son zamanlarda polisimiz şamaroğlanına döndü

Gerekli şerefe nail olamayanlar ve kendine hakim olamayacak zayıflıktakiler muhatabı olan polise vurdukça vuruyor. Eh madem herkes vuruyor kendini bilmez taraftarlar bir de siz vurun polise. Nasıl olsa üvey evlattan beterler, haklarını savunan da olmadığına göre vurun vurabildiğiniz kadar.

Oldum olası çocuklarını polisle korkutan annelere sinir olmuşumdur, çocuğunu eğitme becerisine sahip olamadıklarından polisi korkutucu olarak kullanırlar. Zavallı çocuklar güvenmeleri gereken tek görevliden korkar hale gelirler. Şimdilerde de yazılı ve görsel medyaya sinir oluyorum. Bir olayı ya başından sonuna kadar verirsin ya da hiç vermezsin, vatandaş kılıklı canavarların yaptıklarını göstermeyip sadece polisin müdahalesini göstermek ne kadar meslek ahlâkına sığar bilemiyorum artık.

Neden sanat eserlerini, tabloları uzaktan seyrederler bilirsiniz, çünkü uzaktan bakınca tüm detaylar daha iyi görünür. Sanırım bu yüzden biz de buradan Danimarkadan bakınca oraları daha farklı detaylarla görüyoruz.

Şimdi pek çok kişi bu yazıyı okuyunca içinden bir dünya laf edecek bana, işin iyi yanı ben bu lafları duyup savunmaya girmeyeceğim, kötü yanı demek ki polisini hâlâ tanımayan anlamayan vatandaşlar var.

Meslek adı vermeden anlatsaydım, deseydim ki bir meslek grubu var ki haftada 40-48 saat çalışıyor, izinlisin dediklerinde çocuğunun düğününü yapmaya kalkıyor, düğün günü bir telefon bilmem kim geçecek buralardan izinler iptal çabuk görev başına. Gece uykusuz nöbetler, diyeceksiniz ki doktorlar da nöbet tutuyor, aradaki fark biri hastayı bekliyor uyuyarak, ya da yarı uyuyarak diğeri gidince gelemeyeceğini bildiği bir olayı bekliyor. Aslında şunu söylemeliyim elbette her mesleğin kendine göre bir sorunu var, ama bir de sesini duyuramamak gibi bir sorun eklenince olay daha da acı verici oluyor. Düşünsenize birileri size eziyet ediyor ama ağzınızı açıp da biri bana yardım etsin diyemiyorsunuz.

Attıkları her adımda ”Avrupa Birliği Uyum Yasaları”ndan söz eden kişiler acaba Avrupa’da sürekli pgibolojik yıpranma içinde olan tüm meslek çalışanlarının diğer meslek çalışanlarına göre fazla tatil ve maaşa sahip olduğundan haberi var mı? Hele hele avrupa polisinin SENDiKALI olduğundan haberi var mı?

Danimarkada polis kendisine karşı çıkanı yere yatırıp boğazına dizini bastırıp tutuklarken gazetecinin bunu görüntüleme imkânı olmadığını bilen var mı? Ama biz de öyle mi, neredeyse polisle bir hareket ediyor kameralar. Yok neymiş basın özgürlüğüymüş. Özgür basın var da neden bütün karşı görüşlü gazeteciler içeride onu açıklayabilen var mı? Danimarka polisinin yaptığı herşey medyaya yansımıyor bunun nedeni polise olan güvenin sarsılmaması. Bizdeki gibi polisin gözüne gözüne kamera tutup bunu aynı haberde on kere gösterme diye bir olay yok yani.

Bizim eğlenip coştuğumuz bayramları yılbaşlarını hiç konu etmiyorum bile. Hani biz yiyip içip eğlenirken bizim canımızı malımızı korumak için nöbet tutanlardan.. Maçlarda olay çıkmasın diye evde hasta yatan çocuğunu bırakıp gelenlerden.. Benim istediğim sağduyulu bir şekilde, önyargısız karar verebilmeli insan. işine gelince ”imdat polis”, işine gelmeyince “tu kaka polis” olmamalı.

Her meslekte olduğu gibi elbette polis içinde de çürük elmalar var, ama bu bizim elmadan nefret etmemizi gerektirmez. Organ mafyasının başı doktor diye nasıl doktora gitmekten korkmuyorsak, canı pahasına bizi koruyan polisimizi de anlamaktan korkmayalım. Unutmayın saygı da sevgi de karşılıklıdır