1. 1.
    +5
    benim milyonlarca çocuğum daha doğmadan öldü amk sen ne diyosun?
    ···
  2. 2.
    +2
    git yat bilader
    ···
  3. 3.
    +2
    benim milyonlarca çocuğum öldü.
    ···
  4. 4.
    +1
    esasen daha önce bir kaç yalan ve düzenbaz tavırlarımdan ötürü ailemi çok üzmüştüm. ama bu defaki farklıydı. bu seferki üzüntü değil, düpedüz yıkımdı.

    hiçbir şey konuşmadan parktan ayrılırken, annem babamı arayıp durumu anlatmaya çalıştı becerebildiği kadar. eve geldiğimizde ikimizden de çıt çıkmıyordu. o ev işlerini yaparken ben ise odama kapanıp deli gibi ağlıyordum. annemin ve babamın yüzünü kızartmıştım. daha da ötesi, yıldırım nikahıyla evlenecektim lan. ha bir de bu kızın bir babası var tabii. babasının yaklaşık 57-58 tane nakliyat tırı vardı. şimdi yaşça büyük abileriniz bu kadar fazla tır sahibi olan insanın ne iş yaptığını az çok anlamıştır, ama ben, siz değerli kardeşlerim için kısaca anlatayım. bu kadar fazla tır sahibiysen, ucundan bucağından bile olsa karanlık işlerde elin vardır. nitekim onun babası da öyleydi.

    vesselam, akşam oldu babam eve geldi. direkt banyoya girdi ve beni çağırdı. hayatımdaki o en utanç verici soruyu yöneltti bana..

    'anlat, nasıl oldu? gerçekten olduğuna emin misin evlat?'
    ···
  5. 5.
    +1
    b: ben senden hoşlanıyorum ***. yani bu kadar zaman tuttum içimde ama, ilk gördüğümdeki gibi heyecanlıyım şu an.
    o: nasıl? ama mertciğim biz iyi iki arkadaşız. hem ben hasanla birlikteyim.
    b: (hayatının en güzel zütünü olmuş bir şekilde) cidden mi? bilmiyordum çok özür dilerim.
    b: (garsona) hesap lütfen.

    evet kardeşlerim, gözlerim dolmuştu ama yiğitliğe tak sürdürmemek için dökmedim bir damlasını bile. o ise hiçbir şey konuşmadı oradan ayrılana kadar. mekandan çıktık, elini uzattı, eminim benimle konuşmayacaksın bundan sonra dedi. ağzımı açıp tek kelime edemedim. eğer etseydim çok emindim gözyaşlarım sel olacaktı. sadece elini sıktım, arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
    ···
  6. 6.
    +1
    son ders zili çaldığında, sınıf kapısının önünde hazır kıta bekliyordum. zilin çaldığını duyduğum anda kapıdan hemen dışarı attım kendimi. ondan önce orada olmam lazımdı. nitekim, öyle de oldu. sabırsızlıkla geleceği anı bekliyordum.

    okul içerisinde tanınan bir yavşak olduğumuzdan herkes gelip gidiyordu yanıma, onu beklerken. hemen def ediyordum gelenleri. ve beklenen an geldi; işte o naif hanımefendi, köşeyi dönmüştü. servislere doğru adım adım ilerliyordu. bense onun her adımında bir parça daha heyecanlanıyordum. yanıma geldiğinde, falanca yere gidip çay içelim mi diye sordum. daha falanca yer demeden 'tabii' dedi çok yumuşak bir ses tonuyla.

    artık iyice emindim bana evet diyeceğinden. falanca yere gittik, bahçeli ve hoş bir mekândı. okul etrafında gidilecek en güzel mekandı hattâ. kendimize bahçede sokak manzaralı güzel bir masa seçtik. dün gibi aklımdadır o gün ne sipariş verdiği. ama şimdi aç olan güzel kardeşlerim vardır, yazmayayım. siparişler geldi masaya, sürekli doğru anı kolluyorum. bir yandan da sürekli olarak güldürmeye çalışıyorum. o kadar heyecanlıyım ki konuşurken ellerim titriyor. fark etmesin diye gizlemek zorunda kalıyorum.

    en sonunda benim sana bir şey söylemem lazım diyerek başladım mevzuuya. bir de yavşak yavşak bakıyorum kızın yüzüne. eminim çünkü; buraya kadar geldiyse bu hadise, bizim iş kesin oldu.

    b: ben
    o: o

    b: sana bir şey söylemem lazım
    o: tabii, dinliyorum. (hafif gözlerini açıyor, merakla)
    b: ben senden hoşlanıyorum ***. yani bu kadar zaman tuttum içimde ama, ilk gördüğümdeki gibi heyecanlıyım şu an.
    o: (cevap diğer partta)
    ···
  7. 7.
    +1
    yarıda mı bırakalım 8 yıllık anılarımızı binler
    ···
  8. 8.
    +1
    işte beklenen gün gelmişti. bugün söyleyecektim ona, hoşlandığımı, ilgilendiğimi. sabah erken saatlerde kalkıp güzelce -şu anda bir çoğu dökük olan- saçlarımı yaptım. en güzel takım elbisem ile (esasen okulda standart ceket pantolon vardı ama, müzik grubumuz olduğundan müdür avcumuzun içindeydi) en sevdiğim kravatımı taktım. okula yürüyordum her sabah. yaklaşık 15 dakika. gencim tabii o zaman koymuyor yol yürümek. hele ki ayrı bir heyecan var o gün. okul kapısından içeriye girdim. en erken ben giderdim okula, herkesten önce. o gelen sıcacık poğaçalardan ilk ben yerdim, kantinci murat abinin yanında. sonra bir çay alıp, okul sınırlarının arkasındaki siteye gidip sigara içerdim. orta sonda başlamıştım sigaraya. bana bu denli zarar vereceğini söylediklerinde, zamanı gelince bırakacağım zaten diye karşılık verirdim. şimdi düşünüyorum da, zamanı nasıl kestirecektim ta o yaşta ?

    velhasıl kelam, ben yine her sabahki gibi en erken giden öğrenciydim okula. aldım poğaçamı ve çayımı, murat abinin her sabahki pimpirik dolu kantininin içinde bir güzel mideye indirdim. sonra bir çay daha alıp, sigara içmeye gittim. ders saatine yakın döndüm, müdür yine bir şeyler anlatıyordu. herkes ip gibi duruyordu bahçede. arka taraftan dolanıp, sınıfımın sırasına girdim. ama gözlerim sürekli onu arıyor diğer sıralarda. yanımdakiler naber nasılsın muhabbeti içinde, ben ise onu göremeyecek olmanın korkusunu ta zütümde hissediyorum. çünkü bugün onun için hazırlanmıştım. konuşacaktım. derse girildi.

    sınıfı bir alt katta bizim sınıfımızın bulunduğu hizadaydı. çişim geldiğinde 13-14 saniye içinde ulaşabileceğim bir lavabo varken, ben yaklaşık olarak 1 dakikamı harcar, onların sınıfının ordaki lavaboya giderdim. giderken de tersten giderdim ki, göreceksem uzun uzun göreyim. beni fark etsin, sırf onu görmek için ordan gittiğim anlaşılmasın diye.

    ders arasında yine aynı yoldan lavaboya gittim. kapının önünde gördüm onu. en yakın arkadaşı hatice ile muhabbet ediyordu. koridorun başından itibaren gözlerimi alamadım. sonra benim geldiğim yöne bakmak için kafasını çevirdiği anda, gözlerimi çektim üzerinden. ağırdan satıyoruz ya kendimizi. tam yanlarına yaklaşınca tekrar bakıştık, gülümsedik birbirimize. o esnada hatice döndü bana doğru..

    b: ben
    h: hatice
    o: o

    h: aa naber?
    b: iyilik ya sizden naber?
    h ve o(aynı anda): iyiyiz bizde
    b: oo harika görünüyorsunuz zaten (yavşakça da bir sırıtış. zannediyoruz ki çok tatlı oluyoruz öyle sırıtınca.)
    o: yaa çok teşekkür ederiz. (asla unutmayacağım ve 8 yıl boyunca hiç değişmeyen o gülümsemesi ile birlikte.)
    b: ben gerçekleri söylüyorum. çıkışta planınız var mı birlikte?
    h: yoo bir planımız yok.
    b: o zaman haticeciğim, ben *** 'ı yanından kaçırabilir miyim bugünlük? (ehehe diye gerizekalı bir gülüş)
    o: aa niyeki, haticesiz mi olacak illâki?
    b: evet, hatice'yi ayrıca kaçıracağım. (ne diyorum lan ben, hatice ile ne konuşacam ak?)
    o: o zaman tamam, çıkışta servislerin orada buluşalım.
    b: tamam, hadi iyi dersler. (zütüm yerin 150 metre yukarısında)

    evet. konuşma isteğimi kabûl etmişti. eğer konuşma isteğimi kabûl ettiyse, ne söyleyeceğimi de tahmin etmiştir. hepimiz böyle düşünmez miydik???
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +1
    ilgilenen arkadaşlarıma çok teşekkürler. 11 mart 2013(bugün) gece devam edeceğim hikayeyi anlatmaya. şu anda işyerindeyim o sebepten devam edemiyorum; ancak gece uzun uzun anlatacağım.
    ···
  10. 10.
    +1
    eve gelmiştik yiyişmeye. sonra soyunduk. biliyorum kız bakire. o da bildiğimi biliyor. zütten yapacağız yani. yataktayız, hatun ısrarla arkamı dönmem, yüzünü görmem lazım diyor. üstündeyim kızın, kerkiniyorum bir yandan. bu da kalçasını kaldırıyor noktayı bulayım diye. bundan önce 2 tane kızla yatmışım, ikisiyle de anal takılmışız. çok tecrübeli değilim yani. git gel, kerkin kerkin. en sonunda sürtünmeler ve ıslaklık sayesinde boşaldım üzerine. tam kalktığım anda bir de ne göreyim. gibimin ucuna birazcık bulaşmış kan...
    ···
  11. 11.
    +1
    geldim kardeşlerim, kaldığımız yerden devam ediyoruz.

    ... n halası idi. evet yanlış okumadınız. halası... ve diyordu ki, hemen evden çıkıp yarım saat içinde *** parkına gel biz oradayız. ömrümde böyle züt korkusu yaşamamıştım. kızla aramda geçenleri öğrendiklerini düşündüm haliyle. ama gitmem şarttı. sonuç olarak ailem vardı işin ucunda.

    orta not: o yaşlarda o kadar gerizekalıyım ki, gitmezsem evi arayıp annemlere söylerler diye tırsmıştım. e salak kafa gidince de söyleyecekler zaten.

    her neyse efendim, üstümü değiştirdim evden çıktım dedikleri parka vardığımda manzara korkunçtu.
    banklara ip gibi dizilmiş insanlar. sırasıyla voleybolcu sevgilim, annesi, halası ve yengesi.. nerden bilebilirdim 17 yaşımda evlenmeye zorlanacağımı?
    ···
  12. 12.
    +1
    @18 bastım eksiyi huur çocuğu
    ···
  13. 13.
    +1
    bir süre ne okulda denk geldik, ne dışarıda. ne mesaj ne başka bir şey. hiç görüşmedik yaklaşık 2-3 ay boyunca. çok nadiren hasan ile görüyordum okul çevresinde. kafamı çevirip yürüyordum gördüğümde de. tam yarıyıl tatili zamanı, bir kızla tanıştık. ismini veremyeceğim kusura bakmayın. kız voleybolcu bir hatundu. okulun lisanslı sporcularından. bununla flört olduk. sonra sevgili. ve tabii adım adım tırmanan cinsel hayatımız. elini tutarsın, öpersin, öpüşürsün. ama kız bakire. ne yapabilirsin en fazla ? 17 yaşında bir insan olarak, giremezdim bu yükün altına. tam da böyle düşünürken bir gün olanlar oldu.
    ···
  14. 14.
    +1
    bu kızla ilişkimiz bir süre daha devam etti. bu ilişki devam ederken, okul dışında hiçbir şekilde görüştürmüyordu ailesi. okul içinde de ders aralarında bahçede bir iki kelam ediyorduk. ama işin iç yüzünde kızı istemediğimin farkındaydım. çünkü gönlüm başkasına yanıktı. gönlüm başkasına yanıkken bu kızı da harcamak bana yakışmazdı. nitekim bu kızdan da ben ayrılmadım. ve hiçbir zaman onu istemiyormuş gibi davranmadım. fakat..

    fakat, hikayenin asıl kahramanı olan p' yi okul bahçesinde hasan ile her görüşümde tekrar tekrar yıkılıyordum. yapma, bakma, hissetme desem de gönüldü en nihayetinde. ok gibi saplanmıştı kalbimin en ücra köşesine. yanımda kim olursa olsun, onun olduğu anda dünya yok oluyordu gözümde. yanında elini tuttuğu, belki yiyiştiği, belki seviştiği sevgilisini bile görmüyordu gözüm. bana bir gelse, belki de, yakacaktım dünyayı hiçbir şeyi umursamadan.

    belli bir zaman sonra, bir gün okulda iken telefonum çaldı. biz her zamanki gibi yoklama defterine müzik faaliyeti yazdırıp, kendimizi bahçeye atıyorduk. telefonu açtığımda tanımadığım bir ses, 'birader sen benim hatuna sulanıyormuşsun' diyordu. sen kimsin demeye kalmadan, ben ***' nın erkek arkadaşıyım dedi. ne oluyordu lan? hatunla ayrılmamıştık bile. ben şuradayım erkeksen gelirsin dedi. biz de tak sürdürmeyeceğiz ya, gittik vesselam yanımızda 2 arkadaşımızla..
    ···
  15. 15.
    +1
    annem bulunduğumuz yere geldiği anda, annesi yapıştırdı cümleyi.
    'bu ikisi birlikte olmuşlar hanım. senin oğlan sapık, bizim 15 yaşındaki kızı kandırıp ırzına geçmiş' dedi. annemin daha aldığı nefes düzene girmemişken, çat diye bu cümleyi duydu. duymasıyla birlikte gözyaşları akmaya başladı. bana baktı. 'yaptık' dedim. bir anda, yarın gelip kızı isteyeceksiniz, yıldırım nikahıyla da evlenecekler demeye başladı annesi. annem daha neyin ne olduğunun farkında değilken, arka arkaya gelen cümlelerle olduğu yere düştü ve bir dakika kadar baygınlık geçirdi. kadın ayılır ayılmaz, yine bana 'sapık, tecavüzcü' muamelesi etmeye devam eden *** ailesi, annemin numarasını alarak, ertesi gün görüşmek kaydıyla parkı terk ettiler.

    sevgili validem ile yalnız kalınca anlamıştım aileyi yıkmanın nasıl taktan bir his olduğunu..
    ···
  16. 16.
    +1
    reserved
    ···
  17. 17.
    +1
    oturduğum anda ilk sorulan soru; 'gerçekten yaptınız mı?' oldu. ben de -delikanlıyım ya- oldu dedim. sahipleneceğim kızı. bırakmayacağım ortada. ulan salak senin dıbına koyacaklar oracıkta. ne demek 'oldu' ??? benim bu cevabımın üzerine annesi bana sövmeye başladı. hemen akabinde yengesi ve halası, ailemden birini aramamı ve bulunduğumuz yere çağırmamı söyledi. ne yapacaktım ya şimdi? her erkek çocuğu gibi, benim de aklıma ilk babam geldi. onu aradığımda o esnada dükkandan çıkmasının imkânsız olduğunu söyledi. mecburen ibre anneme döndü. annemi aradım. o an olduğumuz yere gelmesini söyledim. ve kadının ağzından sadece şu cümleler döküldü.

    -'oğlum, birinize bir şey mi oldu? araba kazası filan mı yaptınız? kavga mı ettiniz?'

    düşünebiliyor musunuz annemin beni ne kadar düşündüğünü? bana ne kadar güvendiğini? aklının ucuna bile gelmezdi. ben ne diyecektim peki? ya annecim falanca kızı gibtim de durum böyle oldu. hahhah, tabii ki sadece gelmesi gerektiği döküldü dilimden. ve o da yarım saat içinde bulunduğumuz yerde olacağını belirtti.

    annemi beklerken, 3 koldan bana saldırmaya devam eden *** ailesi üyeleri, bir ara olayı çığrından çıkartarak yerdeki kaldırım taşıyla üzerime saldırdılar. bu saldırıyı yapan hala idi. eğer annesi ve yengesi engel olmasa o kaldırım taşını sırtım yerine kafama indirmiş olacaktı.

    bu olaylar yaşanırken, annemin beni aradığını gördüm. telefonu açıp yerimizi tarif ettim. ve nihayet valide hanım olay yerine geldi. sonrası mı? bir ailenin, belki önündeki 2 yıl boyunca, toparlanamayacak derecede yaşadığı yıkım.
    ···
  18. 18.
    +1
    verebilecek bir cevabım yoktu soruya. hatırlamıyordum bile ak. galiba oldu dedim baba. neyse efendim, akşam annemin telefonunu aradılar. ertesi gün bekliyoruz dediler. tamam dendi. ve ertesi gün gidildi. gidildi ancak bir de ne görelim? voleybolcu sevgilim yok evde. ne olmuş? intihara kalkışmış, ilaç içmiş. tey allahım zaten güç bela gitmişiz eve.

    bir süre sonra babası geldi. karanlık tipte bir adam. fakat herkesin merak ettiği şey şu. acaba olayı babası biliyor mu? peki ya intihar? babasına ne dediler niye intihar ettiği için?

    sorularımızın cevabını, bizi mutfağa davet eden annesinden aldık. babam ve babası salonda biz meşhur üçlü, annem ve ben olmak üzre mutfaktaydık. efendim demişler ki, 'kız biriyle çok evlenmek istedi, biz de izin vermeyince intihara meyletti'. gerçekten iyi sallamışlardı. annesi mutfakta konuştuğu cümlelerin başında, sen sapıksın diye başlıyordu. annemin yanında iyiden iyiye eziliyordum.

    lafı fazla uzatarak hikayeden kopmayalım, bunların bu yaşta evlenmeleri çok saçma ikisinin de işi gücü yok. en iyisi biz bir söz yapalım 2-3 ay içinde, üniversiteden mezun olduklarında evlendiririz dediler. ve o gün o evden o şekilde ayrıldık.
    ···
  19. 19.
    +1
    evet güzel kardeşlerim. bu gece 2-3 saat sonra hikayeye devam edeceğiz. halihazırda takip edenler ve takip etmek isteyenlere duyrulur.
    ···
  20. 20.
    +1
    bugünlük bu kadar. dinleyen sayısı az. yarın devam edeceğim kardeşlerim.
    ···