+393
-30
arkadaşlar bu çocuk hepimize çok tanıdık.
beyler uzun gibi ama okumaya değeceğine inanıyorum başlayınca devamı geliyor ..
---
en azından bir çoğumuza. çünkü bizler de böyle şeyler yaşadık. veya çocuğa bakınca kendi geçmişinizi görebiliyorsunuz ya da benzer bişeyler aq anladınız siz.
ayakkabılarından başlıyorum.
- beyler çocuğun ailesinin belli ki ekonomik geliri yeterli değil.
ayağındaki ayakkabı sıradan bir esnaf satıcıdan alınmış bir ayakabı. yani nike adidas newbalance degil. en fazla 40 tl oda esnaf babasını tanıdığı için 35 tl . ve o ayakkabı en az iki sene giyilir. içten içe de sevilir ama ayakkabına karşı bi bağ oluşur. hatta iki sene sonra yeni ayakkabı alınınca alışması zor gelir. çünkü azla yetinmeyi bilir. veya çoğu zaten hiç bulamadığından bilmez.
pantolon.
klagib okul pantolonu ama dikkat edilmesi gereken bir husus var ki oda şu: bunu giyen çocuğun okulda arkadaş sayısı çok azdır. pek bilinmez arka sıralarda oturan pısırık ve silik bir tiptir. hoca bişey sorduğunda bütün millet tak var gibi dönüp çocuğa bakarlar çünkü konuştuğunu ilk kez ya da nadiren görürler ondandır bu merak. bide elit kısım vadir ki onlar okulun alınması gerek diye söylediği bu gri renkli pantolonu almazlarda siyah kumaş alırlar. gerçekten ayrı bir hava katar. ama çocuk onu giymeden arada ki farkı anlamaz.
çorapları.
abi en azından kendime göre söylüyorum ucuz dandik çoraplarım olduğu için ayakkabımın üstünden görünmesin diye pantolonu en aşağı kadar çekip sürekli kontrol ederdim. delik çorap giydiğim günlerde çoktu..
süveter - kazak - ceket her neyse.
buda okulun al dediği ucuz yollu kazaklardandır. beyler bu kazak koyu laciverttir ve naylondur. bunu giyen çocuklarda genelde siliktir. pek nadir kendi öz güvenlerini kazanmış nispeten daha iyi tipler de vardır tabi. eğer elit bir tip olmak istiyorsan bunun daha pamuklu ve siyah olanını almalısınız. ve çocuk yine bunun farkına onu giymeden varamaz. en azından ben çok sonra fark ettim.
gömlek.
belki komşularının büyümüş üniversite kazanmış abilerinin eski okul gömleklerini bu çocuğun ailesine verilmesiyle giymiştir. yeni ise küçülene kadar giyilir. varsa küçük kardeşine kalır bu gömlekler. veya küçük kardeş bu ise üzülerek söylüyorum yeni gömlek hayal onun için. komşudan falan gelirse evde 6 7 tane gömlek olur. soluk bazen yırtık veya erimiş..
rozet.
bizim zamanımız da rozet vardı onu takardık boynumuza yuvarlak bir tokası ve aşağı sarkan ucu boncuklu iki ip parçası olan kravat niyetine bir okul aksesuarı. büyük sınıflar kravat takıyor. kravatta kantinde satılır zaten standarttır. ama rozetin bile farklı türleri vardı. başkaların ki daha parlaktı temiz ve yeni gömleklerinin üzerinde daha güzel duruyordu.
elindeki tost - ekmek arası peynir domates.
annesinin sabah kahvaltıda oğlu bişeyler yerken hazırlayıp çantasına koyduğu ekmek.. sıcaktır. peçeteye sarılmış. derste kitaplarını çıkarırken sıcaklığı eline vurur. kokusu kitaplarına sinmiştir. öğle arasına kadar kurur. yenir ama nolacak. kantinden bi ayran bi şalgam parası haftada 1 ya da 2 kere anca alınır. geri kalan günler ya evden gelir ya da kuru kuru yenir. peçetesi bazen ekmeğe yapışmıştır bazen çıkar bazen çıkmaz ekmeğin o parçasını koparırsın.. şimdi diceksiniz evden getirsin nolacak. işte öyle olmuyor o . bunu yaşamayan bilmez bunu. kantinciyle hiç muhabbeti yoktur bu çocukların.
oturuş şekli.
belinin hafif kamburluğu. sandalyeyle dışarıyı görebilecek, odanın en köşesinde oturması bile kimseyi rahatsız etmemek istemlidir.
saç traşı.
saçını mahallenin berberine gidip daha nasıl olacağını bile söylemeden adam çocukla muhabbet eder ve kafasına göre keser. pısırıklığımız okadardır ki abi şöyle kes bile diyemezsin. adam aslında kafasına göre de kesmez, ailesinin durumunu bildiği için ya da babası daha önceden tembihlediği için hemen uzamasın bide traş parası verilmesin hemen hemen diye kesebildiği kadar keser. ama ortalarda azcık bırakır. ailesi bundan ne kadar hoşlanmasa da bu onun tek tesellisidir. çünkü kısa saç yakışmaz. beyaz tüylü lekeli yüzü fazla ortaya çıkar ama okul müdürüde rahat vermez. neden bilmem ama yakışmasa da o önler az uzun bırakılır.
şimdi biraz empati yapın beyler. şu çocuğun uzaklara dalması beni yerden yere vuruyor aq. okulda renkli renkli kıyafetler giyen çocuklar, beden dersinde giyebileceği bir spor ayakkabısı olan, kışın bot yazın spor giyen, tenefüslerde 5 6 arkadaş kantine giden, sosisli hamburger kola ayran yapan gençlerle bu gençlerin arasında ki farka bir bakın.
yalnızlık.. kızların uzaklığı.. platonik zengin kıza aşık olmalar. kalemini bulup saklamalar. ismini kağıtlara yazmalar.. derste ki başarıları en büyük hazlarından biridir. okul gezilerinde ona eşlik edecek net garanti bi arkadaşının olmaması. futbolda defansta bazen kalede oynamak. gol yiyince daha sana sorulmadan seni çıkarıp başkasını almalar. ve daha nicesi.. arkadaşlar ben bu çocuğu görünce sarılmak istiyorum. sarılıp doya doya ağlamak istiyorum. kardeşim benim demek istiyorum. ama üzülmesini de istemiyorum. ona acıdığımı da fark etmesini istemiyorum. ona abilik yapmak istiyorum. beraber alışveriş yapıp playstation oynamak internet kafelerde counter atıp yenilmek istiyorum... geçmişimin de amk. böyle çocukları aranıza alın liseliler. ama onlara bunu hissttirmeyin. onlara normal insan muamelesi yapın. hadi eyv.