-
326.
0reserved
-
327.
0Buseyle başbaşaydık. Sohbet etmeye başladık. Birbirimize anılarımızdan bahsettik önce. Hayatlarımızı karşılaştırdık. An oldu güldük an oldu durulduk. Biz derin derin muhabbet ederken müessesedeki eleman elinde mangal ile ufukta belirdi. Mangal kömürü çalı çırpı gazete parçaları mangalın içinde hazır bekliyordu. Mangalı yakmam fazla zamanımı almadı. Buse de ben mangalı yakarken bir yandan közlenecek biberleri domatesleri ve patlıcanları ayarlıyor bana mangalın asıl önemli yerinin salata olduğundan bahsediyordu.
-
328.
0Sonra yemeklerimizi yedik. Salata yarım kalmıştı ve birkaç parça kanat masada biz sohbet ederken bize tabaktan el sallıyordu. Semaverin gelmesiyle çayımızı demledik. Sonra tekrar sohbete daldık. Vakit ikimiz için de inanılmaz derecede güzel geçiyordu.
Birkaç saatlik çay sefamızdan sonra tekrar arabamıza atlayıp uzun yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik. Hava akşamüstüydü. Ne sıcak ne soğuk denebilecek bir esinti arabamızın açık camlarından bize eşlik ediyordu. Sigaralar birbir yanıyor hava ise yavaş yavaş kararıyordu. Karşı şeritin hizasındaki dağların ardından güneş bulutlara hüzünlü bir ton çalarak veda ediyordu. Acelemiz yoktu. Yavaş yavaş yolda kayıyor hayatımızın en güzel anlarını içimize sindiriyorduk. Termosa aldığımız çay ise çoktan soğumuş yeni sigaralara kadar dayanamamıştı. -
329.
0http://www.deretepe.net/w...Yedigoller-Gezisi-230.jpg
Gezi planımıza maalesef sadık kalamadık çünkü planı yaparken sıcakta bunalacağımızı ve o tesiste akşamüstüne kadar mola vereceğimizi hesaplamamıştım. Plana sadık kalsaydık şuan yaklaşık 250-300 km ilerde olmamız ve geceyi orada geçirmemiz gerekiyordu. Çadır kurabileceğimiz bir yer araştırırken ilk orayı belirlemiştim. Bize bir saat mesafe uzaklıkta önümüzde bir şehir vardı ve plana göre çadırı kuracağımız yer o şehirin birkaç saat ilersindeydi.
Fakat burada her yer ormandı ve çadır kuracak bir yer illa ki bulabilirdik. Planladığımız yere gidemeyeceğimize göre burada bir yerlerde durmalı ve hava daha da kararmadan çadırımızı kurmalıydık. -
330.
+1nickine verdim şukuyu
-
331.
0ilerde gördüğüm bir sapaktan anayoldan çıktım. Haritaya göre yakınlarımızda bir köy olmalıydı ve üzerinde bulunduğumuz toprak yol bizi o köye zütürüyordu. Sonra köy yolundan da sapıp daha da sarp dar olan ormanlığa giden bir yola girdim. Ormanlık yolda ilerlerken bir yandan da etrafımızdaki ağaçların arasında çadır kurabileceğimiz güzel bir yer arıyorduk. Biraz ilerledikten sonra aracın farlarının da aydınlattığı kadarıyla iyi duran yerde aracı park ettim. 2 kişilik çadırımızı aracın biraz ilerisine kurduk. Uyku tulumlarımızı serdik malzemelerimiz yerleştirdik hatta benim sürprizimle içeriye minik bir ışık bile çektik arabadan.
Daha sonra etraftan Buseyle beraber biraz odun toplayıp bir kampın vazgeçilmezi olan kamp ateşini yaktık fakat bu sefer bu iş mangaldaki kadar kolay olmadı. Islak ve biçimsiz odunlar tutuşmamakta inat etseler de ısrarımızı kıramadılar ve bir süre sonra alev aldılar. -
332.
0Ateşin başına beraber oturduk. Yaktığımız ateş ormanı alacakaranlık bir şekilde aydınlatıyordu. Çadırımız karşımızda arabamız ise tam arkamızdaydı ve sırtımızı ona yaslamıştık. Odunlardan aldığımız közlerle çayımızı demlemiştik.
En iyi ihtimalle 5 km yarıçapındaki alanda bizden başka insan yoktu. işte bizim mutluluk anlayışımız buydu. Bütün insanlıktan herkesten her şeyden uzak kendi yarattığımız dünyamızdaydık. Diğer insanlara ait her şey uzaktaydı. Diğer insanlar uzağımızdaydı. Farklılık bunu gerektiriyordu belki de.
Diğer insanlardan kaçıyorduk çünkü onlar bizi anlamıyordu. Biz de onları anlamıyorduk. Biz masumduk onlar kirli. Biz gerçektik onlar sahte. Çünkü biz iki kişi bizdik onlar diğerleri. Biz bu şekilde gayet mutluyduk. -
333.
0Ateşin başında birbirimizle konuşurken ona hiç anlatmadığım ve o gece mezar başında anlatmaya söz verdiğim hayatımdan bahsettim. Hislerimden duygularımdan ve hayatı algılayışımdan. Sonra o mezarlıkta kaldığı yerden devam etti. Duygulandık, ikimizin de gözleri dolu dolu oldu.
Aramızda bu sohbet geçerken aslında o gece birbirimize hayatlarımızı anlattıktan sonra şunu farkettim.
Belki çok zor bir hayat yaşamıştık. Zorlu geçen çocukluğumuz bizi bu şekilde yetiştirmişti.
Dertliydik suskunduk. içimizdeki neşe doğmadan yok olmuştu ve mutsuz tatsız acı içinde kıvranan iki insan olmuştuk. Depresyon ve boşlukta olma hissinin kokusu ruhumuza sinmişti. Fakat bunları birbirimize ya da kendi kendimize anlatarak ve o kişiler olarak yaşamanın bize hiçbir getirisi yoktu. Tam aksine bunlar bize ayak bağıydı. Birbirimizin yanında eğer o mutsuz davalı kişiler olmaya devam edersek bir süre sonra birbirimize acılarımızı sıkıntılarımızı çağrıştırmaya başlayacaktık istemsizce. Üzüntülerimiz devam edecek ve birbirimize tek çıkış yol olan bizi, o karanlık hayatımızın bir parçası yapacak ve sonsuz çıkmaza itilecektik. Ayrıca birbirimizi bulduğumuza göre artık dertlerimizin sıkıntılarımızın da manası yoktu. Her şey eskide kalmıştı ve artık mutlu mesut ve dopdolu bir hayat yaşamamız için gerekli olan iki şey hazırdı o ve ben.. Mutluluğu bu kadar hak ederken ve bu kadar masumken birbirimize dertlerimizden bahsetmemizin ve acı çekmeye devam etmemizin bir anlamı yoktu. -
334.
0Şimdi diyeceksiniz ki ‘‘E o zaman ikiniz de dış dünyadaki herhangi mutlu birini sevip onun yanında mutlu olmaya çalışıp dertlerinizi unutmaya çalışarak da mutlu olabilirdiniz pekala.. Neden bunca sene acı çektirdiniz kendinize hem de boşu boşuna? ‘’
-
335.
0Fakat bu iş bana göre veya ona göre o kadar kolay değildi. Normal mutlu mesut birini sevme ve onunla beraber mutlu olmaya çalışma durumunda elbette bir süre sonra eski mutsuz depresif halimize geri dönecektim. Şahsi konuşuyorum. Bir kere ona karşı bir şey hissedemezdim onu gerçekten sevemezdim çünkü farklı olacaktık. Ben onun yanında her ne kadar mutlu olmaya çalışsam rol yapsam da o gerçekten her şeyden memnun mutlu birisi olacaktı. Belki ben onla mutlu olacaktım tamam. Mutluluğa açlığımdan gülecek eğlenecek fırsat aradığımdan onla beraber olurken mutlu olacaktım. Peki ya o? O zaten eskiden de mutlu birisiydi ki. Benimle olmasının bir özel durumu gerekliliği olmayacaktı ki. Bir de işin kötü yanı o benim için ortada hiçbir sebebi yokken her şey olacaktı. Bomboş hayatım onla dolacaktı. Mutsuzken onun yanında mutlu olduğumdan o her şeyim olacaktı.
-
336.
0Peki ya o? Ben onu bütün dünyadaki insanlardan farklı görürken o beni nasıl görecekti? Elbette ki herhangi sıradan birisi olarak görecekti. Çünkü öyleydi. O benden önce de mutlu birisiydi ve benden sonra da elbette mutlu olacaktı. Ben ise onu unutamayacak üzülecektim. Sonra üzülecektim. Sonra daha da üzülecektim. Kendimi madara edecek dayanamayacak yine onunla olmak isteyecektim çünkü ondan başka bir seçeneğim olmadığını düşünecektim. Sonra aylar sonra olayların gerçeğine varacaktım. Bu sefer ne olacaktı. Her şeyden soğuyacak hayata karşı diri tutmaya çalıştığım tertemiz beklentilerimi belki çöpe atacaktım. Zaten nefret dolu bir insandım her şeye herkese karşı… Tertemiz hayallerime de dünyada temiz bir şeylerin hala kaldığına dair inancıma sövecektim..
-
337.
0Her neyse sonuç olarak o gece Buse için kendim için hayallerim için hayatım için güçlü olmaya geçmişimi ve eski beni unutmaya hayatıma tertemiz bir sayfa açmaya ve hayatı sıfırdan yaşamaya karar verdim. Anlamsız olan her şeyi her hatırayı hayatımdan çıkarmaya karar verdim. Karar verdim diyorum çünkü bu hemen olacak bir şey değildi. Zamanla olacaktı bu bir süreçti. iyileşme sürecimizin son halkalarından biriydi bu. Fakat olması gereken rasyonel olan buydu ve bunun sadece farkına varmıştım.
-
338.
0Orhan Gencebay'ın en güzel 2 eseri O BENiM ve BENi BÖYLE SEV
-
339.
0Buseyle o gece ateşin önünde otururken ve bunları düşünürken sessizleşmiştim. Birkaç dakikalık sessizliğim bile onu etkilemişti. Omzumdaki kafasını kaldırdı gözleri bir başka bakıyordu. Üzülmüş gibiydi.
‘’Ne oldu ?’’ diye sordu. Yine dalıp gittiğimden eski anılarda eski kötü günlerde boğulduğumdan endişe etmişti. Kendimi üzmemden korkuyordu. Yalvarır gibiydi gözbebekleri bakışı. Mutlu olmamı istiyordu. Gözpınarlarından akan yaşların gözaltlarımda bıraktığı izlerin o karartının geçmesini istiyordu. O bakışlarımdaki nefretin geçmesi davamın bitmesini istiyordu. -
340.
0O an düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu acı bir şekilde fark etmiştim.
Çenemin altından bana bakan meleğin gözbebeklerine gülümsedim gözlerimle. içten. içimden gelerek tertemiz gülümsedim. Ne olacak dedim bir uçarı şımarık kız çocuğuyla upuzun bir yolculuk nasıl geçer onu düşünüyordum ..
ikimiz de çocuk gibiydik. Baak seen dedi.. Beyfendi büyümüş bize çocuk muamelesi yapıyor hee ? Sen peki kafasının estiğini yapan ipsiz sapsız bir çocukla napılır hiç düşündün mü ? ''
-Bazı çocuklar şımarıktır bazı çocuklar yaramazdır. Bazıları gıcıktır. Bazıları da böyle senin uğraştığın koca oğlan ya da benim uğraştığım kız çocugu gibi birazcık delidir.. Olamaz mı dedim.
Daha bi sarıldı belime.
Sustu
Olabilir dedi.
Sustum
Olabilir dedim. -
341.
0Sabah uyandık. Arabadaki kahvaltılık malzemelerin hala sağlam ve taze kalabilmişleriyle bir kahvaltı yaptık. Ateş sönmüş bütün gece korku filmi izlenilen leptobun şarjı bitmişti.
Etrafı topladık. Çöplerimizi etraftan topladık birbir. Sonra etrafa yaydığımız eşyalarımızı çadırımızı..
Herşeyimizi arabaya yerleştirdik. Ve tekrar yola çıktık.
Hava düne göre biraz daha serindi. Gökyüzü bulutluydu ve tertemiz serin orman havası açık camlardan arabamıza doluyordu. Bir yandan yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ediyor bir yandan da sohbet ediyorduk.
Sigaralar beraber yanıyor kahkahalar beraber atılıyordu. Bazen o şımarıyordu bazen ise ben.
Çocukluğunu yaşayamamış iki yaşlı insan gibiydik. Şimdi doyasıya yaşasak da ikimizin de içinde bi kırgınlık vardı. Gülüyorduk eğleniyorduk. Ama vardı.. Hissedebiliyordum.. -
342.
0Saatler sonra bütün yolculuğumuzda bize eşlik eden gökyüzü mavisine , deniz mavisi de katıldı.Aaa Deniiiiz ! diyiverdi çocukça. Gülüştük.
Denizi gördükten sonraki yarım saatimizi sabırla denize ulaşmaya çalışarak geçirdik. Görüyor gidiyor ama bir türlü ulaşamıyorduk. Küçük bir sahil kasabasına vardık. Sonra denize sıfır bir yola saptık ve bu yolda biraz ilerledik. Boş bir kumsalda durduk. Arabadan indik ve sahilde turlamaya başladık. Akşamüstüydü.
Sahil biraz bakımsızdı bazı yerleri taşlıktı ve pek kullanılmayan bir yere benziyordu. Etrafta bazı yerlerde yıllardır güneşin altında durmaktan tanınmaz hale gelmiş çöpler vardı. -
343.
0Sahilde yürüyorduk elele. Arabadan uzaklaşmıştık. Kasabadan da. Güneş denize yaklaştıkça koyuluyordu. Buseyle birbirimize şakalar yapmaya başladık. Birbirimizi ıslattık önce sonra koskoca sahilde birbirimizi yakalamaya çalıştık. Bulduğumuz ağaç dallarıyla sahile isimlerimizi karaladık. Paçalarımızı toplayıp dizimize kadar suya girdik. Kumsaldan taş toplayıp denizde taş sektirdik birlikte.. Birbirimizle yarıştık .. En çok o sektirdi..
Sonra sahile oturduk dinlendik. Birbirimize sarılıp güneşin batışını birbirimize sevgi sözcükleri söylerek izledik. Sahildeki küçük çöpler ve ağaçlar yardımıyla bir ateş yaktık. etrafını taşlarla çevirdik. -
344.
0Hava karardıktan sonra arabamıza geri döndük. Kasabaya döndük. Bilmediğimiz daha önce hiç gelmediğimiz ve ömrümüz boyunca da belki bir daha geri dönmeyeceğimiz bir yerde geziyorduk. Eski evleri çiçekli yolları ile kasaba her an duygusal bir şarkı klibine hazır bekliyordu. Kasabada açık bir yer aradık biraz. Sigaralarımız bitiyordu, belki biraz bulabilirsek alkol de alırdık. Ve acıkmıştık ta.
Küçük bir bakkal tarzı bir yer ararken karşımıza eski bir balık lokantası çıktı. Eski tabelası çardak tarzı dışarda oturma yerleri ve sahile bakan manzarasıyla lokanta pek de fena bir seçenek gibi durmuyordu. Rakı balık meze üçlüsü güzel bir seçenek olarak karşımıza gelmişti. -
345.
0Lokantaya girdiğimizde 50li yaşlarda göbekli bir adam karşıladı bizi. Dükkan boştu. Biraz sohbet ettik lafladık. Sezonun başlamasının yakın olduğunu restoranının hafta içi olması sebeiyle boş olduğunu söyledi. Haline bakılırsa lokantada yaşıyor gibiydi. Gözlerindeki bizi gördüğündeki heyecanı samimiyeti de bunu doğrular gibiydi. Sevecen bir adamdı. Buse ''mangalı ve balıkları alalım biz hallederiz bey amca dedi. Mangalı ve kömürü lokantanın arkasında olduğunu söyledi bey amca. Balıkları ve çatal kaşıklar ise bir tepsiye hazırlayıverdi. Buse tepsiyi alıp dışardaki bir çardağa geçerken ben de mangalı kaptım amcanın dediği yerden..
-
mentalcel ve bakircan gibiler tedavi olmaz
-
14 02 25 sözlükteki huzur
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 14 02 2025
-
hadi keloğlan parmaklıklarıı sosiss gibi sen mi
-
erdal özyağcılarr
-
yavaş olan sözlük değil
-
2 dakkalık isi saatlerce ugrasan
-
maltepeli bir yazarla sevgili oldum
-
en kolay para kazanma yöntemleri 3 adet
- / 1