1. 76.
    0
    @130 gerekli olan hayatta kalmayla sınırlıdır bence , yani dediğin gibi bi rekabet açlığı olabilir ancak şimdiki rekabet toplum tarafından yaratılmıştır, değiştirilebilir.

    kapitalist tüketimi körüklemek zorundadır , sürekli ve parça parça yenilikler ortaya koymalıdır ki kendini geliştirebilsin , insanlarda ihtiyaç fazlasını alıp bu sisteme girer . ve bence emek fazlası tüketim fazlasını karşılamak için vardır.
    ···
  2. 77.
    0
    @131 adam smithin dediklerini örneklemek zorunda değilsin kardeşim serbest piyasa ekonomisinin temel ilkelerine aşinayım. peki şunu merak ettim. metanın muntazam dağıtımından kastın tamamiyle eşit değildir heralde nede olsa eşit=adil değildir.bu aşmış dürüst filozoflar metayı hangi öncelikle dağıtırlardı. bana kalırsa bir fikir adamı oldukları için en büyük payı zeka alırdı.ama heralde daha farklı dağıtacaklarını söyliyeceksin çünkü benim dediğim şekilde dağıtılması sosyalizmden çok meritokrasiye yakışırdı
    ···
  3. 78.
    0
    @132 Bir de şöyle bir şey var, hayatta kalmayla sınırlı olmasa bile iki şey var:
    Birincisi makine devriminden sonraki dönem için geçerli ama kapitalizm için eksi bir şey: bir işçi eskiden bir alet -örneğin kalemi- kendi yapıyorsa adam ona duygusal olarak bağlıdır. Ben yaptım bunu der, övünür.
    Makine olduktan sonra 1 makinenin yanında 10 işçi çalışır ve 500 kalem üretir 1 günde. Emektar adam kaç tane yapabilir? Taş çatlasa 20. işte burada hem emektarı öldürmüş olrsun hem de üretenler, hangi kalemi ben yapıyorum? Bunların hiçbirini ben yapmadım ki? Hangisi benim? Ben o kalemin neresini yaptım, kapağını mı dışını mı? diye düşündükçe kendini üründen soyutlar ve bu da toplumun huzurunu bozar. Asıl rekabeti bozan şey budur.
    Artık makine devrimini çok geçtiğimize göre ikinci kısma gelelim.

    ikincisi bir işçi kendi ürettiğini alamıyorsa bunalım yaşar ve kendi emeğinden soyutlanır.
    Örneğin; bir işçi $100 alıyorsa ve ürettiği ürün $500'a satılıyorsa işçi kendi ürününden soyutlanır. Kendi ürününü almak ister, sonuçta kendi yapmış ve en doğal hakkı ama alamaz.
    işçi kendi ürettiği ürünü alamayacak duruma geldiğini farkettiğinde, kapitalizm çöküş noktasına gelmiş olur, ama bunu fark ettirmemek için şu anki sistem elinden geleni ardına koyamamaktadır.
    ···
  4. 79.
    0
    @133 Filozofluktan kastım, erdemli, düşünceli, düşünmeyi bilen ve fikir ve düşünce üretebilen insanlardı. Ben dağıtımın tamamen eşit olmasından bahsediyordum. Troçkist bir komünizmin son durağı.
    Bunu başarabildikten sonra kimse kimsenin kendinden iyi olmasını istemeyecektir, kimse de kimseden iyi olmak istemeyecektir yaşam standartı açısından. Dediğim gibi doktor, inşaat mühendisi olmasaydı binam yapılmazdı, tesisatçı olmasaydı su gelmezdi, manav olmasaydı yiyecek alamazdım, elektrik-elektronik mühendisi olmasa telekomünikasyon olmazdı diyecektir. Bu da farkındalıktır zaten. Tabi birinin üstüne çıkmaya çalışacak insanlar olacaktır her şeye rağmen. Bu durumda, bunu ya "devlet" denilen düzen cezalandırır ya da toplum o üste çıkmaya çalışan insana karşı gelir.
    ···
  5. 80.
    0
    @136 ama bu sistemin düzgün işlemesi için özellikle üreten konumundaki insanların tamamen altruist bir kafa yapısında olması gerekiyo. hangi eğitim sistemi bunu başarabilir?
    ···
  6. 81.
    0
    @137 Üreten konumunda biri olması için sistemin kapitalist bir sistem olması gerekiyor. Üretim ve üretim araçları halkındır. Üretimin birinin elinde olması sadece kapitalizmde vardır.
    Hatta bu durumda tekelcilik oluşur ki şu andaki ayakkabı ve spor malzemaleri açısından Nike, Adidas, Puma; veya telefon açısından Nokia, Samsung, Apple, HTC ya da ismi ne olursa olsun, bunların sahibi vardır. Halka mal olmuş şeyler değildir.

    Benim dediğim düzende üreten bir kesim yok, sadece satın alınan meta tek bir yere gidiyor ve bu yer kesinlikle eşit dağıtıyor. Bu durumda da tekrar söylüyorum her insan bu işi yapmayacak. Sadece seçilmiş kişiler. Eğitimi ve aklı yeterli kişiler bu işi yapabilecek. Eğer ki tam manasıyla komünist bir düzene geçilirse meta toplamak bile gerekmeyecek. Bu durumda meta ihtiyacı ortadan kalkacak. Herkes yapacağı işi bilecek çünkü. Kendi sınırlarını bilecek.
    ···
  7. 82.
    0
    @138 bence burda kafa karıştıran meta genellemesi. insanların kaliteli bir yaşam devam edebilmesi için devam etmesi gereken süreçleri anlatmak için fazla basit, yetersiz kalıyor.
    ···
  8. 83.
    0
    bu akşamlık benden bu kadar sabah tekrar bakıcam
    ···
  9. 84.
    0
    @129 Tarih boyunca komünizm yoktu, her zaman bir meta vardı ortada kapışmak için. Vaktinde ilk önce toprak, sonra altın, şimdi de para. Bu metayı kazanma yolunda yapılmış savaşlardı onlar.
    Eğer sen bu metanın muntazam bir şekilde dağıtalacağının garantisini verirsen, millet buna karşı çıkmayacaktır diye düşünüyorum. Çıkan olursa da toplum icabına bakar. Sonuçta senin benden ne farkın var da sen benim üstüme çıkmaya çalışıyorsan diyecek kadar hakkı ve düşüncesi vardır. Ha dersen ki bunlara karar verecek kim, onlar çıkarları için milleti sömüremez mi? (bkz: Thomas Moore). Eğer bunu yapacak "devlet kurumu" filozoflar ve düşünmeyi gerçekten aşmış adamlar tarafından seçilirse bunun sorun olmayacağını düşünüyoruz. Sonuçta bunu yapan insan da dürüst olacak. Senin düşüncene göre dürüst olmayacak. Kendi egosuna yenik düşüp ordaki metayı kendine çevirecek, kendine saklayacak ve üstünlük kuracak. Bunun iyi bir eğitim sistemiyle aşılabileceğini düşünüyorum.

    Coğrafya kesinlikle fırsat eşitsizliği değildir; çünkü her toplumun, her coğrafyanın -kültür de bu coğrafyaya göre gelişmiştir- kendine özgü yapabileceği şeyler vardır.
    Burda adam smith'den örnek vereceğim ama bu kapitalizmi savunduğumdan değil, Marx'ın das Kapital'ini sapına kadar okumadığımdan. Adam Smith der ki bir toplum ne yapmayı biliyorsa onu yapmalıdır. Örneğin; Türkiye tırnak makası yapmayı başarabiliyorsa, ingiltere gemi yapmayı başarabiliyorsa, Kamboçya elmas çıkartmayı başarabiliyorsa onu yapmalı. Bu durumda her toplum zaten kendi kültürüne göre yaşamış olur. Bu durumda Türkiye'den başka bit ülke tırnak makası yapmayı denerse ya onun kadar iyi yapmak ya da kendi kültürüne göre bir şey üretmek zorunda kalacaktır. Bu da rekabetin bir tarafıdır zaten. En iyi kimin yaptığı bile bir rekabet örneği. Hatta bir meta üzerinden.

    edit: Tarih boyunca komünizm yoktu çok iddialı olmuş. Komünist olanlar silindi, kaydedilmedi, öldürüldü veya duyulması istenmedi; çünkü dönemin "kapitalist" liderlerinin işine gelmiyordu.
    ···
  10. 85.
    0
    @125 insan doğasının bencilliği hayatta kalmayla sınırlı değildir. insan kendini ve yaşam düzeyini teorik olarak sınırsız bir şekilde geliştirebilir. moda konusunda bende aynı görüşteyim ama aptal ve zengin insanların parasını saçmasıyla bir problemim yok. moda medya eliyle giyim şirketlerinin bir diretmesine olduğu kadar aptal insanların kabulüne de bağlıdır.bir insan istemedikten sonra bu oyunun bir parçası olmak zorunda değildir.ama ortada bir emek fazlası olduğu ve bunun başka birine gitmesi gibi birşey söz konusu değil. artık doğal halden geri dönemeyecek kadar uzaklaştık. teknik olarak lüks olan şeyler çoğumuzun ihtiyacı haline gelmiş durumda.şu anki hali doğal halle karşılaştırman sağlıklı bir sonuç vermez
    ···
  11. 86.
    0
    @117 kapitalizm fırsat eşitliği sunmaz fırsat eşitliğini öncelik de edinmez tamam ama kapitalizmde fırsat eşitliğini sınıf/tabaka farkı bozarken sosyalizm/komünizmde yöresel farklılıklar buna sebep olmayacak mı. komünizm bunu hedeflese de tam eğer burda bir şehir devletinden bahsetmiyorsak fırsat eşitliği sağlamak imkansızdır. şehir devletlerinden bahsedersek de eğitim, sağlık gibi kurumlarda görüntüde bir fırsat eşitliği yaratılsa da yaşam düzeyleri arasında yine farklılıklar olucak. bana kalırsa alt tabakadaki genişleme tamamen nüfusla doğru orantılıdır. farkındaysanız ne dünya şu an üzerindeki nüfusu taşıyabilir ne de iş piyasaları.bu sebeple iş bulma yarışı her geçen gün daha da kızışır, klişeleşmiş eskiden lise mezunları garanti iş bulurken bugün üniversite mezularının işsiz olması da bundandır. idealde yola çıkmak komünizmin yegane problemidir çünkü bir sanrıdan yola çıkar ve hangi gerçekleri kullanırsa kullansın işleyebilen, sürdürülebilir bir sistem olamaz. kapitalizme gelince evet ortada komünizm kadar ütopik bir kapitalizm ütopyası vardır fakat ben bu ütopyayı savunmuyorum. kimse de kapitalizmi bu ütopya ulaşma amacıyla savunmaz. kapitalizmin doğru olduğunu düşünmemin sebebi ve savunduğum kısmı bize sunduğu hali hazırda işleyen ekonomik düzendir. komünizmden de burda ayrılır,hem ekonomik düzen hem dünya düzeni olmaya çalışmayarak.
    ···
  12. 87.
    0
    @118 siportmenlik adına rekabetle kişisel çıkar adına rekabet çok farklı şeylerdir. burda ilkinden bahsetmiyorum. rekabet her zaman karşı karşıya geldiğin kişi karşısında avantaj elde etmek için yapılır. insan eğilimi çıkar elde etmek üzerinedir, rekabet etmek değil
    ···
  13. 88.
    0
    @120 yanlış anlaşılmasın ben sana rekabetin meta ile ilgili olmak zorunda olmadığını açıkladığın için hak verdim, sonra da meta ile ilgili rekabetin insan doğasıyla ilgili ölmadığını açıkladım
    ···
  14. 89.
    0
    @132 ama dediğim gibi lüksler gittikçe ihtiyaç halini alıyor hayat standartları yükseliyor. evet toplamda daha fazla emek sarfedilmesi gerek ama bu iş kollektif yapılıyor ve bunu yapıcak insan sayısı sürekli artıyor
    ···
  15. 90.
    0
    @120 daha güzel bir kadınla beraber olmanın rekabetini anlarımaynı soydan sağlıklı bireyler meydana getirmeyi de biz öyle düşünmesek bile ilkel beynimiz bir avantaj kabul eder. gıda ihtiyacını sağlama almaları çıkar için rekabet etmeyi kestiklerini göstermez. yine erkekler köyün en güzel kadını için mücadele etmiştir,en verimli arazi için mücadele etmiştir. belli bir refaha ulaştıktan sonra insanların rekabeti kesmeleri diye birşey olamaz
    ···
  16. 91.
    0
    @122 Şu anda işleyen ekonomi düzeni -by an invisible hand- bozmak çok kutuplu olduğundan, çok kolaydır. Örneğin; Çin elindeki tüm dolar reservlerini 0 Yen'den satsa Amerika'nın batması işten bile değil. Dışarıda değerlenen paradan kimse hoşnut olmaz; ya da tam tersi 999999 dolar'dan satsa, dünyada parasının değersizleşmesinden kimse hoşnut olmaz. Şu an Amerika'nın da gerçeği, Rusya'dan çok Çin'den korkmasıdır.

    Fırsat eşitliği sunduğunu savunmuştun önceki entry'lerinde. Neyse onu da geçiyorum. Senin sosyal, etnik farklılıkların neden bir sınıf farkı yaratsın ki? Örneğin; Müslüman Arap ülkelerinde değişen tek şey zekat/sadaka vermemek olacaktır. En sonda dediğim gibi şu an komünizmden bahsetmiyorum. ideale en yakın sosyalizmden bahsediyorum. Troçkist bir komünizm için tüm insanlığın bu eğitimden geçmesi gerekir. Birbirlerinin üzerine para ile çıkmayacağı, sınıf farkının olmasının mantıksız olduğu öğretilirse - (bkz: Almanya) çöpçü, polis, itfaiyeci, memur aynı maaşı alıyor. Herkes birbirine organik bir bağ ile bağlı olduğunu biliyor. Doktor, temizlikçi olmasa mikrop kapar, polis çiftçi olmasa aç kalır vs. vs.- Troçkist ve ideal bir komünizm yürüyebilir.

    Şu anki dünya nüfusu konusunda haklısın. Yapılacak bir dünya savaşından sonra yaklaşık 1 milyar -ki bu iki düşünce oldukça iki taraftan da bir sürü kayıp olacaktır ve hatta 1 milyarı bile aşabilir- insan öldükten sonra doğumu kontrollü bir hale sokarsan (bkz: Çin), bununla ilgili sorun olacağını sanmıyorum.

    Fırsat eşitsizliğinden öte ben orda adaletsizlikten bahsetmiştim. Paradan para kazananlar olduğu sürece bu savaş sürecektir. Sen bunu yanlış olduğuyla ilgili bir şey söylemedin. Bu da demek oluyor ki kapitalizm adil olmayan bir sistemdir.
    ···
  17. 92.
    0
    @125 moda zaten tamamen kapitalizmin regl olması bana kalırsa
    ···
  18. 93.
    0
    @127 adalet de diğer her kavram gibi göreceli bir kavram sanırım.ben yöresel derken sosyal, etnik farklılıklardan değil coğrafi koşullardan bahsetmiştim. bunu söylerken insanları gerektiği şekilde eğitebildiğini ve eğittiğini varsaymıştım. tarih boyunca sadece daha iyi coğrafi koşullar için birçok savaş yapıldı. doğduğun coğrafya bile başlı başında bir fırsat eşitsizliği değil mi?
    ···
  19. 94.
    0
    @139 Kaliteli yaşam yok işte, herkesinki kaliteli ya da herkesinki kalitesiz. Kaliteliyi tanımlayabilmek için ilk önce kalitesizin bir tanımı olması lazım. Kalitesizlik ise açlıktan ölmek, yatacak yeri olmamak, ve temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktır. Para şu an ne kadar basitse o meta da o kadar basit.

    Tabi bu sistem zaten yeterince düzenli görünmüyor, tıpkı insan doğası gibi. Belki bu sistem 500 yıl içinde kurulur ve 600 yıl içinde yıkılır, ama insanlar tekrar buna dönmeyi amaçlar; çünkü hem en alttaki ezik kalmayı kabul etmeyecektir hem de en üsttekiler de insafa gelecektir. Bunlardan ayrı olarak daha önceki entry'lerde anlattığım diyalektiğin kırılma yerlerinde -yabancılaşma, eşitsizlik vs. vs.- kapitalizm çökecektir. Şu an kapitalizm dediğimiz sistemin başlangıcı, adam smith'in wealth of nations (Ulusların Zenginiliği) kitabının basım tarihi olan 4 Temmuz 1776'dır. yani altı üstü 250 senelik bir sistem. Bu diyalektiğin kopmasını biz göremeyiz, torunlarımız göremez ama elbet görecek insanlar/torunlarımız olacaktır.

    Dediğim sistem çat diye gelebilecek bir sistem değil, evrim ve devrim geçirmek zorunda olan bir sistem.
    ···
  20. 95.
    0
    @8 elini yorma panpa ben konuya vakıfım
    ···