ELEKTRiFiKASYON SiNYAL TELEKOM
98 14 0 5
izmit- istanbul Kuzey Geçişi
•Adapazarı Kuzey Geçişi Etüt, Proje, Mühendislik ve Danışmanlık Hizmetleri işi kapsamında yüklenici firmayla 16.02.2011 tarihinde sözleşme imzalandı.
•1 Aşama koridor seçimi çalışmaları onaylandı.
•2. Aşama güzergah seçim çalışmaları sona erdi.
•3. Aşama kesin ve detay proje çalışmalarına başlandı.
•26 Eylül 2012 tarihinde firmanın sözleşme süresi bitti.
•Firmaya 317 gün süre uzatımı verilmiştir. 3. aşama çalışmaları devam ediyor.
•Köseköy'de zemin ve sondaj çalışmalarına başlandı.
•Sanat yapılarının tasarımına başlandı.
•1/2000'lik Harita çalışmaları devam ediyor. -
784.
0bana amcığının derinliklerinde gezme şansı veren sosyete yosması. her şey için teşekkürler.
-
785.
01901 doğumlu Fahrelnissa Zeid, yüzyılın ilk kuşağını, 1923 doğumlu Nejad Devrim ise Cumhuriyetimizin ilk kuşağını temsil ediyor. Anne ve oğulu ilk kez aynı çatı altında buluşturan sergide,bu iki özel kuşağın sanat tarihimiz içindeki serüvenini izleyeceğiz. iki öncü ve özgün sanatçımızın yaşam öyküleri ile birlikte, soyut resim tarihimizin neredeyse en önemli eserlerini yaratan Fahrelnissa ile Nejad'ın kariyerlerindeki tüm dönemeçlerin en güçlü yapıtları da bir arada sergileniyor.Tümünü Göster
Sadrazam Cevat Paşa'nın kardeşi diplomat, komutan, fotoğrafçı ve tarihçi Şakir Paşa ile Giritli Sare ismet Hanım'ın kızı olan Fahrelnissa Zeid, Osmanlı imparatorluğu döneminde bir çok asker, idareci ve bilim adamı yetiştiren Şakir Paşa Ailesi'nden geliyor. Bir Osmanlı aydını olan aile, Cumhuriyet hümanistleri arasında önemli bir yer tutar. Fahrelnissa Zeid, Halikarnas Balıkçısı yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı ve ressam Aliye Berger'in kardeşi, seramik sanatçısı Füreya Koral'ın teyzesidir. Yazar izzet Melih Devrim ile evliliğinden olan çocukları ise ressam Nejad Devrim ve yönetmen, tiyatro sanatçısı Şirin Devrim'dir.
işgal istanbulu'nda Sanayi-i Nefise'nin ilk kadın öğrencileri arasında yer alan Zeid, Türk kadınının Cumhuriyet öncesi modernleşme serüveninin ilk temsilcilerinden, ikinci Dünya Savaşı'nın gerilimli günlerinde Akademi'de eğitimini sürdüren Nejad ise modern sanatımızın öncülerindendir. Hem anne hem de oğul, savaşın hemen ertesinde mesleki kariyerlerini sürdürmek için özellikle soyut sanatın zirvesine doğru yükseldiği Avrupa'yı arena olarak seçmiştir. Her ikisi de Cumhuriyet'in resmi estetiğine kapılmadan, özgür sanat ortdıbını kendisine daha yakın bulmuş, birbirinden bağımsız sanat kariyerlerinin zirvesine bu ortamlarda ulaşmıştır.
istanbul'da Büyükada'da aynı konakta başlayan ve dünyanın çeşitli köşelerinde birbirlerinden belki de habersiz, kimi zaman öfke ile sürdürdükleri yaşamları yine birbirlerinden çok uzaklarda sonlanmıştır. Fahrelnissa Zeid, Londra, Paris gibi metropoller dışında Avrupa'nın çeşitli kentlerinde kariyerini sürdürürken, eşinin vefatından sonra çalışmalarını, yaşdıbının sonuna kadar 1976 yılında gittiği Ürdün-Amman'da sürdürdü. Nejad Devrim ise 1946'da gittiği Paris'i, üstelik ününün doruğundayken 1968 yılında terkedip, Polonya'nın ücra bir kasabasına yerleşti ve hayata gözlerini orada yumdu. -
786.
0Bavyera’da EğitimTümünü Göster
Almanya Federal Cumhuriyeti'nde her eyalet kendi eğitim politikasını hazırlamak ve
Europa
Bavyera Eyaleti Almanya Federal Cumhuriyeti’ndeki 16 eyaletten biridir. Bavyera, Almanya’nın en büyük ve en eski eyaletidir. Bin yılı aşkın tarihiyle Bavyera’nın kültürel mirası günümüzde de oldukça canlıdır ve bu durum gerek Bavyera'yı gerekse burada yaşayanları etkilemiştir. Bavyera kendisine has bir eyalet olup diğer eyaletlerle karıştırılmamakla birlikte, aynı köklere sahip olduğu Alman ve Avrupa tarihi ve kültüründen de ayrı düşünülemez.
Almanya Federal Cumhuriyeti'nde her eyalet kendi eğitim politikasını hayırlamak ve uygulamakla tasarlamak sorumludur. Her yıl düzenli olarak yapılan karşılaştırmalı araştırmalar sonucunda; Bavyera’nın Almanya’da en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip olduğu görülmektedir.
Aşağıdaki interaktif grafikte çok çeşitli olanaklar sunan Bavyera Eğitim Sistemi
görülmektedir.
Bavyera Eğitim Sistemi
Bavyera okullar arası geçişe imkân veren esnek bir okul sistemine sahiptir. Her çocuk için çeşitli eğitim yolları vardır: Farklı ağırlık noktaları, beklentileri, hedef ve süratleri olan 13 okul türü vardır.
Bavyera’da okul sayısı 6100‘ü geçmektedir. Bunlar genel eğitim veren okullar, meslek okulları ve akşam okulları/uzaktan eğitim olanağı sunan okullar olarak ayrılırlar. Eğer yakınınızda size uygun bir okul arıyorsanız Bavyera Okul Veri Tabanında (Bayerische Schul-Datenbank) arama yapmanız tavsiye edilir.
Bavyera’da bulunan tüm okullar; bir okul mezunu olmak için farklı olanaklar sunarlar. Esas itibariyle; mezun olunan her okul, ondan sonraki bir üst dereceli okula geçiş olanağı sunmaktadır. Okullararası geçiş prensibine göre; geçiş yapılan üst dereceli okul, orta eğitimin bitmesine olanak sağlar. ilkokuldan sonra seçilen okul, çocuğun eğitim hayatı hakkında kesinlik içermez. Veliler gibi öğrenciler de eğitimle ilgili verecekleri kararlarda okullararası geçiş olanaklarının daha sonra da mümkün olacağını unutmamalı ve bunu dikkate almalıdırlar.
Anne-babalar öğretmenlerle birlikte çocuklarına en uygun olan eğitim yolunu seçmektedirler. Bu seçim aşağıdaki kıstaslara göre yapılır:
· çocuğun güncel öğrenme kapasitesi,
· okuların aradığı özellikler ve okul profili
· öğrencinin hedefi
ilkokul öğretmenleri; okul geçişinde velilerin verecekleri bu kararda onlara yardımcı olup, yol göstermekle birlikte okullararası geçişte kılavuz görevi üstlenirler. Bunun yanısıra rehber öğretmenler, okul pgibologları ve Okul Danışma Merkezleri (Staatliche Schulberatungsstellen) velilere bu konuda yardımcı lmaktadırlar. Danışma ve destek hizmeti, çocuk okula başlamadan da alınabilir. ilkokullar tüm çocuklar için ilk ve ortak olan bir okul türüdür. ilkokulun bitiminde (dördüncü sınıftan sonra) öğrenciler seçtikleri bir üst dereceli okula geçiş yaparlar, bu da ya bir ortaokul (“Mittelschule“) (mesleki eğitime hazırlayan ve yönlendiren ortaokul), ya bir üst dereceli ortaokul (“Realschule”) (genel ve pratik eğitim veren ortaokul), ya da lise (“Gymnasium”) (üniversite ve yüksek okullara hazırlayan ve yönlendiren ortaokul ve lise) olabilir. Öğrenciler yedinci sınıfta ticaret meslek liselerine de (mesleğe yönlendiren ticaret meslek liseleri) geçiş yapabilirler.
Her çocuk eğitim hayatı boyunca okul başarısı değiştiği takdirde kendine en uygun olan yolu seçme imkanına sahiptir. Mezun olunan her okul sonrasında bir üst dereceli okula geçiş olanağı vardır.
Ortaokulun başarıyla bitirilmesinden sonra öğrenciler mesleki eğtime başlayabilirler.
Orta dereceli okullardan başarılı şekilde mezun olunmasıyla öğrencilere pek çok okul ve meslekî eğitim olanakları verilir. Örneğin:
- meslek eğitimi (Berufsausbildung),
- uygulamalı uzmanlık ve teorik eğitim veren bir üst okula geçiş (FOS)
- bir lisenin (Gymnasium) üst sınıfına geçiş.
Pedagojik destek ve uyum konuları Bavyera'daki tüm okulların görevidir. Çok çeşitli ve okullararası geçiş esnekliği sağlayan eğitim sistemi sayesinde; okul başarısında ya da uyumda pedagojik destek gereksinimi olan çocukların kişisel gelişimleri için en uygun olan yolların seçilme olanağı vardır - tabii bu noktada velilerin okul seçimindeki kararı da önemlidir.
Pedagojik Destek Veren Okullar (Förderschule) destek ve teşvike ihtiyaç duyan çocuk ve gençler için kurulmuştur. Bu okullar; konuşma, öğrenme, duygusal ve sosyal gelişim, işitme, görme, bedensel ve motorik gelişim ile ruhsal gelişim alanlarında farklı pedagojik teşvik önlemleri sunarlar.
Uzun süre hastanede kalmak ya da yatılı tedavi görmek zorunda olan öğrenciler, bulunduğu okul türüne bakılmaksızın Hasta Öğrenciler Okuluna gidebilirler -
787.
0Jefferson Airplane San Francisco'dan çıkan ve tüm ulusça tanınan ilk psychedelic rock gruplarından birisidir. Grateful Dead daha uzun süreli devam eden ve tanınan bir grup olsada 1960 yıllarda Jefferson Airplane 1960'larda San Francisco'da müziğin tarzını acid içen gitarist Jorma Kaukonen ve Marty Balin ile Grace Slick'in beraber vokalleriyle hit singlelar çıkararak ve ulusal dergilerin kapaklarında yer alarak belirliyordu. Jefferson Airplane hem uyuşturucu kullanan hippileri hemde savaş karşıtı göstericileri temsil eden bir grup olarak dikkat çekiyordu. Bunların yanısıra grup 1965 - 1972 yılları arasında inanılmaz yaratıcıydı. Devamlı çıktıkları turneleriyle 1960'larda yer alan bütün büyük rock festivallerinde (Monterey, Woodstock, Altamont) yer alan tek gruptu. 7 adet studyo albümü çıkardılar bunların 5 tanesi altın plak alırken iki adet Long Play ve çıkardıkları 8 single'ı bir arada topladıkları 1 milyondan fazla satan chronicleları vardı. Ayrılmaktan ziyade farklı bir yol çizerek bir nevi mütasyon neticesinde başka konfigurasyonlarla (Hot Tuna ve Jefferson Starship) müzik hayatlarına 70 ve 80 li yıllarda devam ettiler taki 1989 yılında tekrar bir albüm için birleşene kadar.Tümünü Göster
Jefferson Airplane'in fikri San Francisco'lu ve Town Criers grubu ile başarısız bir folk albümü yapan 23 yaşındaki Marty Balin tarafından çıkarıldı. Beatles'ın Ingiltere'deki başarısını örnek alarak folk ve rock'ı bir araya getirme fikriyle beraber 1965 başında bir grup kurarak hyrbrid stilde şarkılar yapma kararı aldı. 3 yatırımcıyı eski bir Pizza lokantasını 100 kişilik bir Matrix isimli konser salonuna çevirmeye razı eden Marty daha sonra Drinking Guard isimli bardan grup üyelerini seçmeye başladı. Ilk işe aldığı kişi ritim gitaristi Paul Kantner oldu ki Paul aynı zamanda baş gitarist ve vokalist Jorma Kaukonen'ide tavsiye eden kişi oldu. Marty aynı zamanda grupta bir bayan vokalist olması isteğiyle devam ettiği araştırmalarına Sine Toly'i gruba katmayı başardı. 6 kişilik grubun diğer üyelerini bassta Bob Harvey ve bateride Jerry Peloquin oluşturdu. Grubun alışılmadık ismi Kaukonen tarafından ortaya atıldı.
Jefferson Airplane Matrix'teki ilk gösterisini 13 Ağustos 1965 yılında yaptı ve daha sonra basının dikkatinide çekerek düzenli olarak sahneye çıkmaya başladı. O zamanlar folk rock grupları arasında Sonny & Cher, We Five, Bob Dylan, the Byrds, the Beau Brummels, the Turtles listelerde en üst sıraları taşuyor ve şirketlerin dikkatini çekiyordu. Eylükl ayından itibaren grup birçok müzik şirketinin dikkatini çekmeye başarmıştı. Bu sıralarda grupta bazı değişikliklerde olmaya başlamıştı. Peloquin gruptan kovulmuş ve yerine Skip Spence katılmıştı. Spence kendini gitarist olarak tanımlamasına rağmen bateri tecrübesi yok değildi. Eylül ayında Signe Toly Matrix'in ışıklarını idare eden Jerry Anderson ile evlenerek Signe Anderson ismini aldı. Ekim ayında Harvey bu sefer gruptan kovulan üye olurken yerine Kaukonen'in bir arkadaşı olan Jack Cassady getirildi. 15 Kasım 1965 yılında Balin, Kantner, Anderson, Kaukonen, Spence ve Casady'den oluşan grup üyeleri RCA Victor yapımcılık bünyesine katıldı. 16 Aralık 1965 yılında grup üyeleri Los Angeles'ta Balin'in bestelediği It's No Secret ın kaydını gerçekleştirdi ve RCA single'ı Şubat 1966 yılında yayınlamasına rağmen single listelere girmeyi başaramadı. Buna karşın Jefforson Airplane San Francisco'da çok daha prestijli yerlerde sahneye çıkmaya başlamış hatta Bay Area dışarısında ufak turnelere başlamıştı. Mayıs 1966 yılında Anderson bir kız çocuğu sahibi oldu ve hem çocuk hem grup ile devam etmek kendisini zorlamaktaydı. Spence'de artan uyuşturucu kullanımı yüzünden güvenilmez bir hal almıştı ve Haziran ayında Spencer Dryden ile yer değiştirildi. Spence ise Moby Grape isimli gruba katıldı.
Temmuz ayında Balin ve Kantner'nın Come Up The Years single'ı listelerde yer almadıktan sonra Jefferson Airplane ilk LP'leri olan Jefferson Airplane Takes Off 15 Ağustos 1966 yılında yayınlandı. Orta seviyede satışları olan albüm Billboardda 128. sırada 11 hafta boyunca yer aldı. Bu sıralarda Anderson'ın ailesine olan bağlılığı gruptan ayrılmasına sebep oldu. San Francisco'lu Rock grubu The Great Society'nin vokalisti Grace Slick kendi grubundan ayrılarak Jefferson Airplane'e katıldı ve ay sonunda grupla beraber stüdyo'ya girdiler. the Great Society repertuarından getirdiği ve kardeşi tarafından yazılmış Somebody to Love ve ballad White Rabbit (Alice in Wonderland'den sahneler içeren ve uyuşturucunun psychedelic etkilerini içeren bir şarkıydı) Jefferson Airplane'in ikinci albümü Surrealistic Pillow'da yer aldı.
RCA bu iki şarkıyıda single olarak yayınlazken bunların yerine gruptan ayrılan Spence'in şarkısı My Best Friend'i Ocak 1967 yılında yayınladı ve bu grubun listelere giremeyen 4. single oldu. Bunun ardından Şubat ayında Surrealistic Pillow yayınlandı. Mart ayının başlarında listelere giren ve Grace Slick'in vokalde olduğu ilk single olan Somebody To Love'ın yayınlanmasıyla albümün yükselişi başladı. Mayıs'ın başlarında hem albüm hem single listelerde ilk 40'a girdi ve bir ay sonra ikiside ilk 10'a girmeyi başardı. Bunun üzerine RCA White Rabbit'ide single olarak yayınladı ve bu single'da ilk 10'a girmeyi başardı. Surrealistic Pillow'da Jefferson Airplane'in altın plak alan ilk albümü oldu.
Bu başarıdan sonra grup medyanın dikkatinide çekmişti ki bunda Slick'in fotojenik görünümünde etkisi vardı. Yeni albüm çalışmaları sırasında turneye çıkmayı ihmal etmediler.17 Haziran 1967 tarihinde Monterey International Pop Festival'inde San Francisco'nun Rock gruplarından biri olarak sahneye çıktılar ve Summer Of Love'ı çaldılar ki favori şarkılardan biri haline geldi. Jefferson Airplane sahnede kameralarca takip edildi ve kaydedildi. Monterey Pop ile ilgili 1968 yılında piyasaya sunulan belgeselde High Flying Bird ve Today isimli şarkıları yer alıyordu.
Jefforson Airplane grubun tabiyatından dolayı hiçbir zaman ticari boyuta çok fazla önem vermedi. Grubun uyuşturucu ile anılmasından dolayıda radyolardan çok fazla destek gelmediğinden dolayı listelerde yükselmeleri çok fazla kolay olmuyordu. Grubun kendisini hit yaratan bir grup olarak görmemesinden dolayıda ortaya çıkan şarkılar içerisinde birçok değişiklik barındırıyordu. Ağustos'ta yayınlanan Kantner'in The Ballad of You and Me and Pooneil adlı single'ı Slin ve Balin'in birleşimini temsil eidyordu. Listelerde 42 numaraya kadar yükselmesi aslında ilginç bir mihenk taşı olarak karşılarına çıkacaktı çünkü grup bir daha listelerde ilk 50ye girmeyi başaracak bir single çıkaramayacaktı.
1970'ler Jefferson Airplane için değişiklerin olduğu bir dönem olarak karşımıza çıktı. Kaukonen ve Cassady gruptaki yerlerini korumalarına karşın Hot Tuna isimli bir yan projede çalışmaya başladı. Yılın başlarında Spencer Dryden gruptan kovuldu ve yerine Joey Covington geldi. Hot Tuna grubunda yer alan John Creach ilk kez Ekim 1970'de bir showde Jefferson Airplane ile beraber sahneye çıktı. Grubun tüm üyelerinden yaşlı olan Creach grubun bir değişikliğe gittiğinin kanıtı olarak karşımıza çıkarken daha radikal değişiklik Marty Balin'in grubu terk etmesi oldu ki bunun resmi açıklaması Nisan 1971 yılında yapıldı. -
788.
01944- 1945 Irkçılık- Turancılık Davasında Sorgular Savunmalar - Yavuz Bülent BakilerTümünü Göster
Türkiye’de 1944-1945 yıllarında dünyanın hiçbir ülkesinde olmayacak ve olması hayal dahi edilemeyecek bir cinayet işlendi.
Ülkenin en seçkin aydınları, yurtseverleri, ilim, fikir ve sanat adamları tutuklanarak, tabutluklara sokuldu, mahkemelerde süründürüldü.
Nihal Atsız, Orhan Şaik Gökyay, Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Togan gibi vatanımızın ve milletimizin büyük sevdal ıları, “vatan hainliği” ile suçlanıp bir buçuk yıl işkence altında kaldı.
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA
Bu kitap, 1944 yılında, istanbul’da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görülen utanç yüklü bit davanın özeti gibidir.
Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden geçtiler.
Türkçülük, Türk milletini sevmek ve onu yükseltmektir.
1944 yılında, hem de bir askerî mahkemede oynanan oyuna “Irkçılık-Turancılık Davası” dediler. O dava ile Sovyetler Birliği’ne şirin gözükmek istediler. Ben de o davada yapılan sorguları ve savunmaları aynı isimlie kitaplaştırıyorum. IrkçıIık-Tıırancılık Davasında Sorgıılar – Savunmalar.
Yalnız, hatırlatmak istediğim bir husus var: Bu kitapta, o dava dolayısıyla yapılan sorguların ve savunmaların hepsi yük. Niçin yok? Çünkü bana verilen dosyada yalnız bu sorgular ve savunmalar vardı. Okuyacağınız savunmaları, bana, Nejdet Sançar’ın eşi Reşide Sançar verdi.
Sançarlar, önce Ankara’da oturuyorlardı. Sonra istanbul’a, Maltepe’deki evlerine taşındılar. Nejdet Sançar, 1975 yılında vefat etti. Ondan on ay sonra da Nihal Atsız’ı toprağa verdik. Ben, her iki cenaze merasimine, Ankara’dan yola çıkarak katıldım, istanbul’a her gidişimde. Reşide Sançar ablamızı da Ziyaret ediyordum, bir defasında bana bir dosya uzattı:
-Nejdet, bu dosyayı sana vermemi istemişti, dedi.
Baktım dosyada, 1944 yılında görülen o meşhur davanın sorguları ve savunmaları var. Ama tamam değil Noksan olanları sorduğumda: “Bizdekiler bu kadar!” cevabını aldım.
Dosyayı alıp Ankara’ya döndüm. Sonra ben, hem gelecek nesillere hem de adalet tarihimize unutulmaz bir ibret belgesi olsun diyerek bu sorguları ve savunmaları bir kitap hâline getirmek istedim Teslim aldığım dosyada dokuz Türkçünün sorgusu-savunması yoktu. Türkçülerin savunmaları dava dosyasında olmalıydı. Dava, sıkıyönetim mahkemesinde görüldüğü için dosyası da MillîSavunma Bakanlığında olabilirdi. Bu bakımdan. Sayın Bakan Vecdi Gönül’le bizzat görüştüm. Bakanlık arşivinde bir hafta araştırma yaptırıldı. Sonra bana denildi ki:
-Aradığınız dosya bizim arşivimizde yok Emniyet Genel Müdürlüğünde olabilir. Bir de oraya baktırın!
Emniyet Genel Müdürü Sayın Oğuz Kağan Köksal’a da gittim. Onlar da beni bir süre sonra telefonla aradılar:
-Bizde böyle bir dosya yok. CHP’nin Halkevleri arşivinde olabilir.
Doğrusu çok şaşırdım. Sıkıyönetim mahkemesinde görülen bir siyasi davanın dosyası Halkevleri arşivinde niçin olsun? Halkevleri, bu davanın taraflarından biri değil ki! Yine de milyonda bir ihtimali dikkate alarak çeşitli yerlere başvurdum. Bana dediler ki:
-Halkevleri kapatıldıktan sonra bütün arşivi darmadağın oldu. Sonra öyle bir dava dosyasının bize gönderilmesi mümkün değil!
Yapılacak iş, 1944 yılında yargılanan kişilerin vârislerine başvurmaktı. Ben de öyle yaptım. Önce Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ın Ankara’da, Bilkent Üniversitesinde öğretim üyesi olan oğluna gittim. Prof. Dr. Sübidey Togan’la makamında konuştum Babasının savunmasından haberdar olmadığını söyledi Sonra, merhumun kızı Prof. Dr. Isenbike Togan’la birkaç defa telefonla görüştüm. O da, evlerindeki, kitaplar ve dosyalar arasında babasının savunmasını bulamadığım tekrarladı.
Ben, mahkeme kararında Prof. Dr. Zeki Vclidi Togan’ın 10 yıl ağır hapis 4 yıl da sürgün cezasına çarptırıldığını okuduğumda bağıra bağıra ağlamıştım. Çünkü verilen cezanın hukukla, akılla, mantıkla, vicdanla… kıl kadar alakası yoktu. Karar tamamen siyasi idi. inönü’nün dalkavuklarına göre Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, dört arkadaşıyla, evet tam dört arkadaşıyla birlikte CHP iktidarını devirecek, inönü’yü alaşağı edecek, (Çankaya’ya yürüyüp Cumhurbaşkanlığı makdıbına oturacakmış.
Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ın savunması, Dr. Fethi Tevetoğlu’nun dosyaları arasından çıktı. Babasının ve Zeki Velidi’nin savunmasını, çok uzun ve çok meşakkatli bir çalışma sonunda bulan kızı Filiz Tevetoğlu Ortaç hanımefendiye bin defa teşekkür borçluyum.
Merhum Sait Bilgiç’in savunmasını, muhterem Sait Bilgiç’in gayretlerine rağmen bulmak mümkün olmadı. Davanın diğer sanıklarının da öyle.
Prof. Togan hakkında çok yakın arkadaşlarından dinlediklerimi önce benim kalemimden okuyacaksınız. Aradan 69 yıl geçmesine rağmen, Zeki Velidi’nin öğretim üyesi olan çocukları halâ o davadan rahatsızlık duymaktadırlar.
Okunduğu zaman görülecektir ki, bu kitapta yer alan savunmalar çok mühimdir Devrin zalimlerine, onların Türkçülük düşmanlarına verilen cevaplar dün olduğu gibi bugün de geçerlidir.
Gerçi bir numaralı sıkıyönetim mahkemesinin kin yüklü, zulüm yüklü, vehim yüklü kararlarını, askeri temyiz mahkemesi derhal bozmuş; cezaevlerine sokulan Türkçüler tahliye edilmişlerdi. Ama o dava yüzünden Türk vatanseverlerine uygulanan işkenceler hiç unutulmadı, hiç unutulmayacak!
Yeniden sözlerimin başına dönüyorum: ’1944 yılında tevkif edilen ve tabutluklarda, içinden lağım suları geçen kanallarda zulüm gören vatansever kimseler suç işledikleri, suçlu oldukları için değil, Türk oldukları, Türkçü oldukları için bir Moskof öfkesiyle muhakeme edildiler.
Türkiye’de zaman zaman gizli ve açık alarak Türklüğe ve islam’a karşı düşmanlıklar ortaya çıkıyor.
Etrafımızdaki devletlerin hiçbiriyle samimiyete dayanan bir dostluğumuz yok. Bu, etrafımızdaki yakın ülkelerin kendi devlet siyasetlerinden kaynaklanıyor Acaba yakın komşularımızın bize bakışları nasıl?
Doğumuzda küçücük bir Ermenistan var. Ermenistan bütün dünya milletlerinin Önünde, en köşeli cümlelerle diyorki: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu işgal edilmiş Ermeni toprağıdır.” Ermenistan başta Diyarbakır olmak üzere 19 civarındaki Doğu ve Güneydoğu şehirlerimizi elimizden almak
istiyor.
Rusya’nın Deli Petro’dan beri, hem Doğu Anadolu’muz hem de Boğazlarımız üzerinde emelleri var Rusya, Birinci Dünya Harbi’ne girmeden önce Boğazların kendisine verilmesi için ingiltere ve Fransa ile anlaşmıştı.
Suriye, Hatay’dan Hakkâri’ye kadar uzayan şehirlerimizi kırmızı bir şeritle ayırıp kendi sınırları içerisinde gösteriyor.
Güneyimizdeki israil’in millî siyaseti de çok önemli. israil, devlet siyâsetini “arz-ı mevut” kelimeleriyle ilan ediyor. Arz-ı mev’ut, vaat edilen topraklar demektir.
israil, devlet siyasetini kendi bayrağına bile işlemiş durumda. Beyaz zeminli israil bayrağının üst ve alt taraflarında, iki mavi şerit var. Bu iki mavi şerit arasında da, iç içe geçmiş iki üçgen bulunuyor. Üstteki mavi şerit Fırat Nehri’ni, alttaki mavi şerit ise Nil Nehri’ni temsil ediyor. iç içe geçmiş iki üçgen de Hz. Süleyman’ın mührüdür. Yani israil, devlet bayrağıyla demek istiyor ki: “Tanrı, Tevrat’ta, Fırat’la Nil arasındaki toprakları bize vaat etmiştir. Biz de gelecekte, büyük israil Devleti’ni bu iki nehir arasında kuracağız ve Hz. Süleyman’ın mührünü Fırat’la Nil arasındaki topraklara vuracağız!”
ABD’nin BOP yani Büyük Orta Doğu Projesi’nde de bizim Güneydoğumuzda bir Kürdistan yoktur. Ermenistan’da yoktur. Boydan boya israil vardır.
Batımızdaki Yunanistan’ın Megalo idea’sı yani “büyük ideali” bütün Anadolu topraklarını içine alıyor. Yunanistan, istanbul’u fethederek Konstantinopolis yapmak, Ayasofya’yı yeniden kilise hâline getirmek, Anadolu’yu baştan başa Anatolia ismiyle Yunan bayrakları altına almak düşüncesinde. Etrafı çepeçevre düşman kuvvetleriyle çevrili Türkiye’de, o devletlerin gayretleriyle “Türk’ü, Türklüğü yok etme gayretleri olmaz!” diyen kimselere söylenecek sözümüz artık olamaz. Çünkü anlayamazlar! -
789.
01984 yılında Eruh'ta ne oldu?Tümünü Göster
Eruh'ta ki PKK'nın ilk kanlı baskını 3 gün sonra Hürriyet'te çok geniş vurgularla mahşetten verildi.
1984 yılında Eruh'ta ne oldu?
Son Güncelleme: 13:29 15 Ağustos 2009, Cumartesi
Eruh'ta ki PKK'nın ilk kanlı baskını 3 gün sonra Hürriyet'te çok geniş vurgularla mahşetten verildi. Daha önceleri sıradın görülen baskın böylece 'meşhur' oldu.
1976'da Ankara'da küçük bir gruplaşma halindeyken 1978 yılından itibaren Hilvan-Siverek civarında kimi aşiretlerle kendisi dışındaki solcuları ve Kürtleri hedef alan eylemlerle sesini duyurdu.
O dönemde Apocular olarak bilinen ve Siverek'teki Bucak aşiretine karşı silahlı eylemlerde militanların ayaklarına giydiği ayakkabılar nedeniyle "Mekaplılar" diye adlandırılan terörist grup, 17 Kasım 1979'da PKK ismiyle partileşti.
12 Eylül döneminde açılan davanın iddianamesinde 12 Eylül 1980'e kadar 213'ü sivil 243 kişiyi öldürdüğü belirtilen PKK örgütü, bu dönemde yakalanmayan kadrolarını Filistin, Lübnan ve Suriye'ye çeken ve daha sonra Kuzey Irak'ta üslenen PKK, ilk büyük eylemini 15 Şubat 1984'de yaptı.
Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçesini basan teröristler, karakollara ve askeri lojmanlara saldırdılar. Her iki ilçeyi bir süre kontrol altında tutan örgüt militanları, ilçe meydanından ve cami minaresinden bir süre propaganda yaptı ve daha sonra da Kuzey Irak'a döndükleri bildirildi.
Sadece Eruh'ta 1 askerin şehit düştüğü olay, ölü sayısının az olmasına da bakılarak ilk anda çok önemsenmedi. Son birkaç yıldır zaman zaman ve yer yer görülen vur-kaç eylemlerinden biri sanıldı. PKK sonraki her 15 Ağustos'u önceleri "ilk kurşun günü" sonra da "Diriliş Bayramı" olarak yeni eylemlerle kutlama kararı aldı.
Kan duracaksa bu açılım yapılmalı
Eruh baskınında ilk şehit Süleyman Aydın oldu. Ağır yaralanan Astsubay Memiş Arıbaş ise olaydan 5 gün sonra şehit oldu. Arıbaş'ın halasının oğlu 48 yaşındaki Salim Çalışkan, "Kuzenim Memiş Ankara'da Kara Harp Okulu'nda okudu. Şehit olduğunda daha 21 yaşındaydı. Hepimiz için çok acı bir gündü. Türkiye o zaman bu kadar alışık değildi. Şimdi neredeyse her gün kan akıyor. Şimdi Kürt açılımı gündemde. Bence eğer akan kan duracaksa bu açılım yapılmalı. Çünkü daha fazla şehidi kaldıramaz bu ülke" dedi.
PKK'nın ilk eylemi 3 gün sonra duyuldu
15 Ağustos 1984 yılında Şemdinli-Eruh baskınını ilk duyuran 18 Ağustos'ta Hürriyet Gazetesi oldu. "Güneyde Operasyon" sürmanşetini kulanan Hürriyet Gazetesi, o tarihte gerçekleştirilen baskına gazetede geniş yer verdi. Şemdinli baskınında ağır yaralanan Astsubay Memiş Arıbaş, olaydan 5 gün sonra yaşdıbını yitirirken, Eruh'a yapılan saldırıda ise er Süleyman Aydın, şehit olmuştu.
iLK ŞEHiT SÜLEYMAN AYDIN'DI
Siirt'in Eruh ilçesi'nde 15 Ağustos 1984 yılında terör örgütü PKK'nın düzenlediği ilk silahlı saldırıda şehit olan Erzincanlı Süleyman Aydın'ın ağabeyi 66 yaşındaki Cemal Aydın, 'Kürt açılımı'nın ayırımcılığa giden bir yol olduğunu iddia etti. Hükümetin 'Kürt açılımı' konusundaki politikasının yanlış olduğunu ileri süren Aydın, "Kürt açılımından değil, demokrasi açılımından yanayız" dedi. -
790.
0AKP’nin demokrasi kahramanlarının gerçek yüzü: 6-7 Eylül olaylarıTümünü Göster
AKP’nin demokrasi kahramanı Adnan Menderes ve partisi DP tarafından tertiplenen, Rum ve gayrimüslim yurttaşları hedef alan 6-7 Eylül olaylarının üzerinden tam 57 yıl geçti. 57 yıl önce yaşanan saldırıların ruhu şimdi AKP ile yaşıyor.
6-7 Eylül olayları üzerinden tam 57 yıl geçti. Başbakan Erdoğan’ın demokrasi kahramanı ilan ettiği Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes’in ve kadrolarının planladığı olaylar sonucunda istiklal Caddesi’ndeki bütün Rum dükkânları yağmalandı daha sonra yaşanan saldırılar bildik bir masalla komünistlerin üzerine yıkılmak istendi.
6-7 Eylül’de neler yaşandı?
6 Eylül'de saat 13.00’da devlet radyosundan duyurulan, Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evin bombalı saldırıya uğradığı haberi, istanbul’daki Rumları hedef alan saldırının fitili olarak ateşlendi.
Dönemin istihbarat örgütü MAH’ın hizmetinde çalışan istanbul Ekspres gazetesi tarafından yapılan ikinci baskıda, haber manşetten verildi. Normalde 20-30 bin civarında tiraj yapan gazetenin ikinci baskısı, o dönemin teknik koşullarında hiç de kolay olmayan bir sayıda, 290 bin adet basılmıştı ve bu gazete Kıbrıs Türktür Cemiyeti tarafından dağıtılmıştı.
Böyle bir kurgu ile fitili ateşlenen saldırı “tesadüfen” kamyonlarla istanbul’u gezmek için getirilen güruh tarafından gerçekleştirildi. Tesadüfün boyutu öyle noktalardaydı ki, kamyonlarla istanbul’u gezmeye gelen güruhun elinde tek tip sopalar ve baltalar bulunuyordu.
Rumlara ait olduğu önceden tespit edilerek duvarları kırmızı haçlarla işaretlenmiş, tabelası yabancı dille yazılmış, Tünel’e kadar uzanan güzergâhta bulunan tüm mekânlar yağmalandı. Ev ve işyerlerine giren güruh içerisinden kimi yağmacılar “cana zarar verilmeyecek, sadece mala zarar verilecek” diye bağırıyorlardı.
Komünistler suçlu ilan edildi
Olayların hemen ardından basında önce, “halkın duygusal tepkisi”, “milli galeyan” gibi ifadeler yer alırken kısa bir süre sonra ağız değiştirilerek, hiçbir delile dayanmadan “komünistler” günah keçisi ilan edildi. Emniyetteki dosyada adı yer alan elli solcu aydın tutuklandı. Aceleyle hazırlanmış suçlular listesinde çok önceden ölmüş olanlar ve askerliğini yapmakta olanlar da vardı. Aydınlar 5 ay cezaevinde tutulduktan sonra beraat ettiler.
ilk gün, gelişen ve yayılan olaylara dair hükümetten herhangi bir açıklama yapılmazken gece yarısı sıkıyönetim ilan edildiği duyuruldu. Ancak sabahın erken saatlerinde sıkıyönetim kaldırıldı ve ikinci günün akşamı tekrar sıkıyönetim ilan edildi. Ordu olayları izledikten sonra ancak ikinci günün sonunda kalabalığa müdahale edip dağıttı ve olaylara son verdi.
Kapitalistleşmenin yolu yağma
6-7 Eylül olayları, milli burjuvazi yaratma düşüncesinin en keskin şekilde ortaya konmuş hali olarak hatırlanmaya devam ediyor. Kıbrıs tartışmaları üzerinden Rum vatandaşlar hedef olarak gösterilirken, olayların ardından asıl amacın azınlıkların tasfiyesi olduğu anlaşılır. Evleri ve işyerleri yakılıp yıkılan, kendileri şiddete maruz kalan gayrimüslim yurttaşlarımızın geride bıraktığı işyerleri çabucak müslüman iş adamlarına verilirken, özellikle istanbul'daki gayrimüslim sermaye tasfiye edilmiş oluyordu. Yağmalanan işyerlerinin sadece yüzde 59'unun Rumlara ait olması yaşanan olaylarda sadece Rumların hedef alınmadığı ve gayrimüslimlerin tasfiyesi için uğraşıldığı görüşünü destekliyor. Özellikle saldırganların ellerinde listelerle gezdikleri göz önüne alınırsa bu sistematik saldırıda topyekün bir tasfiyenin amaçlandığı daha net anlaşılıyor.
1942'de yürürlüğe giren Varlık Vergisi, gayrimüslimlerin ekonomideki hakimiyetine son vermek açısından önemli bir adım olsa da 6-7 Eylül'de yaşananlar, çok daha ciddi bir tasfiye operasyonu anldıbına geliyor. -
791.
0A.) “Post-Fordizm Olgusu” ve “Fordizm ile Post-Fordizm’in Karşılaştırması”Tümünü Göster
Bilindiği gibi, fordist ekonomik yapının merkezi öğesi, “8 saatlik iş günü, 5 dolar ücret, akan şerit” ilkelerinden yola çıkarak daha sonra kitle tüketimi (refah devleti anlayışı) ile eklemlenmiş bir kitle üretimidir. Bu yapı içinde, aynı ürünün farklı bölümleri, bir parçanın üretimi için tayin edilmiş özelleşmiş makinelerin kullanımıyla üretilir. işler büyük ölçüde vasıfsız ya da yarı vasıflıdır ve karmaşık kontrol hiyerarşileri içerisinde düzenlenmiştir. inceltilmiş Taylorist örgütlenme ilkeleri altında işleyen Fordist üretimin en aşırı biçimlerinde, bir çok ayrıntılı iş yaratılmış ve böylece son derece parçalanmış bir iş bölümü sağlanmıştır. Post-fordist dönemde ise farklı bir yönelim gözlenmektedir. Bu çerçevede fordizmin temel çehresi, iş hayatında özelleşme ve parçalanma, tüketimde ise tek biçimlilik iken; post-fordizmin özünü, kitle piyasalarının parçalanmasını izleyen geniş iş sınıflamaları ve emek esnekliği oluşturmaktadır. Üretim açısından post-fordizm, hem imalat hem de hizmet sektörlerinde farklı ürün dizinlerini üretebilecek esnek sistemler geliştirme doğrultusundaki bir eğilimi temsil etmektedir. Bu değişmeler, doğal olarak yansımasını emek esnekliği talebinde bulmuştur.[4]
Henry Ford’un bilimsel yönetim ilkeleri ile birleştirerek tasarladığı üretim sistemi ile gündeme gelen fordizme karşılık, kimi yazarlarca post-fordizmin ilk çıkış noktasının da yine otomotif sektörü olduğu ve post-fordizmin anılan sektör odağında uygulanarak geliştirilen esnek üretim ve yönetim teknikleri ile ortaya çıktığı ileri sürülebilmektedir. Bu bağlamda Taichi Ohno’nun 1980’lerde geliştirdiği “Toyota Üretim Sistemi”nin post-fordist üretim paradigmasında önemli yere sahip bir model olduğu söylenebilmektedir.
Japon üretim paradigmasının temel özellikleri; üretim teknolojisi ile iş organizasyonunu son derece esnek hale getirmesi, firmanın sahip olduğu beşeri ve maddi kaynakların maksimum düzeyde kullanımına olanak sağlaması, kitle üretimi yapan sektörlerde iş ile çalışma şartlarını insanileştirilmesi, karşılıklı işbirliği ve güven esasına dayalı yeni çalışma ilişkilerinin oluşturulması, daha basık örgütsel yapılar, takım çalışması, sürekli iyileştirme, israfın önlenmesi ve kaynakların etkin kullanımı ve Tam Zamanında Üretim (TZÜ) esaslı malzeme tedariki, olarak özetlenebilmektedir. Japon üretim sistemleri ve yönetim tekniklerinin Japonya dışında uygulanması farklı düzeylerde cereyan etmektedir. Sayıları hızla artan Avrupa ve Amerikan şirketleri Japon üretim tekniklerini yapılarına uyarlamıştır ve uyarlamaktadır. işçilerin Japonlar'ın sosyal davranışlarını benimsemeleri konusunda girişimler mevcuttur. Ayrıca Avrupa ve Amerika'da Japon şirketlerinin yatırım yapması Japon yönetim tekniklerinin doğrudan deneyimi için olanak sağlamaktadır. Günümüzde, üretim mühendisliği açısından ise Japon üretim metotları “yeni global en iyi teknik” olarak görülmektedir.[5]
Diğer taraftan post-fordizm, fordizm gibi kapitalist karakterli bir üretim ve tüketim düzenidir. Post-fordizm, post-modernizmin ekonomik alandaki açıklanışı olarak da düşünülebilir.[6] (Post-modernite, fordist üretim düzeninden post-fordist üretim düzenine geçişin ürünü olarak yorumlanmaktadır).
Post-fordizm, fordizmin 1970’li yıllarda yaşadığı krizin sonucunda kapitalizmin kendisini yeniden üretme girişiminin sonucunda ortaya çıkan yeni dönem olduğunu belirtmiştik. Fordizm’i söz konusu krize zütüren başlıca içsel kontrol sorunları ise şu şekilde sıralanmaktadır;[7]
- Üretkenlik artışındaki düşmelerin meydana gelmesi (Araştırma geliştirme harcamalarının azalması. Hammadde fiyatlarının, sosyal harcamaların artışı, piyasaların doyması).
- Üretkenlik düşerken ücret artışlarının sürmesi (Oysa ikinci dünya savaşı sonrasında ücret artışları ile üretkenlik artışı eşgüdümlü bir gelişim göstermiştir).
- Piyasanın genişlemesinde sınırlılık (Dar gelirli ülkelerin borç krizi de bunu etkilemiştir).
-Üretimin uluslararasılaşması (Bunun bir etken olarak ortaya çıkmasının nedeni, daha önceden ulusal sınırlarda Fordist mekanizmaların düzenleyicisi olarak kullanılmakta olan Keynesyen politikaların üretimin bu yeni aşamasında; uluslararası düzenlemelerde tamamen başarısız kalmasıdır).
-Fordizm’in yapısal ortamından kaynaklanan aşırı kapasite ve stok birikimi (Stok birikimi kısmen katı üretim teknolojilerinin sonucudur. Bu teknolojiler piyasanın değişen taleplerine yanıt vermekte yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle Fordist üretim sistemi, değişen talep dalgalanmalarına ayak uydurabilmek için stoğa üretim yapmak zorunda kalmaktadır. Bu ise depolama, nakil, yönetim, üretim maliyetlerini arttırmaktadır).
-Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, yeni malların emek yoğun karakterinin gerilemesi ve sonuç olarak da bağımlı ülkelerde gerçekleştirilen ucuz emek gücü politikalarının ekonomik sistem boyutundaki öneminin giderek azalması.
-Kalite kontrolünün yetersizliği ve iş yapısının kalitesizliğinin bu sorunu ağırlaştırması.
-Üretimin dünyaya yayılması ve dolayısıyla taşıma, eş güdüm ve yönetim maliyetlerinin artması.
-Bürokrasi yoğunluğunun artması ve dolayısıyla karar alma süreçlerinin yavaşlaması.
- Kamu hizmetlerinin, sosyal politika uygulamalarının yüksek maliyetlerinin olması.
Nielsen (1991)’in ise anılan krizin nedenleri hakkında şu söyledikleri çarpıcıdır; “Ücretler fazlası ile yüksek ve fazlasıyla değişmez görünüyordu, ücret farklılıklarıysa fazlasıyla az, işçi haklarının yasal zemini, istihdam koruma planları ve sosyal güvenlik sistemleri ise fazlasıyla abartılı. Sonuçlar öyle görünüyordu ki işçiler fazla ücret alarak kendi kendilerinin işsizliğine yol açıyorlardı; emek hareketliliği ve dolayısıyla yapısal dönüşüm engelleniyordu ve gönüllü işsizlik teşvik edilirken işçilerin çalışması teşvik edilmiyordu. Sermaye piyasalarındaki ve hükümetin yasal düzenlemelerindeki esneklik yoksunluğunun, risk alma cesaretini kırdığı ileri sürüldü ve bu da, fon elde etmekte güçlük çeken küçük girişimcilere ve riskli işlere yönelen sermayedarlara karşı bir sapmanın işaretiydi”.[8]
1970’li yıllara damgasını vuran fordizmin krizi (refah devletinin krizi ya da kamu maliyesinin krizi), çok çeşitli alanlarda kapitalizmin içsel unsurları arasındaki uyumu farklı bir şekilde yeniden tesis etmeyi amaçlayan politikalarla aşılmaya çalışılmıştır ve çalışılmaktadır. Post-fordizm olarak nitelenen kapitalizmin bu yeniden yapılanma sürecinde üretim, tüketim, örgütlenme kalıpları değiştirildiği gibi devletin işlevleri de yeniden tanımlanmıştır. Son dönemde geçerli olan özelleştirme, deregülasyon, liberalizasyon gibi öğeler kumanda ekonomisi alanını hızlar daraltmaya yönelen düzenlemeler olarak kendilerini göstermektedir.
Yukarıda sıralanan bağlamda ortaya çıkan sorunların yok edilebilmesi için kapitalizmin öngördüğü ve daha sonra post-fordizmin üzerinde şekillendiği yeni sürecin başlıca amaçlarının ise şu şekilde olduğu söylenebilmektedir;[9]
-Emek üretkenliği arttırılmalıdır. Bu artış yeni teknolojilerin kullanılması ve emeğin yeni tarzda organize edilmesi ile sağlanabilir. Üretkenlikteki artış birim zamanda daha ucuz, kaliteli, çok üretmeye yarayacaktır.
-Emeğe olan sayısal gereksinim azaltılmalıdır. Emeğe sayısal gereksinimin azalması teknolojik gelişme ve işin zenginleştirilmesi, işçinin vasıflandırılması ile mümkündür. Böylece bir işçi birden fazla iş gerçekleştirebilir. Bu da ücret maliyetlerini düşebileceği gibi, işçi sınıfının organize gücünü kırmaya da hizmet edebilir.
-Emek organizasyonu, emeği işyerine ve genel olarak da sisteme entegre edecek şekilde yeniden düzenlemelidir.
-işçi sınıfının sınıfsal gücü kırılmalıdır. Yukarıdaki uygulamaların yanı sıra, düzensiz istihdam biçimleri, sendikaların devreden çıkarılması, toplu pazarlık sisteminden işyeri ya da işçi düzeyli pazarlık sistemlerine geçiş de sınıfsal gücün kırılmasında rol oynayabilir.
-Değişmeyen sermaye maliyetleri azaltılmalıdır. Bu ucuz ve dayanıklı hammadde ve yine teknolojinin etkin kullanımı ile gerçekleştirilebilir.
Bu amaçlarının sağlanabilmesi için post-fordizm; esnek üretim, esnek örgütlenme, esnek uzmanlaşma, bilgi ve iletişim teknolojileri fenomenleri üzerinde şekillenmek suretiyle temelde esneklik (ing. Flexibility) ve bilgi ve iletişim teknolojileri (ing. Information and Communication Technologies) kavramları odaklı bir yapılanma içerisinde hareket etmektedir. Diğer taraftan kıyaslama yapılacak olursa, fordizmin anahtar kavrdıbının ise “emeğin verimliliği (ing. Productivity of Labor)” olduğu söylenebilmektedir. Söz edilen bağlamda post-fordist sürecin getirdiği değişimler ve esneklik olgusunun farklı formlar içerisinde işleyişi üçüncü bölümde ayrıca ele alınacaktır. -
792.
0Post-fordizm, post-modernizmin ekonomik alanda karşılığı olan kavram olarak kullanılmakla birlikte, geniş bir alanda siyasal, sosyal, kültürel normlarda yaşanan değişimi de içerisine alan bir tanımlamadır. Post-fordist süreçte üretim düzenlerinde meydana gelen değişmenin yanı sıra toplumun ve önceliklerinde de çok çeşitli kanallarda dönüşümler yaşanmıştır. Post-fordizm aynı zamanda içerisinde bulunduğumuz küreselleşme dalgasının önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Küreselleşme olarak tanımlanan oluşum dünyanın tek, bütünleşmiş bir pazar haline dönüşmesini gündeme getirmektedir ve böylece fordist sürecin sonunu getiren önemli faktörlerden olan kar hadlerindeki düşmenin önünün kesilmesi amaçlanmaktadır.Tümünü Göster
Bilindiği üzere içerisinde bulunduğumuz süreçte zaman ve mekan boyutlarının değişiminde bilgi ve iletişim (bilişim) teknolojilerinde yaşanan gelişmeler önemli rol oynamaktadır. Kapitalizmin son dönemde varsayılan yeniden yapılanması zaman ve mekan boyutlarında yenilik ya da değişmeyi de kapsamış durumdadır. Diğer taraftan insanoğlunun düşünce, eylem ya da davranış şekillerinin zaman ve mekan boyutlarına göre biçim ve içerik kazandığı önermesi de inandırıcı gözükmektedir. Bu önerme göz önüne alındığında, yeni tip zaman ve mekan boyutlarının bireylerce algılanışının dönüştürdüğü düşünce, eylem ya da davranış tarzlarının post-fordist evrilmenin itici güçlerinden birisi olduğunu ileri sürmek mümkündür.
Kapitalizmin krizi aşmak için yeniden yapılanması ile yeni bir bilimsel-teknolojik devrimin ortaya çıkışı hemen hemen eş zamanlı gelişmelerdir. Kuşkusuz, kriz ve yeniden yapılanma süreci ile bilişim alanlarında yoğunlaşan teknolojik devrim arasında bir nedensellik bağı kurmak hiç de kolay değildir. Bundan da ötede, bu tür nedensellik bağlantılarını kapsayan kuramsal kurguların geçerliliği, ciddi bir tartışma konusu oluşturmaktadır. Bununla beraber, herhangi bir nedensellik bağı kurulamamış olsa da yeniden yapılanmanın sözü edilen teknolojik devrimden hayli etkilendiği söylenebilmektedir. Bilişim alanlarında odaklaşan teknolojik devrim, ileride tartışılacağı üzere, üretim yapısını ciddi ölçekte değiştirmiştir. Bu devrim içerisinde; bilgi üretimi, bilginin düzenlenmesi ve bilginin bir üretim faktörü olarak önem kazanması üretim ilişkilerini de yeniden yapılandırmıştır. Fordist birikim rejimi, üretimin yoğunlaşmasını, yatay ve dikey bütünleşmeyi kaçınılmaz hale getirirken, anılan teknolojik devrim ile üretim birimlerinin esnekliği başat bir özellik haline gelmiş görünmektedir. Bu nedenle yeni birikim düzeni ya da post-fordist rejim, esnek üretim ve birikim rejimi olarak da tanımlanabilmektedir.[10]
Post-fordist dönemde yeni fabrika olgusu üretim örgütlenmesi temelinde fordizmin fabrikasından farklıdır. Artık Ford’un Detroit’te kurduğu, yönetim üretim, kalite kontrolü ve pazarlama birimlerinin aynı binada yer aldığı fabrika olgusu ortadan kalkmıştır. Çok uluslu şirketler yönetim birimlerini ise emeğin nispeten çok ucuz olduğu üçüncü dünya ülkelerinde tesis etmektedirler. Üretimin kalitesi ise ISO standartları ile yeni bilgisayar ve iletişim sistemleri vasıtasıyla yapmaktadırlar. Böylelikle çok ucuza mal edilen ürünler marka standardizasyonun yarattığı değer ile merkezdeki üretici firmaya yüksek kar getirisi sağlamaktadır. Örneğin Nike firması benzer bir üretim örgütlenmesi ile çalışmakta ve toplam kardan %40,3 pay elde etmektedir. Aynı süreçte üçüncü dünyadaki üreticilerin kardan aldığı pay ise sadece %3,75’tir.[11]
Murray (1989), Hebdige (1989), Hirst (1989) ve Smart (1992) gibi bir çok yazar fordizm’den post-fordizme geçişi, düzenli (organize) kapitalist ekonomiden düzenli olmayan kapitalist ekonomiye bir geçiş olarak tanımlar. Çağdaş kapitalizm Fordizmin erozyonuna tanıklık etmekte ve Fordizm ile ilişkili, yirminci yüzyılda hakim olan, merkezi seri üretim sisteminden, yeni ve esnek bir sisteme, yani post-fordizme doğru bir değişim söz konusu olmaktadır. Post-fordizm, piyasalar veya sektörler arasındaki farkın ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Hirst'in belirttiği gibi: [12]
“Fordizmden post-fordizme doğru olan bu değişim pazar ekonomisi endeksli olurken, klagib kapitalist girişimciler değişen piyasa şartlarına yeni stratejiler ile karşılık vermeye başladılar. Bu durumda, Fordizm daha uygun bir kavram iken, post-Fordizm tepkisel bir etki yaratan sosyal ve ekonomik değişimi kaydetme yolu olmaktan ziyade, uygun bir imalat sanayi sistemi ile ilgili bir görüş olabilir. Fordizmin -ABD'nin diğerlerine bir model olarak görüldüğü- endüstri dünyasına hakim olduğu kabul edilir. Keza post-Fordizm de tüm endüstri dünyasına ait bir fenomendir.”
Benzer şekilde fordizmden post-fordizme geçişi açıklamaya çalışan çok çeşitli akademisyenler ve bunların içerisinde öbeklendiği bazı yaklaşımlar mevcuttur. Sonraki bölümün konusu fordizmden post-fordizme geçişi modellemeye çalışan yaklaşımlardır. -
793.
0Kuantum Bilgisayarı Nedir?Tümünü Göster
Kuantum bilgisayarı, kuantum fiziği ilkelerini kullanacak şekilde dizayn edilmiş, normal bilgisayarların maksimum hesaplama kabiliyetinin, erişebilecekleri seviyenin çok üstlerine çıkarıldığı yapılara denir. Kuantum bilgisayarı küçük ölçekte yapılmıştır ve şu anda pratik bir modele dönüştürme çabaları sürmektedir.
Kuantum bilgisayarını anlamak için önce normal bilgisayarlara göz atalım.
Bilgisayarlar Nasıl Çalışır?
Bilgisayarlar ikili sayı formatında veri depolayarak işlev görür. Seriler halinde 1 ve 0 kombinasyonlarını transistörler gibi elektronik bileşenlerinde tutarlar. Bilgisayarın her bir hafıza bileşeni 1 bit olarak tanımlanır. 1 ve 0 modları (veya "On" ve "Off") arasında Boolean mantığıyla ve bilgisayar programlarının algoritması tarafından oynamalar yapılarak bit'ler çeşitlendirilir.
Kuantum Bilgisayarı Nasıl Çalışır?
Kuantum Bilgisayarı bilgileri 1 ve 0 şeklinde veya bu iki değerin kuantum süperpozisyonu şeklinde depo eder. Bu "Kuantum Bit" (Kubit denir kısaca) kombinasyonları ikili sisteme göre çok büyük bir esnekliğe sahiptir. Süperpozisyon mantığını hatırlamak için bkz. Schrödinger'in Kedisi
Spesifik olarak kuantum bilgisayarı geleneksel bilgisayarların hayal dahi edemeyeceği büyüklükte hesaplamalar yapabilecek kabiliyette olacak. Bu konu şifreleme alanında ciddi bir endişe de yaratmaktadır. Bazı kimseler pratikte başarılı bir kuantum bilgisayarının dünyanın finansal sisteminin, şimdiki bilgisayarların çözmeyi asla başaramayacakları büyüklükteki sayılardan oluşan şifreleme sistemlerini aşarak çökerteceğinden endişe etmektedir.
Kuantum bilgisayarıdaki bu devasa hızın nasıl yaratıldığına örnek verelim:
Eğer 1 kubit, 1 ve 0 durumları olmak üzere süperpozisyon durumundaysa ve süperpozisyonda olan bir diğer kubit ile birlikte bir hesaplama ortaya koyduğunda tek bir hesap sonucunda 4 ayrı sonuç elde edilir, bunlar 1/0 , 1/1 , 0/0 , 0/1 değerleridir. Bunlar, matematiğin, kuantum sisteme uyguladığı ve süperpozisyondan tek bir duruma çökene kadar ortaya koyduğu gerçek değerlerdir. Oysa aynı durumda klagib bilgisayarın yapabileceği hesaptan çıkan sonuç 1/0 veya 0/1 gibi tek bir değer olabilir. Bu durumda, hesaplamaya katılan kubit'lerin arttırılması sonucu yapılacak hesap ile, aynı sayıda klagib bit'lerin hesap miktarı arasında, katlanarak büyüyen devasa bir fark oluşacağı aşikardır. Kuantum bilgisayarlarının esas kabiliyeti eşzamanlı (paralel) olarak çoklu işlem yapabilmesidir ( Buna kuantum paralelizm denir).
Kuantum bilgisayarındaki tam fiziksel mekanizma teorik olarak çok daha kompleks ve sezgisel olarak anlaşılması güçtür. Genelde bu tarz işlemler paralel evrenler yorumuyla açıklanır. Yani çeşitli kubit'lerin süperpozisyonda olmasından dolayı kuantum bilgisayarında hesaplama sadece bizim evrenimizde değil eş zamanlı olarak diğer evrenlerde de oluşur. Tabi ki bunlar teorik yorumlardır.
Kuantum Hesaplamanın Tarihi
Kuantum hesaplamanın çalışma mantığının temelleri 1959'da Richard Feynmann'ın "kuantum etkilerini" daha iyi bilgisayarlar yapmak için kullanma fikrini ortaya koymasına dayanır. Tabi ki kuantum etkileriyle hesaplamadan önce, o zamanlarda bilimciler ve mühendisler geleneksel bilgisayarları geliştirme çabasındaydı. Bu yüzden yıllarca Feynmann'ın önerisini hayata geçirecek çapta bir çalışma yapılmamıştır.
1985'te Oxford Üniversitesinden David Deutsch tarafından "kuantum mantık kapıları" fikri ileri sürülerek, kuantum fiziği alanı bilgisayarlar içine dahil edildi. Deutsch'un bilimsel makaleleri herhangi bir fiziksel hesaplamanın kuantum bilgisayarlarına uygulanabileceğini gösterdi.
Yaklaşık on yıl sonra 1994'te Peter Shor adında bir matematik mühendisi çarpanlara ayrıma yapan 6 kubitlik bir algoritma tasarladı. Böylece artık çok küçük çaplı bir kuantum bilgisayarı geliştirilmişti. Bu olaydan sonra 1998'de küçük hesaplamaları "eşfazlılığı kaybetmeksizin" birkaç nanosaniyede yapan 2 kubitlik bilgisayar geliştirildi. 2000'de 4 ve 7 kubitlik kuantum bilgisayarları da başarıyla yapıldı.
Bu alandaki çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Başlangıç olarak atılan bu başarılı adımlar temel teorinin sağlamlığını göstermektedir.
Kuantum Bilgisayarlarının Güçlükleri
Kuantum bilgisayarlarının ana engeli "Kuantum Eşfazlılık" problemidir. Kubit hesaplamaları, kuantum dalga fonksiyonu durumların süperpozisyonundayken yapılır. Bu durum 1 ve 0 durumlarının eşfazlı olarak hesaplamada kullanımına izin verir. Fakat kuantum sistemde herhangi bir tipte ölçüm yapıldığı anda eşfazlılık kaybolur ve dalga fonksiyonu tek duruma düşer. Bu yüzden bu bilgisayarlar herhangi bir şekilde ölçüm yapmaksızın belli bir süre boyunca hesaplamaya devam etmek durumundadır. Ölçüm sonucunda ise kuantum sistemden çıkılacak tam bu aşamada bilgisayarın, sistemin kalan kısmıyla işleme devam etmesi gerekecektir.
Böyle bir sistemin oluşturulmasının ucu süper iletkenler, nanoteknoloji ve kuantum elektroniği alanlarına da değmektedir. Bu alanlar da hala gelişmekte olan gizemli alanlardır. Bilimciler için bunların tümünü fonksiyonel bir biçimde bir kuantum bilgisayarında birleştirmek önemli bir çaba olacaktır. -
794.
0huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğuTümünü Göster
-
795.
0huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğu huur çocuğuTümünü Göster
-
turk kizi turk erkegine vermiyor
-
iki civata sıktım saat 10 olmuş
-
kadinin hicbi hakki olmamali
-
sekiz senedir çalısan adam ekip lideri oldu
-
melek goz sentenza silinmeyecek
-
beyler halkın yüzde ikisi açken nasıl oluyorda
-
la olm 3 kez yks girip 980 bin sıralama gelmiş
-
supanallah diyen dayı şukuladığım
-
bu berbat yerden ayrılma zamanı geldi
-
bilek güreşi gayce bir aktivite
-
dusunceniz isteklerinize onem verilmiyosa
-
beyler halkın re cep e neden oy verdiklerini
-
aslında herkes helix yan hesabıydı sız
-
beyler gelin re cep tayyibe neden oyy verdiklerini
-
karılar bu zargana ile evlenmek için pankart
-
taşağa neden taşak derler bilirmisiniz
-
bu kadar etiketci insanin oldugu
-
dawn sendromlular acayip derecede pazartesi
-
secemedigin seylerin kavgasini savunuculugu
-
türke benzemiyorsun lafının iltifat sayildig
-
admınler benı ıkaz ettı sarı ekran yolayıp
-
züt deliğim arada kaşınıyor
-
beyler gellin re cep tayyibe neden oy verdiklerini
-
canım sıkkın arkadaşlar bu incellerin
-
aranızda egosu en kabarık olan benim
-
350 liraya sınırsız pizza içecek ve tatlı
-
kalp bir körse görmez bişi
-
ampute bir çeşit ampuldür
-
purple violet burger kinge gidip
-
axento sılınse uzulmem sımdı durust oluyum
- / 2