-
326.
0Reztulllah
-
327.
014 rezerve
-
328.
+1338. Bölüm (Yeni Gün Yeni Umutlar)Tümünü Göster
Sabah erkenden kalktım. Ilık bir duş aldıktan sonra üzerime bir kolsuz t-shirt, onun üzerine bir sweatshirt ve bir kot pantolon giydim. Saçıma fön çektim. Bilekliklerimi taktım. Morarmış göz torbalarım ve kan çanağına dönmüş gözlerim dışında kusursuzdum. Yeniden Alp olmuştum. Çantama bir tane defter attıktan sonra mutfağa geldim. Evdekiler hâlen mışıl mışıl uyuyordu. Dolaptan bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı alıp okula doğru yürümeye başladım.
• **
Okulda bir kaç kişinin dışında hiç kimse yoktu. Sınıfıma gidip oturdum. Denize bir mesaj attım.
"Hani süprizim nerede?"
iki dakika sonra telefon titredi.
"Geliyor * "
Ne demekti şimdi bu? Merakla neyin geleceğini beklemeye başladım. Süprizimi beklerken Aslı'nın instagrdıbına girdim. Keşke girmeseydim. Saçını boyamıştı. Böyle kat kat daha güzel olmuştu. Bir fotoğrafına bakmak benmim için yetmişti. Saçları güneşte parlıyordu. Karamel rengi bir boyayla boyamıştı. Gözlerimi Aslıdan alamıyordum. Ne kadar da güzeldi. O ana kadar yanındaki oğlanı fark edememiştim. Yakışıklı, iri bir çocuktu. Yorumları okuduğumda çılgına dönmüştüm. O oğlan Aslı'nın yeni sevgilisydi. Sinirden sırayı yumruklamaya başladım. Sınıfa bir kaç kişi gelmişti. Benim sıraya vurduğumu gören kızlardan biri yanıma geldi. Ben sinirden hiç kimseyi görmüyordum. Kız bir şeyler söylüyordu ama tam olarak anlayamıyordum. Yorulup elim kanayıncaya kadar masayı yumrukladıktan sonra durdum. Elim çok fena yüzülmüştü, kanıyordu. Ama hâlen o kadar sinirliydim ki acıyı hissetmiyordum. Gözüm kararmıştı. Hayatımda ilk defa bu kadar sinirlenmiştim. Birden yüzümdeki titreşimi hissettim. Güçlü bir tokat yemiştim. Kız korkuyla bana bakarken "sakin ol. Her ne olduysa bu kendine zarar vermen gerektiği anldıbına gelmez."
O an o kıza fena bir şekilde sarılma isteği geldi içimden. Kız bu kelimeleri söylerken ayakta duruyordu. Bir hışımla ayağa kalkıp kıza sarıldım. Ağlamaya başladım. Kız kaskatı kesilmişti. Ama beni itmiyordu. Bana sadece sss! Sakin ol, tamam" gibi sözler söyleyerek sakinleştirmeye çalışıyordu. Kaç dakika o kıza sarıldığımı hatırlamıyorum. Ama omzu ıslanmıştı. Kızı bıraktım. Bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Yüzümdeki yaşları kolumla sildikten sonra kıza döndüm. Aşırı derece koyu kahve saçları vardı. Saçını at kuyruğu yapmıştı. Sağ yanağında ki gamzesi gülmediği hâlde belli oluyordu. Kaşları inceydi. Boyu benim boyuma yakındı. Yeşil gözleriyle beni pür dikkat inceliyordu. Boğazımı temizledim. "Birden oldu. Cidden özür dilerim. Yine mi kızarıyordum ben? Evet hem de ne biçim."
Kızın bakışları yumuşadı. Tamam önemli değil. Sen daha iyi misin" derken elini koluma uzattı. Dokunmasına izin verdim. "Sayende evet" dedim gülmeye çalışarak. Güldüğünde çok daha güzel oluyordu. Utanıp bakışlarını kaçırdı. Elini de çekti.
Kız "sen hiç anlatıldığın gibi değilmişsin" dedi. Kaşlarımı çatarak "hakkımda ne anlatıyorlar ki" diye sordum şüpheyle. Kız "bir sürü zırva. Kendini çok beğendiğini, aşırı egolu biri olduğunu söylüyorlar. Ama bence normal biriymişsin. Ağlaman bu yüzden bu kadar şaşırttı beni. Gerçi tanınadağın birinin omzunda ağlaman garip. Hatta bu okula ilk geldiğinde, gülmeyeceğine söz ver ama" dedi. Bense merakla onu dinliyorum. Başımı sallayıp "söz veriyorun" dedim. Yine bakışlarını kaçırmıştı. "Senin bir torbacı olduğunu düşünmüştüm. Gülmemek için ağzımı kapattım. Ama dayanamadım. Katıla katıla gülmeye başladım. Kız "ya ama gülmeyeceğine söz vermiştin" diye burun kıvırdı. Dört parmağımı dudaklarıma zütürürken "tamam tamam sustum" dedim. Bana iyi gelen tek şey insanlarla konuşmaktı aslında. Bunu o an anladım. Denizin süprizi her neyse hâlâ ortalıkta yoktu. Kız gülerek elini uzattı. "Bu arada ben Melek." Gülerek cavap verdim. "Bende A... " Cümlenin gerisini getiremeden sustum. Çünkü o an sınıfa girenleri görmüştüm. -
-
1.
0Devam rez
-
2.
0Hadi ama
-
1.
-
329.
+1gia sandım bi ara amk ajskdldş
-
-
1.
0Dediğim gibi gia babadır.
-
2.
0Bende amk dedim yan çarı herhalde
-
1.
-
330.
0Olum o değil her olaydan sonra ben tribe giriyom sigara içesim geliyo büyü gibi aq
-
331.
+1539. Bölüm ( Denize Dönüş )Tümünü Göster
Aslı'nın sevgilisi bizim okuldaydı. Deniz de onun yanında. Yeniden sinirlenmiştim. O çocuğu dövmek için her şeyi yapardım. Ama şimdilik bekleyecektim. Deniz'in oyununu merak etmiştim. Yavaş adamlarla yanımıza geldiler. Melek o tarafa baktığımı görünce omzunun üzerinden doğru baktı. Meleği kolundan tutup kendi yanıma çektim. Deniz o şeytani gülümsemesiyle yaklaştı, yaklaştı. Kulağıma eğilip "sürpriz!" diye fısıldadı. Onun kim olduğunu bilmiyormuş gibi yaptım. Çocuk dik dik bakıyordu. Elimi uzattım. "Selamın aleyküm kardeşim" dedim. Çocuk aşırı gergindi. Sanki bir hareket yapsam kavga çıkaracaktı. Elime bakıp yeniden dik dik bana bakmaya başladı. O pes sesiyle "Aslı'yı neden aradın? Bir daha onu ararsan senin ... tamam mı lan o... çocuğu" diyerek içindeki pisliği üzerime kustu. Aslı bu çocukta ne buluyordu acaba. Dişlerimi göstermeden ufacık bir sırıttım. Denize döndüm. "Güzel sürpriz canım" dedim, alaylı bir şekilde. Çocuk hâlen Aslıyı aradığım için küfürler savuruyor. Beni dövmekle tehdit ediyordu. Çocuğa sadece "SUS!" Dedim. Ama susmayacaktı. Biliyorum. "Küfür ediyorsun, ama vuramıyorsan korkaksın sen" dedim. Bunu duyunca çocuk yumruğu gözümün üzerine vurdu. Yumruğun etkisiyle yere düştüm. Çocuk beni tekmelemeye başladı. Çok sert vuruyordu. Deniz ile Melek araya girip çocuğu benden uzaklaştırmıştı. Bense acılar içinde kıvranıyordum. Karın boşluğuma yediğim tekmeler sersemleşmeme neden olmuştu. Karnımı tutarak doğruldum. En yakın sıraya sırtımı dayadım. Gözüm çok acıyordu. Karnım acıyordu. Bütün vücudum yanıyordu. Yerden gelen keskin soğuk üşümeme sebep oluyordu. Biran da hem üşüyor hem yanıyordum. Gözümü kapatmak istiyordum. Ama güçsüz görünemezdim. Deniz yanıma gelmişti. Gözlerimi açık tutmak için büyük çaba harcıyordum. Yüzünü endişe kaplanıştı. Yeniden eski Deniz olmuştu. Gözleri bana ilk baktığı gibi şefkatle bakıyordu. Bir şeyler söylüyordu. Ama artık onu duyamazdım. Çoktan gözlerimi kapatıp kendimi karanlığa bırakmıştım.
• **
Gözlerimi açtığımda kareli beyaz tavanı ve gözlerimi acıtan ışığı gördüm. Hastanedeydim. Cidden o kadar kötü mü olmuştum? Uyandığımda tüm duyularım yeniden gelmeye başlamıştı. Onun kokusunu alıyordum. Ne kadar hasret kalmıştım, kokusuna. O saf tertemiz kokusuna. Dilimden iki hece çıktı. "Aslı."
Dahasını söylemeye gücüm yetmiyordu. Güzel dayak yemek böyle bir şey olsa diye düşündüm. Ama amacımı ulaşmıştım. Aslı o çocuğun beni bu hâle getirdiğini gördükten sonra onunla beraber olamazdı. En azından ben böyle umut ediyordum. Gözlerim artık bulanık değildi. Herkesi net bir şekilde görebiliyordum. Deniz hayal kırıklığına uğramış bir şekilde bekliyordu. Annem gelmişti. Endişeli gözlerle beni izliyordu. Yataktan doğrulmaya çalıştım. Kemiklerim iliklerine kadar ağrıyordu. Sol gözüm zonkluyordu. Büyük ihtimalle morarmıştı. Oda da o ikisinden başka kimse yoktu. Aslı yoktu. Neden kaçıyordu benden? Doğrulduğumu gören annem yanıma geldi. Ağlamıştı. Endişeli olduğu gözlerinden belliydi. "Oğlum iyi misin?" Derken eliyle saçımı seviyordu. Gülmeye çalışarak "iyiyim anne. Üzülecek bir şey yok. Alt tarafı iki yumruk yedim" diye şaka yaptım." Deniz'de yanıma gelmişti. Annem Deniz'e nefretle bakıyordu. Deniz çok pişman olmuştu. Buna emindim. Başını kaldırmıyor, mahcup olduğunu göstermeye çalışıyordu. Anneme "anne iki dakika bize müsaade eder misin? Bir şey konuşmamız lazım" dedim. Annem önce "yanımda konuşun" dedi. Biraz daha ısrar edince çıkmak zorunda kaldı. Annem odanın kapısından çıkınca Deniz başını kaldırdı. "Neden karşılık vermedin. ikimizde onu dövebileceğini biliyoruz." Yine gülmeye çalışarak "o zaman senin oyununu oynamış olurdum. Değil mi?" Dedim.
Deniz yanımdan ayrılıp kapıya doğru yürüdü. Kapının kilidini çevirdikten sonra geldi, bacaklarını iki yana açıp kasık bölgeme oturdu. Onu üzerimden atmak için yeniden doğrulmaya çalıştım. Ama çok güçsüzdüm. Eliyle beni itti. Yeniden yatağa düşmüştüm. Kollarımı tutup yatağın sağ ve sol yanına V şeklinde uzattı. Ellerini ellerime kilitleyip vücudunu üzerime yaydı. Nefesini tenimde duyabiliyordum. Ama ne karşı koymaya gücüm vardı, ne de onun oyununu oynamaya. izlemeyi tercih edecektim. Bununu kulağıma sürttürdü. "Oyun daha yeni başlıyor" diye fısıldadı. Ona olan zaafımı kullanıyordu. Sonra birden ellerimi bıraktı. Vücudunu vücudumun üzerine bıraktı. Her tarafım ağrıyordu. Birde onun ağırlığı inlememe sebep oldu. Ellerim serbest kalmıştı. Ama onu üzerimden kaldırmadım. Göğsüme yatıp parmağıyla daireler çizmeye başladı. Elimle saçına dokunmamak için kendimi zor tutuyordum. Onun saçlarıyla oynamama bayılırdı. Ben de bayılırdım. Ama kendimi tutmayı öğrenmiştim. "Aslı'yı merak ettiğini biliyorum. Geldi, seni bu hâlde yatarken görünce çok hoşuna gitti. Fazla kalmadı. Senin o halini zevkle izledi, eminim. Yüz ifadesinden bunu anlamıştım. Aslı Turgay'ı doldurup bana yolladı. Turgay beni tehdit etti. Aslı seni sevmiyor. Alp anla şunu." Kafasını bana doğru çevirdi. "Özür dilerim, Alp. Sana bir daha zarar gelmesini istemiyorum. Sadece benim ol istiyorum. Gerçekten özür dilerim, dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Onu ağlarken görmek istediğim son şeydi. "Sss! Ağlama lütfen. Tamam, bak işte ben iyiyim" dedim, elimi Deniz'in saçına zütürürken. Kızın duyguları gerçekten çok değişkendi. Biran da kötü kız olurken çok kısa bir sürede ona acımamı sağlıyordu. Gözlerinde gerçekten pişmanlık vardı. Bir süre daha bu şekilde kaldıktan sonra kalktı. Dudağıma ufak bir öpücük kondurdu. Masanın üzerinde duran çantasını alıp odadan ayrıldı.
• **
Hastaneden taburcu olalı bir kaç gün olmuştu. Gözümün şişi inmişti. Deniz sürekli yanıma geliyor. Beni ilgi manyağı yapıyordu. Söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Aslı neden bu kadar kötü olmuştu. Ona daha detaylı anlatmasını istediğimde lafı geçiştiriyor, sürekli başka konu açıyordu. Aslı'ya neden böyle yaptığını sormak için aradığımda numaranın kullanılmadığını öğrendim. Numarasını değiştirmişti. Neden benden kaçıyordu. Bir kaç gün sonra yeniden okula döndüm. Kantinde otururken yine Turgayı görmüştüm. Bana gülerek bakıyordu. Onu umursamayacaktım. Hâlen ona iyi bir dayak atabilecek gücüm vardı. Ama Deniz hâlâ oyun oynuyor olabilirdi. Deniz'den gerçekten korkuyordum. Ama düşmanlarımı yakında tutmanın daha faydalı olduğunu biliyordum.
O gün okul çıkışı daha fazla dayanamadım. Aslıyı görmem lazımdı. Bir dolmuşa binip Aslı'nın evine geldim. Bahçe kapısını açıp zili çaldım ve Aslıyı beklemeye başladım. -
332.
0Devam et kardeşim kitap yerine böylehikayelere okuyorum bunlarda kitap gibi ve daha sürükleyici verdim şukunu
-
333.
0Rezervasyon
-
334.
+17Beyler entrylere şuku atıp rez alırsanız sevinirim trendde 1e çıkalım desteklerden ötürü teşekkürler.
-
-
1.
0Kardeşim hikayen baya sağlam, eline sağlık. iyi yazıyorsun.
-
2.
0Devam et
-
1.
-
335.
0rezerved
-
336.
0Bu olaylar gercek mi ?
-
337.
0Reserved
-
338.
0rezerved
-
339.
0Rezerve
-
340.
+18Bölüm 40 ( Party )Tümünü Göster
Yaklaşık iki dakikadır bekliyordum. Zile defalarca basmama rağmen açan olmamıştı. Hayal kırıklığına uğramıştım. istemeye istemeye arkamı döndüm. Bahçe kapısını açıp dışarı çıktım. Eve son bir kez daha baktım, belki açan olmuştur kapıyı diye. Ama hayır, yoktu. Ev sanki terk edilmişti. Ben eve bakarken arkamdan bir kadın sesi duydum. "Birine mi baktın yavrum?" Arkamı döndüm, başımı kaldırdım. Karşıdaki evin balkonunda kırk beş-elli yaşlarında bir kadın vardı. Bu yabancıyı daha yakından tanımak için balkon korkuluklarına diren geç gelip aşağı sarkmıştı. Güler yüzlü olmaya çalışarak: "Teyzecim ben burada oturan kızın arkadaşıyım. Neredeler acaba? Bir bilgin var mı?"
Kadın tebessüm etti. "Taşındılar yavrum. Bir kaç gün oluyor." Çok şaşırmıştım. Teyze'ye teşekkür ettim. Yürümeye başladım. Bu kızın amacı neydi diye kendime soruyordum. Benden kaçmasının sebebi neydi? Kafamda milyonlarca soru, ama bir tanesinin bile cevabını veremiyordum.
Düşüncelerimi acı acı çalan korna sesi kesti. O kadar dalmıştım ki neredeyse bir arabanın altında kalıyordum. Bu kızı bulup neler olduğunu öğrenmeliydim. Yoksa beynimdeki soru sağanağı altında boğulup gidecektim. Otobüs durağına oturup beklemeye başladım. Telefonumu çıkardım. Aslı'nın facebook hesabına mesaj attım.
"Ne olduysa oldu. Seni görmek istiyorum. Lütfen bana ulaş."
Ben mesajı yazarken otobüs gelmişti. Otobüse binip eve geldim. Mesaj daha görülmemişti bile. Gece yarısına az bir süre kalmıştı. Hâlen ayaktaydım. Gerekirse telefonun başında sabahlayacaktım. Gözlerimi daha fazla zorlayamazdım. Kendimi uykuya bıraktım.
• **
Sabah yanağımdaki sıcak buseyle uyandım. Tabi bir de üzerimdeki ağırlıkla. Gözlerimi zar zor aralarken "Deniz" diyebildim. Saat çok erkendi. Ev anahtarından bir de Denize yaptırmıştım. Eve istediği gibi girip çıkabiliyordu. Annemin artık eskisi gibi hoşnut olduğunu söyleyemezdim. Denize nefret dolu gözlerle bakıyordu. Bunu görebiliyordum. Eğer bizi bu hâlde görürse ciddi anlamda kavga çıkarırdı. Bazı sabahlar bana böyle sürprizler yapardı. Onunla bir gece bile yalnız kalmamıştık. O da bunun ekgibliğini gidermek için erken saatte kalkıp benim yanıma gelir. Beni uyandırırdı. Ama ona dokunmama izin vermez, sürekli benden kaçardı. işkence ederdi, kısacası. Evlerimiz birbirine yakındı. Beş dakika içinde bizim evde olurdu. Sırıtarak "Hadi yavrum kalk artık, sabah oldu" dedi. Onun gülüşünü ne olursa olsun, hiçbir şeye değişmezdim. Denizi üzerimden atıp "beş dakika daha anne" diye dalga geçtim. Pek hoşnut olmamıştı. Suratından anlamıştım. "Ya kalkarsın ya da koparırım" diye tehdit etti, kasık bölgemi göstererek. "Ya ne istiyorsun ondan. Onun ne suçu var" diye hayıflandım. Omuz silkti. Homurdanarak yataktan kalktım. Ben üzerimi giyinirken o benim yatağımda boylu boyunca yatıyordu.
"Alp bugün bir arkadaşımın doğum günü bizi de davet etti. Gidelim mi?"
Kaşlarımı çatıp Denize baktım.
"Doğum günü partisi mi? Bana uyar" dedim. "
Akşam beni alıyorsun o zaman" dedi.
"Tamam" deyip tebessüm ettim.
• **
Saatime baktım. Saat 18.15 ti. On beş dakika gecikmişti. Arabanın içinde sinir krizleri geçiriyordum. Aradağımda hemen geliyorum demişti. Aynı cümleyi üç kez daha kurduğunu hatırlıyorum. En son kornaya deli gibi bastığımı hatırlıyorum. Sonunda gelmişti. Hızlıca Denizin arkadaşının evine sürdüm. Bu arada ben okula bir yıl geç yazılmıştım. Yakın zamanda on sekiz olduğum için ehliyetimi almıştım.
• **
Sonunda partiye gelmiştik. Burası iki katlı müstakil bahçeli bir evdi. Arabayı park edecek bir yer ararken "böyle zengin arkadaşlarının olduğunu bilmiyordum" dedim şaşkın şaşkın. "Of Alp! Hadi hadi daha partiye yetişeceğiz. Senin yüzünden geç kaldık zaten. "Cırtlak bir sesle "Ne? Benim yüzümden mi ha ha ha?" Dedim. Cevap vermek yerine omuz silkmekle yetindi. Arabayı park ettikten sonra partiye girdik. Partide bir tane bile çirkin kız yoktu. Doğum günü çocuğunun önüne geleni davet etmediği kesindi. Erkekler de bir o kadar yakışıklıydı. Deniz kızlara bakıp ağzımın suyunu akıttığımı görünce sert bir dirsek attı. Cidden çok ağır vuruyordu. Kuvvetli kızdı. Ne vuruyorsun der gibi bakınca gözlerini büyütüp "önüne bak önüne diye fırça attı. Dudaklarımı şişirdim. "Uf! Tamam, be tamam. Ne bu kıskançlık?" Diye hayıflandım. Tek kaşını kaldırıp " benim olanı kimseyle paylaşmak istemiyorum." Bu lafını duyunca yanaklarını iki elimin arasına alıp "yerim lan seni ben" diye sevgi gösterisinde bulundum. Bu hareketi yapmamdan nefret ederdi. Küfürler ederek arkadaşının hediyesini vermeye gitti. Ben gelmek istemediğimi söyledim. Sonra ona da âşık olurdum, maazallah. Bir köşeye geçip içecek aldım ve Denizi beklemeye başladım. Bir yandan da etrafı inceliyordum. -Aslında sadece kızları- Sonra birden onun olduğunu düşündüğüm saçları gördüm. Turuncuya yakın açık kahve bir saç. Kızın arkası dönüktü. Kim olduğunu kestirmek zordu. Ama eğer Aslı ise düşündüm. Mümkün olabilir miydi? Öğrenmenin tek yolu vardı. O da gidip kızın yüzünü görmek. -
341.
+1041.Bölüm(Gizemli)Tümünü Göster
Ona doğru yürümeye başladım. Salon gerçekten çok kalabalıktı. ikişerli üçerli arkadaş grupları sohbet ediyor, gülüşüyor, bir şeyler içiyorlardı. Yürümekte zorluk çekiyordum. Gözüm bir yandan o kızın üzerindeydi. Onu kaybetmek istemiyordum.
Kızın yanına gelip tam ona dokunacakken birisi kolumdan çekti. Boşluğuma geldiği için afallamıştım. Deniz beni kendine çekmiş, deli gibi öpmeye başlamıştı. Kendimi ondan kurtaramıyordum. Artık Denizin beni Aslıyla karşı karşıya getirmemeye çalıştığını düşünüyordum. Haklı mıydım? Denizin eli belimdeydi. Kendimi ittirip ondan kurtuldum. Arkamı döndüm. Ama o yoktu, gitmişti. Denize o kadar sinirlenmiştim ki ona vurmamak için ellerimi sıkıyordum. Denize dönüp bunu neden yaptın? Şeklinde dil dik bakmaya başladım. Bu bakışımı hemen anlamıştı. Gözlerini büyütüp
"Ne var yani öpmek için izin mi isteseydim?" Bir nevi haklıydı. Belki de yine ben kuruyordum. Hem Aslının burada olduğunu bilse beni partiye getirir miydi? Bir süre somurtup durdum. Aslında beni öpmesi çok iyi bir şeydi. Ama yanlış zaman ve yanlış yerde yapıyordu. Parti 22.30 gibi bitti. Denizin babası Allahtan bu konularda anlayışlıydı. Gece yarısına kadar zamanımız vardı. Parti de biraz içmiştik. Bir kaç teneke bira. Ben ilk defa içiyordum. Gerçekten beni çarpmıştı. Deniz içtiğinde ise bana mısın demedi. Bira içmeye alışık olduğu belliydi. Arabaya bindik. Arka koltuğu geçtik. Kafam gerçekten çok iyiydi. Fazla bir şey hatırlamıyorum. Arabayı ben kullanmıştım. O kafayla o arabadan nasıl sağ çıktığımıza bilmiyorum.
• **
O geceden sonra bir daha içmemeye yemin ettim. Kafam çok fena ağrıyordu. Sanki kafamın içinde horon tepiyorlardı. Okula ancak ikinci dersin sonunda yetişebilmiştim. Haliyle hoca derse almamıştı. Ben de kantine oturup dersin bitmesini beklemeye başladım. Kantinden bir çay bir simit almıştım. Ama başım o kadar kötüydü ki yiyeceğimi sanmıyordum. Zil çaldı. Kalkıp sınıfa gidecektim. Sonra birden karşımda iki kız beliriverdi. Dokuzuncu sınıfa gittiklerini minyon tiplerinden anlamıştım. ikisi bir ağızdan konuşmaya başladılar. "Pardon oturabilir miyiz?" Her ne kadar soru sormuş olsalarda ben cevap vermeden oturdular. "Nasıl söyleyeceğimizi bilmiyoruz ama bir arkadaşımız senden çok fena hoşlanıyor. Sen okula geldiğinden belli sürekli seni görmek için çaba harcıyor. Lütfen sadece bir kez konuş onunla." Çok şaşırdığımı kızlarda anlamış olmalıydı ki cümleyi bitirdikten sonra yüzüme daha da ciddi bakmaya başladılar. Oturuşumu düzenleyip ufak bir tebessüm ettim. "Kızlar benim sevgilim var ama" dedim. Kızlar hep bir ağızdan dudak büktüler. Yüzleri düşmüştü. "Biliyoruz. Ama seni saplantı haline getirmiş. Ona sevgilin olduğunu defalarca söyledik. Ama bize inanmıyor. Lütfen onunla konuş. Sevgilinin olduğunu söyle. Belki o zaman bu saplantısından kurtulur."
Kızların söylediklerinden sonra çok şaşırmıştım. "Tamam, kızlar" dedim kararlı kararlı. Arkadaşınızın numarasını verin bana. Ben ona ulaşıp konuşacağım. Kızlardan biri telefonu çıkarıp numarayı söyledi. Telefonuma kaydettikten sonra kızın adının Ecem olduğunu öğrendim.
Bir kaç haftada ne kadar olay olmuştu böyle. Ben tek kızla mücadele edemezken şimdi iki kız birden beni seviyordu. Birileri için değerli olduğunu, birilerinin seni sevdiğini bilmek güzeldi. Ama aynı zamanda bunaltıcıydı. Okul bittikten sonra çantamı alıp sınıftan çıktım. Koridorda yürürken telefonum titredi. Mesaj atan annemdi.
Mesajda: Yavrum hemen eve gelmen lazım, acele et! Yazıyordu. Annem ilk defa böyle mesaj atmıştı. Önemli bir şey vardı.
Otobüse yetişip bindim. Yarım saat sonra evdeydim. Soluk soluğa kalmıştım. Zile seri aralıklarla bir kaç defa bastım. içerden hiçte yabancı olmadığını bildiğim bir ses "patlama be geliyoruz" demişti. Kapı açıldığında o kadar şaşırmıştım ki! Aslı yemek önlüğü gitmişti. Başında da annem içim geçen yaz restaurant'ın birinden yürüttüğüm aşçı şapkası vardı. Saçlarını toplamış, şapkanın içine saklamıştı. Aslı bir eliyle kapıyı tutmuş, tek kaşını kaldırmıştı. "içeri gelmeyecek misin?"
Üzerimdeki şaşkınlığı atabilmiştim. Tek kolumda taşıdığım çantayı yere bırakıp koştum ona sarıldım. Böyle bir şey yapmamı beklemiyordu. Kim beklerdi ki? Onca zaman bir kez bile mesajıma cevap vermemişti. Sürekli benden kaçmıştı. Ona karşı kızgındım. Ama onu kapıda o hâlde görünce tüm sinirim silinmişti. Bir kaç saniye tereddüt ettikten sonra oda kollarını sırtıma doladı. Kokusunu özlemiştim. Ne güzel kokuyordu. Hiç bırakmak istemiyordum. Vücudumu itip sağ elimi yanağından aşağı kaydırdım. iki parmağımla yanağına dokundum. Tenini özlemiştim. Her şeyini özlemiştim. Bu şekilde, sonsuza kadar kalmak isterdim. Ama annemin "ben buradayım hey ne oluyor?" Diye öksürmesi bize kendimize getirmişti. Aslıya sorulacak çok sorum vardı. Ama şimdilik bekleyebilirdi. Aslı kızarmıştı. Onun o halini görünce elimi ağzıma zütürüp güldüm. Aslı elimi tuttu. "Gel bakalım Alp. Sana çok güzel yemekler yaptım." Beni çekiştirirken kapıyı zorlukla kapattım. Çantamda dışarıda kalmıştı. Sonra alırım diye düşündüm. "Bakalım küçük cadım bana ne hazırlamış" dedim, en etkileyici sesimle. Mutfağa doğru ilerlerken bana takılmayı ihmal etmemişti. "Süpürge var. Efendim yer misin?" Dudak bükerek cevap verdim. "Ha ha ha. Çok komik." Etrafa bakarken annemin tebessüm ettiğini gördüm. Annemin mutlu olduğunu beni daha da mutlu etmişti. Kadının bir kaç haftadır güldüğüne yeni şahit oluyordum.
Aslıyla mutfağa girdiğimde bir kez daha şaşırmıştım. Pastalar, börekler, envali çeşit tatlı hepsi önümdeydi. Aslının elini bırakıp atıştırmalıklara yöneldim. Bir tane alıp ağzıma atarken "bunları sen mi yaptın şimdi?" Diye takıldım.
"Tabii ki salak" diye karşılık verdi. Annenden yardım aldığım tek konu hangi atıştırmalıkları sevdiğindi. Annem başını kapıya dayamış sırıtarak bizi izliyordu. Anneme dönüp onun onayını almak istedim. Hafifçe başını salladı. "Elimi bile sürmedim. Yemin ederim" deyip gülmeye başladı. Aslıya bakıp "aferin hamarat gelinime, ne güzel yaptı bak" deyince bizi bir kahkaha aldı. Aslı "ya Necla teyze" deyip gülmeye devam etti. Annem de bize katılıp gülmeye başladı. "Teyze değil kızım. Anne diyeceksin." Annem ciddimiydi, bilmiyorum ama gerçekten çok komik bir durumdaydık. Gözlerimden yaş gelene kadar güldüm. Ortalıkta bu kadar gülünecek ne var? Demeyin. Ben ilk defa bu kadar mutlu olmuştum. Annem bile Aslıyı kızı olarak görüyordu. Aslı kendini sevdirmeyi becermişti. Zaten o kadar tatlıydı ki, Aslıyı sevmemek imkânsızdı. Aslı ellerini beline koymuş beni izliyordu. Ona bakıp gülümsedim, elimdeki kurabiyeyi ağzıma atarken. "Ya ama Necla teyze şuna bir şey söyle. Kurabiyelerin hepsini yiyor. Pislik" deyip gülmeye başladı. Annemin onu duyduğuma pek emin değildim. Gitmişti. Elime bir kaç parça kurabiye alıp koşar adım Aslının yanına geldim. Elimi boynuna atıp zorla kurabiyelerden bir tane yedirmeye çalıştım. Ama nafile. Ben kurabiyeyi ağzına zütürdükçe başını sağa solo çeviriyordu. Biraz uğraştıktan sonra pes ettim. "iyi be yemezsen yeme" diye atardandım. Ellerini göğsünde birleştirip bana bakıyordu. Derken birden kapı çaldı. Kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan da Aslı geliyordu. Kimin geldiğini merak ediyordu, sanırım. Kapı deliğine bakmadan kapıyı açtım. -
342.
0Rezervasyon
-
343.
0Rezerve yarım bırakma üstad
-
344.
0Reserved hocam
-
345.
0Ve deniz gelir yapacagın olaya sokayaım
-
-
1.
0Yeni partı attım oku bakalım düşündüğün gibi mi ?
-
1.
başlık yok! burası bom boş!