Beyler elimden geldiği kadar yazmaya çalıştım. Biliyorum kızacaksınız ama yatmam gerek yarın işim var 4 gibi burada olurum kendinize iyi bakın *

Düğün sona ermişti. Düğünden sonraki gün Burak ben candan hoca eve dönüyorduk. Artık evimiz değişmişti gerçi. Burak lüks bir semtten iki katlı çok büyük olamayan bir villa aldı. Benimde bir odam vardı artık. Malum artık Candan Hocayla başka birisi yatacaktı:) . Hemen hemen her gün Burakla beraber bir yere çıkıyorduk artık ben büyümüş sayılırdım 5.sınıf olacaktım bu genç çiftin yanında biraz sırıtıyordum açıkçası. Ama biz ilginç bir aile olmuştuk .Yaz tatili de basket ve çift gezmesiyle geçiyordu. Okullar açıldı rutin bir şekilde geçiyordu. Yan sınıftan bir kız bana çıkma teklifi etmişti. Bende ona daha küçük olduğumuzuz ve olmayacağını söyledim. Bunun haberini alan simge zaten kızın yanında bitmişti yanlış hatırlamıyorsam kavga etmişlerdi. Bir kız benim için bir kızı dövüyordu. Basketle uğraştığım için zaten boyum yaşıtlarıma göre uzun , fiziğimde iyiydi. Övünmek değilde yakışıklıydım yani. O sene zaten candan hocayla son senemdi. Onun içinde biraz üzülüyordum. Matematik olarak 5 bana çok kolay gelmişti. Çünkü yazın ben üslü sayıları dahi çözebilecek vaziyete gelmiştim o yüzden dersler pek dert değildi...

Uyandığımda hemşirenin biri gözüme ışık tutuyordu. Uyandığımı görünce yanağıma bir öpücük kondurdu. Sanırım hayatım boyunca içten ve sevgiyle gelen aldığım son öpücüktü o. Halam başımda bekliyordu. Yine yapmacık tavrından taviz vermiyordu. Eniştem olacak binte oturmuş başımda sigara yakmıştı o zamanlar dumansız hava sahası diye bir kampanya yoktu tabii. Halam enişteme bakıp şu sigaranı dışarıda iç demişti. Bu iki kişi peri masalının lanet kaynaklarıydı. Halam taburcu olduktan sonra beni evine zütürmek için eniştemin torosuna bindirmeye çalışıyordu. Annemi istiyorum diye bağırıyorum avazımın çıktığı sonra suratıma bir tokat indi hayatımda yediğim ilk tokattı. Eniştem denen huur çocuğu bana vurmuştu. Ardından sus ulan yetim bin demişti. O zaman anlamamıştım ama bu kelimenin anldıbını öğrendiğimde zaten hesap soracak bir enişte kalmayacaktı. Halam o zamanlar bana enişteme nazaran daha iyi davranıyordu. Sinsi huur. Beni eve zütürdüler. Yolda sinirden üstüme kusmuş arabayı batırmıştım . Halam baranın (kuzenim eniştemin küçük kopyası) eski elbiselerinden bana verdi. Çıkardığım elbiseler bana ait olan son elbiseler olacaktı...

1 ay sonra tam anlamıyla düzelmiştim. Zaten Candan Hoca hamileydi kendi derdindeydi bende elime geçen 8.sınıf matematik kitabını alıp çözmeye başladım. Bir hafta tek başıma onla uğraştım. Üslüleri yapıyordum bilimsel gösterimi pek anlamıştım canan hocaya sormaya gittim. Eline kitabı aldı önceki sayfalara baktı dolu görünce biliyorum sporcu olamayacaksın ama ileride bu ülkedeki en donanımlı kişiler arasında olacaksın demişti ve konuyu anlatmıştı. Yazon sonuna doğru sbs deki matematik konuların tamdıbını bitirmiştim 6 ya geçen birinine göre pek rastlanmayan şeydi.

Okullar açıldı artık 6 olmuştum Candan hoca yoktu ama ünüm tüm hocalara yayılmıştı. ilk gün matematik hocası tahtaya köklü bir problem yazıp alp neredeysen çık bakalım dedi. Normalde kökler 8 in konusuydu hocaya dönüp sorunuzdan emin misiniz bu çok kolay demiştim. Çöz bakalım beyefendi demişti 10 saniye sonra kolay bir toplama işlemini çözmüştüm. Bu sefer daha zor sordu onuda çözdüm. Şöhretini hakediyorsun genç adam dedi. Bilirsiniz 6 da sınıflar dağıtılır. Simge ile aynı sınıftaydım o beni biliyordu ama diğer sınıf arkadaşlarıma göre baya havam olmuştu.

beyler bugün çok kötü bir şey oldu hiç yazasım yok... Kusura bakmayın

Sonra omzumda bir el hissettim. Kurtarıcı el. Candan Hoca. Bana baktı .Eğildi niye ağlıyosun bakayım sen dedi. 'Ben ,bendiyebildim. Candan Hoca dur bakalım ben tahmin edeceğim anneni kaybettin vr burada ağlıyorsun. Hayır dedim kısık bir sesle. Candan Hoca o zaman baban dedi. Benben benim ne annem ne babam var diyebildim.Canım hocam bana sarılmıştı. inanır mısınız omzumda ağladığına her türlü iddaya girebilirim. Sonra bana döndü yüzünü avuşturdukimin sınıfna düştün bilmiyorum ama sen bundan sonra benimsin küçük adam dedi''.

Direk beni elimden tuttu kapıdaki sınıf listelerine baktı ismin ne diye sordu Alp, Alp Salimovic( soyadım ve ismim udurmadır ama gerçek soyadımın sonuda ovic'dir). Alp bakalım sen kimin sınıfındaymışsın dedi. Kadının bana bakan gözleri resmen gülüyordu. Annemden sonra gördüğüm sevgiyle bakan gözler... Sonra güldü gülümsüyordu. Benim suratıma bakıp sen niye hala somuurtuyorsun be çocuk benim sınıfımdaymışsın dedi. Zorlada olsa gülümsemeye çalıştım. Aslında gülümsemek isteiği içimi inanılmaz sarmıştı ama ruh halim beni zorluyordu. Sonra Candan Hocam beni elimden tutup sınıfıma zütürdü. Canan Hoca canım hocam. ilk karşılaşmamızda 24 yaşındaydı. Uzun boylu sarı saçlıydı. ilk öğretmenlik deneyimiydi o gün. Hayatıma belki yön veren gün. Sınıfa hocamla birlikte girdik...

Evet beyler Cedi.. O hayallerini gerçekleştirdi Cleveland'a Bucks'tan draft hakkıyla draft oldu.Şu andada açık ara ülkenin basketboldaki en iyi ismi. Bize nasip olmadı zaten oralara da geleceğim. Pilsen'de yazın harika işler yapmıştık. Cedi ile iyi ikili olduk bide osman vardı yanlış hatırlamıyorsam ismini. Soyadı Demirtoz o da şuan Efes'te oynuyor o da iyi şeyler yapıyor. 3 ümüz gerçekten küçük erkeklerde harikalar yaratıyorduk. Yaz sezonununda ilk 4 e kaldık. Biz Darüşafaka ile eşleştik. Diğer eşleşme Fenarbahçe Oyak Reanult'tu. Darüşafakı'yı son saniyede attığım üçlükle yenmiştim. Koç bana bu sayı sana mvp'yi getirecek diyordu. Fenerbahçe ile finalde eşleştik. Aslında iyi oyuncuları yoktu bi tane ayı gibi tipsiz oyuncuları vardı zaten tüm sayıları o yapıyordu. ismi Enes'ti zaten ismi tanıdık gelmiştir. ilk 3 periyot iyi işler yapıyorduk. Cedi 1 numara oyun kurucuydu. Ben 2 numarada oynuyordum. Son peryiot arada sadece 2 sayı fark vardı. Son 2 dakika kala Fenerbahçe sadece bir sayı öndeydi. O maç enes 26 sayı ile oynuyordu. Gerçekten iyi bir sonuçtu küçüklere göre. Cedi oyunu kurdu. Ben 3 lük çizgisine hareketlenir gibi yapıp enesin arkasından dolaşmıştım cedi anında bana pası attı turnike için kalktım yükselirken enes beni bacağımdan çekti ve ayağım yan bir şekilde parkeye düştüm. Hakem enesi direk oyundan attı sayı olmuştu sportmenlik dışı faul çaldı ama ben kalkamıyordum. Bileğim kırılmıştı. Zaten çok kötü basmıştım. Ayağıma bakamıyordum acı içerisindeydim. Olayın vehametini Fenerbahçeli oyuncuların bile bana ağlamasından anlamıştım durumum çok kötüydü. Direk sedyeyle alıp beni spor salonun dışarısına zütürdüler. O binin tam ismi Enes Kanter'di

Annemin düğün davetiyesiydi.. Ama mektup annem tarafından gönderilmemişti. Kimin benimle ne alıp veremediği vardı da bana böyle bir binlik yapıyordu. Zaten kimin tarafından gönderildiğini biraz sonra öğrenecektim . Kocası göndermişti. Davetiyeye bır kağıt da eklemişti.
Après cela, pas de mère Annen artık yok.

Annem artık yok.. Zaten benim için annem beni terkettiğinde ölmüştü. Açıkçası pek tepki vermemiştim artık alışmıştım annesizliğe. O yaz bir davetiye de biz basıyorduk. Candan Hocayla Burak evleniyordu. Düğün Ağustos ayında oldu. Klagib izmir düğünü eğlenceli çalgılı içkili. Hiç unutmam ilk alkol deneyimim o düğün olmuştu. Burağın yeğeni ismi Serkan. Yanıma geldi tanıştık. Önce hafiften bir müzik çaldı sonra candan hocayla burak sahneye geldi. Candan Hocam gerçekten çok güzeldi. Evet beyler hayatımda o kadın kadar güzel birini daha görmedi öyle söyleyeyim. Burak da zaten kendine güvenen yakışıklı biriydi anlayacağınız ünlü çiftler gibi olmuşlardı. Neyse onlar evlene dursun biz serkanla binlik peşindeydik. Serkan bana hiç bira içtin mi dedi bende hayır dedim. Bana bakıp bende diye güldü. Bende ona dönüp o zaman içelim diye bin bin sırıttım. Operasyon belliydi sakiler içki dağıtırken serkan babasının içki istediğini adama söyleyecek ve alacaktı. Plan tıkır tıkır işledi. Serkan elinde efes pilsen metal orta boy birayla geldi. Bana baktı ve ilk sen dedi. Bende zaten dünden meraklayım aldığım gibi sanki kola içercesine kafama diktim. Dikmemle öğürmem bir olduç. Bu iğrenç bir şeydi. Serkana bakıp berbat dedim. O da içtikten sonra öğürmüştü evet gerçekten berbattı. Sanki kolonyayı tahılla karıştırmışlar gibi bir tat var dedim. Zaten öyle dedi ve güldük...

Alp hanginiz dedi. Bende utangaç utangaç benim diyebildim. Halama dönüp bizi Alp'le yalnız bırakın dedi ve kapıyı kapattı. Hayattta gördüğüm tabiri caizse en taşaklı adamdı. Hem yakışıklı hemde kendine güveni olan biriydi. Kendi kendime bende bu adam gibi olmak istiyorum diyordum. Alp öncelikle ben babanın arkadaşı aynı zamanda avukatıydım dedi. Hayatımda bir avukat daha... Nasılsın iyi misin diye halimi hatırımı sorduktan sonra bana nasıl davrandıklarını sordu. içimde kalan bir soru vardı bunun cevabını hep merak ediyordum. eee Amca sen bilgili birine benziyorsun sana bir soru soracağım bin ne demek? Dedim . Adam bana bakıp bu lafı nereden duydun dedi. Eniştemin bana bu lafı dediğini babamın arabasını aldığını , candan hocamı kısacası her şey anlattım .Adam köpürmüştü enişten demek babanın arabasını aldı ha dedi ve doğruca halamı salona çağırıp bunu nasıl yaptıklarını onların hepsini dava edeceklerini söyledi. Bir kontrat örneği bıraktı. Kontratta halamın okuduğuna göre mal sahiplerinin ölmesi dahilinde kimse mal varlığına el süremez şayet mal sahibinin çocuğu varsa reşitlik halinde tek sahiplik hakkı ona aittir yazıyordu. Anlayacağınız eniştem için çanlar çalıyordu. Adam gitmeden de bana bir kitap bıraktı baban sana işbara diyordu biliyorum bu kitapta neden dediğini anlayacaksın ama biraz erken acele etme dedi. Verdiği kitap Atsız'ın Bozkurtlar kitabıydı...

Beyler bunalıma girmiştim. Yine yükselişim bir anda uçuruma rastlamıştı. Basket hayatım bitmişti. 1 hafta boyunca odamdan çıkmadım zaten kendi rızamla çıkacak halimde yoktu. Burak bana moral hediyesi olarak pc alıp geceleyin odama ben uyurken kurmuştu. Uyandığımda bilgisayarı gördüm ama umrumda değildi. O zamanlar bilgisayar hele hele masaüstü biraz lükstü. En son çare olarak Canan Hoca simgeyi çağırmıştı. Odama girdi. O gelince sırtımı ona döndüm beni yalnız bırak diye bağırdım. Ama geri adım atmadı doğruca gelip yanağıma bir öpücük kondurdu. Bende dönüp ona sarıldım. Bir daha oynayamayacağım dedim oynayamayacağım..

Bir kaç gün sonra her şeyi kabullenip bilgisayara döndüm. 2 saat içinde bilgisayarı çözmüştüm ilk olarak messenger açtım ama hotmaili olan arkadaşım olmadığı için devam etmedim. Sonra internete savaş oyunu yazdım. ilk başta çıkan şey Counter Strike 1.6 indir. Bende indirdim. Gece gündüz o oyunu oynuyordum. O zamanlar serverlar pek yoktu. Botlarla oynuyordum. iki gün sonra expert botta bile sıkılır hale geldim. Bu sefer kendimi kitaplara verdim. O zaman gözüme babamın bana bıraktığı atsızların bozkurtlar kitabı oldu.

Kitabı başta okumaya çalışsamda anlayamıyordum onu bir yere bırakıp matematik kitabıma geri döndüm. Tatil öyle yada böyle geçmişti okullar açılmıştı matematik kitabını tamamen dolu halde öğretmenime verdim ve büyük bir öpücük daha aldım. Candan Hocam artık benim annemdi. Zaman geçiyordu hocam her hafta bana başka kitaplar veriyordu. Arkadaşlarıma çizgi film açtığı zamanlar beni yanına çağırıp matematik anlatıyordu. 1.sınıfın sonlarına doğru çarpma işlemlerini yapar hale gelmiştim.Bir gün akşam saatlerinde eve bir postacı geldi. Enişteme bir belge verdi eniştem belgeyi açıp okuduktan sonra adeta çıldırmıştı. Doğruca üstüme yürüyüp beni dövmeye başladı. işin kötüsü neden dayak yediğimi bilmiyordum. Dudağım açılmış ve burnumdan kanlar geliyordu. Sonra yorulmuş olacak iki tane vazo devirip odasına gitti ertesi gün o halde okula gidecektim...

O gün o halde okula gitmiştim. Yere bakıyordum üzerimdeki binlik duygusu üstüne bide ağzım yüzüm dağılmış bir görüntü eklemek istemiyordum. Gittim ve Simge'nin yanına oturdum ilk önce farketmese de yüzüme bakınca her şeyi görmüştü. Alp,alp yüzüne noldu. Cevap veremeden ağlamaya başladım. Simge geldi ve bana sarıldı saçları yüzüme takılıyor ıslak yaşlarıma değiyordu. Sonra yüzüme baktı. Bakışları dudağıma dağılmış dudağıma geçti ve ufak bir öpücük kondurdu. Biraz saçma evet ama samimi olarak aldığım ilk öpücüktü.

Geldim beyler kusura bakmayın çalışıyorum işim çıktı zaten zamanı gelince nerede çalıştığımı öğreneceksiniz

Candan Hocaya bağırdığım için kendimi kötü hissediyordum ne de olsa kadın beni o kaçıklardan çekip almıştı. Gittim yanına sigara paketini dizine koydum ve karşısına oturdum. Bir şey söylemiyordum. O da vitrindeki viskiyi gidip çöpe attı. Bana güldü başka problemimiz var mıydı dedi? Ben de hayır diyebildim. Aylinle artık buluşuyordum ama sigara içmiyordum. Ne de olsa Candan hocayla antlaşmıştık. Evet beyler hızlı geçicem 2 gün sonra seyahate çıkıcam o yüzden yarında kadar bitirmeye çalışacağım. 8.sınıfta zaten full çalışmayla geçti. 496 puan yaptım sace iki tane ingilizce yanlışım vardı.

Selin... Simge... hangisini seviyordum yada ikisinide sevmiyorsam niye düşşünüyordum. O an karar verdim anı yaşayacaktım. Selinle her günü birlikte geçiriyorduk aara sıra bana yakınlaşmaya çalışıyordu ama karşılık vermiyordum. Ara sıra öpüşüyorduk bu benim çok hoşuma gidiyordu. Göğüsleri yaşıtlarıma göre büyüktü buda dikkatimi çekiyordu yani anlayacağınız ergenliğin ilk dönemleri...

Selinle 2 haftalık maceramızdan sonra o evine dönmüştü. Bende sıkılıyordum eve geri döndüm. Bana spor dışında bir sosyal aktivite lazımdı. Ama kabul edersinizki öyle bir şey yoktu. Bende ayağın en az kullanıldığı spora masa tenisine yöneldim. Akademide kursu vardı. Eski basket hocamla karşılaştım. Bana olanları duyduğunu üzüldüğünü söyledi .Masa tenisie iki hafta gittikten sonra bıraktım .Boyum ve kollarım bu spora göre çok uzundu topu karşılamak için kollarımı kasmak zorunda kalıyor vakit kaybediyordum bende sporu bıraktım.

Yaz tatili bitiyordu 7 oluyordum. Bu yılda simgeyle geçecekti. Artık birlikteliğimiz bana normal geliyordu. Sarılıyorduk. Okul dışında simge sürekli temas ediyordu. Ergenliğe kızlar daha erken girer ya o daha istekliydi. Ara sıra öpüşüyorduk. ikimizde daha fazlasını istesekde belli zaten yapabileceğimiz şeyler sevdiğim kızlada yapmak istemiyordum. Bu konuya daha değinmeyeceğim.7.sınıfta sbs yi bitirmiştim .Denemelerden genellikle full çekiyordum. 7.sınıfta bitmişti Faris gittikçe büyüyordu. Bende yazın kaçamak kaçamak basket oynuyordum. Ayağımı zorlamdan atış yapıyordum tek başıma.

6.sınıfta tek matematik kitabı açmamıştım sürekli genel kültür tarih çalışıyordum. Haftada bir hastahaneye fizik tedaviye gidiyordum. Gerçekten çok acı veriyordu. Kitap okuyup edebiyatımı geliştiriyordum. Madem sporcu olamayacaktım donanımlı bir birey olacaktım. 6.sınıfta ilk dönemde kürsüde ben vardım yanımda üçüncü olarak simge vardı.

2.dönemde geçiyordu mart gibi apar topar hastahaneye gitmiştik. Evet Candan Hocam anne oluyordu. Cinsiyeti sırf heyecan olsun diye öğrenmemişlerdi. Erkekti. Herkes toplanmıştı hastahaneye belki kan bağım yoktu ama kardeşim olmuştu. Geçicem beyler buraları.6. Sınıf bitti yine okul birincisiydim. Çocuğun ismini Faris koydular evet babamın ismini. Artık kardeşimle bir bağım vardı. Herkes çocuğun üstüne titriyordu. Benim canım sıkılmıştı Candan Hocadan izin alıp izmire Nebahat teyze ve Ali Riza amcanın yanına gittim. Her gün denize gidiyor sürekli yüzüyordum. Doktorumda yüzmenin eklemleri harektlendirdiğini ve ayağıma iyi geleceğini zaten söylemişti. Kasaba evinin yanında küçük pansiyonlar vardı anlayacağınız denizde kalabalık olmasada yine giren çıkan vardı. O yaz selin diye kızla tanıştım onunla takılıyordum. Benden bir yaş büyüktü sekize geçmişti. Sürekli yüzüyorduk. Bir gün denizden biraz açılmıştık. Selin bir anda batmaya başladı deniz boyunu geçmişti . Ben yüzmeyi tam anlamıyla bildiğini sanıyordum ama pek bilmiyormuş. Suya dalıp kızı çıkardım. Bana sarıldı kıyıya doğru yüzdük yüzdüğümüzde dudağımdan öpmeye başladı o zamanlar tam anlamıyla ergen olmasamda yine bir şeyle hissetmiştim. Bende karşılık verdim sonra bana bakıp saol dedi. Simgeye ihanet etmiştim. Kendimi suçlu hissediyordum ama yaşanan olayda hoşuma gitmişti.

Spor salonundan apar topar çıktık Candan hoca ve burakta benle geldi. Koç maçı bırakıp beni arabasına bindirdi. Apar topar hastahaneye gidiyorduk. Koç gözlerimi kapıyordu bakma bakma iyi olacaksın diyordu. Ama sesi buğulu geliyordu. Hastahaneye gittik röntgen çektiler ayağımın durumu çok kötüydü beyler tarak kemiklerinden bileğe yakın olan iki kemik kırlmış bilek kemiğim zorlamadan dolayı çatlamış ve ayağım bileğimden çıkmıştı. Röntgenden çıkarken ayağımı görmüştüm. Beyler şöyle söyleyeyim hani tarak kemiğinin orada çıkıntı olur ya yukarı doğru bende ondan yoktu ayağım bileğimden sarkmıştı ve şişmişti. Doktor ayağıma baktı. Eğer alçıya ayağı çıkık halde alırsam kangrenden ayağını kaybeder dedi. O yüzden ilkel bir yönteme başvurmak zorundayım dedi. Ağzıma bez koydu ve bir anda ayağımı yukarı doğru itti. Hayatımda yaşadığım en büyük acıydı. Normal çıkık olsa acımadı ama ayağımdaki kırıklar yüzünden o kadar kasılmıştım ki yüzümde döküntüler çıkmıştı. Kemiklerin takırdama seside çok kötü bir şeydi. O duruma rağmen doktora ben ne zamana iyileşirim dedi. Ah genç adam o kadar spor aşkıyla dolusun ki önündeki durumu görmüyorsun. Tarak kemiği kırığı en uzun süren tedaviye sahiptir. Burada sıkıntı yok ama bileğinde çatlamış. Tarak kemiğini bileğini step takıp alçıya alacağız buda en az 2 ay demek. Ardından da fizik tedaviye gelmek zorundasın çünkü daha demin ayağına takarken doku zedelenmesi olduğu su zütürmez bir ihtimal alçıda kalıncada o dokular tembellik yapacaktı fizik tedavi şart olacak. Ayriyetten de bileğinin çıkma durumuna bakarsak kesin bir şekilde sabit kalmayacaktır. Eğer bileğini zorlarsan kusura bakma ama yine çıkar dedi. Yani anlayacağınız beyler spor sevdası buraya kadardı.

Aylinle gitgide iyi oluyorduk artık birbirimizin ilacıydık. Parkta oturup sigara yakıyor kola çekirdek yapıp dertleşiyorduk. Aylin yalnızlığım bir ilacı dahaydı. Bakalım yan etkileri ne zaman gösterecekti.Bir gün yine buluşmuşken bana açıldı. Bana karşı bir şey hissettiğini ama adını tam koyamadığını vs. vs. Artık ne biliyim salak gibiydim bu gönül mevzularında. Ayline duygularımın çok karışık olduğunu ama onun yanında tüm dertlerimi unuttuğumu kendimi iyi hissettiğimi söyledim. Aylin her şeyin ilacı zamandır dedi kafasını omzuma koydu. Aylin...

Tabi ağzı süt kokan ben sigara başlayınca bizimkilerde anlamıştı zor bir şey değildi. Buradan liseli kardeşlerime sesleniyorum siz ne kadar sakladığınızı sanarsanız sanın aileniz her türlü anlar çakar mevzuyu. Candan hoca bastı yaygarayı çabuk paketi bana ver dedi. Bende kendisininde alkol aldığını ama benim ondan hiç bir zaman şişesini istemediğimi söyledim ve odama gittim. Candan Hoca ile aramızdaki uçurum yükseklik kazanıyordu...

Ulan sigara almıştık ama çakmak almamıştık. iyi mi? Neyse parkta sigara içen birinden alırım dedim. Bankta bir kız sigara içiyordu gittim yanına çakmağını alabilir miyim dedim uzattı bende yaktım sigarayı sigara yakıldıktan sonra içe çekilmesi gerektiğini biliyordum ama ben biraz fazla çekmiştim direk öksürdüm. Başım dönüyordu. Kız bana bakıp güldü gel otur yanıma şimdi senin başında dönmüştür dedi bende kıza baya deneyimlisin dedim. Ne yaşadında o sigarayı aldın yanında arkadaş çevresi de yok sen dertlenmişsin dedi bende utanmadan olayı bir bir anlattım. Kız bana bakıp kusura bakma ama binliğin alasını yapmışsın dedi. Bende zaten binim dedim sigaramı ikinci kez çektim bu sefer daha az şiddette öksürmüştüm. Ben Aylin dedi. Bende alp memnun oldum dedim. Kız 9 a geçmişti benden bir yaş büyüktü. Redbulla bakıp içmeyeceksen ben içebilirim o efsane şeyi dedi. Bende hiç öyle olur mu istersen birlikte içelim dedim. Bira içen ergenler gibi redbull içiyorduk. Kıza döndüm senin derdin ne dedim. Anlatmaya başladı hikayesini babası baya zenginmiş ama bir tane metris bulmuş. Annesini aldatmış. Annesi bunalım içinde tabi bi de üstüne ara sıra eve gelen babası bide annesini dövmeye başlamış. Anlayacağın benim babam erotik kafa bakımından senin büyümüş halin dedi. Ben asla böyle bir şey yapmam o işi de ergenliğime ver dedim. Gülümsedi. Seninkiler nasıl dedi. Benimkiler mi dedim. Annen ve baban onlar nasıl dedi. Bende ne annem ne babam var dedim. Ya bırak dalga geçmeyi dedi. Keşke dalga geçsem dedim. Kız balşını omzuma koydu kimde kalıyorsun dedi. ilkokul öğretmenim vilayetimi aldı o da babamın avukatıyla evlendi şimdi neden bahsediyosun sen diyeceksin uzun hikaye benim durum böyle dedim. Artık her gün aynı saatte parkta o kızla buluşuyordum.

geldim beyler...

ANNE ANNE ANNE. Kabuslarımdan hep böyle uyanıyordum. Artık dayanamıyordum suskunluğumu bozup halama annem nerede diye sordum. Anen mi anneni soruyorsun ha ''SENiN ANNEN SENi BiR BAŞINA BIRAKTI ZAVALLI YETiM SENi KiM BiLiR FRANSA'DA KiMiN ALTINA YATMIŞTIR'' . Hayır dedim sessizce annem benim tek varlığım beni bu kaçıklara bırakmaz , bırakamaz. Her gün pencereye bakıp annemi aradım. Dışarıda çocukların annelerinden salçalı ekmek isteyişlerini dinledim. Baran ayısının çocuklara yaptığı zorbalıkları izledim. Babamdan bana son kalan son şeyi kurt kolyesini boynumdan çıkarıp makasıyla bir bir kesmesini izledim. izledim. izledim. Baran benden 2 yaş büyüktü. Eniştemin küçük ve kilolu haliydi. Bu hayatta benden iyi seyirci olamazdı. Dinleyicide. Sofrada halamın annemi kötülemesini dinledim. Eniştemin babamı kötüleyen laflarını dinledim ulan huur çocuğu ulan. Gaddar bin. Günün biri geldi eniştem beni ayağıyla dürTEerek kaldırmıştı kalk lan it dedi üstüme baranın eski kıyafetlerinden attı benle geliceksin tek kelime edersen bi tane koyarım ağzına dedi. Salak salak gittim onunla. Nüfus dairesine. Eniştemin yükselişi. ikametgahımı kendi adresine aldırmıştı. Hiç unutmam oradan çıkarken bin bin gülüyordu. Ben tabii salak ben ne anlayacağım. Daha 7 yaşındayım. Günler geçti halam bir gün elime bir çanta yazılmış çizilimiş yıpranmış bir defter ve baranın eski mavi önlüğünü verdi. Okula gidecektim. Baranla yürüyerek gittik okul eve çok yakındı. Baran bini beni ortada bırakıp kendi sırasına gitmişti. Yine bir başımaydım.1.sınıfta bilirsiniz herkesin velisi çocuğuyla birlikte ilk gün okulda olurdu. Ben bahçede yalnızdım burada ne yapacaktım. Oturdum bir banka ağlamaya başladım. Ağlıyordum yalnızlığıma ağlıyordum. Annesine veya babasına lütfen beni bırakmayın diyen çocuklara bakıp ağlıyordum. Elimdeki yıpranmış çantaya ayağımı sıkan baranın eski ayakkabısına ağlıyordum.