1. 1.
    0
    iki çift laf edek.
    ···
  2. 2.
    0
    hadi hadi, bekliyorum.
    ···
  3. 3.
    0
    mk toplanmayı bile beceremiyosak bi gib olmaz artık bizden
    ···
  4. 4.
    0
    yok size darbe marbe gibtirin gidin
    ···
  5. 5.
    0
    Beynimizin dış etkilere verdiği hormonal tepki, kimyasal tepki ve bunun sonucunda oluşan duygu
    halini şekillendiren tabiatı, yani duygusal özümüz, kontrolümüzün ötesindedir. 2-4 yaş öncesi
    hatırlanamayan anılarla ve hatta anne karnındayken bile şekillendiği için ne çözmek, ne de
    değiştirmek kolay değildir. Kabullenme gerektirir, teslimiyet gerektirir. O yokmuş gibi davranmak,
    davranışlarının temelinin pür mantık olduğunu sanmak ego'nun, kişinin benlik algısının eseridir. Onun
    değişmesi gerektiğini düşünmek, onu şeytanlaştırmak, onun sonucu olan tepkileri kontrol altına
    almaya çalışmak, ego'nun, kişinin benlik algısının eseridir. Onun verdiği tepkiyi mantığın süzgecinden
    geçirmeden öfke, korku, endişe ile hareket etmek, sezgileri bu duyguların yönlendirmesi 3
    yanılsamalarla sonuçlanır. Aklı oluşturan ve karar verme mekanizmasının ihtiyaç duyduğu mantık ve
    duygu ikiliği arasında denge kurma arayışı dinlerin temelidir. Din "yol" demektir.
    Eski dinlerin felsefi yorumları, tasavvuf, budizm ve evrim teorisi benzer şeylerden söz ediyorlar. Her
    an, her şey, o anda olabileceğinin en iyisi. Dış koşulların da etkisiyle, kendi tabiatı müsaade ettiği
    ölçüde, yani değiştirmesi mümkün olmayanın, kontol edemediğinin izin verdiği ölçüde. Mükemmele
    gidişin bir ritmi var, evrenin kendisinden kaynaklanan. "Ben niye gaz bulutuyum" demek gezegen
    yapmıyor, zaman yapıyor. Her şey olması gerektiği gibi, olabileceği gibi. Bunu kabullenmenin sonucu
    zamanla kendini olduğu gibi kabul etmek, sevdiklerini oldukları gibi kabul etmek, kontrol
    edemediğini, değiştiremediğini olduğu gibi kabul etmek. Zira her şey birbirine bağlı ise aranması
    gereken uyum içinde dengedir.
    ···