-
1.
+10 -1Önceki başlıkta isimler ve part sırası karıştı. Yeniden düzenleyerek açtım.Tümünü Göster
iyi zaman geçirmeniz dileğiyle.
Merhabalar abilerim kardeşlerim. Ben başka sosyal programlardada hikaye/roman yazmakda olan belli bir okuyucu kitlesine sahip 18 yaşında bir kardeşiniz im.
Fakat bu hikayeye ilk burada başlıyorum. Labirent tarzı bilim kurgu aksiyon gerilim tarzı kitapları sevenlerin soluksuz okuyacağını düşünüyorum. Bölüm bölüm prim amacı gütmeden yazmaya devam edeceğim. Tek isteğim düşüncelerinizi belirtmeniz ve kendimi geliştirmem için önerileriniz. Beğenmeyenler başlığı terk edebilir. Umarım okuyan 3 5 kişi çıkar. Başlayalım .
Bölüm 1 : Denek Topluluğu ile Tanışma
Ayaklarının ıslandigini hissediyordu. Öten kuş sesleri ve su sesi geliyordu. Baş ağrısı dayanilmazdi.
Iciden gelen ani bir his ile gozlerini açtı. Masmavi bir gökyüzü tam tepede de güneş vardı. Öğlen vakti olmalıydı. Fakat neden bunlari görüyordu.
Kafasını kaldırdı. Başı çatlayacak gibiydi. Gözleri karardı. Kafası eğik bir şekilde biraz durdu. Kendini daha iyi hissedince gözlerini açtı.
Bir sahildeydi.
Buraya nasıl geldiğini tüm benliğiyle hatirlamaya calisti. Tek hatırladığı boşluktu.. Paniklemisti. Fakat bir tuhaflık vardı. Icinden bir ses bir şeylerin ters gittigini soyluyordu. Omzuna dokunan el ile bu düşünceler den arındı.
'Ben Frank' dedi. 'Su anda nerde oldugunu ve buraya nasıl geldiğini hatırlamaya calisiyor olmalisin. Bizde çok düşündük. Fakat ismimiz disinda birşey yok şimdilik' dedi. Korkmustu.'Siz?' dedi bir an duraksadikdan sonra.'Benimle gel' diyerek elini uzatti.
Dediklerini düşündükten sonra bir kez daha baktı Frank a. Bi bakıma dedikleri doğruydu. Buraya nasil geldiğini veya nerde oldugunu bilmiyordu. içinde bulunduğu durumda kendisine olanları bilen ve gülen yüzü ile güven veren bu çocuğa güvenmekten başka düşündüğü iyi bir seçenek yoktu. Uzattığı eli tuttu ve ayağa kalktı.
***
Sahilin on metre gerisinde palmiye ağaçları ile baslayip gittikce dahada sıklaşan bir orman görünüyordu. Orman ın ortasında ise yüksek ama üst kısmı yarık bir dağ vardı. Oraya doğru yurumeye basladilar Frank le. Yururken bir yandanda hala buraya nasıl geldiğini ve nerde olduğunu düşünmeden edemiyordu. Birden gelen gülme sesleri ile bu düşüncelerden sıyrıldı.
'Iste geldik' dedi Frank. Palmiye ve ağaç dallari ile yapılmış bir tarafi açık bir kulubeye karşı duruyorlardı. 'Millet uykucu uyandı' diye seslendi kulubeye doğru Frank. Gelen bir iki hışırtı ile kulübeden 2 kız çıktı.
Yeni arkadaşlarını süzüyorlardı. Bu konumda çok rahatsiz olmuştu. Bunu anlamis olduğunu düşündüğü kiz yanina gelerek'Ben Emily' dedi ve elini uzatti. Memnun oldugunu ifade edecek sekilde gulumsemekle yetindi. Kabalık olarak algilayabilecegini düşündü bir anlık. Henüz verecek bir cevabı yoktu. Adını bilmiyordu. Diger kizda yanina gelerek 'Bende Lily' dedi. 'ismimi hatirlamiyorum' diyerek tekrar memnun oldugu manasinda gulumsedi. Frank'iceri gecelim' diyerek elini omuzuna atti.
Kendisini iyi hissetmiyor midesi bulanıyor, başı hala agriyordu. Bu insanlar kimdi? Nasil bir yerdeydi? Şuan için bu sorulara bir cevap bulamamıştı. Ama şimdilik onlara ayak uydurmanin doğru olacagini düşünüyordu. Kulubeye doğru yürüdüler. Iceride yerlere palmiyeler cekicler baltalar tahtalar civiler yigilmisti.
Bir köseye oturarak yeni tanıştığı insanlara tekrar baktı. Güvende olmayı umdu.
'Biraz uyuyacagim kendimi iyi hissetmiyorum'
'Rahatina bak' Emily de bir kenara kıvrılıyordu.
Uykusu arasında belli belirsiz görüntüler görüyordu. Gelen sesler ile uykusundan uyandı. Yeni çocuklar gelmişti kulübeye.
Frank hepsiyle tanıştırmıştı. Daha tanıştığı andan itibaren isimleri sürekli unutacagini düşündü 6 kişilerdi.
Ormandan kulübenin geri kalan kısmını tamamlamak için palmiye dallari ve o ormanda nasil bulduklarını düşündüğü kereste ve kütükler getirmişlerdi. Güneş yavaş yavaş alçalıyordu.
Frank "Hava kararmadan önce kulübeyi tamamlamaliyiz. iş bölümü yapalım. Emily ve Lily ölçüleri alın. Hata yapmamaya dikkat edin. Luke ve Seth onlara yardım edin. Jeff ve Edgar siz ölçüler e göre işin marangozluk kısmını halledin. Mia ve Riley siz yemeği halledin" diyerek herkesi hareketlendirdi.
'Ve sen yeni çocuk bugün için rahatına bakabilirsin. Yarın sende bize ayak uyduracaksin'
Frank in diğer çocukların üstündeki otoritesi karşısında şaşırmıştı. Kimse sözünü tekrar ettirmiyordu. Kendi durumuna odaklandı
Ben kimim diye düşündü. Ismini hatirlamamasi, sahilde uyanması, hepsini birleştirmeye çalıştı fakat yapboz un kaybolan parçaları gibi bazı kısımlar ekgibti. Hafızası bombostu. Hayatla ilgili normal bi insanın bildiklerinden daha fazlasını biliyordu. Ama kendisi hakkında hiç bir şey hatirlamiyordu.
Düşüncelerinden mide sinin guruldamasiyla kurtuldu. Kısa uykusu vücudunu tatmin etmemişti. Midesi hala bulanıyordu. Rahatlamaya çalıştı. Tekrar uzandı. Yeni tanıştığı çocukları izlemeye başladı.
Herkes söylendiği gibi işlerini yapıyordu. Frank kulübenin tamamlanması için iş verdiği çocuklara yardım ediyordu. Mia ve Riley diğerlerinden farklı olarak kulübenin yan tarafında kolilerin içinden yiyecekleri çıkarıyor meyve sebzeleri doğruyor kendilerine verilen 'yemek hazırlama' görevini yapıyorlardı.
Bu koliler nerden geliyordu? Kim onlara yiyecek veriyordu? Cevabı olmayan çok fazla soru vardı. Fakat zamanla herşeyin cevabını bulacağını düşünüyordu. Bu sıradışı olay karşısında bu kadar rahat davrandığı için rahatsız oldu. Belkide büyük bir tehdit ile yüzyüzeydi. Fakat en azından kendini iyi hisedene kadar durumu benimsemeliydi. Yeni tanıştığı ve kendisi ile aynı kaderi paylaşan bu çocuklar ile güvende olduğunu düşünmekten başka elinden birşey gelmiyordu. Uykuya daldı.
Belki 1 saat bile olmamıştı Jeff onu uyandırdı. 'Yemek yiyoruz. Kendini iyi hissetmediğini biliyorum. Yemek yersen miden belki rahatlar dostum.'
Yattığı yerden doğruldu ve Jeff in ona uzattığı eli tutarak kalktı. Beraber kulübenin önünde yemeklerini yiyen arkadaşlarına katıldılar.
Yediği meyveler ve sebzeler midesini yatıştırmıştı. Yemekde kimse konusmamisti. O uyurken kulubenin açık tarafı kapatılmış ve kapı yapılmıştı. Çocukların çalışkanlığını takdir etmişti. Kendisinin de onlar kadar becerikli olabileceğini umdu.
Frank 'Evet dostlarım herkes beni dinlesin. Yarın hem yeni çocuğun gelmesi ve sayımızın 10 a ulaşması üzerine gelecek olan son ve kalabalık grup hakkında hemde adayı keşif konusu hakkında bi görüşme yapacağız. Gecenin ilk nöbeti bende. Sıra gene aynı şekilde devam edecek. Yeni çocuk bugünlük nöbetten muaf tutulacak. Yarın hergün olduğu gibi erken kalkacağız. Hemen uyumanizi tavsiye ederim'
Herkes kısa fısıldaşmalar yaparak kulübeye yöneldi. Kızlar bir köşede erkekler diğer köşede yatacakları yerleri ayarladilar. Kulübe kapandıktan sonra yeni düzen bu şekilde olacaktı. Nöbet sırasına göre uyanan uyiyani rahatsız etmesin diye sıralanarak yattilar.
Yarın bazı şeyleri hatırlamayı umarak gözlerini kapadı.
***
Gene kulubede ilk uyuduğundaki gibi belli belirsiz görüntüler görüyordu. Kafasının içinde bir ses yankılanmaya başladı. Arthur. Arthur. Arthur...
Birden sıçyarak uyandı. Buda neydi?
Yattığı yerden kalkarak kulubeden dışarıya çıktı. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Düne göre daha dinç hissediyordu. Sahilde oturan çocukları gördü. Sessizce sahilin öbür tarafına doğru yürümeye başladı.
Durum değerlendirmesi yapması gerektiğini düşündü.
Sahile vuran dalgaların verdiği huzur dolu ses ile düşüncelere daldı.
Arthur kimdi? Belkide onun ismiydi.
Düne göre tek yeni şey bu isimdi. Hala neden ve nasıl burda olduğunu bilmiyordu. Kulubenin görüş alanından çıktıktan sonra ayaklarını denize karşı uzatarak oturdu. -
2.
+2Herkes içinde ne olduğunu görmek için yaklaştı. Sadece kıyafet vardı.
Frank diğerlerine baktı ve kıyafetleri kaldırarak sandığın dibine doğru baktı.
Uzunca bir kağıt gördü ve aldı. Kağıdı açarak okumaya başladı.
" Bir Not
Planlamalarda aksilik oldu. Arthur gelen son kişi. Ona ve kendinize dikkat etseniz çok iyi olur.
Biliyoruz ki kafanız çok karışık bazı şeylere cevaplar bekliyorsunuz.
Bu cevapları kendiniz bulmalısınız. Etrafınıza iyi bakın.
Öğrenin, öğretin ve yapın. Bundan sonra gömülü kutuya yemek ve kıyafet gelmeyecek. Takviyeler bu kadar.
Birbirinizi suçlamayı bırakın ve amacınıza odaklanın. Sizi bekleyen bir çok şey var.
Bir dost.(DADM) -
3.
+2Dediğim gibi okuyan 1 kişi bile olursa devam edeceğim.Tümünü Göster
Bölüm 2: Bir Not
Arthur her zamanki gibi aynı saçma görüntülerle dolu bir rüyadan sonra uyandı.
Kulube boştu.
Etraf çok sessizdi. Kapıyı açarak dışarıya çıktı.
Diğerleri yoktu. 'Frank' diye seslendi.
Sorusuna karşılık sahile vuran dalgaların sesinden başka bir ses duyamadı.
Birden birçok soru kafasında belirmişti.
Diğerleri neredeydi? Onu terk mi etmişlerdi? Yoksa başlarına birşeymi gelmişti?
Gene o iğrenç çaresizlik ve endişe içini kapladı. Bir müddet öylece etrafına baktıktan sonra Kulubenin arkasına geçerek malzemelere bakmaya başladı.
Birçok sayıda koli kutu sandık vardı. Çoğu konserve yiyecekler ile doluydu.
Çiviler, tahtalar, çekiçler baltalar gelişigüzel yere atılmıştı.
Kolilerin arka tarafında bazı masa sandalye çizimleri ve bu çizimlerin yarım bırakılmış hallerini gördü. yarım kalmış masayı ve çizimleri gözden geçirmeye başladı.
'Yapıcak daha iyi bir işimiz yok' sesiyle yerinden korkuyla sıçradı Arthur.
Arkasını döndü ve Jeff i gördükten sonra derin bir oh çekerek.
'Beni korkuttun Jeff. Diğerleri nerede?'
Diye gülümseyerek ona baktı.
Jeff de gülümseyerek
'Durum değerlendirmesi yapmaları lağzımmış. Senin aramızda kalman doğru değilmiş falan filan. Dün olmasını beklediğimiz fakat olmayan şeyler için seni suçlu görenler var dostum'
Arthur yüzünü buruşturdu
'Bu sencede komik değilmi Jeff? Birşeyler bilsem neden söylemeyeyim? Bende en az diğerleri kadar korkuyorum ve merak ediyorum. inan bana sizden farklı birşey bilmiyorum'
'Benlik bir problem değil bu. Bir insana ilk görüşte ilk konuşmada güvenilip güvenilmeyeceğini anlarım. Onun hakkında belli önyargılar ve düşüncelerim olur ilk görüşte'
'Hakkımdaki düşüncen ne peki?'
Jeff, Arthur a baktı ve devam etti.
'Büyük çoğunluğun aksine seni daha güvenilebilecek daha sağlıklı düşünebilen biri olarak gördüm.'
'Ne yani diğerlerine güvenmiyormusun?'
'Güvenmiyorum dersem doğru olmaz. Çünki aynı yerde yaşıyoruz. Aynı şeyleri yiyip içiyoruz. Fakat ilk fırsatta kendisi için diğerlerini tehlikeye atabileceklerini düşündüğüm bazı kişiler var. Yani endişe demek daha doğru olur.'
'Kim onlar?'
'Zamanı gelince belki anlarsın. Daha burda ilk günlerin. Kimseyle oturup konuşmuşluğun yok Frank dışında. Şimdilik bu kadar çenemizin çalıştığı yeter. Birazda ellerimiz çalışsın diyerek Arthur un elinden çizimleri aldı.
Jeff le beraber lazım olacak malzemeleri toparlayarak işe koyuldular. -
4.
+1Bölüm 3 : Karar
Frank sesli bir şekilde okudu.
'Dün ki notumuz u anladığınızı umuyoruz.
Şimdi ise sizden 5 isim istiyoruz.
5 kişiden vazgeçmek zorundasınız.
Korkanlar ve soruların cevabını kısa yoldan öğrenmek isteyenlerden vazgeçmenizi tavsiye ederiz.
Kalanlar ise devam edicekler.
Gidecekler akşam vakti şuan bulundukları yerde kalsınlar. Diğerleri ise olabildiğince uzaklaşsın. 6. Kişi göründüğü zaman öldürülecek tir.
Dost DADM.'
Frank diğerlerine baktı. -
5.
+1***
Arthur ve Jeff sandalyeleri yapmakla meşguldü.
Frank sandığı gördü.
'Bu ne?' diyerek onlara baktı.
Arthur eliyle alnındaki teri sildi.
'Sahilde bulduk. Kulübenin arkasında masayı yapayorduk. Masayı bitirdikten sonra Jeff ön tarafa geçti. Sahilde duruyordu'
Frank, doğruluğunu test etmek için Jeff e baktı. Jeff başıyla onayladı ve devam etti
'Aslında sizin getirdiğinizi düşündük. Sizin getirmemiş olmanız ihtimali olduğu içinde açmak için sizi bekledik'
'Ne yani? Birden kendiliğinden bir sandık beliriyor ve siz hiç merak etmeden saatlerce açmadan bekliyorsunuz öylemi? Biliyormusunuz millet bence konuştuklarımız doğru. Arthur farklı birisi ve anlaşılan Jeff i de yanına çekmiş.'
Diyerek konuşmaya dahil oldu Seth.
'Ettiğin laflara dikkat et Seth. Kimi neyle suçladığına da. Burda kimse farklı değil. Siz çaresizlik ve korkunuzu birilerini suçlayarakmı örtmeye çalışıyorsunuz? Bu kadar aptal olmayın'
Jeff ilk kez bir konuşmada sesini yükseltmişti.
'Sakin olun ikinizde. Bak Jeff biz mantıklı düşünüyoruz. Kağıt birinci kanıt. 2.si ise bu sandık. Belki buda onun bir oyunu?'
'Ben buldum Frank. ilk ben gördüm ve Arthur a da ben gösterdim lanet sandığı. Benide hain veya başka birşey ilan edip gönderilmekle tehdit edeceksen durma. Burda fare gibi korkakca yaşamaktan sıkıldım.'
'Fare gibi yaşadığımız yok Jeff. Temkinliyiz sadece. Bunu benim kadar en iyi sen biliyorsun. Sadece ikimiz olduğumuz zamanlar bunları konuşup planlamıştık. Sandık konusunda birşey demiyorum. Şüpheli bir durum sonuç ta. Belki gerçekten aptallıktı. Ama birden aksine döndü beklentiler. Bizide anlamaya çalış.'
'Konuşmayı kesin ve şu sandığı açın artık. Burda tüm gün tartışmalarınızı duymak istemiyorum' dedi Edgar.
Frank ona sert bir bakış attıktan sandığa yöneldi. Jeff ve Arthur Frankin yanına eğildiler. Kızlar biraz geriye çekilmiş ti.
Herkesin farklı düşünceleri farklı beklentileri vardı.
Frank diğerlerine baktı ve sandığı açtı. -
6.
+1Okuyanlar belli etsin şuku felan önemli değil. 1 kişi dinliyor olsun devam edicem. 2. Bölümden sonra hareket tam anlamıyla başlıyor.
-
7.
+1Bölüm 1 Bitti.
Başta belirttiğim gibi bu tarz hikaye/roman yazılarda başlar sıkıcı olabiliyor.
Bölüm 2 şekillenme üzerine.
hareket ve heyecan başlıyor.
Okuyanlar belli etsin seri seri devam edeceğim. -
8.
+1Okuyanlar belli ederse sevinirim.
-
9.
+1Bir müddet aynı soruları kendine sorup . Fakat hiçbirşey değişmedi. Hiçbirşey hatırlayamadı. Tedirgindi. içinde bulunduğu durum çok komik ve ilginçti. Bu bir şakamı diye düşündü.
Arkasından gelen hışırtılar ile irkildi. Ormanın içinden gelmişti ses. Arkasını dönüp baktığında ormanın içine doğru hızla giden birşey gördü.
Başta yanlış gördüğünü düşündü. Fakat gözyanılması gibi değildi. Hemen panikle kalkarak kulubeye doğru yürümeye başladı.
Güneş doğmuş sahilde insanın içini gıdıklayan bir esinti başlamıştı. Az önce gördüklerini diğerlerine söylemesi gerekiyormuydu? Bunları düşünürken kulubeyi görmeye başladı.
Herkes hareketliydi. Jeff sonunda onu gördü ve 'işte geliyor' diye bağırdı.
Frank kulübenin arka tarafından çıkarak ellirini göğsünde birleştirerek onu izlemeye başladı.
Ağır adımlarla onların yanına gitti.
Frank ' Nerdeydin sen? Neden kimseye haber vermiyorsun? Amacın ne? Nereye gittin?' diyerek sert bir biçimde onu soru yağmuruna tuttu.
'Adım Arthur' dedi.
'Demek hatırladın. Bunu sonra konuşuruz ilk önce sorularımı cevapla'
'Sahilde biraz dolaştım Frank. Ne bu endişe?'
Frank Arthur a yaklaştı. 'Bak yeni çocuk adın herneyse. Burda kafana göre iş yapamazsın. Burası maldivlerde bi ada değil. Birdaha aynı şeyi yaparsan gidersin'
'Senin derdin ne? Hiçbirşey bilmeden en önemlisi de kim olduğumu bilmeden size bağlı kalmamı mı istiyorsunuz? Bunu yapmam için bana bazı şeyleri anlatın, hatırlatın ki size güvenebileyim'
Frank derince bir nefes alıp verdi. Diğerlerine dönüp ' Kahvaltıyı hazırlayın. Bizde Arthur la biraz konuşalım' dedi -
10.
0Hadi kardeş yazsana
-
11.
0'Lanet olsun' diye bağırdı Seth.
'Buda ne demek oluyor' dedi Emily diğerlerine bakarak.
Frank homurtulardan sıkılmıştı.
'Kapatın çenenizi. 'Amacınız' dışında herşey açık. Kimse birşey sormasın. Yarın ne yapıcağımıza karar veririz. Bu haberi sindirmek kolay olmayacak.'
Kızlar gene ağlıyordu. Seth ve luke sahil boyunca yürümeye başladılar.
Bir müddet kimse konuşmadı.
Jeff ve Arthur birbirine baktı.
'Hey dostum ne düşünüyorsun?' diye sessizliği bozdu Jeff.
'Amacımız ı. Amacımız ne. Etrafta ne var?'
'Yakında öğrenmeyi umuyorum. Yaklaşık 4 aydır burdayım. Monoton luktan sıkılmıştım.'
Arthur ona baktı ve umutsuz ca gülümsedi.
***
Akşam vakti tatsız ve sessiz bir biçimde yemek yendi. Nöbet sırası belirlenmemişti.
Çünki kimse bu kadar belirsizlik arasında uyuyabileceğini düşünmüyordu.
Sabahın ilk ışıklarıyla herkes kulubenin önündeydi.
Sahil e bir yazı yazılmıştı.
2. Bölüm bitmiştir. Okuyanlar olduğu sürece yarım kalmayacaktır. -
12.
0Özet gec bin
-
13.
0Meyz ranır kokuyor
-
14.
0Değerlenir buralar rez
-
15.
0Beyandım devam et
-
16.
0rezzz bekliyorum
-
17.
0***
Güneş tam tepeden inmeye başlamıştı.
Jeff bir bardak su uzatarak
'Güzel oldu ama' diyerek güldü.
'Elin çok yatkın bu işlere. Hepsini sen hallettin' diyerek suyu alıp içti.
Masa hallolmuştu.
Jeff üstünü temizledikten sonra kulubenin önüne geçti. Arthur bardağı yeni yaptıkları masanın üstüne koydu ve masaya baktı. iyi iş çıkarmışlar dı.
'Hey Arthur şuna bir baksan iyi olucak' sesiyle masadan kafasını kaldırdı.
'Noldu Jeff' diyerek Jeff in yanına gitti.
Sahilde dalgaların vurduğu bir sandık vardı.
'Bu ne Jeff?' diyerek Jeff e baktı.
'inan bir fikrim yok dostum. Sabah bunu görmüşmüydün?'
Arthur hafızasını yokladı. Sabah kalktıktan sonra sahile ve denize baktığı anı hatırladı. Görmediğine emindi.
'Bu sabah burda değildi. Biz arkadayken birileri getirmiş olabilirmi?'
'Hiç bir fikrim yok. içinde ne var dersin?'
'Ne olduğundan ziyade kimin getirdiğini düşünüyordum'
'Diğerleri getirmiştir belki. Ya da..'
Birbirlerine baktılar. Kafalarında soru işaretleri belirdi.
Kısa bir sessizlikten sonra Jeff
'Sence açmalımıyız?'
'Bir fikrim yok ama diğerleri getirdiyse açmamamız daha doğru olur. Gene birşeyin sorumlusu olarak görülmek istemiyorum. Onlar getirmedilersede onlar gelince beraber bakarız. içinde tehlikeli şeylerde olabilir.'
'Haklısın. Sadece şunu kulubenin oraya taşıyalım. Gözümüzün önünde olsun.'
Arthur onu başıyla onayladı. Kutuyu alıp kulubenin önüne koydular.
Akıllarında soru işaretleri kalmıştı.
Akşam üstü Frank ve diğerleri döndü. -
18.
0Frank ve Arthur birşeyler atıştırıp diğerlerinin yanından ayrıldılar.Tümünü Göster
Arthur ' Nereye gidiyoruz?'
'Burdan biraz uzaklaşalım. Tüm sorularını cevaplayacağım.'
Kulubeden biraz uzaklaştıkdan sonra Frank Arthur u durdurdu. Kuma dikilmiş bir kamışı yerinden çıkardı ve elleriyle kumu kazmaya başladı.
Kazdığı yerdeki kutuyu çıkardı. içinden bir kağıt aldı. Biraz göz gezdirdi.
'Adın Arthur muş. Doğru hatırlamışsın. Şimdi sessiz ol ve sadece beni dinle' diyerek Arthur a baktı.
Arthur onu başıyla onayladı.
'Burası neresi bilmiyorum. Hiç birimiz bilmiyoruz. Hepimiz senle aynı durumu yaşadık. Yani büyük bir kısmımız.
Bizden farklı olanlar ise kayboldu. Hiçbir iz bırakmadan haber vermeden.
Sahilde uyandık. 1 2 gün içerisinde adımızı hatırladık. Nerde olduğumuzu neden burda olduğumuzu sorguladık. Bugün eğer bu kağıtta yazanlar doğruysa bu sorularımıza yanıt bulabiliriz. Sen kalabalık gruptan önceki gelen son kişisin. Bugün, son ve bizim sayımız kadar bir grup daha bize katılacak burda yazanlara göre. Belki onlar bir şeyleri cevaplayabilir. inanki tüm bildiklerim seninle aynı. Kaldımı başka birşey?'
'Kaybolanların bizden farkı neydi? O kağıt nereden geldi? Başka ne yazıyor?'
'Kaybolanlar bizden farklılardı. Çok endişeliydiler. Akli dengeleri yerinde değil gibi anlamsız şeyleri tekrarlayıp duruyorlardı. isimlerini ilk andan itibaren hatırlıyorlardı. Geldikleri gün kayboldular'
'Onları aramadınız mı? Burası nasıl biryer merak etmediniz mi?
'Beni iyi dinle. Buraya ilk önce ben geldim. Burda 1 hafta tek başıma kaldım. 3. Gün kulübem yandı. Burda yanlız değiliz. inan bizde merak ediyoruz ama Keşfe çıkmak çok riskli. Sayımız az. En önemlisi neden burdayız bilmiyoruz. Yada ne ile karşılaşacağımızı. Bugün bu kağıtta bahsi geçen son kişiler bazı şeylere cevap bulmadaki tek umudumuz olabilir.'
'Bu sabah ormanın girişinde bazı sesler duydum. Hava yeni aydınlanıyordu. Emin değilim ama arkamı döndüğümde ormanın içine doğru hızla birşeyler gittiğini gördüm'
'Bu bile bize güvenmen için başlıca bir sebep değilmi? Dediklerimi doğruluyor bu dediğin. Nasıl biryerdeyiz başka ne var bilmiyoruz. Beklemeliyiz Arthur. Beklemelisin.'
Arthur bu konuşmadan sonra kağıdı inceledi. isimler ve son gelecekler dışında bir bilgi yoktu. En altta ise 'Kutunun yerini değiştirmeyin' diyen bir yazı vardı.
Arthur Frank a döndü. Frank hızlıca 'inan bunuda bilmiyoruz. Fakat burda durmasının bi sakıncası yok. Bunlar diğer soruların yanında bir hiç. Başka sorun kalmadıysa artık dönelim diğerleri meraklanabilir ve lütfen habersiz birşey yapma' diyerek Arthur un elinden kağıdı aldı. Kutuyuda tekrar aynı yere gömdü.
Arthur un endişesi biraz olsun azalmıştı. Frank e dün güvenmekde yanılmadığını ve zarar gelmeyeceğini bir kez daha düşündü.
O aklından yaptıkları konuşmaları mantıklı bir şekilde tartarken kulubeye vardılar.
Arthur biraz uyumak istediğini söyliyerek kulubeye girdi. Aklında dışardaki çocuklar ve Frank in söylediği şeyler vardı. Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
*** -
19.
0Bağırışma sesleri ile uyandı. Yattığı yerden doğruldu. Dışarıya çıktı.
Mia 'Hani sorularımız cevap bulacaktı? Hani kalabalıklaşıcaktık? Hani daha güvende olucaktık? Ne oldu Frank? Hani nerdeler? Diye ağlıyordu. Riley ve Emily de sessizce ağlıyorlardı. Luke Seth ve Edgar onları izliyor, Jeff ise odunlarla birşeyler yapıyordu.
Frank, Arthur u fark etti. Sinirli bir şekilde ona bakıyordu. 'Son kişi sensin. Ve biliyor musun o dikkatle ve merakla baktığın kağıtta adı tek büyük harflerle yazılan kişi de sensin. Kimsin sen? Bu olanları biliyormusun?'
Arthur afallamıştı. Yeni uykudan uyanmıştı ve hala sersemliği üstündeydi. Kağıtta yazanları düşündü. Sayılarla sıralanan isimleri.
Evet kağıtta ismini görmüştü ama büyüklüğü dikkatini çekmemişti. 'Neden bahsediyorsunuz? Ne oldu neden ağlıyorlar?'
Luke araya girdi.
'Havaya bak dostum. Akşam oldu. Kimse gelmedi. Hiçbirşey değişmedi. Tüm sorular cevapsız kaldı.'
Frank ' son gelen farklı olan da sensin. Ve biliyormusun, bunların sorumlusu olarak seni görüyorum' diyerek devam etti.
'Yapma dostum. Adamın birşeyden haberi yok. Geldiği andan beri bizim merak ettiklerimizi oda öğrenmeye çalışıyor. Suçu onun üstüne yıkmak mantıklı değil. Heleki böyle zor ve belirsiz bir durumda. Bu kadar kolay kestirip atamayız. Parçalanmamalıyız' dedi Jeff.
Kısa bir sessizlik oldu. Arthur gerilmişti.
'Frank bu lanet olası yerdende sizden de, neden ve niçin burda olduğumuz hakkındada sizden farklı birşey bilmiyorum. Kendin bana aynı şeyleri yaşadığınızı söyledin. Eğer bi farkım olsaydı bende kaybolurdum diğerleri gibi muhtemelen, değilmi?.'
Frank tek tek herkese baktı.
Başını sallayarak sahil boyunca yürüyerek gözden kayboldu.
Frank in yokluğunda sessizce yemekler yendi. Dünki gibi nöbet sırası oluşturuldu.
Jeff ve orda olmadığı için Frank hariç herkesin ortak kararı ile Arthur nöbet tutmayacaktı.
***
Daha dün kendini bulduğu yerde bir kişi hariç herkes tarafından suçlu gözü ile bakıldığını ve bunun ne kadar saçma olduğunu tekrarlayıp duruyordu aklından Arthur.
Herkes dışardaydı. Konuşma sesleri geliyordu. Arthur kendisi hakkında komplo teorilerini dikkatle dinliyordu. Çok komik ve çocukca şeyler konuşuluyordu.
Derin bir iç geçirerek olanları düşünürken uykusuna yenik düştü. -
20.
0Destan altincisina gidiceksin kanka burda harcaniyon
-
-
1.
0Espiri kaliteli ((: burda devam ediyoruz.
-
1.