+28
-1
Normalde yarın da işe gitmem lazım, ancak sizin için birkaç part daha atayım. Gelen şuku ve rezler için teşekkürler. Rez yerine şukuyu tercih ederim.
16.Bölüm (SA izmir)
1 hafta sonra izmirdeydim. Halam beni havalimanın'da bekliyordu. Halamgilin evine geldiğimde çok yorulmuştum. Ertesi gün öğleye kadar yattım. Kalktığımda saat 11.30'du.
Kızlarla buluşmak içim sadece iki saatim kalmıştı. Hemen kalkıp dişlerimi fırçaladım. Sakal traşımı oldum. Gerçi ozamanlar pek sakalım yoktu. Yeni yeni çıkmıya başlamıştı. Altıma bir şort üstümede kolsuz baskılı bir atlet giydim. Gözlüğümü taktım. Bir kolye bir kaç tane bileklik.
izmirin tahmin ettiğimden daha bunaltıcı bir havası vardı. Eniştem beni gideceğim yere zütürecekti. Evden çıkıp arabaya bindik ve araba hareket etti. Arabanın camından dışarı baktım. Burda pantalon giymek yasaktı sanki. Koca şehirde ya beş ya da altı tanede pantolunlu kız saydım. Herkes kısa şort, mini etekler giymişti.
Kızların tipine baktım. Hepsi güzel denemezdi. Ama bakımlı kızlardı. Arada kezbanlarıda görüyordum. Ama o kadar güzel içinde kendilerini kamufle ediyorlardı. Bir kafenin önünde durduk. Eniştem "burası yiğenim" dedi. "Eyvallah enişte" dedim, arabadan indim. ikizleri unutmuştum. Etrafımda kızlar geçip geçiyordu.
Abazan duygularım tavan yapmıştı. Kafenin önünde kalakalmıştım. Sağımdan solumdan sarışanlar esmerler akıyordu, resmen. "Ben niye burda yaşamıyorum?" diye sordum kendime. Millet'de bana bakıyordu. "Bu hanzo ne yapıyor caddenin ortasında" diye. Bu cadde cidden çok kalabılıktı. ikizler kafede beni bekliyordu. Onları kafenin içinde gördüm. Sağ elimi kaldırıp burdayım diye işaret yaptım.
Oraya baktığım sırada kızın biri geldi bana çarptı. Göğüsü felan resmen vücuduma girmişti. Nasıl oldu bilmiyorum, ama kızı düşmeden belinden yakalamıştım. Vucudunun üst tarafı geriye doğru gitmişti. Kendime doğru hızla bir şekilde çektim. Açık saçları rüzgarın etkiseyle savrulmuştu. Kendime çektiğimde dengeyi sağlamak için kollarımı tutmuştu.
Ciddi anlamda kol kaslarım vardı. Babam gibi kaslı bir yapıya sahiptim. Dambıllarla günlük çalışmıştım.
Kıza baktım. Mükemmel yüz hatları vardı. Burnu ufak gözleri iriydi. Gözlerinin üstüne sürdüğü eyeliner kusursuzdu. Kısa kollu bir t-shirt giymişti. Sutyen kullanmıyordu. Çarpıştığımızda farketmiştim. Klagib bir mini etek giymişti. Kokusu inanılmazdı.
Ben çok şıpsevdi olmuştum. Her gördüğüm kıza yazıyordum. Zaten her şey iki saniye içinde olup bitmişti. Kızın belini bıraktım. Onunda bende ayrılmak istemiyor gibi bir havası vardı. Yine saçmalıyordum belki. Kızın yanında iki kız arkadaşı daha vardı. ikiside en az onun kadar güzeldi.
Söze "çok özür dilerim, önüme bakmıyordum benim hatam" diye girdim. Kız kaşlarını çattı. Dedim aha şimdi kezban tribini girecek. Birden kararanı değiştirmiş olmalıydı ki yüzünü yumuşattı.
"Asıl ben özür dilerim gerçekten. Önüme bakmıyordum. Hem beni düşmekten kurtardınız. Size bir teşekkür borcum var" dedi. Camı kırılan gözlüğümü yerden alırken kaşlarını kaldırıp elimdeki gözlüğü göstererek "ve birde gözlük dedi. "Hiç önemli değil. Asıl ben sizden özür dilerim" dedim.
Kızın ses telleri çok inceydi. Hafif bir sesi vardı. Sesi konuştukça insana huzur veriyordu. içimden "ne yapıp edip bu kızın telefon numarasını almalıyım" dedim. Çantasına elini attı. 200₺ çıkardı. "Sanırım bu yeni bir gözlük almana yeter." Ben paraya aşağılayıcı bir gözle baktım. Başımı hayır anlamında sağa solo salladım. "Asla kabul edemem. Şöyle yapalım. O para sizde kalsın. Yarın saat 2'de sizi burda bekliyor olacağım. Belki bana bir kahve ısmarlarsınız? Ödeşiriz." Kız şaşırmıştı. Elini saçına zütürdü. Kabul etmeyeceğinden emindim. Arkadaşlarına baktı.
Dudaklarını büktü. "Malesef bu mümkün değil" dedi. ilk defa reddedilmiştim. Cidden iğrenç bir duyguydu diye düşündüm. Yüzümü düşürdüm. "Ama gerçekten mümkün değil yarın gidiyorum" dedi. Gözlerimi büyüttüm. Şaşkın bir ifideyle "Nereye?" Dedim. Kız bana masum bir şekilde baktı. "Ankaraya."
Çok şaşırmıştım. "Böyle bir güzellik benim yaşadığım yerde yaşıyor ve benim haberim olmuyor, ne kadar saçma" dedim. Kız gözlerini kıstı, güldü. "Oha sende mi Ankaralısın?" Dedi. Elimi uzattım. "Evet, bu arada çok kabayım ben Alp" dedim. Kız da elini uzattı. "Bende Asude memmun oldum" dedi. "Bende" dedim ve devam ettim. "O zaman Ankara da görüşürüz artık" dedim. "Tabi" dedi. Asudenin telefon numarasını aldım. Uğurladım.
Benim şansım bir dönmüştü pir dönmüştü. Ulan izmire geldiğim ilk gün hemşerimi bulmuştum. Bu şans değilde neydi? Ama korkuyordum. Bu devran elbet dönecekti.
Tümünü Göster