geldim lo

.• Yeraltı

tepeler bitmez, düzlük görünmez. cesetlerimizi tek başına bırakır ve tahtın yakınından ayrılır. makasını delice savurur, saçları hep uzar uzar ve uzar. yoluna beyaz ağaçlardan, kara topraktan ve gri otlardan başka bir şey çıkmaz. bilinmez bir süre dolaşır durur. narin bedeni süzülürken ruhu boşlukta çalkalanıp durur. ne yaratıcı vardır ne de anne. sonunda yere çöker. çöktüğü yerden ışık hüzmeleri saçılır, bileklerine dolanır. ışıklar onu güçsüz bırakırken, zarif tırnakları dizlerini tırmalar ve incir sütü gibi bir sıvı akar. artık nabzının atmasını istemez. herşeye inancını yitirir. elleri babasının kara busesinde dolaşırken yere uzanır, ve ölmeyi bekler. ışık hüzmeleri bedenini sarmalar ve koza gibi sıklaşıp yoğunlaşır. o esnada göğü karanlık kaplar. otlar çürür, ağaçlar devrilir, küller savrulur, toprak kıvranmaya başlar. kozasında uyuyan Beyaz Prenses bu felaketi işitmez. her yer çılgınca titrerken ansızın derin bir çatlak belirir ve koza da dahil herşeyi yutar. bu obur çukur Kara Diyar' ın sonu olurken, yeni bir serüvenin başı olur. koza ışıklar saçarak ölü köklerin, kara balçığın, pis kokan otların arasından kendine yol bularak yerin altında bir sahaya düşer. düştüğü gibi parçalanan kozanın keskin kristalize parçalarından biri Beyaz Prensesin karnına saplanır, Beyaz Prenses güçlükle parçayı çıkarırken etrafına korkuyla bakınır. Gayet iyi tanıdığı o yüz, kendisine garip bir ifadeyle bakmaktadır.

devam ederim

Ben de geldim lan devam

iyi geceler

uyku yok bana aq

.• Beyaz Arayış

bize yaklaşır, başlarımızı okşar. heyecanımız beyazdır artık. Siyah Krala sokuluruz, o bizi geri yaratığa iter. Gri Prens yere kapanır ve ağlar. yerden bembeyaz ağaçlar yükselir, kar yağar. Siyah Kral yaratığı kendine çeker ve alnına bir buse kondurur. siyah renkli o buse, beyaz yaratığın alnından hiç geçmez. Siyah Kral hepimizi selamlar, biz anlayamadan kül olur. bitmiştir. kralımız can vermiştir. kara küller burnumuza ağzımıza dolar ve son nefeslerimizi birer birer veririz. Gri Prens yere bir yumruk atar, ve kasıtlı attığı bu yumruğun sonucunda oluşan zelzelede yerin dibine giderek ölür. saçları yerleri kaplayan o beyaz yaratık Beyaz Priçestir. herkes gidince tek başına kalır, üzülür, ağlar, saçlarını ensesinden keser. geriye kalan saçlar çorak toprağa çimen olurken, gözyaşları deniz okyanus olur. isyan eder ama kime bilinmez. isyan edecek birini arar. o nereden gelmiştir? onu var eden kimdir? bir annesi var mıdır? sonunda bir annesi olduğuna inanır ve onu bulmaya çalışır. isyanını kusacağı annesini arar, dağları tepeleri aşar

devamı yarına beyler uyumam gerek iyi geceler

beyaz prenses hayalimdeki kadın olabilir. devam.

devam devam takipte olanlar var

.· Beyaz Prenses

nabız... o da ne ki? kimse daha önce duymadı, kimse hissetmedi, inanılmaz bir ses. bizler Siyah Kralımızın ayaklarına kapanır, gözyaşları dökeriz. kar gibi bembeyaz gözyaşları. ağlaşma, hıçkırık sesleri göğü titretirken Gri Prens bize siper olur. buz grisi gözleri o bembeyaz ele bakarken ürperir ve yaşla dolar. kabuktan kol, bacak, gövde çıkar. gözlerimiz bu renkten kamaşır, cayır cayır yanar. yanması geçince siyah bir gözbebeği, gri bir iris ve beyaz bir göz akımız olmuştur. dişlerimiz, kulaklarımız, göbeklerimiz bembeyaz olur. şaşkınlık silsilesi içinde hepimiz savrulur yere düşeriz. saçlarımız boynumuza dolanır boğuluruz. ellerimiz tutmaz, ayaklarımız koşmaz. Gri Prens öylece bakakalır. bizi bu hale getiren, o kutsal yaratıktır. tombul bir çift meme, bereketi haykırırken; incecik bel ve yusyuvarlak kalça çoğalmayı gösterir. incin ve neredeyse saydam saçları yerleri kaplarken o kar beyaz gözleriyle bize bakar. bacakları narin birer sütun olan bu yaratık, hepimizin sonu olmuştur artık.

devam mı?

şukuyu devam çağrısı sayıyorum bi daha bu ruh haline giremem yazayım bence ehehe

.· Beyaz Prensesin doğuşu

Gri Prens gelince biz de değişiriz. Göz rengimiz, göğüs uçlarımız, tırnak diplerimiz grileşir. sonsuz senedir tek kelime etmeyen dudaklarımız kıpırdamaya başlar. hepimiz ona saygı duyarız, severiz, yüceltiriz. o bizi okşar, bize sevgiyle bakar ve tebessüm eder. Siyah Kral tahtından bizi izler, arada bir oğulcuğunu kucaklar. o hala kapkaradır. Gri Prens dans eder, ezgiler mırıldanır, ot yolar. onu ulu görürüz çünkü o üstündür. buz grisi gözleri bize bakınca hepimiz donup kalırız. Gri Prens ot yolarken, yoluna bir yumurta belirir. kocaman dev bi yumurta. kabuğunu tıklatır, içeriden müthiş bir ses gelir. merak edip tekmeler. Siyah Kral işaret parmağını kaldırır, Gri Prensi def eder. biz emirlere uyarız ve yumurtayı Siyah Kralın yanına getiririz. bir süre sonra yumurta çatlar, bir el görünür. bütün diyar sakinleri dehşetle bakarken, akıl almaz bir ses çıkar.

bu, nabız sesidir.

devam mığğaa?

beyaz prensesi okumadan gitmem

.· Gri Prens

soluklar bir köşede unutulmuş, hisler kurşunlanmışken herşey hareketsizdir. bizler çorak toprağa kara gözlerimizi diker, bekleriz. Siyah Kral göz kapaklarını oynatır, karşıda bir tufan kopar. bir daha oynatır deprem hepimizi içine alır. biz bıkmayız, tırmanır yerimize otururuz dudaklarımızı ıslattığımız tükürük karadır; çatık kaşlarımız karadır. herşey bu kadar siyahken, Siyah Kral doğrulup kalkar. sonsuz seneden beri oturduğu tahttan kalkınca her yer bulutlanır. uzun ve sıska kara kollarını kara göğe uzatır, havadan düşen su damlasını yakalar. biz hayretle onu izleriz. bu gri damlacık avcunda bir çocuk, az sonra yağız bir delikanlı oluverir. gri saçlarını savurur, soğuk ve gri ellerini babasının kara sakallarına sürer. yerden gri otlar çıkar. hepimiz o otları okşarız, yumuşacıktır. işte Gri Prensin gelişi apaçıktır.

devam mığ?

gelsin.

Dev am.

kısa kısa yazılar yazarım bu başlıkta

.· Siyah Kral

kalplerin atmadığı, nefeslerin alınmadığı o diyarda yalnız bir kral yaşar. ölü ağaç bedenleri, terkedilmiş ruhların cesetleri her yanı kaplarken, Siyah Kral tahtında oturur. bizler; geleceği olmayan umutsuz insan parçaları onun ayakları dibinde otururuz. rüzgarın uğultusundan başka ses duyulmazken Siyah Kral kalplerimizi okşar. her dokunuşu bizi derin çukurlara atarken, ondan kopamayız. gözlerimiz, damarlarımız, tırnaklarımız, saçlarımız, dillerimiz simsiyahtır; sesimiz bile siyahtır. uçsuz bucaksız bu diyar, gelecek haberi beklemektedir. o öyle bir haberdir ki; yanında yaşamı getirir.

devam mı?