-
51.
+1ikisini de tutup taunus'un önüne, tıknaz adamın önüne diktiler. arka koltuğa sindim iyice, dikkat kesildim. hatırladığım, ilk gördüklerim, esmer, adana davulcusu kadar esmer, ama zayıf, geniş omuzlu, kirli sakallı dalga saçlı bir elemandı bu. üzerinde bir kazak, örgü, üçgen desenli, altta bir kot.
selimle hakan'a baktı.
"anamı gibecek olan hanginizdi lan?" -
52.
+1Anlat bin dinliyoz imla kurallarına dikkat et
Www.türkdilkurumu-incisözlükhikayeplatformu.com.tr Bakarak yaz -
53.
+1"domaltın.." dedi eleman.
selim'den emin değilim ama hakan'ın ağladığını çok net hatırlıyorum. bunları yatırdılar beşparmak dağlarına doğru, yalvarıyorlar. "yapmayın" diye..
"sizin kuru zütünüze mi kaldık lan" dedi adamlar biri, gerildi, hakan'ın kafaya yatar halde iken resmen şut çekti, hakan devrildi orada. hareketsiz kaldı yerde.
eleman selim'i işaret etti eliyle üstünkörü, indir işareti yaptı. -
54.
+1"kimsin lan sen? bunlarla mısın?"
"gölbaşından geçiyor musunuz?... " -
55.
+1hidayet abinin yanında kırmızı suratlı, şişman beyaz tenli biri, sol yanımda ise hakan'a tekmeyi gömen uzun boylu, kemikli, dik oturuşlu eleman, sağımda ise tek kaşlı, sıska -neredeyse çelimsiz- bir diğer elaman, bir saat kadar yol aldık.
neden sonra hidayet abi "saffet'e uğrayalım mı" diye sessizliği bozdu.
“iyi olur, çocuklar da acıktı” dedi yolcu koltuğundaki. Geriye kaykılıp bana döndü “acelen yok ya?”
“olur..” dedim. Başlamamış muhabbetimiz biter sanarak. Sağ tarafta bir petrole kırdı direksiyonu hidayet abi, izbe bir petrol lokantasının önünde, çakıl kaplı bir otoparkta durduk. Araçtan indik. Ankara'nın ayazı yüzüme çizikler atarken, yine sessizce, içeri girdik.
Mekan neredeyse boştu, rastgele dağılı beş altı masa, üzerlerinde sabahtan kalma herhal kıyma topakları, köşede teneke tabldot tezgahı, ortada tüplü katalik.
Kırmızı suratlı eleman katalitiği cam kenarında bir masanın yanına çekti, biz de masanın etrafına yuvalandık. Hidayet abi baş köşeye oturdu, ben cam tarafına, köşeye, konuşmamayı umarak. -
56.
+1selim ile hakan'ı o günün ardından bir daha görmedim. ara sıra internet ortamlarında denk gelirsem yavşak gülüşlü fotoğraflarına.. acaba zütteki çubuğun hatırasını nasıl silmişlerdir şimdi kirli sakallı dar gömlekli ortam dayısı gizli muallakler..
taunusun arka üçlüye aldılar beni, gölbaşı girişine kadar konuşmadan sürdüler. ne ben, ne hidayet abi, ne de diğer elemanlar.
tek kelime etmedi kimse. -
57.
+1hepsi gülmeye başladılar. "üniversitesi bile varmış, işe bak" dedi hidayet abi. aslında buraya dıbına koyim iyi giderdi ama gariptir, hidayet abi çok az söverdi, bu hep ilgimi çekmiştir.
"ne okudun"
"işletme.."
"yazık lan" -
58.
+1"ne alırsınız?" dedi, "lan sanki neyin var da soruyon, pide getir" dedi hidayet abi.
"ne mezunusun?"
okuduğum şehri söyledim.
"gibktirrr laannnn" diye kahkaha attı hidayet abi. "öyle bir şehir mi var lan? rauf, sen hiç duydun mu" kırmızı suratlı cevapladı "abi yolda bir iki tabelasını görmüşlüğüm var ama üzeri siyah şerit kapalıydı" hepsi gülmeye başladılar. -
59.
+1iyi oldu pekekentlere, nasıl soktum boruyu zütüne, kardeş sen kimsin, bunlarla ne işin var, siz ne ayaksınız... hiç bir şey. sadece artık asfaltlığı kalmamış bozuk şasenin gürültüsü, motorun uğultusu..
akşam bastırıyordu, taunus'un radyatörü motorun tüm hararetini içeri veriyordu. hatırladığım, buğu kaplı camlar, karanlık araçta karanlık siluetler.
hidayet abiye baktım bir süre. kısa boyluydu, bir yetmiş, belki yetmiş bir. tıknaz dediydim ama şimdi şoför koltuğunda iken, bayağı göbeği vardı. yetmiş yetmiş beş kilo. ya da ben yanlış hatırlıyorum. belki o dönem zayıftı. ama benim gözümdeki hidayet abi böyle işte.
insan bir süre sonra geçmişin hepsini bir çuvala atıyor, hangisi önce ne sonra önemsizleşiyor. -
60.
0"abi anahtarlar?"
"ha?"
"anahtarları sana mı bırakayım?"
"iyi ver.."
"... "
"ne?"
"on beş milyon"
"hidayet abi ödemedi mi?"
"yok.." -
61.
0vay ak adam bıraktı bizi. ne güzel gidiyodu
-
62.
0Sigara içmem. içki? Yok.. Karı-kız? ıh. Bildiğin süt çocuğu, şehir evladı. Anadolu'nun züt kadar bir ilçesi bile olsa şehirdi benim için. Söke'yi, Şereflikoçhisar'ı, Misis'i veya Beypazarını alın. Akşam ezanının eve dönüş çağrısı olduğu, boyacı çocuklar sokaktan geçerse "topu saklayın boyacılar geliyor" diye bağıran, en büyük hedefi büyük arsada mahallenin abileri ile top oynamak (o da kaleye koyuyorlardı ha) olan bir çocukluğum oldu lan.
Karıncayı incitmezdim, bir gün orta okulda üst dönemler iki yavru kediye max çubuğu sokmuşlardı da zütten, gidip hocalara isim isim şikayet ettiydim.
Şimdi, bu yağmurun altında napıyordum lan ben?
Kaç.. Aklımı gibeyim, kaç! -
63.
0Başlık takip dıbına koyim müthiş gidiypr
-
64.
0panpa seni bekliyoruz da
-
65.
0panpa neredesin bu akşam yazıcan mı, merakla bekliyorum iyi yazıyorsun
-
66.
0"şimdi anladın mı?"
"doğru diyorsun abi."
"lan doğrusunu değil, yaptıklarımızın nedenini anladın mı?"
"hayır."
"açık sözlü züt."
anıttepe'de bir oto yıkamaya girdik, hidayet abi işçilerle selamlaştı, anahtarı bırakıp çıktık.
yıkamacının önünde bir sigara paketi çıkardı. bana uzattı "yok.." dedim.
bir dal çıkarıp ağzına zütürdü. yakmadan. sigarayı ağzında sağa sola oynatırken konuşmasını sürdürdü:
"nasihatle beynini gibmeyeyim.. ben burdan başka bir yere geçiyorum. arabayı alır emek'e gidersin. akşam erken yatın, rauf da gelecek. sabah altıda işimiz var."
yağmur başlamıştı. -
67.
0Kırmızıda durduk, tam yedinin çıkışında, göbekte. Üç dört araç Balgat istikametine döndü. Hidayet Abi'nin konuşmaya devam etmesini bekledim.
Vitesi değiştirdi, motoru boğarak hareket ettik.
“Hiç bebek sevdin mi?”
“Yiğenim var.. iki yaşında”
“Her insan bir zamanlar bebekti.. çocuktu.. az önce seni hırpalayan serseri takımı.. üç kişi mi dediydin?” yarım ağız gülüyordu.
“dört” dedim sırıtarak.. “belki beş” Dudaklarım gerilince ağzım acıdı, yüzüm buruştu. -
68.
0“Anlamadım abi?”
“iyi anladın.. Oğlum bak..” burada biraz durdu “Sen saf değilsin, salak da değilsin. Dün o iki zibidiyi biz..” jık.. jık.. jık.. “..harcumar ettik, kılın kıpırdamadı. Elemanları sevmediğin için mi?”
“Abi dedim ya, Ankara'ya gelmem lazımdı..”
“O değil.. Neden o değil. Hakettiler. Bunu bildiğin için, hakettikleri için arka koltukta oturmaya devam ettin.” -
69.
0boş bi hikaye okumayın
-
70.
0Kontağı çalıştırdım, yağmurun altında caddeye sürdüm. Aklımda hep aynı soru: kaçsam mı? Göğsümden beynime doğru dalga dalga adrenalin, kalbim her çarpışında direksiyonu sıkıca kavrayan ellerim titriyor. El ne ki? Bütün vücudum sarsılıyor.
Biliyorum, yol ayrımındayım. Kaç, kurtul.. ya da sonrasında dönüşü yok!
Emek'in ters istikamete, Sıhhiye'ye doğru sürdüm, Strazburg caddesinde, tam köprünün orada, Maltepe'ye çıkarken, sağda seri berberler olur, beş milyoncu, birinin önünde durdum, indim. Her yeri tak zütürmesine rağmen ortada masaj koltuğu olan gözüme pahalı geldi, yandaki daha sefil dükkana girdim.