1. 1.
    -1
    aslına bakarsanız böyle şeylere hiç inanmazdım. yaşansa bile yine mantıklı bi açıklamalarının olabileceğini düşünürdüm.
    o kadar büyümeye başladı ki olaylar, kafayı yememek için kendimi zor tutuyorum
    ···
  2. 2.
    0
    olaylar filmlerdeki gibi falan değil. daha beter ama gerçekten filmlerdeki yaşananlarla alakası yok. şu yaşananları yaşamıyım ama o filmlerdeki olayları yaşıyım o kadar korkmaya başladım artık. neyle karşı karşıyayım bilmiyorum ama her zayıf bıraktığım yerden sert darbeler yiyorum artık. tahmin edersiniz ki evde tek yaşıyorum
    ···
  3. 3.
    0
    geçen gün sabah koşusu yapma amacıyla evden çıktım. evin az bi arkasında bi koşu yolu var. az insan orda spor yapmak için bulunur ve genelde yaşlıdırlar. dışarıdayken kendimi hep daha güvende hissederim ve dışarıda olduğum her süre içinde sanki o kaçmaya çalıştığım varlıklardan biraz daha uzak kalmama yarayan bi ruhanilik dolardı içime. eve de huzurlu girebilirdim bu sayede. peki neyden kaçıyorum, yakamda olan şeyler kimler?
    ···
  4. 4.
    -1
    aslına bakarsanız korkmamaya çalışıyorum. korktuğum zaman daha da yakama yapıştıklarını hissedebiliyorum. onlarla birlikte yaşadığım zaman zarar almıyorum. korktuğum zaman onları tenimde hissediyorum. ne kadar korksam bana o kadar yakın oluyorlar. ama ney ve kim? bunu bilmek aslında çok basit ama bi o kadar da zor. bunlar dünyamızın çokta dışında olan şeyler değil
    ···
  5. 5.
    0
    ihtiyaç duyuyorlar, hayatta kalmak için belli başlı ihtiyaç duydukları şeyler var. işin çözümlenmesi burda bitiyor aslında. Bunu çözüp size anlatıyor olabilirim, ama işi tam çözmüşte sayılmam. Zamanla tam emin olduğum zaman her şey daha açık olur. Bence bunun açıklaması yerine, yaşadığım olayları bilin
    ···
  6. 6.
    -1
    12.03.2013, sabah saat 9.30, evin yanındaki marketteyim. Cebimde az biraz bozuk para var. Marketin içinde geziyorum. Limonlu ice tea ve bikaç parça yer fıstığını elime aldım. kasaya yöneldim. Kasaya koydum ürünleri. Kasiyer kadın okurken bi elim poşeti tutuyor, bi elim cebimdeki bozuk paraların oluşturduğu kabarıklığı okşuyor. Cebimde ne kadar bozuk para varsa döktüm kasaya. Para 4 tl küsür bi civar arttı. Cebime koydum. altımda güzel kumaşı olan bi adidas eşofman. Telefonum ve cüzdanım yanımda değil. Poşetlediğim ürünleri alıp marketten çıktım. Eve doğru yöneldim ve yürümeye başladım. Yürürken derin derin nefes alıp arada sırada gördüğüm dış dünyanın temiz oksijenini içime çekiyordum. Daha sağlıklı bi bedene kavuştuğumu hissedebiliyodum. Eve yaklaşır olduğum zamanda, işte yürüdüğüm bu kısa ama yorucu yol bitti diye düşündüm. Ve eve geldim. Evin merdivenlerini çıktım. Ama bi terslik vardı, anahtarlar cebimde değildi. Anahtarları almayı unutmuştum. Bikaç kez sinirle karışık şekilde kapıyı tekmeledim. Sonra kafamı kapının demirlerine koyup naptım ben dedim. 30 saniye öyle bekledim, kapının camından içerdeki ayakkabılığı inceledim. Evet, bi hareketlilik vardı, hırsız dedim, deliler gibi sinirlendim. Bağırdım bağırdım, aç şu kapıyı be adam dedim. Ama beni duymadı. Buradan çıkışın yok dedim. Hareketlilik gitmişti ama sanki hiçbi yere yürüyerek uzaklaşan birisi yoktu. Enteresandı…
    ···
  7. 7.
    0
    Çaresiz ve sinirli şekilde merdivenlerden inip evin etrafında turlar atmaya başladım, o arada komşulara bağırıp çağırmaya başladım. Karşı binada oturan ailenin babası beni duyup balkonuna çıktı. Durumu anlattım, polisi aramasını söyledim. Aradı, adresi verdi…
    10-15 dakika gibi kısa bi süre sonra bi polis aracı geldi ve içinden 3 polis memuru çıktı. Evi gösterdik, genç olanları elinde bir malzemeyle kapıyı zorladı ve kapı açıldı, daha sonra eve giriş kapısına da aynısını yaptı. Eve daldılar ve her tarafı dikkatli şekilde aradılar. Evde kimseyi bulamadılar. Enteresan olan şey, evde hiçbi şey de çalınmamıştı. Gördüğüm şey bi yansıma mıydı bilmiyorum. Ama bi yansıma olamayacak kadar net bi ifade görmüştüm ki… polis memurları biraz gerildi, resmi bi iki evrak hallettirdiler ve evden ayrıldılar…
    ···
  8. 8.
    0
    Uzandım koltuğa, 5 dakika kadar dinlendim. Daha sonra ayağa kalktım ve ice tea yi buzluğa attım. Halsiz olduğumun farkındaydım, geri yattım koltuğa. Yattım ve her zaman yaptığım gibi sessizce düşündüm. Düşündüm düşündüm. Her şey hakkında düşündüm…
    Saat 11.05 olmuştu, ice tea yi buzluktan çıkarmalıydım. Yerimden ağırca kalktım, ağır adımlarla buzluğun olduğu yere yürüdüm. Evin ara kısmındaydı. Gittim dolabın kapağını açtım. içinden ice tea yi aldım. Sonra mutfağa yöneldim. Sağ elimle kavradım 2 litrelik ice tea şişesini. Sağ elimi sallamıyordum ama sol elimi sallıyordum yürürken. Mutfaktan içeri girdim, bardak almadan önce pencereye döndüm, yürüdüm pencereye doğru. Açtım pencereyi, bardakların olduğu kısma yöneldim. Çok ağır adımlarla yürüyordum. Sol elimi yavaşça kaldırıp en hoşuma giden o mavi bardağı aldım. Sonra odaya yönelip seri adımlarla yürüdüm. Girdim odadan içeri. Tekli koltuğa oturup 117 ekrandan youtube u açtım. Çıkması yaklaşan oyunların oyun içi videolarını aradım. Bir video açtım. Daha sonra ice teayi ağır ağır bardağa doldurdum…
    ···
  9. 9.
    -1
    Doldurduğum bardağı sağ elimle kavrayıp ağzıma zütürdüm, ve hafif hafif yudumladım. O arada sol elimle de paraları koyduğum cebimi yokladım. Bardağı hızlıca indirdim. Cebimin içini kontrol ettim, paralar yoktu. Şaşırmıştım, düşürmüş olmalıyım dedim, paraları bi yere koymadığımdan emindim. Yapıcak hiçbi şey yoktu. Neyse dedim. Dikkatimi başka yere vermeden oyun videosunu izlemeye devam ettim. Bi gözüm videoda, bi gözüm telefonda, bi elim bardakta, bi elim mesajlaşmada… whatsappa bakıyorum, samimi bi arkadaşı çağırmalıydım. Dinlere ve tanrıya pek inanmasa da üç büyük ilahi dini de avucunun içi gibi bilen, ilahiyatçı din bilgini bi arkadaşımdı. Çağırdım, peki gelirim yazdı. 30 dakika geçti, kapı çalındı. Bulunduğum yerden doğruldum. Odanın çıkışına döndüm yüzümü, bedenimi çok değiştirmeden soğuk adımlarla odadan çıktım ve evin giriş kapısına yöneldim. Otomatiğe basıp açtım kapıyı. Arkadaşım içeri girdi. Adı arif. Her zaman güler yüzlü bi insan olmuştu kendisi ama nedense o an fazla gülümsemiyordu. Çok soğuk selamlaştı benimle ve girdi içeri. Koltuğa oturdu, nasılsın ne var ne yok demeden dışarı çıkmak istediğini söyledi. Neden diye sordum, gerçekten bilmiyorum ama dışarıda olmamız lazım dedi. Gerçekten enteresandı. Açık havada bulunmayı pek seven bi insan değildi. Israr ettim, neden dedim. Ama o da ısrarla bilmediğini sadece çıkmamızın kesin şekilde gerektiğini söyledi. Enteresandı. Ayağa kalktı hafiften, kapıya doğru yöneldi, yürüdü yürüdü. Yürürken bi anda durdu. Baktım yüzüne, noldu dedim. Garip bi his var içimde dedi. Ürktüm ilk başta…
    ···
  10. 10.
    0
    Sanırım önemli bi nedeni yoktu. Gitmeyelim dedim, ısrarla gitmeyelim dedim. En sonunda ikna ettim. Eskisi gibi samimi ve eğlenceli değildi. Garip, soğuk bi havası vardı. Yüzünü arada sırada bi yere çevirip öyle kalakalırdı. Hiç konuşmuyordu. Bende onu izliyordum. Kafasını kitaplığıma dikmişti, sessiz sessiz hiçbi hareketlilik yapmadan inceliyordu. izliyordum onu. Ama ne oluyor, sanki kafasını hafif bana doğru çeviriyor. Evet doğru, kafasını bana doğru çevirdi. Bana bakıyor. Bana bakıp duruyor. Arif noldu dedim. Kalktı ayağa bi anda hızlıca, “kerem buradan bi an önce uzaklaşalım” dedi. Cidden korkmaya başlamıştım, ariften de korkuyordum, arifi de arkama alıp koşarak ayakkabılığa gittim. Ama ayakkabıyla uğraşamadım, hemen ayağıma bi terlik geçirip dışarı çıktım. Ariften korkuyordum ayrıca, biraz ondan kaçıp biraz onun sözünü dinliyordum ve evden çıkıyordum. Telefon ve anahtar yanımdaydı…
    ···
  11. 11.
    0
    Evden çıkıp sokağın ortasında öylece durduk. Noldu arif anlat dedim. “bilmiyorum neden böyle yaptım bilmiyorum” dedi. Ve devam ettirdi “en yakın zamanda buraya sevdiğim bi hocamla gelicem”…
    ···
  12. 12.
    0
    Anlam veremedim. 14 yıldır tanıdığım arkadaşım ilk defa bu kadar enteresan davranıyordu…

    Şaşkın şekilde ariflerin binasına doğru yürüdük. Yüzünde anlam veremediğim bi ekşilik vardı arifin. Yürürken bi robot gibi hiç yürüyüş tarzını değiştirmeden yürüyordu…

    Eve geldik sonunda. Arif kapıyı açtı, içeri girdik. Arif hızlıca lavaboya koştu, musluğu sonuna kadar açmıştı, sesi salondan duyuluyordu. Elini yüzünü kurulamadan daldı odaya direk ve karşımdaki koltuğa oturdu. Şunları anlattı: “uzun zaman geçti üstünden ama hala o duyguyu hatırlıyorum. Eski hocam şeytan arındırma işlemi yaparken beni yanına zütürürdü ara sıra. En güvendiği öğrencisi bendim. Yıllardır bu işlerle uğraşmıyorum ama şeytan çıkarma yapmak için gittiğimiz evlerin içindeki insanı boğan o hisi çok iyi hatırlıyorum. Evinde beni rahatsız eden öyle bi his vardı. Hissi anlatmam gerekirse, kendinden bikaç santim uzakta yaşıyor gibi oluyorsun, biraz daha zor nefes alıyorsun ve daralıyorsun. Bunu herkes hissetmez.”
    Etkileyici bi hikayeydi, gülümseyip burnumla hıh yaptım sadece…
    ···
  13. 13.
    0
    Balkona çıktık, iki dal sigara çıkarttı, birini elime sıkıştırdı. ilk kendi sigarasını yaktı, sonra çakmağı bana uzattı. Yaktım sigarayı. Dumanla beraber doğayı gözledim. Sonra hayallerimde gözümün önüne bazı şeyler getirdim;

    Arif: çok sempatik, komik tipli, zeki, çocuk ruhlu 27 yaşındaki esmer bi arkadaştı.
    Bizim evin yan tarafında oturan melike: yuvarlak yüzlü, sevecen, temiz kalpli, kumral, 22 yaşında, ailesiyle yaşayan kendinde bi kızdı.
    Bizim evin yan tarafında oturan aslı: uzun boylu, esmer, asaletli, bakımlı bi türk kızıydı. 25 yaşındaydı, dedesi ve 17 yaşındaki kız kardeşi didemle yaşıyordu.
    Çok yakın arkadaşlarımdan mert: sık sık bizde kalır, hemen hemen ev arkadaşı gibi bi şeyiz. 26 yaşında, kumral, temiz yüzlü, hafif yakışıklı, 180-185 boylarında, fit fizikli eğlenceli yaratıcı bi çocuktu.
    Ben: uzun boylu, yakışıklı yüzlü, kumral, sporcu-iyi fizikli, sessiz bi tiptim. Çok konuşmam, farklı bi havam vardır insan içinde. Olgun birisiyimdir, olayı sessizce izlerim ama yorum yapmam.
    ···
  14. 14.
    0
    Doğaya bakıp her zaman yaptığım gibi sessiz düşünürken arif bi anda: “bugün bende kalabilirsin” dedi. Gülümsedim ve: “arif güven bana düşündüğün gibi bi şey yok ortada, böyle şeylere inanmadığımı bilirsin, elbet vardır mantıklı bi açıklaması” dedim. Arif biraz duraksadı, ardından: “senin gibi düşünen onlarca insan şuan pişman, yada geç kaldı” dedi. En ufak bi korku oluşmadı üstümde. Sadece hafif gülümsedim…
    ···