+1
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tamer Mungan, 2 yıl önce yaptıkları ‘içme sularında florun üreme sistemleri üzerine etkileri’ konulu araştırmada, öncelikle Isparta ve yöresindeki içme sularını analiz ettiklerini, flor düzeyinin standardın 2-3 kat üzerinde çıkması üzerine çalışmayı yapmaya karar verdiklerini anlattı.
Mungan, fareler üzerinde yaptıkları deneyde; uygun tekniklerle farelere yüksek dozlu florlu su içirdiklerini belirli bir süre sonra çiftleştirilen bu hayvanların üreme sistemlerinde tahribatlar meydana geldiğini ve rahimde hücrenin tutulmasını sağlayan doku tabakasının tahrip edildiğini gözlemlediklerini kaydetti.
Mungan, şunları söyledi: “Hamilelikte ilk 4-5 günde hücre rahime giderek yapışır ve buna zemin hazırlayan bir tabaka, bir doku vardır. Embriyoların yerleştiği bu dokunun tahrip olduğu ve hücre yapışmasının sağlanamadığı görüldü. Yani yüksek florun insan üreme sisteminde de rahim içi dokuları zedeleyerek tahrip ettiği söylenebilir.”
Mungan, insanların üreme sistemlerinde çevre, gıda gibi faktörlerle birlikte yüksek dozlu florun içme suyunun etkisinin olduğunun ispatlandığını belirtti.
Bu çalışmanın oldukça önemli olduğunu ifade eden Mungan, “Suyun içindeki bir takım küçük elementler genellik önemsenmez. Ancak, sadece florun neler yaptığı ortada. Burada bizim yaptığımız bilimsel bir tespittir. Biz sorunu tespit ederek ortaya koymuşuz. Yetkililerin bunu dikkate alarak vakit kaybeden çözüm sağlamaların gerekiyor.” diye konuştu.
Bir süre önce Isparta Sağlık il Müdürlüğü’nün yaptığı analizlerde flor oranı standartların 2 katı kadar yüksek çıkmıştı. Okullardaki diş taramalarında ise içme suyuna bağlı olarak öğrencilerin diş ve çene yapısında bozukluklar tespit edilmişti.
Buraya kadar anlattıklarım işin bilimsel kısmıydı diyebiliriz. Komplo teorisyenlerine baktığımız zaman çok daha çarpıcı iddialarla karşılaşıyoruz. ilk olarak şundan bahsetmek gerekiyor, florür bir isim hatasıdır, periyodik tabloda florür diye bir element bulunmamaktadır. Asıl bahsedilen flüor gazıdır (F işaret ile bilinen atom no: 9 ve atom ağırlığı: 19.00 olan kimyasal element).
Flüor alüminyum üretimi ve nükleer endüstride kullanılan bir gazdır ve kullanımından yan ürün olarak sodyum florür (NaF) elde edilir. Sodyum florür öncelikli olarak fare ve böcek zehiri üretiminde kullanılmaktadır ve birçok diş macununun aktif bileşenidir. Ayrıca sodyum florür Prozac’ın (Fluoxetene Hydrochloride) ve Sarin sinir gazının (Isopropyl-Methyl-Phosphoryl Fluoride) temel bileşenlerindendir. (Sarin’i Japonya’da metro istasyonuna yapılan terörist saldırıdan hatırlayabilirsiniz). Alüminyum ve nükleer endüstrilerinden elde edilen bu zehirli atığın depolanması oldukça güçtür. Denizlerin dibine depolandığında milyonlarca balığın ve deniz canlısının ölümüne neden olmakta, eğer toprağa depolanırsa nehirlere ve yeraltı sularına karışmakta ve toprağı zehirlemektedir. Metali yeme özelliği de bulunduğu için sodyum flurürün depolanması için üretilen konteynırlar oldukça pahalıya mal olmaktadır.
Sodyum florürün suya ve diş macunlarına eklenmesi ile bu endüstriler tehlikeli atıklarını elden çıkarmakla kalmadılar aynı zamanda bu işten para kazandılar. Florürün ne kadar çok hayatımıza girdiğine ve hangi üründe ne miktarda kullanıldığına şuradan bakabilirsiniz.
Bir diğer teori de Sodyum florürün ilk ortaya çıkması ve kullanımı ile ilgilidir. Bu konuda bazı yazarlar sodyum florürün ilk amaçlı olarak içme sularına eklenmesini Nazi Almanyası’na dayandırmaktalar. Nazi Almanyasın’daki esir kamplarında sulara sodyum florür eklendiğini belirtmekteler. Gestapo’nun insanların diş sağlığı ile ilgilenmediği çok açıktır, o zaman suya neden sodyum florür ekliyor olabilirler?
Amaçları kitle ilaçlaması yaparak insanları sakin, uyuşuk ve teslim olmuş bir hale getirmekti (Referans: The Crime and Punishment of I.G. Farben Joseph Borkin)
2. dünya savaşı sonrası, florür deneyleri içerisinde yer alan alman I.G. Farben şirketi, ABD ile ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. CIA’de, nazilerin kitlesel denetim deneylerinin sonuçlarını öğrenmeye çalışır ve bilgi toplar. Alman şirketi Farben’e, CIA ajanı Amerikalı bir danışman atanır. O sırada CIA’in başında, bu kurumun efsanevi kurucusu Dulles vardır. Dulles’in yanında Dr. Estabrooks, danışman olarak çalışmaya başlamıştır.
Dr. Estabrooks, colgate yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda CIA başkan danışmanı, New York Hamilton üniversitesi pgiboloji bölüm başkanı ve ABD hükümetinin hipnotizma ve davranış pgibolojisi danışmanıdır. Böylelikle Colgate florürlü diş macunu üretir. ABD halkı, içme sularının sağlıklı olması için, bu sulara sodyum florür katılması için izin vermeye ikna edilir.
Bunlar ve buna benzer komplo teorileri tüm dünyada son yıllarda ciddi şekilde konuşuluyor. Sodyum florür gibi bir zehirli atıktan masrafsız kurtularak aynı zamanda da kitle hipnozu gerçekşeltirip insanları teslim olmuş kölelere çevirmek bir taşla iki kuş atasözümüzü hatırlatıyor.
Tümünü Göster