0
GENÇLiK MARŞI NASI DOĞDU? (1916)
Ünlü Beden Eğitimi Hocası Galatasaraylı Selim Sırrı (Tarcan) Bey, yüksek beden eğitimi öğrenimi yaptığı
isveç'ten dönerken beraberinde sayısız rapor, bilgi ve dökümanlarıyla birlikte çeşitli 'nota'lar da getirmişti.
Bunları ritmik jimnastikte kullanmayı amaçlıyordu. Bu notalardan birisi de isveçli besteci Felix Korbing'in
eseri olan 'Tre Trallande Jambör' adlı bir 'Ormancı Şarkısı' idi. Müzikten anlayan ve iyi de fülüt çalan Selim
Sırrı Bey, bu şarkıyı bazı ufak değişikliklerle bir 'MARŞ' haline getirmişti. Sonra da görev yaptığı Yüksek
Öğretmen Okulu'nun Türkçe öğretmeni bulunan Ali Ulvi Elöve'den bu marş için bir güfte yazmasını rica etmişti.
O günler, 1.Dünya Savaşı'nın tamamen aleyhimize döndüğü ve tüm Ulusumuzun derin bir üzüntü ve kedere boğulduğu günlerdi. Erkek Öğretmen Okulu o sıralarda Moda'da faaliyet göstermekteydi. Ali Ulvi Bey bu
binanın denize bakan bir odasında 11.5x20 cm.boyutunda kareli bir defter kağıdı üzerine mavi mürekkepli
bir kalemle Selim Sırrı Bey'in istediği güfteyi yazmıştı :
Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar ,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla heryer inlesin.
Bu gök, deniz nerede var,
Nerede bu dağlar taşlar?
Bu ağaçlar güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer gök su dinlesin ;
Sert adımlarla heryer inlesin.
Her geceyi güneş boğar,
Ülkemizin günü doğar.
Yol uzun olsa da ne var,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer gök su dinlesin ;
Sert adımlarla heryer inlesin.
Ve bu marş ilk kez 1916 yılında Yüksek Erkek Öğr. Okulu öğrencilerinin ittihatspor sahasında Galatasaraylı
Selim Sırrı Bey nezaretinde yaptıkları Beden Eğitimi gösterileri sırasında söylendi.
Mustafa Kemal (Atatürk)'ün de pek beğendiği bu marşı, Milli Mücadele meşalesini tutuşturmak üzere geçtiği Samsun'dan Anadolu içlerine doğru ilerlerken yanında bulunanlara söyletmeyi adet edinmiş olduğu bilinir.
20 Mayıs 1938 tarih ve 3466 sayılı kanunla 19 Mayıs 'Gençlik ve Spor Bayramı' olarak milli günlerimizin arasına girerken, bu marş da bu büyük bayramın simgesi olarak Türk gençliği ve sporcusunun marşı olacaktır...
Not: Bu tarihi belgeden de anlaşılacağı üzere Galatasaraylılar'ın bu Vatan'a bir hizmeti daha belirtilmiş oluyor.
Yıllar sonra Kopenhag'da, UEFA Kupası Final maçında, maçın uzatmalara kaldığı dakikalarda tribünlerdeki yaklaşık onbinlerce Galatasaraylı Türk'ün gözyaşları içinde ve insanın kanını donduran bir şekilde hep bir ağızdan söylediği bu marş (futbolcularımızın da belirttiklerine göre) takımımızı ateşlemiş ve rakip karşısında 10 kişi kalmış olmalarına rağmen onlara güç vermişti.
Taraftarın müthiş inancı ve futbolcuların azmi sayesinde de bu kupa 4-1'lik (penaltılarla) sonuçla Türkiyemize armağan edilmişti.
Tümünü Göster