1. 26.
    -1
    Bu dejenerasyonun bir sonucu olarak israil Krallığı bölünmüş, ardından putperest krallıklar tarafından işgal edilmiş ve israil soyu köleleştirilmiştir. Filistin'e hakîm olan en büyük putperest imparatorluk ise Roma olduğu bilinmektedir. Hz. isa, Filistin'de Roma egemenliğinin sürdüğü bir dönemde gelmiş ve israiloğullarını bir kez daha gururlarından, batıl inançlarından ve isyankârlıklarından vazgeçip Allah'ın dinine göre yaşamaya davet etmiştir. Çok az Yahudi ona inanmış, israiloğullarının büyük bölümü, inkârda diretmiştir. Ve Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi onlara "Meryem oğlu isa diliyle lanet edilmiştir."[5] Bir süre sonra da Allah, Roma’lıları Yahudilere musallat etmiş ve onların eliyle tümü Filistin'den sürülmüşlerdir.

    Ancak burada bir kez daha belirtmekte yarar vardır ki, tüm Yahudi toplumu elbette aynı değildir. Allah Kuran'da Yahudiler içinde Hz. Musa'nın getirdiği dine samimiyetle bağlılık gösteren ihlâslı kişiler olduğunu bildirmiştir. Bugün de Hz. Musa'nın kendilerine getirdiği dine sadık kalanlar, samimi olarak Allah'ın emrettiği gibi bir ahlaka sahip olanlar ve israil’in Siyonist vahşetine karşı çıkanlar, Kuran'da bildirilen güzel ahlaklı kişilerdendirler:

    Musa'nın kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır.[6]
    ···
  2. 27.
    -1
    Allah, Yahudilerin içinde Kendisinden korkan ve sakınan dürüst, vicdanlı, sağduyulu kimseler olduğunu bazı ayetlerde de şu şekilde haber vermektedir:

    Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. işte bunlar salih olanlardandır.[7]

    Allah bu kişilere yaptıklarının en güzeli ile karşılık vereceğini ise şöyle müjdelemiştir:

    Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.[8]

    Ne var ki Siyonistler, Allah'ın kendilerine indirmiş olduğu dini değil, zaman içinde dejenerasyona uğramış olan bazı gelenekleri ve dahası 19. yüzyılda ortaya çıkan din-dışı Sosyal Darwinist ve sömürgeci ideolojileri benimsemiştir. Oysa Yahudilerin tarihi, hak dinden saptıklarında, içine düştükleri sıkıntı ve zorlukların örneklerini bildirmektedir. Bu durumda, samimi olarak Allah'a ve ahiret gününe iman eden Yahudilerin de Siyonizme karşı verecekleri fikri mücadele de önemlidir. Onlar da diğer vicdan sahibi insanlarla birlikte Siyonizmin saldırganlığını lanetlemekle, buna engel olmak için çaba göstermekle ve bunun için de Siyonizmin yanılgı ve aldatmacalarını deşifre etmekle yükümlüdürler.
    ···
  3. 28.
    -1
    reserved
    ···
  4. 29.
    0
    Siyonizmin kökenleri

    Siyonizm temelden din dışı bir ideolojidir ve zaten onu zararlı, tehlikeli, yıkıcı hale gelmesi de bundandır. Ancak radikal Siyonizmin bir de Yahudi inançları içinde yer alan bazı kaynakları, öncüleri vardır.

    Yahudilik ilahi bir din olup Allah'ın insanlara yol gösterici olarak indirdiği Tevrat'a dayanır. Yahudi tarihi içinde sık sık bu ilahi temelden sapmışlardır. Bu sapmalar doğrudan dinden uzaklaşma şeklinde olduğu gibi, dini dejenere etme şeklinde de yaşanmıştır. Bu ikinci sapmanın en belirgin şekli, Yahudilik içinde, son derece kibirli, katı ve Yahudi olmayan insanlara karşı husumet dolu radikal bir eğilimin gelişmiş olmasıdır.

    ilginçtir ki elimizdeki Yeni Ahit'in (incil'in) içinde, Yahudilerin bu dini görünüşlü sapmasını eleştiren önemli pasajlar vardır.

    Hz. isa'nın ağzından aktarılan bu incil pasajlarında, Yahudi toplumuna önderlik eden din adamlarından bazılarının çok kibirli, katı ve yabancılara düşman oldukları anlatılır ve samimi dindar Yahudiler bunlara karşı uyarılır. Örneğin Markos incili'nde şöyle yazılıdır:
    ···
  5. 30.
    0
    ulen ibar yine mi sen. okuyucam panpa meraklanma.
    ···
  6. 31.
    0
    @25 evywallah panpa
    ···
  7. 32.
    0
    isa ders verirken şöyle dedi: "Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin yerlere ve şölenlerde başköşelere kurulmaktan hoşlanan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha da ağır olacaktır."[9]

    incil'de söz konusu samimi olmayan din adamları hakkında dikkat çekilen bir diğer özellik de Yahudi olmayanlara karşı çok önyargılı ve düşmanca davranmalarıdır. Hatta bu nedenle Hz. isa'nın Samiriyeli (Yahudi olmayan) bir kadına iyilik etmesini garipsedikleri anlatılır.

    Allah bizlere, bu katı kalpliliği, samimi olmayan Yahudilerin durumunu haber veren bir Kuran ayetinde de bildirmiştir:

    Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. içlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever.[10]
    ···
  8. 33.
    0
    işte bugün radikal Siyonizm dediğimiz ve gerçekte din dışı olan ideolojinin temeli "katı kalpli", kibirli Yahudi tavrıdır. Bu tavra sahip olan Yahudiler, dine karşı temelde gösteriş amaçlı bir bağlılık göstermişler ve koyu bir bağnazlığa kapılmışlardır. Siyonizm, kendilerini seçkin kavim-efendi; başka bütün milletleri köle-hizmetçi zanneden diğer insanları sömürmeyi hatta öldürmeyi mubah gören şeytani bir anlayıştır.

    Bu durum, Yahudilerin bir kısmının tarih boyunca Allah'ın kendilerine gönderdiği peygamberlere karşı tutumlarında da belirleyici rol oynamıştır. Batıl inançlarından kopmak istemeyen Yahudiler, peygamberlere itaat etmekten ve hak dine uymaktan şiddetle kaçındıkları gibi, peygamberler ve iman edenler aleyhinde de türlü tuzaklar kurmuşlardır. Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:

    Andolsun, Biz israiloğullarından kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.[11]

    Elçilerin kendilerine tebliğ ettikleri hak din çoğu zaman bu kimselerin menfaatleri ile çatışmış, bu nedenle peygamberleri öldürmeye dahi kalkışmışlardır.

    Bu art niyetli kimselerin en belirgin özelliklerinden birisi de bir şekilde hak dini dejenere etmiş olmalarıdır. Bunun bazı örnekleri Yahudilerin kutsal kitabı olan Tevrat'ta vardır. Tevrat, Allah'ın Hz. Musa'ya vahyetmiş olduğu kutsal bir kitaptır, ancak sonradan tahrifata uğramıştır. Allah Hz. Musa'ya toplumunu doğruya yöneltmesi, onlara Kendi emirlerini bildirmesi için Tevrat'ı indirmiştir. Allah Kuran'da "Gerçek şu ki, Biz Tevrat'ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik... "[12] şeklinde buyurur. Hz. Musa ve onun ardından gelenler, insanlar arasında Tevrat ile hükmetmiştir:
    ···
  9. 34.
    0
    Gerçek şu ki Biz Tevrat'ı içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar) Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar kâfir olanlardır.[13]

    Ne var ki, Hz. Musa'nın ölümünün ardından, inkârda direnen bir kısım Yahudiler Tevrat'ı değiştirip bozduklarından ortaya bugün Eski Ahit olarak adlandırılan Muharref Tevrat çıkmıştır. Muharref Tevrat incelendiğinde içinde Allah'ın birliği, Allah korkusu, adil olmak, tevazulu davranmak, hırsızlık yapmamak, zinadan sakınmak, hile yapmamak, masum insanların canına kastetmemek gibi hak dinin izlerini taşıyan pek çok hükümle karşılaşılacaktır. Öte yandan, yine aynı kitabın içinde dejenere olduğu açıkça anlaşılan pek çok batıl efsane ve hüküm de yer almaktadır. Söz konusu efsaneler ve hükümler incelendiğinde ise ortaya çarpıcı bir gerçek çıkar: Bunlar Yahudi halkının çoğunlukla pagan kültürlerden etkilenerek kapıldıkları yanılgılardır. Ve Yahudiler içinde paganizme bağlı kalmakta direnen bir grup insan tarafından nesilden nesile aktarılarak neredeyse ilk hali ile muhafaza edilmiş safsatalardır.

    Bu durum, Yahudiliğin ana unsurlarının nesiller boyunca aktarılan efsaneler, mitolojik kavramlar, egzotik sembollerden oluşan bir felsefe haline gelmesine yol açmıştır.

    Gerçekten de mitolojik kavramlar ve semboller, özellikle eski Mısır efsaneleri ve bu efsanelerde yer alan sözde kutsal kavramlar, Yahudi felsefesinde önemli bir yer tutmaktadır. Yahudi felsefesinin temel taşlarını ise Kabala ve Talmud oluşturmaktadır.
    ···