-
1.
+8 -5Selam panpalar beni bilen bilir bilmeyen de zamanla öğrenir sorun yok neyse gerçek hayatımdan alıntılarla anlatacağım hikayeme başlıyorum ve bu başlığı uygun gördüm çünkü tamamen bağımsız birinin bakış açısıyla yazılacak bu hikayede çok fazla samimi itiraflar da bulacaksınız. Tek derdi hayatta kalmaya çalışmak olan insan görünümlü bir hayvanın başından geçenleri ve hayata bakışını yansıtmaya çalışacağım.
Sözlük açıldığından beri buralarda olmama rağmen hiç uzun soluklu hikayem olmadı. Bu günlerde boş sayılırım o sebeple burada böyle bir iz bırakmayı ve aynı zamanda içimi dökmüş olmayı umuyorum.
Rezervleri alın, ne kadar çok ilgi olursa o kadar şevkle yazarım... -
2.
+3Beyler ilginizi çekmek için cinsellik olması gerektiğinin farkındayım orayada geleceğiz AMK giriş gelişme sonuç diye bişey var..
Okuyanlar belli etsin emek veriyorum burada aq -
3.
+2... Bu yeni arkadaşlarım istanbul'un içinde köy hayatı yaşayan ailelerin çocuklarıydı.. Hiç duyar kasmayacağım, evlat olsa sevilmeyecek tiplerdi ki zaten sevilmiyorlardı.. çünkü ebeveynleri sevmeyi bilmeyen insanlardı. Aralarında Türkçe bilmeyenler çoktu.. eminim ki bir çoğu dağa çıkıp terör örgütlerine katılmıştır.. birkaç yılım işte böyle çocuklarla takılarak geçti.. aşırı derecede salak tiplerdi.. çaresizlikten onlarla zaman geçiriyordum.. babaları hapiste yada dağda olmayanlar genellikle hamallık, pazarcılık gibi işler yapıyordu. gecekonduda yaşıyorlardı.. tavukları ve küçükbaş hayvanları olanlar vardı.. bu çocuklar da işte böyle angarya işlerle görevlendirilmişlerdi.. kendi bölgelerinden sorumluydular ve oraya yaklaşmak çok ama çok zordu.. zaten bizim oturduğumuz mahalleden biraz uzakta oldukları için sabah çıkıp akşam geri gelirdim... Giderken yanımda evden çaktırmadan yanına aldığım oyuncaklarla giderdim.. top varsa topla giderdim.. bunu sadece aralarına girmek için yapardım.. onlar genellikle orta halli semtlere hırsızlık yapmak için giderlerdi.. oyuncaklar toplar falan unsurlarında değildi.. birkaç ayakkabı aşırıp biraz demir teneke veya karton toplayıp evlerine dönme peşindeydiler.. çok şükür ki biz onlar kadar dipte değildik.. neyse ki onlarla, onlara benzeyecek kadar fazla zaman geçirmeden okul hayatım başladı..
Okula gitmeyi öyle çok arzulamıştım ki mükemmel bi öğrenci oldum.. ilk öğretmenlerim bizimkilere siz bu çocuğu özel okullara gönderin, 60 kişilik sınıflarda harcamayın diyorlardı ama o zamanlar özel okullar şimdiki kadar yaygın ve revaçta değildi.. zaten bu durum bizimkilerin umrumda da değildi.. -
4.
+2Daha okul çağına gelmeden istanbul'un bir yakasından diğer yakasına taşındık. Yeni semtimiz çok daha devasaydı. Daha çok boş alan vardı.. hem ormana hem de denize yakındı.. biraz daha orta halli insanların oluşturdukları yeni bir yerleşim yeriydi.. doksanların hemen başı..
Ben burada da sokak köpeği gibi takılıyordum, yeni yerler keşfediyordum.. herkes yeni olduğu için nadiren dayak yiyordum burada.. o yüzden sevmiştim yeni semtimizi.. çok geçmeden diğer çocukların ilgisini çektim.. benimle oyunlar oynamak istiyorlardı ama ben bundan hiç zevk almıyordum.. annelerinin gözü hep üzerlerindeydi.. bizimkiler gibi rahat değillerdi.. bu yüzden bin gibi hissediyordum kendimi.. en ufak tansiyon yükselmesinde müdahale ediyorlardı..Bu bana göre değildi ve hemen ortamdan uzaklaşıyordum..
En sonunda benden 3-4 yaş büyük çocukların ilgisini çektim. Beni yanlarına aldılar.. daha çok futbol oynuyorlardı.. onlar için futbol benim içinse dayak gibiydi. benden iri ve güçlü oldukları için onlarla oynamak çok yorucuydu.. yine de buna alıştım ve böylece mahallenin en iyi futbol oynayanlarindan biri oldum. Hâlâ her ortamda kafaya oynarım grubun en iyisinden daha iyi olmak için zütümü yırtarım.. eminim ki Barselona şuan beni antrenmanlarına alsa messiye kafa tutarım. Büyük ihtimalle rezil olurum ama zaten profesyonel futbol bana göre değil.. kısa süre sonra sıkılıp oynamak için başkalarını ararım.. neyse..
Bu benden yaşça büyük olan arkadaşlarim birer ikişer okula başladıkça ben yalnızlaştım.. herkesin okulda olduğu saatlerde mahallede kalan benim gibi daha 5-6 yaşında olup henüz okula başlamamış çocuklar hiç yoklarmış gibi büyük birilerini aramaya devam ederdim.. Sonunda 7-8-9 yaşlarına gelmelerine rağmen ailelerinin okula göndermediği büyük çocukları keşfettim ve onlar benim çok ilgimi çekti.. ilk başlarda yediğim birkaç dayaktan sonra arkadaş olmayı başardım.. fakat değişik birşey vardı onlarda.. diğer büyük çocuklar gibi top falan oynamıyorlardı... -
5.
+2Şimdi kimse cep telefonunu almadan bakkala gitmez hatta tuvalete bile telefonla girer ama o zamanlar ev telefonumuz bile yoktu.. yürümeye başladığımdan beri sokak köpeği gibi dışarda dolaşır yeni dünyalar keşfederdim.. 50 metre uzaklıktaki arka sokak bile sanki yurtdışı gibi gelirdi bana ve çok korkardım kaybolmaktan... Her gün biraz daha uzağa gitmek hayattaki en büyük amacım olmuştu.. o zamanın çocukları şimdikiler gibi değil tabi ölümcül derecede atarlıydı. evlerine yakın yerden tanımadıkları kimseyi geçirmezlerdi.. öldüresiye döverler taşlar ve sopalarla kovarlardı.. şöyle bi mahallede tur atıp eve döneyim demek Evereste çıkıp geri gelmek gibiydi.. dayak yemediğim bir Allah'ın günü olmuyordu.. neyse ki vuranlar da en fazla 3-5 yaş büyük çocuklar oldukları için kol bacak kırılmadan atlatıyordum..
Ev zaten cehennem gibi olduğu için kendime yeni yaşam alanları bulmak zorundaydım.. dışarıda da böyle sorunlarla karşılaşıyordum.. üstüm başım yırtık dayak yemiş şekilde eve dönünce bir de annem yada babam döverdi artık hangisinin enerjisi fazlaysa o gün o döverdi... Ben hep babamın dövmesini isterdim çünkü O o kadar kıyamazdı.. anne dayağı gibisi yok o zamanlar travma sebebiydi ama şimdi düşününce çok değerliymiş.. bu sebeple 27 yaşıma kadar annemden dayak yemeye devam ettim.. harika bir terapi.. tek sıkıntım annemin beni döverken canı yanmasın.. tahta tabanlı terlik ve sopayla ya da demir bacaklı sandalye ile döverken biraz daha sakin kalabiliyorum...
Her neyse daha okula başlamadım, yavaş yavaş zamanı ileri alayım... -
6.
+2Öncelikle size nasıl bir aileden olduğumu kısaca açıklamam lazım.. hem çekirdek aile hem de sülale olarak aşırı derecede rahat insanlarız.. hani derlerya sülalem raad diye aynen öyleyiz. Bu hiç de gurur duyulacak birşey değil özellikle çocuk yaşlarda insanı hayata karşı karamsar düşüncelere iten tehlikeli bir durum.
Çocukluğumun bir bölümü istanbul'un en civcivli semtlerinden birinde geçti. Sokarlarda seyyar salıncakların gezdiği, ayı oynatılan dönemler.. evet şuan çok kişiye garip geliyor ama 20 yıl kadar önce istanbulda sokaklarda tasmayla ayı gezdirip tef çalarak dans ettirilirdi.. izlemek için etrafta toplanan kalabalık bozuk para atardı adam da böyle yolunu bulurdu.. hatırlayan akranlarım olacaktır işte öyle zamanlarda öyle semtlerde çocukluğum geçti..
Sokaklarda kaldırım taşlarının altına saklanmış tabancalar bulurduk.. henüz bu kadar dolmamış olan istanbulda çocuk teröristler gibiydik şuan yaptıklarımızı düşününce ürperiyorum gerçekten cahil cesareti denilen şeylerdi kelle koltukta günlerimiz geçiyordu..
Ev ve dışarısı arasında hiçbir fark yoktu benim için. Gök kubbeyi ev bellemiş bir çocuktum.. toprak alanlar fazlaydı o zamanlar eve gelirken ayakkabılarımla ve paçalarımla en az yarım kilo toz toprak getirirdim.. annem beni kapıda bir paspas gibi çırpmadan eve sokmazdı zaten girince de hemen bonyaya atıp hunharca yıkardı.. öyle canımı yakardı ki işkenceden farksızdı.. -
7.
+2... evet beyler ortaokulda notlarım düşmeye başladıysa da ortanin üzerinde bi öğrenciydim.. dersane furyası zirve yapmıştı o yıllarda.. fetönün dersaneleri hep birincileri çıkarıyordu.. ailecek taa o zamanlardan bunların ne mal olduğunu biliyorduk ve o kafadaki herkesten uzak duruyordum.. dersaneye falan gitmedim.. babam illa asker olmamı istiyordu.. ben de hevesleniyordum çünkü en azından yatılı okul olur gibtir olup giderim diyordum.. o kış çok sert geçmişti haftalarca kar erimemişti istanbulun çoğu yerinde.. taa ebesinin amından bir form almak gerekiyordu bu sınava başvuru yapabilmek için.. babam da havaların düzelmesini bekledi ama havalar duzelmeyince son güne kaldı iş.. en sonunda formun alınacağı yere yakın biyerde çalışan arkadaşından rica etmiş o adam almış formu.. babam akşam eve gelince formu getireceğini umuyordum.. dedi falancaların evine git o aldı formu onlardan al gel dolduralım.. hay amk o adamın oğluyla da kavgalıyım daha kısa süre önce seni birdaha buralarda görmicem diye tehdit etmişti.. 4 yaş büyüktü benden gücüm de yetmiyordu ayrıca 2 tane abisi vardı AMK mahallede korktuğum ender kişilerden biriydi belkide tek kişiydi..Tümünü Göster
Babama birşey söylemem imkansızdı dedim belki o muallak evde olmaz alır gelirim formu 2dkda.. bi cesaret gittim çaldım kapıları.. şans bu ya kapıyı bu muallak açtı.. beyler beni görür görmez bir kükredi altıma işiyirdum az daha.. benim sesim henüz yeni yeni kalınlaşmaya başlamıştı onda ise tam adam sesi vardı.. dedim abi beni babam gönderdi evraklar varmış sizde onları almam lazım.. bir solukta söyledim bunu en iyi rapçiden daha hızlı çıktı ağzından AMK.. bu muallak hâlâ bağırıyor apartmanın içinde sesi yankılanıyor NE EVRAKI LAN diye.. sınav için gerekli olan evraklar dedim XXXXX Amcanın haberi var dedim babasını kastederek.. neyse babası geldi de verdiler evrakları gittim AMK
Eve geldim formu dolduruyoruz babam ilk kez benimle böyle ilgileniyor.. bilen bilir askeriye birsuru soru sorar sülaleyle ilgili şehit varmı gazi varmı vsvs diye.. bizimkiler ilk kez böyle ilgileniyordu benimle.. kazanamazsan ağzına sıçarım dedi babam.. çok ağzı pis adamdı rahmetli.. mekanı cennet olsun o da küçük yaşta yetim kalmış çok acılar çekmişti.. eve ekmek getiriyor olması babalık görevini hakkıyla yaptığı anldıbına geliyordu.. çünkü kendisi bu kadarını da görmemiş.. her neyse.. babamın küfürlerine alışıktım ama bu çok koymuştu.. sınav günü geldi babam zütürdü beni arabayla sınav bitene kadar da dışarda bekledi.. sınav iyi geçmişti.. bu kadar kolay olacağını tahmin etmiyordum.. babam sorunca da kazanırım herhalde baba iyi geçti demiştim.. ama sonuç geldiğinde tam bir hüsrandı.. babam benden önce açmış zarfı. Ben dışardan eve gelir gelmez ağzıma sıçtı harbiden... Dövmedi ama keşke o kadar laf edeceğine dovseydi daha iyiydi.. neyse beyler bir de Anadolu liseleri sınavı vardı birkaç gün sonra.. onu kesin kazanmam lazımdı yoksa bütün barzo arkadaşlarımın gittiği mahalledeki düz liseye gidecektim..
O sınav tarihi gelene kadar babamla hiç konuşmadık.. sınav günü erkenden kalktım babamın uyanmasını bekledim.. annem dayanamadı sordu babama çocuğu sınava zütürmeyecek misin diye.. babam yine yıktı ortalığı gerek yok zaten bir tak olmaz bundan dedi giydi üstünü kahveye gitti amk.. kendim de giderdim sınava ama kazansam bile tüm alternatif okullar eve uzak olduğu için babam izim vermeyeceğim söyledi.. mahalledeki liseye gidersin okuyan orda da okur oradakiler insan değil mi amk dedi.. değiller tabi amk diyemedim..
liseye başlamadan önceki son yaz tatilinde bizimkiler memlekete gitme kararı aldı.. köydeki eski evi yıkıp yenisini yapmayı kafaya koymuştu babam... bu durum da benim çok sinirimi bozuyordu.. tüm yatırımını oraya yapıyordu.. bütün yaz ben de inşaatı yapan ustalara çıraklık ettim.. ah baba diyordum içimden.. evlatlık miyim ben acaba diye düşünüyordum.. zaten annemin bana sancılandığı gece babam meyhanede içiyormuş, komşular hastaneye yetiştirmiş kadını...
Babam eski kulağı kegiblerdendi.. çevresi çok genişti.. büyük bi otoriteydi.. çok fazla şey anlatamam yoksa başım belaya girer.. cenazesinde 1500den fazla insan vardı.. ağzımı açıp tek kelime edemezdim babama. Bir anda giber atardı. Benim aklımın yetmeyeceği düzeyde kaderimi inşa ediyor ve beni gerçek bir erkek gibi yetiştiriyormuş meğer.. tabi bunları çok sonra anlayacaktım.. -
8.
+2... Bundan sonra asıl aksiyon başlıyor.. biraya kadar 3-5 kişi okuduysa bile kâfi..
Kimse bi tepki vermeyince kısa kısa geçmeye başladım detaya gitmiyorum.. Uzun uzun anlat derseniz öyle yapayım.. -
9.
+1Yaz Bro okuyorum
-
10.
+1Rezzerrrrs
-
11.
+1Rez knk
-
12.
+1Beyler geç saatlerde birkaç part daha atarım byavas yavaş gelişme bölümüne geçiyorum uzun soluklu bir hikaye olacak şimdiye kadar biraz biyografi gibi oldu ama bundan sonra fikir ve düşüncelerimi de yazacağım.. birkaç gün daha sürer bu hikaye..
Rez alırsanız kaç kişi olduğumuzu kestirmeye çalışırım kendi kendime konusuyormus gibi hissettirmeyin aq -
13.
+1Burdayım hocam
-
14.
+1Okuyan ses versin amk hikaye hikaye diyorsunuz okuyan yok birkaç kişi dışında
-
15.
+1Rezervasyonu
-
16.
+1... bir sonraki yaz tatilinde babama resti çekip köye gitmek istemediğimi, istanbulda bir iş bulup çalışacağımı söylüyorum.. ne tak yersen ye sen bilirsin diyor.. birkaç hafta bi restoranda komilik yaptıktan sonra oradan ayrılıp oto sanayide başka bi işe giriyorum.. hiç unutmam haftalığım 50 liraydı amk yol ve sigara parasına bile yetmiyordu yine annemden para istiyordum.. sanayiye gelen lüks araçlara nasıl bindiklerini aklım almıyordu.. o kadar karanlıktaydım ki hayata dair tek bir ışık bile bulamıyordum.. lise son sınıfa gidecektim ama daha bir kızın elini bile tutmamıştım.. çocukken kızlar kendi gelip yavşardı ama ergenlik sonrası insan tehlikeli bi görünüme kavuşuyor.. ay bu beni giber diye kızlar pek yaklaşmıyordu.. haksız değillerdi elbette giberdim.. zaten verme ihtimali olmayan kızlara vakit ve nakit ayıramazdım.
tak gibi bir yaz tatili daha geri kalmıştı.. alttan birkaç zayıfla lise sona geçmiştim..O zamanki müfredat öyleydi.. lise 2de kalma yoktu.. 3e başlıyordun ama bütün dersleri veremezsen mezun etmiyorlardı.. derslere hiç kafam basmiyordu amk kopyayla dalavereyle bir şekilde geçer not alıyordum.. zaten sabaha kadar pcde takılmaya başlamıştım o yıllarda. okula gider gitmez kafamı sıraya vurup uyuyordum.. okulla sadece göstermelik bir fiziksel bağım dışında hiç alakam yoktu.. devamsızlık hakkımı sonuna kadar kullanıyordum.. yine kendimden büyüklerle kahveye gidip batak oynuyordum.. çok zor bir şekilde liseyi bitirdikten sonra ise ÖSS tak gibi geçmişti.. ancak 2 yıllık okullara puanım tutuyordu.. seneye bir daha sınava girmeye karar verdim.. gidip bir akrabamızım fabrikasında işe başladım..
Nihayet cebime para girmeye başlamıştı.. ama gelecek sınav için ders çalışmak diye bi durum da söz konusu değildi. 2 yıllık da olsa sahil kesimlerindeki okulları tercih edip gitmeyi kafama koymuştum.. birdahaki sınava kadar biraz para biriktirdim ve yine 2 yıllık bi yüksekokulu kazanacak kadar puan alabildim. Katsayı durumu olmasaydı 4 yıllık da olurdu ama işte bizim şansımız amk
Hep sahil şeridindeki okulları yazdım. 2. tercihim olan bi okul çıktı piyangodan; Akdeniz Üniversitesi. Nihayet gidiyordum.. -
17.
+1Adam ikinci nesil amk
-
18.
+1Birkaç tane arkadaşım yerel futbol kulüplerine gidiyordu ve beni de zütürmek istiyorlardı.. ben de istiyordum ama babam buna da çok karşıydı.. koskoca yaz tatilinde beni dağın başındaki bi köyde inşaatın içine hapsetti.. hayatımda tanıdığım en kaba insanlara çıraklık yapıyordum.. koca koca adamlar birbirine küfür ediyor hep belden aşağı konuşuyorlardı.. bana da belden aşağı imalarda bulunuyorlardı hep.. gidip kız peşinde koşsana burada ne işin var diyorlardı.. içlerinden biri çok komikti hâlâ onunla diyaloğum sürüyor aynı köylü olduğumuz için.. inşaatta sürekli belden aşağı fıkralar anlatırdı.. aklımda kalan bi fıkrası şu;Tümünü Göster
"adamın biri çok güzel bir kadınla evlenmiş, herkes diyormuş ki dıbına kodumun karısı ne kadar güzel.. Sonra adam dayanamayıp boşamış karıyı. Gitmiş çirkin bi kadınla evlenmiş. Bu kez de demişler ki dıbına kodumun karısı ne kadar çirkin"
Böyle bir ortamda 3 ay geçirdikten sonra istanbul'a dönüp liseye başladım.. kurtlar vadisinin zirve yaptığı zamanlar.. herkes bi mafya havalarında.. zaten istemediğim bi okula gidiyorum.. ailedeki çalkantılar da cabası.. anne tafımla baba tarafımın birbirine düşman kesilmesi... ikisi Dr bi acayip AMK babam kral gibiydi annem de prenses.. babam evin tek oğlu annem de evin tek kızı.. en az 500 senedir aynı bölgede yaşayan sülaleler oldukları için geçmişten gelen bi rekabet de var.. ben de ailenin en küçüğü olarak adeta küçük prens gibiyim ortamda.. efendiliğimi ve tarafsızlığımı bozmamaya çalışıyorum onlara karşı.. sanırsın ki şehzadeyim amk herkes bana oynuyor.. neyse bu konulardan uzak kalmaya çalışarak okula konsantre olmayı deniyorum. Lise 1de yine ortalama notlarla bi üst sınıfa geçiyorum. bölüm seçmemiz gerekiyor o zamanlar lise 2de.. katsayı olayları falan vardı şimdi noldu bilmiyorum.. en zor bölüm olan fen bilimlerini seçiyorum ben sevdiğimden değil daha az barzo olduğu için. Sözel bölümler içler acısı. Neyse yaz tatili ve ben yine köye gönderilip yarım kalan inşaatta aynı adamlarla çalışmaya devam..
iki aile arasındaki kavgalar giderken büyüyor.. anne tarafımdan kuzenim baba tarafımdan kuzenimle evlenmek istiyor onlar kızı vermiyor, diğerleri de asıl biz sizin kızını istemiyoruz falan filan karakollar mahkemeler... Çevremde hiç düzgün bi hayat yik.. hiç güzel bi örnek yok amk.. tek isteğim uzak biyere üniversite bahanesiyle kaçmak ama dersler de içler acısı.. bırak üniversitesiyi, liseden zor mezun olacağım..
Okuldan sonra akşamları bi basketbol oynayan nispeten daha medeni arkadaşlarımla takılıyorum, bi de bir türlü yakamı kurtaramadığım, havanın kararmasiyla gizli saklı meskenlerinde esrar çeken barzo arkadaşlarımla...
Günler böyle geçip gidiyor.. lise bir an önce bitsin istiyorum.. -
19.
+1Okuyorum panpa anlat sen
-
20.
+1... Şimdi de var mı bilmiyorum benim zamanında ilköğretim 1. sınıfta erkenden okumayı söken çocukları hemen 2. sınıfa alırlardı.. benim sınıfından da birkaç çocuk böyle çıkmıştı. Onlardan biri olmamanın sebebi okulda yaptığım arkadaş çevremin hep geç kayıt olmuş veya 1. sınıfta 2. 3. tekrarlarını yapan büyük çocuklardan oluşmasıydı.. nerede kolunda kurumuş sümük izleri olan, saçları makasla kesilmiş veya amatörce 3 numaraya vurulmuş tipler varsa onlarla iyi arkadaşım..Tümünü Göster
Okulun beton zeminli bahçesinde kola veya meyve suyu kuyusuyla onlar da yoksa küçük yuvarlak taşlarla futbol oynamaya çalışıyorduk.. dizlerimde, dirseklerimde bir yara iyileşmeden diğeri açılıyordu.. ilkokul bitmeden defalarca dudağım kaşım açıldı, dişlerim ve burnum kırıldı bide kafa üstü betona düşüp kafa tasımı çatlattım..
Annem beni biraz evcilleştirmek için aynı binada oturduğumuz komşumuzun kızıyla birlikte ödevlerimi yapmamı istiyordu.. kız yanımda soyunup giyiniyor, ikide bir bana öpücükler konduruyordu. Öyle utanıp sinirleniyorumdum ki daha k yaşlarda karşı cinsten nefret ettim. Benim aşık olduğum başka bir kız vardı ve onu aldattığımı düşündürüyordu bana bu küçük yosma.. ayrıca eski barzo erkek arkadaşlarımın alay konusu olmam da cabasıydı.
ilkokul öyle böyle bitti. Derslerimin hepsi tam puandı. Ancak hem okulla alakası olmayan ve genellikle benden büyük yaştaki barzo erkek arkadaşlarım hem de sarışını esmeri elâsı mavisi yeşiliyle çeşit çeşit dillerler aklımı almaya başlamıştı. Futboldaki başarım beni çok popüler yapmıştı ve binlerce kişilik okuldaki her güzel kıza yaklaşmak için çok çaba sarfetmem gerekmiyordu.
Ortaokulda sigara ve uyuşturucuyla tanıştım. Benden önce ergenliğe giren büyük arkadaşlarımın mide bulandıran p0rnografik dergi ve disklerine şahit olup dünyam iyice değişti. CD bile yoktu o zamanlar.. disklerde en fazla birkaç dakikalık p0rnolar ve sayfaları yapış yapış dergiler...
O kadar büyük bi dünyanın içinde bulmuştum ki kendimi, karınca veya sinek gibi hissediyordum.. yavaş yavaş yerel futbol kulüplerine gitmeye başlayan akranlarım, ilk cinsel deneyimini yaşayıp saatlerce kafa ütülemeye çalışan barzolar, iyi liselere girebilmemiz için bizi döve döve okutmaya çalışan öğretmenler... Bir çocuk için gerçekten hepsini birden idare etmek imkansızdı..
Liseye başlayana kadar yemediğim halt kalkmamıştı.. anlatmaya değmez, buraları hızlı geçtim..