+1
bundan 2 yıl önce üniversite 3. sınıfdaydım. finaller bitmişti, odamıza çekilip gün sayıyorduk memleketimize dönmek için. bende yavaştan bilet bakıyordum internetten. cebimde 100 lira param var oda borç, aileden de krediyi tüketmişim. normalde otobüs ile gitmeyi planlıyordum fakat dolanırken bir reklam gördüm. thy kampanya yapmış 80tl ye yurtiçi her yere bilet satıyor. daha önce hiç uçağa binmemiştim. bir ilk olsun dedim ve en yakın thy yazıcısına doğru yola koyuldum. ek bagaj, yemek servisi gibi eksra ücrete tabi seçenekleri es geçtim. işlem ücreti falan filan derken 86tl ye aldım bileti. 14tl param kalmıştı. nede olsa başka bir harcamam yok, zaten yarın memlekete gidiyorum dedim. eve giderken bakkaldan bir paket winston box aldım. o zamanlar 7.5tl civarıydı yanlış hatırlamıyorsam. geçtim odama. biraz televizyona baktıktan sonra yatıp uyudum. sabah kalktığımda biraz heyecanlıydım aslında, nede olsa ilk defa uçağa binecektim, memleketime ve yakınlarıma kavuşacaktım uzun bir süre sonra. derken valizimi toplamaya başladım. uzun bir süre daha gelmeyeceğim için ne var ne yok valize doldurdum. oldukça ağır olmuştu. saat 8 de yazıcının önünden servise binecektim. taşımakta güçlük çektiğim valizimi aldım ve yazıcıya doğru yola koyuldum. şansıma tekerlekleri kırılmış meretin. biraz zorda olsa gideceğim yere ulaştım. 15 dakika bekledikten sonra servis geldi, bindim. son yolcu ben olmalıydım ki benden sonra kimseyi almadı servis. derken 45 dakikalık bir yolculuktan sonra havaalanına ulaştık. ilk defa bir havaalanına geldiğimden oldukça heyecanlıydım. kalkan ve inen uçakları seyrederken giriş kapısına geldim. ilk önce check-in denen zımbırtıyı yapmamız gerekiyormuş. iç hatlar bölümüne yöneldim ve sıraya girdim. sıra bana geldiğinde, benden önce işlem yapan yolculardan gördüğüm kadarıyla valizimi görevlinin sağında bulunan tartıya koydum. görevli nufüs cüzdanımı istedi. "x bey bagajınız verilen maksimum ağırlık miktarını aşıyor, ek bagaj için ücret ödemeniz gerekecek". ücretsiz olarak en fazla 10kg bagaj veriliyormuş. 10kg üzeri için ekstra ücret ödememiz gerekiyormuş. karşımda duran digital ekrana baktığımda valizimin 21kg olduğunu gördüm. cebimde 10tl para vardı. sanırım yeter dedim ve ne kadar ödemem gerektiğini sordum. görevli kg başı 6 tl dediğinde adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. uyduruk bir bahane söyleyip "5 dakika bekleticem sizi" dedim. valizimi tartıdan aldım ve çıkış kapısına yöneldim. dışarı çıktım ve ilerdeki kaldırımlara oturdum. ne yapacağımı bilmiyorum. parasızlık kötü. velhasıl kelam, yaktım bir sigara. valizin fermuarını açtım ve çok gerekli olmayan şeyleri atmaya karar verdim. çok üzgündüm, sinirlerim bozulmuştu. dikkat çekmemek için yavaşça valizden dışarı bırakıyordum eşyalarımı. gözlerimden 2 damla yaş geldi. kızgındım kendime. ellerim titriyordu sinirden. ister istemez etraftaki insanların dikkatini çekmiştim. bana bakıyorlardı. eşyalarımı alıp etrafa savuruyordum. öfkeme yorgun düştüm. şöyle bir baktım etrafa. bulanık görüyordum. hüngür hüngür ağlıyordum, çocuk gibi. kızgın güneş çeneme düşen gözyaşlarımı kurutmuştu. çaresizdim. daha bir derin çektim sigaramı. boğazım düğümlenmişti. bu yaşadıklarımın hiçbir geçerli açıklaması yoktu. hepsi benim suçumdu çünkü. gökyüzüne çevirdim gözlerimi. sonra dedim ki kendime ; bir daha asla parasız kalmayacağım.