şarkım meyhanenin duvarlarına çarparak masamıza teşrif ediyordu...
http://tinyurl.com/bwttsd8
sağ eli havada, başparmağı hariç diğer parmakları bitişik, avucuyla da yarım ay şeklini çizmiş, halay başı edasıyla bana yaklaşıyordu...
masaya yaklaştığında sağ elindeki yarım ay şeklini dudaklarıyla da yaparak sandalyesine oturdu…
-gitti seninki
+nerden benimki oluyor
-lan oğlum geldiğimizden beri adamı kesiyorsun görmedim mi sanki
+ne alaka lan
-kız olsa neyse de
+ne diyorsun muhsin ya
-ha ha… sen bu kafayla yakında cortlarsın diyorum oğlum
+ya yürü git ne cortlaması
-neyse neyse
sağ elini tekrar kaldırarak avucunu yarım ay şekline getirdi, müziğe elleriyle, gözleriyle eşlik ederek…
—nesine yaaar, nesiineeeee
—haydi oğlum ağzın çalışacağına elin çalışsın,
rakı bardağını uzattı, ben de uzattım
-ölürüm ben sesineeeeeeeeee
=ştrankk tiynn
+yarasın, yarasın da bu ne lan, tuvalette bir şey mi içtin, bu ne hal
-atın ölümü arpadan olsun cassooo
+ne içtin
-rakı içiyoz ya oğlum
+tuvalete gitmeden önce böyle değildin lan
-yooo, aynıyım
+oğlum başıma kuşçu kesilmiştin
-o kim lan
+hani vardı ya "aşıklar ölmez" diyen
-hea, yok ben madeleine’ydim
+o kim
-tanımazsın
+kim lan
-boşveeer, haydi fondip yapalım mı, yiyor mu
+sende var bir hal ama neyse
-haydi lan
=ştrankk tiynnn
ikimizde rakıları fondiplemiş kana kana kendimizi suya vermiştik… arada bir de mezelerle ağzımızın tadını rakıya hazırlıyorduk ve fakat muhsin’deki bu değişikliğe anlam verememiştim… seval telefon falan mı açmıştı da bu kadar neşelenmişti… kim bilir belki de öyledir de benim biran önce muhsin’e filiz’i anlatmam lazımdı…
+muhsin
-hea
+hani benim internette tanıştığım bir kadın vardı ya
-evli olan
+he
-ne olmuş
+oğlum onun bir de arkadaşı varmış lan, adı da filiz
-eee
+sana yapalım mı onu
-gibtir git
+lan oğlum, ben tek gitmiyim sen de yanımda olursun işte
-nereden arkadaşıymış
+komşusu
-o da evli yani
+evli ama çakar geliriz lan
-bana uymaz oğlum, benim seval’im yeter
sol bileğindeki seval dövmesini öperek…
-ben seval’e ihanet etmem oğlum
+ne ihaneti lan, gidip çakıp gelecez işte…
+haydi lan, oğlum kim bilecek
+hem bir kere gör, beğenmezsen bir daha görüşmezsin olur biter
-bana uymaz cass, yapmam ben…
+tipine sıçayım
-kendi tipine sıç puşt
+gibtir git
birkaç dakika sessiz kaldık... muhsin, rakısını yudumluyor ara sıra da sol bileğindeki dövmesini aşkla okşuyordu…
teklifime bozulduğu yüzünden belli oluyordu da benim kötü bir niyetim yoktu, hani eğlenir, zevkimizi alır gelirdik, kimsenin de ruhu duymazdı ama koyduğumun salağı işte, ihanet etmem deyip duruyor... ihtiyaç oğlum ihtiyaç...
sol bileğini bana doğru tutarak…
-bu ne
+dalga mı geçiyon
-söyle söyle
+ya bi git muhsin ya
-dövmenin yerine bak oğlum
+ne varmış
—neresi burası
+bilek muhsin
-iyi bak
+bilek işte oğlum
-nabzın attığı yer
+eee
-neden buraya yaptırdığımı sanıyorsun
+başladın yine felsefeye, maydaymı olacan yine
-o ne lan
+demin dedin ya ben oyum, maykıl mı mayday mı ne
-ha ha madeleine’yim dedim oğlum... ha ha kafamı karıştırma dur
+söyle
-ne diyordum..
-hehh... beni yaşatan her neyse bak işte burada, nabzımın tam üstünde…
-ben, beni yaşatana ihanet etmem, edemem…
+lan oğlum kim görecek de bilecek
—ben bileceğim
+geber
güldü…
-bunu yapan adam abi manyak mısın dedi,
-neden dedim
-abi dedi
- buraya dövme yapılır mı, nabız burası…
-iyi ya dedim,
-nasıl iyi abi, nabız orası, silemezsin bir daha
-yaşama sebebimi niye sileyim ki dedim
-anlamadı önce
-aşk dedim, nabzın üzerinde olacak ki ne için yaşadığını bilesin ve unutmayasın…
-sustu, seval’i yazdı şuraya, bak tam şuraya…
rakısından bir yudum alarak…
-ben aldatamam oğlum, yapmam da
+ kafana sıçayım muhsin, ne aldatması oğlum...
-...
+ne tak yersen ye muhsin
sanki aldat diyorum, gel takılalım işte, açık kapı zaten… burna bak, sana söyleyen de kabahat…
muhsin'nin kabul etmemesi, kötü olmuştu ki artık gidemezdim, en azından yalnız başıma gitmeyi düşünmüyordum...
+oğlum merve cevap yazmadı lan
-gelir yarın
+inşallah muhsin
-sen de o karıyı bırak oğlum, evli karıyla ne işin var
+ya filiz evli olmasaydı
sustu, dudaklarını sıkarak başını sağa sola çevirdi..
sol bileğini gözüme sokarcasına uzattı…
+oğlum iyi tamam yaşama sebebin de ya babası vermezse
-vermiyor zaten
+ya ömür boyu vermezse
-bekleriz
+ya seval beklemezse
-niye beklemesin oğlum
+ya beklemezse
-bekler
+ya beklemezse ne tak yiyecen
-yok öyle bir şey
+lan oğlum yok yok da ya babası başka birine verirse
-seval niye varsın ki
+ya ölürse, ne bileyim bir sabah uyandın ki seval ölmüş, kalp krizi geçirmiş, kamyon çarpmış, tırın altında kalmş, ne tak yiyecen
-saçma sapan konuşma lan
+saçma maçma, oğlum oraya kazımışsın da ya seval kaderin değilse
+kaderindeki başkasıysa, filiz’se mesela
sol bileğindeki seval yazısını sağ eliyle kapattı… cevap da veremedi… maydaylanmış, al sana mayday muhsin, ne tak yiyecen? başka seval mi arayacaksın…
-seval benim kaderim…
+oğlum filiz kaderin olsun demiyorum ki gel işte beraber gidelim, tanışırsın lan.
-gibtir git lan, açma bir daha bu konuyu, saçma sapan da konuşma
son söylediklerimden sonra muhsin’in nevri dönmüş, rakının verdiği mayhoşluk da eklenince ağzını bıçak açmıyordu… yetmişliği devirip kalktık… hesabın yuvarlağını muhsin, geriye kalanını da ben ödedim…
kalktığımız sırada arif’e baksam da göremedim… adamla mı gitmişti? bilmiyordum... sabri abiye de sormadım, unuttum daha doğrusu… önce muhsin’i evine bırakıp evime geçtim… eve vardığımda saat 12’yi geçmişti…
bir sigara yakarak bilgisayarı açtım...
sözlüğe giriş yaptım, inbox’um yine mavi…
(…)
http://fizy.com/s/1aicmd
sevişelim mi? demicem
içimden geldi bugün seninle aynı şarkıyı dinlemek istedim ama yoksun:(
gelince dinle olur mu*
cevap yaz | sil | 6 şubat 2010, cumartesi 20:07
cevap yazmayarak diğer başlıklara göz gezdirdim… sigaramı ciğerlerime istifledikten sonra salondaki çekyata zıbardım…
normalde uyumak için yatakta olmadık şekillere girerim ama o gece nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum bile ki sabah telefonun sesine uyandığımda beynimin çeperlerinde filler beşe beş çift kale maç yapıyordu…