0
Bay Samsa, kızıyla karısından ayrılmaksınız, eliyle kapıyı gös tererek: «Hemen evimi boşaltınız!» diye bağırdı kiracı bay lara. Baylardan orta boylusu: «Bununla ne demek istediği nizi anlayamadım?» dedi afallamış ve tatlı tatlı gülümsedi. Öbür iki bay, arkalarında tuttukları ellerini, sanki lehlerinde sonuçlanacak büyük bir kavganın başgöstermesini sevinçle bekleyerek birbirine sürtüyordu. Bay Samsa: «Ne demek is tediğimi söyledim apaçık» diye cevapladı, yanında kızı ve ka rısıyla bir saf oluşturarak baylardan orta boylusunun üzerine yürüdü. Kafasındaki düşünceler yeni bir düzen içinde yerle rini alıyormuş gibi, baylardan orta boylusu ilkin kımıldama dan durdu ve yere baktı. Sonra: «Öyleyse biz de gideriz», diye cevapladı, hattâ ansızın ruhunda beliren bir alçakgönül lülükle, bu kararlarını uygulamak için kendisinden izin ister gibi başını kaldırıp Bay Samsa'ya baktı. Bay Samsa, iri gözle riyle buyrun gidin der gibi birçok kez başını sallamakla yetin di. Bunun üzerine baylardan orta boylusu, gerçekten uzun uzun adımlar atarak hemen yürüyüp hole girdi. Bir süredir ellerini oynatmayı bırakarak konuşulanlara kulak kabartan iki arkadaşı ise, sanki Bay Samsa kendilerinden önce hole gelebilir ve önderleriyle aralarındaki bağlantıyı koparıp atabilirmiş gibi bir korkuyla onun ardından seğirttiler. Holde her üçü şapkalarını askıdan, bastonlarını bastonluktan çekip aldı; Samsa ailesini suskun bir reveransla selamlayıp evden çıktılar. Sonradan anlaşıldığına göre, büsbütün yersiz bir kuşkuya kapılan Bay Samsa, yanında iki bayanla kapının önüne çıktı; hepsi birden korkuluğa yaslanarak, üç kiracı ba yın, yavaş olmakla beraber mola vermeksizin yüksek merdi venden inişini, merdivenin her kattaki dönemeç yerinde göz den kaybolup az sonra yeniden ortaya çıkışını izlediler. Bay lar aşağıya indikçe. Samsa ailesinin onlara karşı duyduğu ilgi de yavaş yavaş silindi; derken başında et sepetiyle kasılarak merdivenleri çıkan bir kasap çırağının kiracı baylarla karşı laşması, sonra onları geride bırakıp basamakları tırmanmaya devam etmesi üzerine, Bay Samsa yanındaki bayanlarla kor kuluktan ayrıldı; her biri rahatlamış, kendi odasına döndü.
O günü dinlenme ve gezintiye ayırmaya karar vermişlerdi; böyle bir dinlenmeyi haketmekle kalmayıp, ayrıca buna tam bir gereksinim duyuyorlardı. Dolayısıyla, masanın başına geç tiler; Bay Samsa çalıştığı bankanın müdürlüğüne, Bayan Samsa kendi patronuna, Grete de kendi şefine olmak üzere üç mazeret mektubu yazmaya koyuldular. Mektuplar yazılır ken, gideceğini haber vermek üzere hizmetçi girdi odaya, çünkü sabah işini bitirmişti. Mektup yazmakta olan Samsa ailesinin üç üyesi ilkin gözlerini kaldırmaksızın peki anlamın da başlarını salladı; ama sonra, hizmetçinin bir türlü uzaklaşmadığını görerek öfkeyle başlarını kaldırdılar. «Daha ne bekliyorsun?» diye sordu Bay Samsa. Hizmetçi sanki bir fe laket haberi verecekmiş de, bunu ancak inceden inceye sor guya çekildiğinde yapmak istiyormuş gibi gülümseyerek ka pıda dikiliyordu, evde çalıştığı bütün süre Bay Samsa'nın si nirine dokunup durmuş şapkasındaki o nerdeyse dimdik de vekuşu tüyü hafifçe dört bir yana sallanıyordu. Hizmetçinin en çok saygı duyduğu Bayan Samsa: «Evet, nedir istediğin bakalım?» diye sordu. «Şey», dedi hizmetçi; içtenlikle gü lümsemesi hemen sözlerine devam etmesini engellemişti, «diyeceğim, bitişik odadaki o şeyin nasıl ortadan kaldırılaca ğını siz hiç merak etmeyin, bu işi hallettim ben.» Bayan Samsa ile Grete, işlerine devam etmek ister gibi, başlarını; yazmakta oldukları mektupların üzerine eğdiler. O anda hiz metçinin olup biteni ayrıntılı biçimde anlatmak istediğini farkeden Bay Samsa, kalsın, kalsın! der gibi kesin bir edayla eli ni uzattı. Konuşmasına izin verilmeyişi, bir an önce gitmesi gerektiğini hatırlatmıştı hizmetçiye, besbelli kırgın bir tonla sesini yükselterek: «Eh, cümleten hoşça kalın!» dedi ve biraz hoyrat bir tavırla arkasına dönerek, kapıları sert sert vurup evden çıktı.
«Akşam olsun, yol vereceğim kendisine», dedi Bay Samsa; ama ne karısından, ne de kızından bir cevap alabildi; çünkü hizmetçi yeni kavuştukları huzur havasım bulandırmıştı. An ne ve kız doğrulup pencereye yürüdüler, kollarını birbirleri nin bellerine dolayarak pencerenin önünde dikildiler. Bay Samsa, başını döndürüp bir süre onları izledi. Sonra: «Haydi gelsenize! diye seslendi. «Bırakın şu geçmiş bayat şeyleri ar tık! Hem biraz da beni düşünün!» Hemen kadınlar onun sö zünü dinleyerek Bay Samsa'ya doğru seğirttiler; onu sevip okşadılar ve bir solukta yazıp bitirdiler mektuplarını.
Sonra her üçü birden evden çıkıp, aylardır yapmadıkları bir şeyi yaparak tramvaya atladılar; kentin önündeki açıklığa geldiler. Kendilerinden başka kimsenin bulunmadığı tram vayı baştan başa güneşin sıcacık ışınlan aydınlatmıştı. Oturdukları kanepelere rahatça yaslandılar ve ilerisi için eldeki olanaklar üzerinde konuştular; hani daha bir yalandan ba kınca, sözkonusu olanakların hiç de pek azımsanamayacağını gördüler; çünkü, bu konuda birbirlerine bir şey çıtlatmama larına karşın, her üçünün de işine diyecek yoktu ve özellikle gelecek için pek umut vericiydi. Durumlarında en büyük ve en çabuk düzelmeyi sağlayacak davranış, kuşkusuz bir başka eve taşınmalarıydı; niyetleri, Gregor'un arayıp bulduğu şim diki evden daha küçük, daha ucuz, ama konumu daha güzel ve elden geldiğince kullanışlı bir başka eve çıkmaktı. Böy lece söyleşip durdular; bir ara Bay ve Bayan Samsa'nın göz leri, üzerine yavaş yavaş bir canlılık gelmiş kızlarına takıldı; son zamanlar yanaklarını sararıp soldurtan tüm mihnet ve eziyetlere karşın, onun serpilip açılarak güzel bir kıza dönüş tüğünü hemen aynı anda içlerinden geçirdiler. Biraz susar gi bi olup adeta bilinçsiz bakışlarla biri ötekine bakarak, kızları için artık yavaş yavaş şöyle efendiden bir koca arama zama nının geldiğini düşündüler. Gidecekleri yere varıp, kendile rinden önce ayağa kalkan kızlarının gencecik vücuduyla kar şılarında dikildiğini görünce, bunu yeni düşlerinin ve güzel beklentilerinin onaylanışı saydılar.
son.
Tümünü Göster