-
26.
+17https://youtu.be/mmCnQDUSO4I
çok lüks o baloya gelmiştik. sanat çevresinden, elit çevreden bir çok isim vardı.
ağır bir makyaj yaptım tanınmamak için, zaten nameless'a göre kimse gazetede bir kere gördüğü kayıp bir kadın yüzünü o haldeyken tanıyamazdı. rahat olmamı söyledi.
insan pgibolojisine bir sosyopatın, bir pgibiyatr olarak benden daha hakim olması ise epey ilginçti.
ortada vals yapan çiftler, şampanyalar, martiniler, viskiler süslüyordu bu yüksek tavanlı hoş salonu.
kendisi girişte kolunu uzattı nazikçe, ben de aynı incelikle koluna girdim.
içeri adımladık. garsondan iki şampanya alıp ayakta, yüksek masaların birine kurulduk.
+buraya tam olarak neden geldik dedim.
-tanışmam gereken önemli bağlantıları olan insanlar var dedi.
+kim düzenliyor peki bu baloyu?
-annem...
çok şaşırdım. bu şaşkınlığı atlatamadan orta yaşlı bir kadın bize doğru adımladı.
'ah geldin demek oğlum. bu güzel hanfendi kim' dedi kadın.
nameless; bir misafir.
ben; memnun oldum efendim.
annesi; ben memnun oldum asıl. isminiz nedir?
ben; el... a..
nameless; ismi leyla.
annesi; memnun oldum kızım.
aklımdaki tek soru nameless'ın adını sormaktı ama saçma olacağı için soramadım.
nameless; dans eder misin benimle, ortam çok renkli?
bunu sol elini belinin arkasında tutarak, sağ elini bana doğru hafifçe uzatarak,
çok centilmence demişti. dans ettik bir süre.
göz temasından kaçınmaya çalıştım ama bazen ise uzun uzun baktım.
nameless, omzumun arkasındaki yaşlı adamı görüyor musun?
ben; evet.
nameless: bu gece o'nu öldüreceğim.
ben; nasıl? neden? niye (şeklinde panikledim)
nameless; bir planım var. uzun vadeli bir plan. bu da yapılması gereken şeylerden biri.
çok kararlıydı, durdurmak istedim ama sonra içimde hiç bilemediğim bir his uyandı.
bir yanım yeniden izlemek istedi bunu. gözlerimdeki tedirginliğin onay vermeye
döndüğünü görünce bana 'medeniyet insan olmaktır, öldürmek ise insani bir dürtüdür' ela
dedi.
ilk defa hanımı eklememişti.
tüm bu şakınlık içinde onun avlanma evrelerini izledim. -
27.
+11https://youtu.be/Lhv_yFMuwxs
önce adamı bir süre izledi. elindeki şampanyasından yudumlar alarak.
ifadesiz bir şekilde adama bakıyor. gelip geçerken bize selam veren insanlara
ya da soru soran garsonlar, aniden içten bir gülümseme ile cevap veriyordu.
o an canavarı gördüm. o gülümsemede gördüm. o içtenlikle dönüşünde gördüm.
ama insanlar uzaklaştığı an adama aynı ifadesizlikle kitleniyordu.
aklından milyarlarca hesap yapıyor, onu daha öldürmeden defalarca öldürüyordu.
bir yanım adamın yanına kadar koşup, kaç git buradan demek istiyordu. bir yanım
ise bir aslanı avlanırken izleyen bir belgeselci merakıyla olayı izliyordu.
daha sonra adamın yanına adımladı.
siyah smokininin cebinde tek eli, diğerinde ise kadehi ile adımladı yavaşca.
ne konuştular bilmiyorum ama adam gülümsedi ve bahçeye çıktılar.
arkalarından çıktım.
adamla bir süre daha sohbet etti. sadece \'arabamda bizans döneminden kalma gümüş kadeh
var? cümlesini duydum nameless\'ın. koleksiyoncu bu ihtiyar ise şaşkınlıkla karşıladı.
ihtiyarın bir kaç kez, şaka mı? ciddi misin? sözlerini duydum.
daha sonra nameless\'ın arabasına doğru ilerlediler.
arkalarından adımladım. nameless şüphesiz benim izlediğimi biliyordu.
bagajı açtı, ihtiyara bir kutu verdi. ihtiyar bu kutuyu arabanın kaputuna koyup,
hevesle aççmaya çalışırken, şimşek gibi bir hareketle ense köküne bir bıçak sapladı.
tek damla kan akmadı, ihtiyar ise önce kaskatı kesildi bir kaç saniye sonra öldü.
yan yatırıp, kucağına alarak arabasının bagajına koydu ihtiyarı.
kanım yine çekilmişti, ama kendime itiraf edemesem de, izlemek beni cezbetmişti.
kalbim korkudan yerinden çıkacak gibiyken yanıma geldi, ve işimiz bitti gidebiliriz dedi. -
-
1.
-1Ela da özeniyo bu lavuğa seri katil olmasa bari kız
-
1.
- 28.
- 29.
-
-
1.
0Upppppp
-
1.
- 30.
-
31.
+14arabanın bagajındaki ceset ile tekrar evinin yoluna koyulduk.
bu defa dönüş yolunu daha dikkatli izledim.
şile'de, ormanların arkasında bir dağ eviydi bu.
ne olduysa bana dönerek sana bir şey göstermek istiyorum dedi.
milyarlarca sorum vardı aklımda, neden bunları yapıyorsun, neden dünyayı istiyorsun,
neden insanlıktan nefret ediyorsun, neden ve neden... ama hiçbirini soramadım.
belli ki, anlatacağı her şeyin bir zamanı vardı.
bana göstermek istediği şey için, patikanın çatalından, sol tarafta olana girdik.
toprak yol arabayı titretiyor, uzun farlar, karşıdaki engin ağaçları olduğundan daha heybetli gösteriyordu.
yıkık dökük bir yapıya geldik ormanın içinde.
burası taştan bir evdi, ama duvarlarının yarısı yoktu.
+buraya neden geldik?
-göstereceğim şey burada.
bir süre önümden adımladı, o'nu takip ettim.
yer yer bastığım yeri kontrol etsem de, ayaklarımın altında kırılan kopmuş ağaç parçaları
beni tedirgin ediyordu.
daha sonra önümde durdu ve yerdeki ağaç parçalarını sağa sola kaldırdı.
ardından yerden demir bir tutacağı kavradı ve kaldırdı.
aşağı doğru inen ufak bir tünel açıldı.
daha ne kadar şaşırabilirdim bilmiyordum.
yutkundum. ve soğuktan üşümüş kollarımı ovuşturarak onun arkasından merdivenden
yerin altındaki bu tünele indim.
etraftaki mumları yaktı.
bir süre etrafı inceledim. korkutucu bir mağaraydı. bu canavarın mağarası.
plağı taktı ve bu çalmaya başladı.
https://youtu.be/Zi8vJ_lMxQI?t=60
kafamı sola çevirdiğimde ise hayatımın en korkutucu anını yaşadım. -
32.
+10gördüğüm şeyi nasıl tarif edebilirim bilmiyordum.
onlarca ceset vardı, onlarca... hepsi 5 adet masaya ve sandalyelere dikilmişti.
çoğunun yüzünde öldürüldüğü anın dehşet dolu ifadesi vardı,
bazılarını ise yine yüzlerini gerdirerek gülümsetmişti.
uzaktan bakıldığında bu ölülerin oturduğu bir cafeydi.
kimisinin eline kahve bardağı dikmişti.
kimisinin elinde sandviç vardı.
kendi dünyasını dizayn etmişti burada. ölülerden kurulmuş bir cafe.
çığlıklar içinde kaçmaya çalıştım. ama kapı kapalıydı.
evet bir seri katilden fazlasıydı. tamamıyla bir pure evil yani safiyane kötülük durumu vardı.
çığlıklarım 5 ya da 6 dakika sürdü. tansiyonum düşer gibi oldu.
o ise ihtiyarı o arada gidip bagajdan alıp getirdi.
onu da çırıl çıplak soyarak masadaki tek boş sandalyeye dikti.
ihtiyarın yüzüne ifade vermeedi. o ifadeyi sevmişti anlaşılan.
sonra bana dönerek ilk defa bilgi birikimini açarçasına bir konuşma yaptı. -
-
1.
0insanları sandalyeye nasıl dikiyor amk anlayamadım. Japon yapıştırıcısı ne bilim baliyle falan yapıştırsa daha gerçekçi olurdu
-
1.
-
33.
+22 -1https://www.youtube.com/watch?v=Zl9FTlKK1e0
yanıma kadar adımladı ve soğuk elleriyle yüzümü tuttu.
sakinleş dedi.
gözlerinde taklit edilemeyecek bir şefkat vardı.
sakinleştim dakikalar sonra.
titreyen bir sesle neden yapıyorsun bunları dedim. bana dönerek o konuşmayı yaptı.
neden mi? evrendeki her şey nedensellik üzerinedir. ben insanlıktan hep nefret ettim.
pragmatist, çıkarcı ve yalancı ademoğulları, nezaketten uzak, saygısız yaşayan siz.
sanata dair hemen hiçbir şey bilmeyen, dünyaya hiçbir şey vermeden dünyanın her şeyini alan, bu ihtiyar gezegeni sömüren siz... çoğunuz için hiç umut yok.
kimsin sen diyebildim sesim titrerken.
''kimim? ben boticelli'Nin ateşsiz cehennem tablosundaki ateşim. ben mona lisa'nın belindeki el,
picasso'nun asimetrik resimlerindeki simetriyim, ben iskender'in tek dünya hayaliyim,
ben wilde'ın aforizmaları, nietzche'Nin beynini kemiren cevabım. ben insanoğlunun hakettiği şeyleri onlara verirken bunlardan haz alanım
-sen şeytansın dedim korkuyla.
+hayır... ben tanrıyım
diye cevapladı. tüm bu narsistliği hak ediyor gibiydi ama yine de sinir bozucu bir narsistlikti.
buna istinaden.sen tanrı değilsin, sadece bir yamyamsındedim.
yamyamlık, bir türün kendi türünü yemesi sonucu yapılacak bir çıkarımdır. henüz hiç insan yemedim'' dedi.
espri yaptı ama durum tespiti olması beni ürperti.
artık sadece uzaklaşmak istiyordum.
tekrar nameless'ın evine döndük. -
-
1.
0Şeytanın avukatı filmindeki lucifer geldi aklıma ürpererek boşaldım
-
2.
0Yazzsanağ
-
3.
03 gün oldu huur çocuğu yazsana
-
4.
+1Daha kimse giblemez başlığı buda giblenmiyo diye yazmaz
-
5.
+1Yine bırakmış amk hiç şaşırmadım
-
6.
0Devam etsene bin
-
7.
0Reserved
diğerleri 5 -
1.