-
1.
0http://incicaps.com/images/3964315123.jpg
bu ilk capsim.ileriki capslerde inci giberli de koycam
inanmayanlara kapak.fake değilim diğer capsleride yedirtçem size
özet:züt olucaksınız
edit: @3e kapak
http://incicaps.com/images/4134515123.jpg
cocukmus.cocuk senın gotune girsin 18yasındayım!
edit: http://incicaps.com/images/402331-1284403934.jpg
bu caspleri incide kiz yok diyen öküzler için koydum.
yoksa knedimi size gostermeye m4erakli değilim amk!
-
2.
0"kakam geldi." dedim.
"dur bi tuvalete gideyim." dedi.
"ne diyon olum, mal mısın ?" dedim
"sus lan; ne yediysen sıçamıyorum zaten." dedi.
"sen içimdesin ya dicektin sanırım." dedim
"ben bile kabullenemedim, bi gibtir git. içimdesin ayağına hayatımı sömürdün huur." dedi.
-ayrıldık.
dedi "naber".
dedim "iyidir".
dedi "bu muhabbeti 'sen içimdesin ya' lafına nasıl bağlicaz".
dedim "koy züte, boşver".
dedi "allah belanı versin".
dedim "verecekse ikimize de verir".
-seviştik. -
3.
0Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan temsili savaş" olarak bilinir.[kaynak belirtilmeli]Tümünü Göster
1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı (Amid) aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'de konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen'de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü istanbul)'ten ayrıldı(13 mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. Matthew of Edessa Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor [1].
Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Şikayetler üzerine de şehrin Ermeni mahallesini yıktırıp, bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[2]
Diyogen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sıradada Halep'te bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan Sultan teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 50.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans imparatorunun gerçek hedefinin isfahan'a (Bugünkü iran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.
Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. ilk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı. Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan temsili savaş" olarak bilinir.[kaynak belirtilmeli]
1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı (Amid) aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'de konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen'de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü istanbul)'ten ayrıldı(13 mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. Matthew of Edessa Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor [1].
Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Şikayetler üzerine de şehrin Ermeni mahallesini yıktırıp, bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[2]
Diyogen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sıradada Halep'te bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan Sultan teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 50.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans imparatorunun gerçek hedefinin isfahan'a (Bugünkü iran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.
Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. ilk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı. -
4.
0kızdan ayrıldın diye kızın resmini koyup durma yannan
-
5.
0@3 özet geç bin... ya da bi dakka geçme vazgeçtim.
-
6.
0incigiber yaz zütüne başına inanak
-
7.
0bu zütü gibmek isterdim hocu dürüst olayım
-
8.
0lan gibtirgit tamam
-
9.
0ananı gibim capse bak
-
10.
0amk kaç başlık açtın lan sen? her başlıkta bu resim bi gibtir git ya
-
11.
0Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan temsili savaş" olarak bilinir.[kaynak belirtilmeli]Tümünü Göster
1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı (Amid) aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'de konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen'de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü istanbul)'ten ayrıldı(13 mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. Matthew of Edessa Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor [1].
Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Şikayetler üzerine de şehrin Ermeni mahallesini yıktırıp, bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[2]
Diyogen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sıradada Halep'te bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan Sultan teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 50.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans imparatorunun gerçek hedefinin isfahan'a (Bugünkü iran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.
Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. ilk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı. Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan temsili savaş" olarak bilinir.[kaynak belirtilmeli]
1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı (Amid) aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'de konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen'de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü istanbul)'ten ayrıldı(13 mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. Matthew of Edessa Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor [1].
Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Şikayetler üzerine de şehrin Ermeni mahallesini yıktırıp, bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[2]
Diyogen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sıradada Halep'te bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan Sultan teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 50.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans imparatorunun gerçek hedefinin isfahan'a (Bugünkü iran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.
Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. ilk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmışt -
12.
0tamamda dıbına koyim ben senin
- 13.
-
14.
0napak dıbına koyayım kızsa biri gibsin la şunu
-
15.
0@1 gerzek ispatin kime kız oldun yada olmadın gibimdemi sazan sürtük he verceksen o ayrı mesele
-
16.
0o diil de..
ccc alparslan giber ccc -
17.
0inci giber yazıpta çekinde inanak
-
18.
0am var dediler geldik
-
19.
0ELEKTRiK NEDiR ?Tümünü Göster
Elektrik iki türdür. Statik elektrik ve Dinamik elektrik. Yaklaşık 2000 yıl
kadar önce, Yunanlı bilgin Thales Kehribarın kumaş parçasına
sürtülmesi ile küçük kıvılcımlar çıkardığını görmüştü. Statik elektrik
ilk kez bu şekilde gözlemlendi. Statik elektrik durgun, pratik olarak
iş yapmayan elektrik türüdür, kontrolsüz bir enerji şeklidir ve zaman
zaman boşalmalar yapar. Yağmurlu havalarda bulutlar pozitif yüklü
statik elektrikle dolarlar, yeryüzü negatif elektrik yüklü olduğu için,
yüksek yerlerden bulutlara elektrik atlar buna yıldırım adı verilir.
Eğer bu elektrik atlaması buluttan buluta ise o zaman şimşek
adını alır. Statik elektriğe; saçımıza sürdüğümüz tarakta,
arabadan indiğimizde tuttuğumuz kapı kolunda, televizyon
ekranınına elimizi sürdüğümüzde de rastlarız. Statik elektrik
elde etmek için yapılan araca Van De Graaf jeneratörü adı
verilir bu jeneratörle 20 milyon volt kadar statik elektrik elde edilebilir.
ikinci elektrik türü Dinamik, yani hareketli elektriktir. Bu elektrik
kaynakları elektron devinimi sağlarlar. Elektronlar negatif kutuptan
pozitif kutba doğru hareket ederler. Dinamik elektrik iki tipdir.
1-) D.C. Direct Current kelimelerinin kısaltılmışıdır.
2-) A.C. Alternatif Current kelimelerinin kısaltılmışıdır.
D.C. elektrik kaynağı hepimizin çok iyi bildiği piller, akümülatörler
ve dinamolardır. Piller ve Akümülatörler kimyasal reaksiyonlardan
elektrik enerjisi üretirler, akümülatörler ve pillerin bazı tipleri tekrar
doldurulabilir ve tekrar tekrar kullanılabilirler. Nikel Kadmiyum piller,
Nikel Metal Hidrit piller bu tip pillerdendir .Akümülatörlerin esası
sülfürik asit içindeki kurşunun kimyasal reaksiyonudur.
Dinamo ise tersine çalışan bir motor dur denilebilir. Kuvvetli bir
manyetik alanda dönen bir sargının (bobin) üzerinde elektrik
akımı oluşması esasına dayanır.
Düz akım denmesinin nedeni burada ki elektriğin bir volt zaman
grafiğinde düz bir yol izlemesi nedeni iledir, yani bu elektrik
çeşidinin voltajı zamanla değişmez.
A.C. Alternatörler vasıtası ile elde edilen elektrik çeşididir.
Alternatörleri döndürmek için ise, barajlarda su, elektrik
santrallarında çeşitli yakıtlar kullanılır.
A.C. denmesinin nedeni bu çeşit elektriğin zamanla yön değiştirmesidir.
A.C. nin özelliği transformatör denen aygıtlarla voltajın
yükseltilebilmesi veya düşürülebilmesidir.
Voltajın yükseltilebilmesi nedeni ile uzak mesafelere daha az
kayıpla gönderilen bu çeşit elektrik günlük hayatta en çok
kullandığımız elektrik çeşididir.
Doğru akım kaynaklarında + ve - kutuplar olduğu halde, alternatif
akımda kutuplar yoktur.
Dinamo ile Alternatörün bulunuşu ve geliştirilmesinde katkıları
olanlar içinde; Michael Faraday, Nicola Tesla ve Zenobe Gramme
sayılabilir.ilk pili Alessandro Volta yapmıştır.ilk akümülatör
Gaston Plante tarafından 1859 yılında yapılmıştır.
Elektrik Akımı: Bilindiği gibi metallerin atomlarındaki elektron sayıları metalin cinsine göre değişir. iletken maddelerin atomlarının son yörüngelerinde 4 'den az elektron bulunur. Atomlar bu elektronları 8'e tamamlayamadıkları için serbest bırakırlar. Bu yüzden bir iletken maddede milyonlarca serbest elektron bulunur. Bu maddeye elektrik uygulandığında elektronlar negatif (-) 'den pozitif yönüne doğru hareket etmeye başlar. Bu harekete "Elektrik Akımı" denir.
Bağlantı »
Yazan:emirhn | Tarih: 2009-02-24 18:48:07
Konu: süper bilgiler okuyun
ELEKTRiK NEDiR ?
Elektrik iki türdür. Statik elektrik ve Dinamik elektrik. Yaklaşık 2000 yıl
kadar önce, Yunanlı bilgin Thales Kehribarın kumaş parçasına
sürtülmesi ile küçük kıvılcımlar çıkardığını görmüştü. Statik elektrik
ilk kez bu şekilde gözlemlendi. Statik elektrik durgun, pratik olarak
iş yapmayan elektrik türüdür, kontrolsüz bir enerji şeklidir ve zaman
zaman boşalmalar yapar. Yağmurlu havalarda bulutlar pozitif yüklü
statik elektrikle dolarlar, yeryüzü negatif elektrik yüklü olduğu için,
yüksek yerlerden bulutlara elektrik atlar buna yıldırım adı verilir.
Eğer bu elektrik atlaması buluttan buluta ise o zaman şimşek
adını alır. Statik elektriğe; saçımıza sürdüğümüz tarakta,
arabadan indiğimizde tuttuğumuz kapı kolunda, televizyon
ekranınına elimizi sürdüğümüzde de rastlarız. Statik elektrik
elde etmek için yapılan araca Van De Graaf jeneratörü adı
verilir bu jeneratörle 20 milyon volt kadar statik elektrik elde edilebilir.
ikinci elektrik türü Dinamik, yani hareketli elektriktir. Bu elektrik
kaynakları elektron devinimi sağlarlar. Elektronlar negatif kutuptan
pozitif kutba doğru hareket ederler. Dinamik elektrik iki tipdir.
1-) D.C. Direct Current kelimelerinin kısaltılmışıdır.
2-) A.C. Alternatif Current kelimelerinin kısaltılmışıdır.
D.C. elektrik kaynağı hepimizin çok iyi bildiği piller, akümülatörler
ve dinamolardır. Piller ve Akümülatörler kimyasal reaksiyonlardan
elektrik enerjisi üretirler, akümülatörler ve pillerin bazı tipleri tekrar
doldurulabilir ve tekrar tekrar kullanılabilirler. Nikel Kadmiyum piller,
Nikel Metal Hidrit piller bu tip pillerdendir .Akümülatörlerin esası
sülfürik asit içindeki kurşunun kimyasal reaksiyonudur.
Dinamo ise tersine çalışan bir motor dur denilebilir. Kuvvetli bir
manyetik alanda dönen bir sargının (bobin) üzerinde elektrik
akımı oluşması esasına dayanır.
Düz akım denmesinin nedeni burada ki elektriğin bir volt zaman
grafiğinde düz bir yol izlemesi nedeni iledir, yani bu elektrik
çeşidinin voltajı zamanla değişmez.
A.C. Alternatörler vasıtası ile elde edilen elektrik çeşididir.
Alternatörleri döndürmek için ise, barajlarda su, elektrik
santrallarında çeşitli yakıtlar kullanılır.
A.C. denmesinin nedeni bu çeşit elektriğin zamanla yön değiştirmesidir.
A.C. nin özelliği transformatör denen aygıtlarla voltajın
yükseltilebilmesi veya düşürülebilmesidir.
Voltajın yükseltilebilmesi nedeni ile uzak mesafelere daha az
kayıpla gönderilen bu çeşit elektrik günlük hayatta en çok
kullandığımız elektrik çeşididir.
Doğru akım kaynaklarında + ve - kutuplar olduğu halde, alternatif
akımda kutuplar yoktur.
Dinamo ile Alternatörün bulunuşu ve geliştirilmesinde katkıları
olanlar içinde; Michael Faraday, Nicola Tesla ve Zenobe Gramme
sayılabilir.ilk pili Alessandro Volta yapmıştır.ilk akümülatör
Gaston Plante tarafından 1859 yılında yapılmıştır.
Elektrik Akımı: Bilindiği gibi metallerin atomlarındaki elektron sayıları metalin cinsine göre değişir. iletken maddelerin atomlarının son yörüngelerinde 4 'den az elektron bulunur. Atomlar bu elektronları 8'e tamamlayamadıkları için serbest bırakırlar. Bu yüzden bir iletken maddede milyonlarca serbest elektron bulunur. Bu maddeye elektrik uygulandığında elektronlar negatif (-) 'den pozitif yönüne doğru hareket etmeye başlar. Bu harekete "Elektrik Akımı" denir.
Bağlantı »
Yazan:isimsiz | Tarih: 2009-02-22 10:03:35
Konu: ya bune
ya olum sen bu siteyı sürdüysen seni de buralargan sürmek lazım
Bağlantı »
Yazan:isimsiz | Tarih: 2009-02-21 14:23:06
Konu: hiç olmamış
hiç güzel olmamış beyenmedim
Bağlantı » -
20.
0@2 nedensiz çok güldüm amk şuku