1. 251.
    0
    çok kısa bir zaman sonra sol re la mi esas problemi saptamaya yönelicektir.
    ···
  2. 252.
    0
    kimsenin bulaşmadığı o beyaz o sonsuz zamana geri dönerek.
    ···
  3. 253.
    0
    ><

    katillikten yatan osman,
    ben içeri düştügümden beri,
    yedi buçuğu doldurup çıktı,
    dolaştı dışarlarda bir vakit,
    sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri,
    altı ayı doldurup çıktı tekrar,
    dün mektup geldi, evlenmiş,
    bir çocuğu doğacakmı$ baharda.

    şimdi on yaşına bastı,
    ben içeri düştüğüm sene, ana rahmine düşen çocuklar.
    ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları,
    rahat , geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan.

    ...

    ><
    ···
  4. 254.
    0
    ><

    fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.

    ><
    ···
  5. 255.
    0
    ><yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde ben içeri düştüğümden beri.
    ve bizim hane halkı bilmediğim bir sokakta görmediğim bir evde oturuyor.

    pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek
    ben içeri düştüğüm sene.
    sonra vegibaya bindi,
    bizim burda, içerde, birbirini vurdu millet
    yumruk kadar, simsiyah bir tayın için.
    şimdi serbestledi yine,
    fakat esmer ve tatsız.

    ...

    ><
    ···
  6. 256.
    0
    ><

    ben içeri düştüğüm sene ikincisi başlamamıştı henüz.
    daşav kampında fırınlar yakılmamış,
    atom bombası atılmamı$tı hiro$ima'ya.
    bogazlanan bir cocugun kanı gibi aktı zaman.
    sonra kapandı resmen o fasıl,
    şimdi üçüncüden bahsediyor amerikan doları.

    ...

    ><
    ···
  7. 257.
    0
    ><

    fakat gün ı$ıdı her $eye rağmen ben içeri düştüğümden beri.
    ve "karanlığın kenarından onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular" yarı yarıya...

    ><
    ···
  8. 258.
    0
    ><

    fakat gün ı$ıdı her $eye rağmen ben içeri düştüğümden beri.
    ve "karanlığın kenarından onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular" yarı yarıya...

    ><
    ···
  9. 259.
    0
    ><

    ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
    ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine,
    ben içeri düştügüm sene onlar için yazdığımı :
    "onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada ku$ kadar çokturlar,
    korkak, cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar,

    ve kahreden yaratan ki onlardır, şarkılarımda yalnız onların maceraları vardır."

    ...

    ><
    ···
  10. 260.
    0
    ><

    ve gayrısı, mesela benim on sene yatmam, lâfü güzaf.

    ><

    n.h.r
    ···
  11. 261.
    0
    oyş, bir de minicik birikim ve tecrübeleriyle akıl verirler ya incim...
    ···
  12. 262.
    0
    hatalar ve yarım kalmışlıklarla dolu hayatları onlara ne katabilirdi ve ne kattı?
    ···
  13. 263.
    0
    -ırkçılık
    ···
  14. 264.
    0
    -milliyetçilik
    ···
  15. 265.
    0
    -cinsiyetçilik
    ···
  16. 266.
    0
    ><

    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
    değişen bir dünyaya karşı
    kerbin duvarlar gibi katı
    çakır dikenleri gibi susuz
    kayıtsızca direnerek yaşarlar.
    aptal, kaba ve kurnazdırlar.
    inanarak ve kolayca yalan söylerler.
    paraları olsa da
    yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
    herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
    yağmuru, rüzgarı ve güneşi
    birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
    düşünmezler...
    ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
    topraklarını büyütmeye çalışırlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

    çünkü onlar karılarını döverler
    seslerinin tonu yumuşak değildir
    dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
    gazete okumaz ve haksızlığa
    ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
    adım başı pınar olsa da köylerinde
    temiz giyinmez ve her zaman
    bir karış sakalla gezerler.
    çocuklarını iyi yetiştiremezler
    evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
    birgün olsun dişlerini fırçalamaz
    ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

    çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
    birbirlerinin evlerine ancak
    ölümlerde ve düğünlerde giderler.
    şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
    gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
    ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
    binlerce yılın kalın kabuğu altında
    yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
    aldanmak korkusu içinde
    sürekli birbirlerini aldatırlar.
    bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
    karılarından en az on adım önde yürürler
    ve bir erkeklik işareti olarak
    onları herkesin ortasında azarlarlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

    çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
    kendilerinden olanlarla alay edip
    tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
    devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
    devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
    yiğittirler askerde subay dövecek kadar
    ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
    ezim ezim ezilirler.
    enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
    cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
    onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
    dindardırlar ahret korkusu içinde
    ama bir kadının topuklarından
    memelerini görecek kadar bıçkındırlar
    harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
    şehre giderler !..

    köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

    çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
    ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
    herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
    kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
    yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
    bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
    ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
    gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
    zengin bir akrabalarından söz ederler.
    kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
    ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
    yollara tükürürler...
    ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
    şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

    köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

    çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
    yarı gecelerde yıldızlara bakarak
    başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
    gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
    ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
    hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
    -bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
    sonuçlarını görmeden inanmazlar.
    dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
    mülk düşkünüdürler amansız derecede
    bir ülkenin geleceği
    küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
    ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
    zamanın derin ırmakları önünde...

    köylüleri, söyleyin nasıl nasıl kurtaralım ?..

    ><

    ş.e
    Tümünü Göster
    ···
  17. 267.
    0
    giderken bi çay koysalardı eydi...
    ···
  18. 268.
    0
    breh breh breh...

    http://www.youtube.com/watch?v=LyOKJSiTpQw

    eklemece:

    http://fizy.com/#s/1u29df
    ···
  19. 269.
    0
    susuşumuzun ne sakladığını bilmediler incim.

    sadece sustuk oysa.
    pusmadık ki...

    kırılışımız ve incinişimizin laneti onlara cehennemi getirecek.
    ah canım cahiller..
    ah canım..
    ···
  20. 270.
    0
    benim iki kitap okuyup freudçuluk oynayan arkadaşlarım var.
    ···