+2
-7
benim ufaklığım uzun zaman önceydi arkadaşlar. kitaplık ile kanepenin bütün olduğu, kitaplığın gözünden kolonyanın eşrafa takdim edildiği seneler.. icraatın içindeler, banker kastelliler. o senelerde, bir komşu ağabeyin kitaplığında tommiks-teksas'ı gördüm. annesi "ver çocuğa, ne yapacaksın artık onları allaşkına" diyerek tüm sayıları bana vermesine önayak oldu. ismini hatırlayamadığım komşu ağabeyi muhakkak iyice kalayladı beni arkamdan. o günü de umurumda değildi, bugün de hiç değil. muzır neşriyatlara sahip olmanın hazzı içerisinde ağzımdan dergilere salya akıta akıta hepsini okumaya koyuldum. bir yandan da trt'de john wayne, lee van cleef filmleri izleyerek erekte oluyorum. nasıl ama. koltuğun arkasından sehpalara nişan alıyorum, en vahşi atlara binip at üzerinde apaçileri öldürüyorum. dilimde "ehi amico! ce sabata hai chiuso" nun çocukçası. şapkalar uçuruyor, düellolara giriyorum. yüz metreden urganı deliyorum. çok azgınım. bir gün çevrem kızılderililer ile kuşatılmış, müşkül durumdayım. bunlardan paçayı sıyırmak için keskin zekâmı kullanmalı, atik bir şekilde tabancama davranmalıyım. olmuyor ama. şefleri osuran boğa'nın talimatıyla soluk benizli olan benim çatımdan okla vuruyorlar. ok da kırtasiyeden cüzî fiyata alınmış yay ve beş tane yapışkanlı oktan oluşuyor. ben o oku iki kaşımın arasına bir yapıştırdım. bölee ölmüş olmanın verdiği hareketsizlikle bir yarım saat çıkarmadım. sonra çıkardığımda kan mı toplamış ne olmuşsa vahşi batı'nın en hızlı kovboyundan, anında hintli bir fakire dönüştüm. çatımdaki kırmızı nokta beş gün gitmedi amk. eğitimime öle devam ettim.