/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +1
    Okuyacam lan.
    ···
  2. 2.
    -1
    Okumayin şanslı oldum
    ···
  3. 3.
    0
    Tutar rez aq amk mamk
    ···
  4. 4.
    0
    Okumadım ama trend olabilir park ediyim
    ···
  5. 5.
    0
    Rezzers
    ···
  6. 6.
    0
    Suratıma sıçan bir eniştem yada gündem yaratacak bir haberim yok. Ne anlatacak bu bin diyip duruyorsunuzdur, canım sıkıldı açtığınız başlıklardan, yazasım geldi ama biraz uzun olacak amk işi olan varsa çıksın kasıyor. isimleri değiştirecem. Aşk acısı çeken yeni kardeşlerim okuyup acılarından uzaklaşabilirler.

    Bu entryde benimle beraber 5 kişilik trajikomik bir hayat hikayesi var, okuyanlara başarılar.

    Öncelikle olaylara en baştan, ilk aşktan başlayalım. Hepimizin olduğu gibi şu hani ilkokulda bakıştığımız kızlardandı. Saf sevgi, hani her biriniz yaşamışsınızdır. züt kadar boyumla okulun ilk günü sevmeye başladığım Nihali aralıksız sevmeye devam ettim. Herkes bilirdi onu sevdiğimi, hatta o da bilirdi ama ben hiç açılmadım. Birinci sınıf ikinci sınıf derken üçüncü sınıfta taşaklı bir öğrenci olmuştum ve kankam Mustafayla beraber hem ders yönünden hem erkeklik yönünden açık ara ilerledeydik diğer binlerden. Velhasıl üçüncü sınıftaydık ve halen seviyordum Nihali. Çıkışta el ele çıkardık, küçüktük be bilader. Yeterdi bu buna. Sevgilim değildi ama elimi tutuyordu amk hatta bazen koluma girerdi. Çok saf atardı kalplerimiz. Kötü birşey düşünmek olanaksızdı. Bir gün Mustafa bini gaza getirdi beni, olum sevgili olsanıza falan derken iyice gaza gelince üçüncü ders bir kağıda "seni seviyorum, benimle çıkar mısın" yazdım, ama utandım veremedim dördüncü derse, dördüncü ders gizliden arkamda oturan Nihalin önüne koydum kağıdı. Cevap olarak "çıkarım bebeğim" dedi. Küçük bir çocuk daha ne isteyebilirdi ki. Üç yıldır sevdiğim kızla o anlarda beraberdim, derslerim iyiydi ve oldukça taşaklıydım. O gün çıkışta servisle gitmesini bekledim, el salladı giderken. Haftasonu tatiline girmiştik. Öyle mutluydum ki cumartesi pazar gülümsemekten yanaklarımın ağrıdığını pazartesi tekrar eski haline dönünce anladım. O gün gelmemişti. Ertesi gün geldiğinde "Ayrıldık" demekle yetinmişti.

    Velhasıl üç saat süren bir ilişkiydi. Fakat ben beşinci sınıfın sonuna kadar onu sevmeye devam ettim.

    Onu izlemekten derslerim de iyi değildi, o yüzden o en iyi sınıfa gitti, ben de en iyi ikinci sınıfa.. Anlayacağınız sınıflar değişti ortaokulda, dolayısıyla arkadaşlarımızda..

    ikinci aşkım Tuğba adında bir kızdı. Tuğbayla nasıl tanıştın derseniz olay biraz karışık. Anlatıyorum hemen bekleyin amk, ben Tuğbanın yakın arkadaşı Kübrayı atan deli kanımın verdiği çılgınlıkla ayarladım. Kübra güzel kızdı biraz da ona kandım galiba o yaşta. Güzel kızların en bin kızlar olduğunu bilmiyordum o yaşlarda ve bana oyun oynuyor olması aklımın ucundan geçmezdi. Fen dersinde Turgay hoca adında bir huur çocuğunun dersini işliyorduk ve ben kübraya yanında oturan kızla yer değiştirmesini çünkü yanındaki çocuk binin tekiydi. Değiştirmedi ve güldü. Ne demekti bu? Sinirlendim. Turgay bininin görmez tarafından elimle işaret etmeye başladım ama ensesinde bile gözü olduğunu düşündüğüm Turgay beni gördü ve sağlam bir tokat yerleştirdi. Zile bir dakikadan az vardı. Öyle bir tokattı ki sol gözüm yaşarmıştı. Sağda tık yoktu tabii.. Çıkışta Tuğba geldi yanıma. Melek yüzüyle yanağıma dokunup, "acıyor mu.. bak bunlar seninle oyun oynuyor, daha kötü şeyler olacak, eski sevgili olayları var, bunlara kanma"

    Oysa hiç tanımıyordum Tuğbayı. Kurtarmıştı beni.

    Nasıl olduk bilmiyorum ama Tuğba tam 3 yıl, ortaokul bitene kadar kardeşim dedi bana. Bunu beklemiyordunuz değil mi? Beyler şu an bile utanıyorum bunu söylediğim için ama ben iyi bir kardeş olamadım. O günden beri aşık kaldım Tuğbayla.. 3 yıl sevdim ve hiçbir şey söylemedim. Halen bile bilmiyor. Ama ben en çok Tuğbayı sevdim, sevgilileri onu üzdüğünde yanında olacak kadar ve hatta kilosuyla dalga geçenleri dışarıda tek tek dövecek kadar. Hiç belli etmeyecek kadar sevdim. En çok Tuğbayı sevdim..

    Liseye geçtik. Eylem adında bir kızla tanıştım. Tuğbayı anlattığım ilk insandı belkide Eylem. En büyük yanlışı da burda yaptığımı sonradan anlamıştım. Her kavgada başıma kalkan biri olmuştu. Eylem devrimciydi fakat partiye falan gitmezdi o zamanlar. 9. sınıfın en masum iki kişisiydik biz. Millet mescitte sevişirken biz karşılıklı iki pencereden bakarak yetinirdik. Biraz daha konuşmak için uykum geldiği halde uyumazdım. Aynı yerde bulunup bir türlü buluşamayan, hatta konuşamayan iki çömezdik. Yaz tatilinde buluşup alışmıştık birbirimize. 10. sınıfta Eylem.. değişti beyler.. Çok değişti..

    Önce partiden huur çocukları gelip partiye yönlendirmeye başladılar kızı. Çok uğraştım. Dinletemedim kendimi ve o zamanlar bu kadar baskın değildim. Ezik binin tekiydim.. 10. yılın yaz tatilinde ailemle tanıştırdım Eylemi. Ve inanır mısınız beyler bir kaç hafta sonra ayrıldık. Nedenini bilmiyordum. Öylece ayrıldık ve sonradan öğrenecektim olayı. Bilmediğim görünmez boynuzlarım vardı.

    Önce x kişisiyle beraber olduğunu öğrendim dokunmaya kıyamadığım kızın.

    Sonra y isminde birine aşık olduğunu.

    Yıkıldım evet. Asıl enkazsa Eylemin sonradan eşcinsel olduğunu öğrenmemde olmuştu. 11. sınıftaydım, ayrılalı sekiz ay olmuştu fakat bekliyordum halen Eylemi. Bir hiçi beklediğimi anlamıştım bir gün. Okulda öğrenmiştim Eylemin eşcinsel olduğunu ve saatlerce tuvalette kalmıştım. Kusmuştum amk, içimde ne varsa dışarı çıksın diye. Eşcinsellik konu açıldığında beraber küfrettiğimiz kıza ne olmuştu böyle? Bu dünya nasıl bir yerdi böyle?

    ilaçlar, tedaviler.. Güven başka şeylere benzemiyor beyler altından kalkmak zor oluyor lakin kalktık. Ailem yanımda oldu ve anladım ki en büyük şans buydu hayatta.

    Zaman geçti beyler, evet zaman hep geçer bir şekilde, bizim burda zamanı geçirdiğimiz gibi. 12. sınıfta 1000 küsür kilometre ötedeki birini sevdim, ismi Aysu'ydu. Onu sevdim çünkü yakınımdakiler güvenemeyeceğim kadar egoist huurlardı. Dedim ki "ben yine çiçeklerimi dünyanın öbür ucunda olsa bile sevgiyle sulamaya devam edeyim, kanadı kırık bile olsa arılar beni mutlaka bulacaktır"

    Öyle olmadı. Ayrıldık. işin garip kısmı sebepsizce oldu bir ayrılık daha. Bazen taku takuna bitiyor aşklar. Eyvallah diyip geçmeyi öğretiyor hayat size zamanla. Takmayın. Genç yaşımda her şeyi yaşadım aşkla ilgili lakin iyi tarafından bakın. Daha çabuk büyüyemezdim. Her şeyden bir ders çıkartmak gerekiyor bu hayatta.

    Yalnızlık sancılarınızı bir kenara bırakın, sonu olmayan bir şeye başlayan biri hep başlangıçta kalır.

    Bunu buraya kadar okuyan oldu mu bilmiyorum ama bırakıyorum, belki bir iki kişi okur. Belki bir iki kişi kendi acısından biraz uzaklaşır.. Ama bilin ki şuku kapma amacım yok, olsaydı zaten bu kadar yazmazdım..

    Neyse beyler, boşverin sigara molasını ve gidenleri beklemeyi.

    iftarı bekleyin. Sonra yakarız tek bir dal intiharlarla, tüm dünyayı.
    Tümünü Göster
    ···