-
126.
0Rezervasyon Panpa
-
127.
+2Deponun içinde koliler vardı büyük ihtimalle ilaçlar ordaydi. Bir şekilde onları almmiz gerekiyordu. Aykut haricinde silah kullanmayı bir tek ben bildiğim için aykutun başında ben kalacaktım gidip ilaçları bensiz almak zorunda kalacaklardi. Hasan ve omere bir kroki çizdim ve herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım. Ayrıca depoya içerde virusluler var sakin girmeyin yazan bir not verip deponun kapısına yapistirmakarini istedim. Bu sayede ilaçları diğer insanlardan korumus olacaktık.
Ömer ve hasan kapıdan çıkar çıkmaz diğer 57 kişinin benim yuzumden olmuş olduğu ihtimali icime düştü. Arkadaşlarımı bilmedikleri bir yere gondermistim ve için huzursuzdu. Bu arkadaşlarım liseden beri tanıştığım kişilerdi. Silahlarıyla beraber viruslulerle dolan sokaklardan ölümün pençesinden çıkıp gelebikecekler miydi? Peki ya gecemezlerse? -
128.
0Güzel gibi
-
129.
0Okumayın emek hırsızı bin aynısı wattpadda var Adida virüs 69 bölüm ordan okuyun
-
130.
+1insan dostunun kalbini kırdığı için rahat yaşayabilir mi?
Peki dostunu zarara sokacak bir harekete girişir mi?
Hayır!
Ben ne yapıyorum?
Onlarca insanın hayatını bitirmiş olma ihtimalim yetmezmiş gibi yaptığım planla iki dostumu daha ölümün kalbine yolluyorum.
Kötü senaryo olursa bu acıya dayanabilir miyim?
Yine hayır!
Hasan ve Ömer gideli belki beş dakika bile olmadı ama bana saatlermiş gibi geldi. Kafamı dağıtacak bir şey bulmalıydım ama bu pgibolojiyle kafa dağıtmaktan anladığım tek şey kafama bir tane sıkmaktı. Evet işte o zaman kafamı dağıtmış olurum, dedim kendi kendime.
"Hasan, Oğuz, Ömer, Aykut beni duyan var mı?"
Evin içinde adım atmadığım yer kalmamıştı, arada Aykut'un ateşine bakıyor ve pencereden gizlice etrafı gözlüyordum. Aykut'un az da olsa ateşi vardı. Olayla ilgisi var mı emin değildim. Yolda ise virüslülerden başka bir şey yoktu. Deli gibi etrafta dolaşırken telsizden bir cızırtı sesi geldi. Hemen telsizin yanına gittim ve bir insan sesi duymak için kulak kesildim. Beklediğim ses çok gelmeden geldi.
Heyecanla cevap verdim.
"Ben Kubilay, buraya zor da olsa ulaştım kardeşim, siz nerdesiniz yanınıza geleyim yanımda işimize yarayacak şeyler var."
"Ben Oğuz, duyuyorum seni sen kimsin?"
Telsizden ses ayırt etmek çok zor olsa da karşımdakinin Kubilay olmadığını düşündüm belki de sadece işimi garantiye almaya çalışıyordum. Cevap verdim. -
131.
0Cevabı çok netti.
"Obj.140"
"Senin Kubilay olduğunu nereden anlayacağım, bana sadece ikimizin anlayacağı bir mesaj ver."
Her şey normalken oynadığımız online oyundaki tankın modeliydi. Bu cevaptan sonra Kubilay'a tüm olayları anlattım ve orada beklemesini gelip onu bulacağımı söyledim. Kubilay'ın sesini duymak bir an için aklımdan Ömer ve Hasan'ı çıkarmıştı. O düşünceyle baş edemeyeceğimi bildiğim için Kubilay'a ulaşma planını yapmaya başladım. Ömer'in çizdiği Ümraniye krokileri ve benim yön bilgimle güzel bir güzergâh hazırladım. Yanıma iki tane on beşlik tabanca ve dört adet şarjör aldım. Kemerime ise bıçak ve çekici yerleştirmeyi unutmadım. Omzuma boş bir çanta astıktan sonra tam teçhizat hazırdım. -
132.
0Rezerved
-
133.
0Birkaç dakika sonra kapıya bir saniye aralıklarla dört kere vuruldu. Bu bizim koyduğumuz şifreydi. Yine de camdan kontrol ettim. Gördüğüm görüntü karşısında içim ferahlamıştı, ikisi de sapasağlam karşımdaydı. Hemen aşağıya indim ve tıka basa ilaç dolu arabayı boşaltmalarına yardım ettim. Bana eczanede bu kadar daha ilaç kaldığını ve yakın zamanda bir tur daha düzenleyeceklerini söylediler.
Benim tam donanımlı halimi görünce nedenini sordular. Ben de Aykut size her şeyi anlatacak dedim.
Yola koyulma zamanı gelmişti.
Hafif tempoda koşarken aklıma Kubilay ile konuşmalarımız geliyordu. Her şey normalken oynadığımız saçma bir oyun, bugünlerde her şey taka sarmışken dostuma, kardeşime güvenmemi ve ekibimize bir kişi daha katılmasını sağlayacaktı. Yüzümde bir tebessümle, kendi kendime sayıklayarak koşuyordum. -
134.
0insan tek başına hiçtir. işte bu yüzden eşini, dostunu bulmak için dağları aşar ve hatta deler. Peki virüs nedeniyle dönüşen insanların normal insanları yediği bir zamanda virüslüleri aşıp eşine, dostuna ulaşır mı?
Gerçek dostsa evet!
Kubilay önceden hazırladığımız plana inanmıştı veya inanmamış ama sırf dostlarıyla birlikte olmak için bütün riskleri göze alıp bize gelmişti. işte bizi hayatta tutacak olan şey bu bağ idi. Birbirimiz olmadan hiçtik.
Artık ikili veya üçlü virüslü gruplarını tek başıma öldürebiliyorum. Bu da bana çok fazla yolumu değiştirmeme gerek kalmadan gideceğim yere ulaşmamı ve zaman kazanmamı sağlıyor. Sokakta geçirdiğim her saniye bana daha da tecrübe kazandırıyordu. Ömer'lerin evine geldiğimde Kubilay camda beni bekliyordu ve kapıyı hemen açtı. ikimiz de birbirimiz için ölmüş olabilir diye defalarca düşünmüştük belkide ama şimdi yan yanaydık. Ben hemen eve dönmeliyiz desem de yanında getirdiği şeyleri heyecanla bana göstermeye başladı. -
135.
0Rezerved
-
136.
0inanılmaz!
Gözlerime inanamıyordum. Hayalini kurduğum şey işte tam karşımda duruyordu.
Beş kasa dolusu tohum vardı. Salatalık, domates, biber ve daha fazlası. Sen bir de arabadakilere bak diyerek camdan arabayı işaret etti. içeridekileri tam olarak göremediğimi anlayınca söze girdi.
"Tavuk; hem de üç tane, bahçesi olan bi ev bulabilirsek hepimiz hayatta kalabiliriz."
Gözlerim parlayarak cevap verdim.
"Tam yerine geldin."
Arabaya atlayıp yola koyulduk. Yolda virüslüler o kadar çoktu ki sohbet bile edemiyorduk. Yolumuzu defalarca değiştirmemize rağmen çıkar yol yoktu. En sonunda evime yakın olan bir mahallede kapana kısıldık. Arabayı orada bırakıp kaçmaya başlasak da eve kadar kaçmamız mümkün değildi. Umudumu kaybetmeye başladığım an Kubilay beni kolumdan çekti. Burası benim kuzenim Beytullah'ın evi buraya girmemiz lazım, dedi. Virüslüler 20 metre kadar yakınımızdaydı. Susturucu takılı olan silahımı çektim ve üç el ateş ettim. Kırılan kilitten sonra içeri girdik ve apartmanın giriş katındaki evin ayakkabılığını kapıya yasladık. Virüslüler biraz kapıyı zorladıktan sonra yavaş yavaş dağıldılar. Biz de Beytullah'ın evinin kapısına geldik. Kubilay'ın sesini tanıyınca hemen kapıyı açtı, gerçi benimle de birkaç defa görüşmüşlüğü vardı. Yabancı sayılmazdım.
Heyecanla bizi içeriye çekti ve bunu yaparken konuşmaya devam ediyordu. -
137.
0"Abi bu mucize olmalı, anlattığı onca şeyden sonra sizin buraya gelmeniz sadece şans olamaz. Bu işaret olmalı."
Ben kendi kendime, bu kadar abarttığı şey ne olabilir acaba kafayı mı yedi, derken salona girince gördüğüm şey, yaşadığım şok başımın dönmesine neden oldu.
Kubilayla birlikte aynı anda en şaşkın halimizle konuşmaya çalıştık.
"mustafa?" -
138.
0Hayatın kendisine, kimileri şans dedi kimileri kader.
Bir gün hiç hesapta yokken Kubilay bize telsizle haber yolluyor ve ben sağ salim ona ulaşıyorum. Geri dönerken ise kapana sıkışıp Beytullah'ın evine kaçıyoruz ve orada da Mustafa'yı buluyoruz. Gerçek olamayacak kadar sıradışı bir olay. Aslında beynim bana oyun mu oynuyor diye düşünmüyor değilim ama hayır, hayır. Karşımda kanlı canlı duruyor.
Titrek bir sesle sordum.
"Nasıl?"
Her zamanki neşesiyle cevapladı.
"Olaylar iyice çığrından çıkmadan ama bir hayli kötüleştiğinde Çamlıca'daki büyük camiiye dua etmek için geldim. Aslında Beytullah'ı sadece birkaç kere halı saha maçında görmüştüm o da aynı şekilde beni birkaç defa görmüştür. Neyse, bir anda üç tane virüslü camiiye daldı ve herkes panik oldu. Dışarı kendimi zor attım ama bu işe yaramadı en son yere düştüğümü hatırlıyorum." -
139.
0"Olaylar iyice çığrından çıkmadan ama bir hayli kötüleştiğinde Çamlıca'daki büyük camiiye dua etmek için geldim. Aslında Beytullah'ı sadece birkaç kere halı saha maçında görmüştüm o da aynı şekilde beni birkaç defa görmüştür. Neyse, bir anda üç tane virüslü camiiye daldı ve herkes panik oldu. Dışarı kendimi zor attım ama bu işe yaramadı en son yere düştüğümü hatırlıyorum."
"Yere düşen onlarca kişi vardı. Ben ise hiçbirine basmamaya dikkat ediyordum ama birisine bastım. istemsizce bastığım kişiye bakmak istedim. Yüzü tanıdık gelince o hengamede bir şekilde evime getirdim. Sonrası işte buradayız."
Mustafa'yı gördüğüme çok sevinsem de yolda bırakmak zorunda kaldığımız araba bizim için hayati önem taşıyordu. Kasalarca tohum, tavuk ve yanımda getirdiğim iki tabancanın yedek şarjörleri arabadaydı. Hemen bir plan düşünüp uygulamamız şarttı. Bir süre düşündükten sonra aklımdakileri arkadaşlarımla paylaştım.
Mustafa ve Beytullah virüslülerin dikkatini çekerek onları uzaklaştıracak ve bir süre sonra koşmaya başlayarak benim evime sığınacaklardı. Ben ise kalan virüslüleri Kubilay'ın yardımıyla temizleyerek arabaya kadar koridor açacaktım. Daha sonra araba ile boşalmış yolda rahatça ilerleyip eve ulaşacaktık. -
140.
0Göğsümü gere gere, dört dörtlük bir plan, dedim. Bu mutluluğum yine kısa sürdü çünkü Beytullah bu plana yardım etmek istemediğini söyledi. Kubilay onu ikna etmeye yeltenecekken bunu yapmaması gerektiğini söylercesine bakış attım. Beklediğim cevap Mustafa'dan geldi.
"Ben tek başıma yaparım."
Mustafaya detaylı bir kroki çizdikten sonra bir silah ve dört kurşun verdim. Üç kurşunu kapıya sıkmıştım ve bende sekiz kurşun kalmıştı. Diğer kurşunlar bize lazımdı. Bu yüzden Mustafa'ya sadece dört kurşun vermiştim. Teknik ve bazı basit silah kurallarını Mustafa'ya hızlı şekilde öğretmeye çalıştım fakat son çare kullanması gerektiğini de söylemeyi ihmal etmedim. Mustafa aşağıya inerken arkasından yüksek sesle bağırdım.
"Sakın ıskalama."
Plana başlıyoruz, demem ile Mustafa bir hışımla bağıra bağıra virüslüleri üzerine çekti. Biraz sonra Kubilay ile ikimiz ters tarafa yani arabaya doğru yolumuzu temizleye temizleye koşmaya başladık. Evet işte araba oradaydı. Son virüslüleri temizledikten sonra daha fazlası gelmeden hemen yola koyulduk. -
141.
+1Yolumuzun yarısını Mustafa'nın temizlediği yoldan tamamladıktan sonra diğer yarısını da arka sokaklardan tamamladık. Yüksek ihtimalle Mustafa'dan önce eve varmıştık ama evin çevresinde yirmiden fazla virüslü birikmişti. Bu sefer ben onları aşağıya çekerken Kubilay arkadan tek tek öldürecekti.
Virüslüleri aşağıdaki yola çekerken Kubilay onları bir bir indirmeye başlamıştı fakat aşağı sokağa indiğimde kapana kısılmıştım. Bir düzineye yakın virüslü bana doğru geliyordu ve ben iki virüslü grup arasında sıkışmıştım. Hemen bir karar vermem lazımdı. Aşağıdaki virüslülere tabancamdaki sekiz kurşunu sıktım ve hiç ıskalamadım. Arkama baktığımda Kubilay hâla hepsini öldürememişti. Aşağı sokaktaki dört virüslünün arasından geçmem lazımdı. Tüm gücümle aralarından geçemeye çalıştım lakin bir tanesi beni tutarak düşürdü. Gözümün önünde dört tane virüslü tüm iştahıyla bana doğru geliyordu.
Kendi kendime mırıldandım.
"Benim için herşey bitti" -
142.
0Olaylardan önce milletvekili koruması olan amcam askerliğini özel timde yapmıştı. Bir gün pusuya düştüklerinde hayatının film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğini söylemişti. O zamanlar korkusuz amcam böyle aciz duruma düştüyse kim bilir ben ne hale düşerdim diye düşünmekten kendimi alıkoyamamıştım.
Ben şuan daha beter durumdaydım ama her şeyi oluruna bırakmak yerine, virüslüler tarafından öldürülmek üzereyken bile bıçağımı ve çekiçimi kullanarak onları haklamayı düşünüyordum. Çıkarmak için her şeyi denesemde o lanet bıçağı olduğu yerden çıkaramıyordum. Virüslüler daha da çok yaklaşmıştı ve iki tanesi aşağı doğru eğilip beni yemek için tüm güçleriyle saldırmaya başlamıştı. Ani bir refleksle ikisinin boğazından tuttum. Ellerim yumuşak boğazlarını delip arkadan çıkmak üzereydi. Bu hamlem beni kurtarmaya yetmezdi çünkü diğer ikisi de her an eğilip beni yemeye çalışabilirdi.
Boğazını tuttuğum ve artık parmaklarımın enselerinden çıktığı anda iki virüslünün beyni patladı ve kanları boğazımdan dizlerime kadar akmaya başladı. Sonra iki el ateş sesi daha duydum. Beni öldürmeye çalışan dört virüslü beyinleri patlamış şekilde üzerime düştü. Birkaç saniye sonra gözlerim kapandı. -
143.
0Gözlerimi açtığımda karşımda Mustafa vardı. Yorgun sesimle konuşmaya başladım.
"Kesinlikle ölmüş olmalıyım."
Mustafayı gördüğüme inanamıyordum. Aklımı biraz daha toparladıktan sonra parçalar yerine oturmaya başlamıştı. O sırada Mustafa mütevazı bir şekilde söze girdi.
"Çizdiğin kroki çok güzeldi kanka ama arka sokaklarda eskisinden daha fazla virüslü var artık. insanlar yemek bulmak için dışarı çıkıyor ve ölüyorlar. Neyse, başka sokaklardan dolaşarak evi bulmaya çalışıyordum ki sizi gördüm. Kubilay ve sen virüslülerle uğraşıyordunuz ama senin durumun daha kötüydü. Hemen koşarak sana yaklaştım, virüslülerle aramda birkaç metreden fazla mesafe yoktu ve bana evde öğrettiğin gibi ateş ettim. Sakın ıskalama demiştin, ıskalamadım."
Uzandığım yerden doğrulmaya çalıştım, Mustafa'nın yardımıyla doğrulduktan sonra ona sarılarak gözlerim mutluluktan dolu bir şekilde konuşmaya başladım. -
144.
0"iyi atıştı dostum."
Kendimin hayatta olduğunu idrak edince aklıma hemen Kubilay geldi. O nerede, dediğim anda kapıdan içeri Kubilay dahil diğer arkadaşlarım girdi. Beni dinç görmek onlara moral olmuştu.
Ölüm atlatma ve onun şoku kısa sürdü. Ömer seyyar masayı salonun ortasına koydu, Aykut ve Hasan da sandalyeleri yerleştirdi. Herkesin önünde birer ikişer A-4 kağıdı ve kurşun kalem vardı. Artık ekibi topladığımıza göre gelişmenin ve geleceğimizi düşünmenin tam zamanıydı. Aykut, Kubilay, Mustafa, Ömer, Hasan ve Ben. Hayatta kalmayı bilen en az bir defa ölümden dönmüş altı kişi. Artık güçlüydük ama gelişmemiz şarttı. -
145.
0Herkesin aklında fikirleri vardı ve oylamaya sunmak için bekliyordu. Sanırım ilk önce söze ben girmeliyim diye düşündüm.
"Hepimizin aklında fikirler var ve çoğu fikirlerimiz ortak. Benim fikirlerimi öğrenmek istiyorsanız size teker teker açıklayayım. Dört katlı binamız ve önünde kocaman bahçemiz, daha iyisi de duvar ve çitlerimiz var. Bir şeyler ekebilir, duvarları güçlendirebilir ve kendimizi savunabiliriz. Başka bir fikir olarak da... "
Anlatacaklarımın daha başındayken bahçe kapısının açılma sesiyle irkildik.
Hasan sessizce, sanırım saldırıya uğruyoruz, dedi.
başlık yok! burası bom boş!